CONJ – prefixed conjunction wa (and) COND – conditional particle الواو عاطفة حرف شرط
نشأ
ش ي ا | ŞYE
NŞÊ
neşe'
dilesek
We will,
Nun,Şın,, 50,300,,
V – 1st person plural imperfect verb, jussive mood فعل مضارع مجزوم
نغرقهم
غ ر ق | ĞRG
NĞRGHM
nuğriḳhum
onları (suda) boğarız
"We could drown them;"
Nun,Ğayn,Re,Gaf,He,Mim, 50,1000,200,100,5,40,
V – 1st person plural (form IV) imperfect verb, jussive mood PRON – 3rd person masculine plural object pronoun فعل مضارع مجزوم و«هم» ضمير متصل في محل نصب مفعول به
فلا
|
FLE
felā
olmaz
then not
Fe,Lam,Elif, 80,30,1,
REM – prefixed resumption particle NEG – negative particle الفاء استئنافية حرف نفي
صريخ
ص ر خ | ṦRḢ
ṦRYḢ
Sarīḣa
imdad (eden)
(would be) a responder to a cry
Sad,Re,Ye,Hı, 90,200,10,600,
N – accusative masculine noun اسم منصوب
لهم
|
LHM
lehum
onlara
for them,
Lam,He,Mim, 30,5,40,
P – prefixed preposition lām PRON – 3rd person masculine plural personal pronoun جار ومجرور
ولا
|
VLE
ve lā
ve ne de
and not
Vav,Lam,Elif, 6,30,1,
CONJ – prefixed conjunction wa (and) NEG – negative particle الواو عاطفة حرف نفي
هم
|
HM
hum
onlar
they
He,Mim, 5,40,
PRON – 3rd person masculine plural personal pronoun ضمير منفصل
ينقذون
ن ق ذ | NGZ̃
YNGZ̃VN
yunḳaƶūne
kurtarılmazlar
would be saved,
Ye,Nun,Gaf,Zel,Vav,Nun, 10,50,100,700,6,50,
V – 3rd person masculine plural (form IV) passive imperfect verb PRON – subject pronoun فعل مضارع مبني للمجهول والواو ضمير متصل في محل رفع نائب فاعل
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.
Konu Başlığı: -
Kırık Meal (Arapça) : |وَإِنْ: ve eğer | نَشَأْ: dilesek | نُغْرِقْهُمْ: onları (suda) boğarız | فَلَا: olmaz | صَرِيخَ: imdad (eden) | لَهُمْ: onlara | وَلَا: ve ne de | هُمْ: onlar | يُنْقَذُونَ: kurtarılmazlar |
Kırık Meal (Harekesiz) : |وإن WÎNve eğer | نشأ NŞÊdilesek | نغرقهم NĞRGHMonları (suda) boğarız | فلا FLEolmaz | صريخ ṦRYḢimdad (eden) | لهم LHMonlara | ولا WLEve ne de | هم HMonlar | ينقذون YNGZ̃WNkurtarılmazlar |
Kırık Meal (Okunuş) : |ve in: ve eğer | neşe': dilesek | nuğriḳhum: onları (suda) boğarız | felā: olmaz | Sarīḣa: imdad (eden) | lehum: onlara | ve lā: ve ne de | hum: onlar | yunḳaƶūne: kurtarılmazlar |
Kırık Meal (Transcript) : |VÎN: ve eğer | NŞÊ: dilesek | NĞRGHM: onları (suda) boğarız | FLE: olmaz | ṦRYḢ: imdad (eden) | LHM: onlara | VLE: ve ne de | HM: onlar | YNGZ̃VN: kurtarılmazlar |
Abdulbaki Gölpınarlı : Dilersek sulara boğarız onları da ne bir imdatlarına yeten olur, ne de kurtarılır onlar.
Adem Uğur : Dilesek onları suda boğarız. O zaman ne onların imdadına koşan olur, ne de onlar kurtarılırlar.
Ahmed Hulusi : Eğer dilesek onları suda boğarız da, ne imdatlarına yetişen olur ve ne de kurtarılırlar!
Ahmet Tekin : Sünnetimizin, düzenimizin yasaları içinde, irademizin tecellisine uygun olursa onları denizde boğarız. O zaman ne onların feryadına yetişen bulunur, ne onlar kurtulur, ne de kurtarılır.
Ahmet Varol : Dilesek onları (suda) boğarız. Bu durumda ne onların imdatlarına yetişen olur, ne de kurtarılırlar.
