Elmalılı Hamdi Yazır Meali |
|
Yâsîn.(36:1) | |
Hikmetli Kur'anın hakkı için(36:2) | |
Emîn ol ki sen o risaletle gönderilen Peygamberlerdensin(36:3) | |
Bir sıratı müstakîm üzerindesin(36:4) | |
Tenziliyle o azîz rahîmin(36:5) | |
İnzar edesin, vehameti haber veresin diye bir kavme. Babalar inzar edilmedi de haberleri de yok gafiller(36:6) | |
Celâlim hakkı için daha çoklarına karşı söz hakkolmuştur da onlar iymana gelmezler(36:7) | |
Çünkü biz onların boyunlarına kelepçekler geçirmişiz, onlar çenelerine dayanmıştır da burunları yukarı gözleri aşağı somurtmaktadırlar(36:8) | |
Hem önlerinden bir sedd ve arkalarından bir sedd çekmişiz, kendilerini sarmışızdır da baksalar da görmezler(36:9) | |
Ve onlarca müsavidir, ha inzar etmişin kendilerini ha etmemişin; inanmazlar(36:10) | |
Ancak zikri ta'kıyb eden ve gaybde rahmana haşyet besliyen kimseyi sakındırırsın, işte onu hem bir mağfiretle hem bir ecri kerîm ile müjdele(36:11) | |
Hakıkat biz. Biziz, ölüleri diriltiriz ve takdim ettikleri şeyleri ve bıraktıkları eserleri kitaba geçiririz ve zaten her şeyi açık bir kütükte bir «İmam-ı Mübîn» de ihsa etmişizdir(36:12) | |
Ve onlara, o karye sahiblerini temsil getir, o dem ki ona o gönderilen Resuller varmıştı(36:13) | |
O sıra ki onlara o ikiyi göndermiştik, bunları tekzib ettiler, biz de bir üçüncü ile ızzet (ve kuvvet) verdik de varıp dediler: haberiniz olsun biz sizlere gönderilmiş Resulleriz(36:14) | |
Siz, dediler: bizim gibi bir beşerden başka bir şey değilsiniz, hem Rahman hiç bir şey indirmedi, siz sırf yalan söylüyorsunuz(36:15) | |
Dediler: rabbımız bilir, inanın biz gerçek size gönderilmiş, Resulleriz,(36:16) | |
açık bir tebliğden ötesi ise bizim üstümüze değil(36:17) | |
Doğrusu dediler: biz sizinle teşe'üm ettik, yemin ederiz ki vazgeçmezseniz sizi hiç tınmadan recmederiz ve her halde size bizden pek acıklı bir azâb dokunur(36:18) | |
Dediler: sizin şum kuşunuz beraberinizde, ya... nasıhat edilirseniz öyle mi? Doğrusu siz israfı âdet etmiş bir kavmsınız(36:19) | |
O esnada şehrin tâ ucundan bir er koşarak geldi, ey hemşerilerim! dedi; uyun o gönderilen Resullere(36:20) | |
Uyun sizden bir ecir istemiyen o zatlara ki onlar hidayete irmişlerdir(36:21) | |
Hem neyime kulluk etmiyeyim ben, o beni yaradana? Hep de döndürülüp ona götürüleceksiniz(36:22) | |
Hiç, ben ondan başka ma'budlar mı tutarım? Eğer o Rahman bana bir keder irâde buyurursa onların şefaati benden yana hiç bir şeye yaramaz ve beni kurtaramazlar(36:23) | |
Şübhesiz ben o vakıt açık bir dalâl içindeyim(36:24) | |
Haberiniz olsun ki ben rabbınıza iyman getirdim, gelin dinleyin beni(36:25) | |
Denildi ki: haydi gir Cennete! Ay! dedi, nolurdu kavmın bilselerdi?(36:26) | |
Rabbım bana ne mağrifet buyurdu. Beni ikram olunan kullarından kıldı.(36:27) | |
Arkasından ise kavmının üzerine Semâdan bir ordu indirmedik indirecek de değildik(36:28) | |
O yalnız bir sayha oldu derhal sönüverdiler.(36:29) | |
Ey!.. ne hasret o kullara ki kendilerine her gelen Resul ile mutlaka istihzâ ediyorlardı(36:30) | |
Baksalar a kendilerinden evvel ne kadar karnlar helâk etmişiz, onlar hiç onlara dönüp gelmiyorlar(36:31) | |
Ancak hepsi toplanıp bizim katımıza ihzar edilmişlerdir(36:32) | |
Hem bir âyettir onlara ölü arz. Biz ona hayat verdik ve ondan habbeler çıkardık da ondan yiyip duruyorlar(36:33) | |
Ve onda Cennetler yaptık, hurma bağçeleri, üzüm bağları, neler! içlerinde kaynaklar akıttık(36:34) | |
Yesinler diye mahsulünden ve kendi ellerinin ma'mulâtından, halâ şükretmiyecekler mi?(36:35) | |
Tenzih o yaradan sübhane bütün o çiftleri, hepsini, Arzın bitirdiklerinden ve kendi nefislerinden ve daha bilemiyecekleri neler, nelerden(36:36) | |
Bir âyet de onlara gece, ondan gündüzü soyarız bir de bakarlar ki karanlığa dalmışlar(36:37) | |
Güneş de; kendisine mahsus bir müstekarr için cereyan ediyor, o işte o azîzi alîmin takdiridir(36:38) | |
Aya da; menzil menzil ona miktarlar biçmişizdir, nihayet dönmüş eski urcun gibi olmuştur(36:39) | |
Ne Güneş kendine aya çatması yaraşır, ne de gece gündüzü geçer, her biri birer felekte yüzerler(36:40) | |
Bir âyet de onlara o dolu gemide zürriyyetlerini taşımamız(36:41) | |
