CONJ – prefixed conjunction wa (and) NEG – negative particle الواو عاطفة حرف نفي
علمناه
ع ل م | ALM
ALMNEH
ǎllemnāhu
biz ona öğretmedik
We taught him
Ayn,Lam,Mim,Nun,Elif,He, 70,30,40,50,1,5,
V – 1st person plural (form II) perfect verb PRON – subject pronoun PRON – 3rd person masculine singular object pronoun فعل ماض و«نا» ضمير متصل في محل رفع فاعل والهاء ضمير متصل في محل نصب مفعول به
الشعر
ش ع ر | ŞAR
ELŞAR
ş-şiǎ'ra
şiir
[the] poetry,
Elif,Lam,Şın,Ayn,Re, 1,30,300,70,200,
N – accusative masculine noun اسم منصوب
وما
|
VME
ve mā
ve
and not
Vav,Mim,Elif, 6,40,1,
CONJ – prefixed conjunction wa (and) NEG – negative particle الواو عاطفة حرف نفي
ينبغي
ب غ ي | BĞY
YNBĞY
yenbeğī
yakışmaz da
it is befitting
Ye,Nun,Be,Ğayn,Ye, 10,50,2,1000,10,
V – 3rd person masculine singular (form VII) imperfect verb فعل مضارع
له
|
LH
lehu
ona
for him.
Lam,He, 30,5,
P – prefixed preposition lām PRON – 3rd person masculine singular personal pronoun جار ومجرور
إن
|
ÎN
in
hayır
Not
,Nun, ,50,
NEG – negative particle حرف نفي
هو
|
HV
huve
O
it
He,Vav, 5,6,
PRON – 3rd person masculine singular personal pronoun ضمير منفصل
إلا
|
ÎLE
illā
sadece
(is) except
,Lam,Elif, ,30,1,
RES – restriction particle أداة حصر
ذكر
ذ ك ر | Z̃KR
Z̃KR
ƶikrun
bir öğüt
a Reminder
Zel,Kef,Re, 700,20,200,
N – nominative masculine indefinite verbal noun اسم مرفوع
وقرآن
ق ر ا | GRE
VGR ËN
ve ḳur'ānun
ve Kur'an'dır
and a Quran
Vav,Gaf,Re,,Nun, 6,100,200,,50,
"CONJ – prefixed conjunction wa (and) PN – nominative masculine indefinite proper noun → Quran" الواو عاطفة اسم علم مرفوع
مبين
ب ي ن | BYN
MBYN
mubīnun
apaçık
clear,
Mim,Be,Ye,Nun, 40,2,10,50,
N – nominative masculine indefinite (form IV) active participle اسم مرفوع
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.
Konu Başlığı: -
Kırık Meal (Arapça) : |وَمَا: | عَلَّمْنَاهُ: biz ona öğretmedik | الشِّعْرَ: şiir | وَمَا: ve | يَنْبَغِي: yakışmaz da | لَهُ: ona | إِنْ: hayır | هُوَ: O | إِلَّا: sadece | ذِكْرٌ: bir öğüt | وَقُرْانٌ: ve Kur'an'dır | مُبِينٌ: apaçık |
Kırık Meal (Harekesiz) : |وما WME | علمناه ALMNEHbiz ona öğretmedik | الشعر ELŞARşiir | وما WMEve | ينبغي YNBĞYyakışmaz da | له LHona | إن ÎNhayır | هو HWO | إلا ÎLEsadece | ذكر Z̃KRbir öğüt | وقرآن WGR ËNve Kur'an'dır | مبين MBYNapaçık |
Kırık Meal (Okunuş) : |ve mā: | ǎllemnāhu: biz ona öğretmedik | ş-şiǎ'ra: şiir | ve mā: ve | yenbeğī: yakışmaz da | lehu: ona | in: hayır | huve: O | illā: sadece | ƶikrun: bir öğüt | ve ḳur'ānun: ve Kur'an'dır | mubīnun: apaçık |
Kırık Meal (Transcript) : |VME: | ALMNEH: biz ona öğretmedik | ELŞAR: şiir | VME: ve | YNBĞY: yakışmaz da | LH: ona | ÎN: hayır | HV: O | ÎLE: sadece | Z̃KR: bir öğüt | VGR ËN: ve Kur'an'dır | MBYN: apaçık |
Abdulbaki Gölpınarlı : Ve biz, ona şiir belletmedik ve bu, ona yakışmaz da; bu, ancak bir öğüttür ve her şeyi açıklayan Kur'ân.
Adem Uğur : Biz ona (Peygamber'e) şiir öğretmedik. Zaten ona yaraşmazdı da. Onun söyledikleri, ancak Allah'tan gelmiş bir öğüt ve apaçık bir Kur'an'dır.
Ahmed Hulusi : O'na şiir öğretmedik! O'na yakışmaz da! O ancak bir hatırlatma ve apaçık bir Kurân'dır!
Ahmet Tekin : Biz Muhammed’e şiir öğretmedik. Bu ona yakışmazdı da... Onun okuduğu kitap, ancak Allah’tan gelmiş okunması ibadet olan bir öğüt, bir ikaz ve Allah-insan-kâinat ilişkilerini ve ilâhî düzeni açıklayan, bütün ilâhî kitaplardaki dinî-ilmî esasları içeren, açık seçik Kur’ân’dır.
Ahmet Varol : Biz ona şiir öğretmedik. Ona yakışmaz da. Bu yalnızca bir öğüt ve apaçık bir Kur'an'dır.