Ali Bulaç : Eğer dilersek onları batırır boğarız; bu durumda ne onların imdadına yetişen olur, ne de kurtulabilirler.
Ali Fikri Yavuz : Dilersek onları (denizde) boğarız da, o takdirde kendilerine ne bir imdatçı vardır, ne de onlar kurtarılırlar.
Bekir Sadak : Dilesek, onlari suda bogardik; ne yardimlarina kosan bulunur ve ne de kendileri kurtulabilirlerdi.
Celal Yıldırım : Dilersek onları (suda) boğarız da artık ne çığlıklarına koşan bulunur, ne de kurtarılma şansları olur.
Diyanet İşleri : Biz istesek onları suda boğarız da kendileri için ne imdat çağrısı yapan olur, ne de kurtarılırlar.
Diyanet İşleri (eski) : Dilesek, onları suda boğardık; ne yardımlarına koşan bulunur ve ne de kendileri kurtulabilirlerdi.
Diyanet Vakfi : Dilesek onları suda boğarız. O zaman ne onların imdadına koşan olur, ne de onlar kurtarılırlar.
Edip Yüksel : Dileseydik onları boğardık; ne bir çığlıklarına yetişen olurdu, ne de kurtulabilirlerdi.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Eğer dilesek onları boğarız da o zaman ne onların feryadına yetişen bulunur, ne de onlar kurtarılır.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Dilersek onları (suda) boğarız da o zaman onlara ne feryatçı vardır, ne de onlar kurtarılırlar.
Elmalılı Hamdi Yazır : Dilersek onları gark da ederiz o vakıt ne onlara feryadcı vardır, ne de onlar kurtarılırlar
Fizilal-il Kuran : Dilersek, onları suda boğardık; ne yardımlarına koşan bulunur ve ne de kendileri kurtulabilirdi.
Gültekin Onan : Eğer dilersek onları batırır boğarız; bu durumda ne onların imdadına yetişen olur, ne de kurtulabilirler.
Hakkı Yılmaz : (43,44) "Ve Biz dilersek –Bizden bir rahmet ve bir zamana kadar yararlanma; süre tanınması dışında– onları suda boğarız da o zaman onların çığlığına hiç yetişen olmaz. Onlar kurtarılamazlar da. "
Hasan Basri Çantay : Eğer dilersek onları (suda) boğarız. O suretde kendileri için bir imdadcı da yokdur, onlar kurtarılamazlar da.
Hayrat Neşriyat : Hâlbuki dilersek onları suda boğarız; o zaman ne kendilerine imdâd eden olur, ne de onlar kurtarılırlar.
İbni Kesir : Dilesek; onları suda boğardık da ne kurtaran bulunurdu, ne de kurtulabilirlerdi.
İskender Evrenosoğlu : Ve dilersek onları boğarız, o zaman onlara yardım edilmez ve onlar kurtarılmaz.
Muhammed Esed : dilersek onları suda boğabiliriz, kimse de yardımlarına gelemez, işte (o zaman) onlar için bir kurtuluş yoktur,
Ömer Nasuhi Bilmen : Ve eğer dilersek onları garkederiz, artık onlar için ne bir hâlâskar vardır ve ne de onlar kurtarılabilirler.
Ömer Öngüt : Dilersek onları suda boğarız. Ne kendilerine bir yardımcı bulunur, ne de kurtarılırlar.
Şaban Piriş : Eğer istersek onları suda boğarız. Onlara bir yardımcı da bulunmaz, kendi kendilerine de kurtulamazlar.
Suat Yıldırım : Şayet dileseydik onları boğardık. Ne feryatlarına koşan bir kimse bulabilir, ne de başka türlü kurtarılırlardı.
Süleyman Ateş : Dilesek onları (suda) boğarız, ne kendilerine imdad (eden) olur, ne de kurtarılırlar.
Tefhim-ul Kuran : Eğer dilersek onları batırır boğarız; bu durumda ne onların imdadına yetişen olur, ne de onlar kurtulabilirler.
Ümit Şimşek : Dilesek onları boğarız da ne yardımlarına koşan olur, ne bir kurtuluş yolu bulunur.
Yaşar Nuri Öztürk : Eğer dilersek onları boğarız. Bu durumda ne kendileri için feryat eden olur ne de kurtarılırlar.
Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için
TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen
dikkatli olunuz.]