ve kendilerine o misilliden binecekleri şeyler yaratmamızdır(36:42) | |
Dilersek onları gark da ederiz o vakıt ne onlara feryadcı vardır, ne de onlar kurtarılırlar(36:43) | |
Ancak tarafımızdan bir rahmet ve bir zamana kadar yaşatmak için başka(36:44) | |
Hal böyle iken onlara önünüzdekini ve arkanızdakini gözetip korunun ki rahmete şayan olasınız denildiği zaman(36:45) | |
Kendilerine rablarının âyetlerinden her hangi bir âyet de gelse mutlaka ondan yüz çevire geldiler.(36:46) | |
Allahın size merzuk kıldığı şeylerden hayra sarfedin denildiği zaman da onlara o küfredenler iyman edenler için şöyle dediler, biz hiç yedirir miyiz o kişiye ki Allah dilese ona yiyeceğini verirdi, siz apaçık bir dalâl içinde değil de nesiniz?(36:47) | |
Ve ne zaman bu va'd, doğru iseniz? diyorlar(36:48) | |
Başka değil, tek bir sayhaya bakıyorlar, bir sayha ki onlar çekişip dururlarken kendilerini yakalayıverir(36:49) | |
O zaman bir tavsıyeye bile kadir olamazlar, ailelerine de dönecek değillerdir(36:50) | |
Bir de sur üfürülmüştür ne baksınlar kabirlerinden rablarına doğru akın ediyorlardır(36:51) | |
Eyvah, başımıza gelenlere derler: kim kaldırdı bizi uyuduğumuz yerden? Bu işte, o Rahmanın va'd buyurduğu, doğru imiş o gönderilen Resuller(36:52) | |
Başka değil, sâde bir tek sayha olmuş, derhal hepsi toplanmış huzurumuza ihzar edilmişlerdir(36:53) | |
Artık bu gün hiç kimseye zerrece zulmedilmez, ancak yaptıklarınızın cezasını çekeceksiniz(36:54) | |
Cidden eshabı Cennet bu gün bir şuğl içinde zevk etmektedirler(36:55) | |
Kendileri ve zevceleri erîkeler üzerine kurulmuşlardır(36:56) | |
Onlara orada bir meyve var, hem onlara orada ne iddia ederlerse var(36:57) | |
Bir selâm, rahîm bir rabdan kelâm(36:58) | |
Ve haydin ayrılın bugün ey mücrimler!(36:59) | |
And vermedim mi size? «Ey adem oğulları! Şeytana kulluk etmeyin, o size açık bir düşmandır» diye(36:60) | |
«Ve bana kulluk edin doğru yol budur» diye(36:61) | |
Böyle iken celâlıma karşı o içinizden birçok cibilletleri yoldan çıkardı, ya o vakıt sizin akıllarınız yokmıy dı?(36:62) | |
Bu işte o Cehennem ki va'dolunur dururdunuz(36:63) | |
Bu gün yaslanın ona bakalım küfrettiğiniz için(36:64) | |
Bu gün ağızlarını mühürleriz de bize elleri söyler ve ayakları şehadet eyler: neler kesbediyorlardı(36:65) | |
Hem dilersek gözlerini üzerinden silme kör ediverirdik de yola dökülürlerdi, fakat nereden görecekler?(36:66) | |
Daha dilesek kendilerini oldukları yerde meshediverdik de ne ileri gidebilirlerdi ne dönebilirlerdi(36:67) | |
Bununla beraber her kimin ömrünü uzatıyorsak hılkatte onu tersine çeviriyoruz, hâlâ da akıllanmıyacaklar mı?(36:68) | |
Biz ona şiir öğretmedik, ona yaraşmaz da, o sâde bir zikir ve parlak bir Kur'andır(36:69) | |
Hayatı olanı uyandırmak, nankörlere de o söz hakk olmak için(36:70) | |
Şunu da görmediler mi? Biz onlar için ellerimizin yaptıklarından bir takım (en'am) yumuşak hayvanlar yaratmışız da onlara malik bulunuyorlar(36:71) | |
Ve onları kendilerine zebun etmişiz de hem onlardan binidleri var, hem de onlardan yiyorlar(36:72) | |
Onlardan daha birçok menfeatleri ve türlü içecekleri de var, hâlâ şükretmiyecekler mi?(36:73) | |
Tuttular da Allahdan başka bir takım ilâhlar edindiler gûya yardım olunacaklar(36:74) | |
Onların onlara yardıma güçleri yetmez, onlar ise onlar için hazırlanan askerler.(36:75) | |
O halde onların lâkırdıları seni mahzûn etmesin, biz onların içlerini de biliriz dışlarını da(36:76) | |
Görmedi mi o insan? biz onu bir nutfeden yarattık da şimdi o çeneli bir çekişgen kesildi(36:77) | |
Yaratılışını unutarak bize bir de mesel fırlattı: kim diriltir o kemikleri onlar çürümüşken? dedi(36:78) | |
De ki onları ilk defa inşa eden diriltir ve o her halkı bilir(36:79) | |
O ki size yeşil ağaçtan bir ateş yaptı da şimdi siz ondan tutuşturup duruyorsunuz(36:80) | |
Ya Gökleri ve Yeri yaratan onlar gibisini yaratmağa kadir değil midir? Elbette kadir, hallâk o, alîm o(36:81) | |
Onun emri bir şeyi murad edince ona sâde ol demektir, o oluverir(36:82) | |
Artık tesbiyh edilmez mi öyle her şeyin melekûtu yedinde bulunan sübhane! Hep de dördürülüp ona götürüleceksiniz(36:83) | |