Ali Bulaç : Biz ona (Peygambere) şiir öğretmedik; (bu,) ona yakışmaz da. O (kendisine indirilen Kitap), yalnızca bir öğüt ve apaçık bir Kur'an'dır.
Ali Fikri Yavuz : Biz O’na (Peygambere) şiir öğretmedik, O’na yaraşmaz da... O kitab, sade bir öğüddür ve (haramla helâlı) açıklayan bir Kur’an’dır.
Bekir Sadak : Biz ona siir ogretmedik, zaten ona gerekmezdi. Bu bir ogut ve apacik Kuran'dir.
Celal Yıldırım : Biz O'na (Muhammed'e) şiir öğretmedik; aslında şiir ona yaraşmaz da. O ancak katıksız bir öğüt ve açık ortada bir Kur'ân'dır.
Diyanet İşleri : Biz, o Peygamber’e şiir öğretmedik. Bu, ona yaraşmaz da. O(na verdiğimiz) ancak bir öğüt ve apaçık bir Kur’an’dır.
Diyanet İşleri (eski) : Biz ona şiir öğretmedik, zaten ona gerekmezdi. Bu bir öğüt ve apaçık Kuran'dır.
Diyanet Vakfi : Biz ona (Peygamber'e) şiir öğretmedik. Zaten ona yaraşmazdı da. Onun söyledikleri, ancak Allah'tan gelmiş bir öğüt ve apaçık bir Kur'an'dır.
Edip Yüksel : Ona şiir öğretmiş değiliz, zaten ona uygun düşmez. Bu, ancak bir mesaj ve apaçık bir Kuran'dır.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Biz ona şiir öğretmedik. Bu ona yaraşmaz da... O sadece bir öğüt ve apaçık bir Kur'ân'dır.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Biz ona şiir öğretmedik, ona yakışmaz da; o sadece bir öğüt ve parlak bir Kur'an'dır.
Elmalılı Hamdi Yazır : Biz ona şiir öğretmedik, ona yaraşmaz da, o sâde bir zikir ve parlak bir Kur'andır
Fizilal-il Kuran : Biz Muhammed'e şiir öğretmedik, zaten ona gerekmezdi. Bu bir öğüt ve apaçık Kur'an'dır.
Gültekin Onan : Biz ona (Peygambere) şiir öğretmedik; (bu,) ona yakışmaz da. O (kendisine indirilen Kitap), yalnızca bir öğüt ve apaçık bir Kuran'dır.
Hakkı Yılmaz : (69,70) "Ve Biz o'na şiir öğretmedik. Bu o'nun için yaraşmaz da. O, sadece diri olanları uyarmak ve kâfirler; Allah'ın ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddeden kimselerin üzerine Söz'ün hak olması için bir öğüt ve apaçık bir Kur’ân'dır. "
Hasan Basri Çantay : Biz ona şiir öğretmedik. (Bu) ona yakışmaz da. O (nun getirdiği kitab) bir öğütden ve (hükümleri) açıklayan bir Kur'andan başkası değildir.
Hayrat Neşriyat : Ve ona (o Resûlümüze), şiir öğretmedik; (bu) ona yaraşmazdı da. Doğrusu o, ancak bir nasîhattir ve apaçık beyân eden bir Kur’ân’dır.
İbni Kesir : Biz, ona şiir öğretmedik. Zaten ona gerekmezdi de. Bu, ancak bir zikirdir. Ve apaçık bir Kur'an'dır.
İskender Evrenosoğlu : Ve Biz, O'na (Peygamber'e) şiir öğretmedik. Ve (bu), O'na yakışmaz. O (O'na indirilen), sadece zikir ve apaçık Kur'ân'dır.
Muhammed Esed : Ve (işte böyle:) Biz bu (Peygamber'e) şiir (yeteneği) bahşetmedik, zaten (şiir) bu (mesaj)a uygun düşmezdi: o yalnızca bir uyarı ve öğüttür; ve o özünde apaçık olan ve gerçeği dosdoğru gösteren bir (ilahi) hitabedir,
Ömer Nasuhi Bilmen : Ve Biz O'na şiiri talîm etmedik ve O'nun için lâyık da olmaz. O, başka değil bir mev'izedir ve pek bedîhi bir Kur'an'dır.
Ömer Öngüt : Biz ona (Peygamber'e) şiir öğretmedik, zaten ona gerekmezdi de. Bu ancak bir zikirdir ve apaçık bir Kur'an'dır.
Şaban Piriş : Ona şiir öğretmedik, ona yakışmaz da. Bu, yalnızca bir hatırlatma ve apaçık Kur’an’dır.
Suat Yıldırım : Biz Resûl’e Kur’ân öğrettik, şiir öğretmedik, o zaten ona yaraşmaz. O sırf bir irşâd ve parlak bir Kur’ân’dır.
Süleyman Ateş : Biz ona (Muhammed'e) şiir öğretmedik, (şiir) ona yakışmaz da. O(na vahyedilen) sadece bir öğüt ve apaçık bir Kur'ân'dır.
Tefhim-ul Kuran : Biz ona (Peygambere) şiir öğretmedik; (bu,) ona yakışmaz da. O (kendisine indirilen Kitap), yalnızca bir öğüt ve apaçık olan bir Kur'an'dır.
Ümit Şimşek : Biz Peygambere şiir öğretmedik; bu ona yakışmaz da. O ancak bir öğüt ve apaçık bir Kur'ân'dır.
Yaşar Nuri Öztürk : Biz o peygambere şiir öğretmedik. Şiir ona yaraşmaz/layık olamaz da. Ona vahyedilen, bir öğütten ve apaçık bir Kur'an'dan başka şey değildir;
Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için
TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen
dikkatli olunuz.]