Ahmet Varol Meali |
|
Yâ. Sin.(36:1) | |
Hikmetli Kur'an'a yemin olsun ki,(36:2) | |
Sen elbette gönderilmiş peygamberlerdensin.(36:3) | |
Dosdoğru bir yol üzere.(36:4) | |
(Kur'an) güçlü ve merhametli olan (Allah)'ın indirmesidir.(36:5) | |
Ataları uyarılmamış bir kavmi uyarman için (gönderildin). Çünkü onlar gaflet içindedirler.(36:6) | |
Andolsun ki onların çoğu üzerinde söz hak olmuştur. Onlar artık iman etmezler.(36:7) | |
Gerçekten biz onların boyunlarına, çenelerine kadar dayanan halkalar geçirdik. Bu yüzden başları yukarı kalkıktır.(36:8) | |
Onların önlerine bir set, arkalarına da bir set çektik. Böylece onları örtüverdik. Artık görmezler.(36:9) | |
Onları uyarsan da uyarmasan da kendileri için birdir. İman etmezler.(36:10) | |
Sen ancak zikre uyan ve görmediği halde Rahman'dan korkan kimseyi ve namaz kılanları uyarırsın. İşte onu bir bağışlama ve kıymetli bir ecirle müjdele.(36:11) | |
Şüphesiz ölüleri biz diriltiriz ve onların önceden gönderdiklerini de, eserlerini de yazarız. Her şeyi apaçık bir kitapta [1] saymışızdır.(36:12) | |
Onlara elçilerin geldiği o kasabanın halkını örnek ver.(36:13) | |
Hani onlara iki (elçi) göndermiştik de o ikisini yalanlamışlardı. Bunun üzerine bir üçüncüyle güçlendirdik. Dediler ki: 'Şüphesiz biz size gönderilmiş elçileriz'.(36:14) | |
Dediler ki: 'Siz de bizim gibi birer insandan başka bir şey değilsiniz. Rahman da bir şey indirmemiştir. Siz ancak yalan söylüyorsunuz.'(36:15) | |
(Elçiler) dediler ki: 'Rabbimiz biliyor ki biz muhakkak size gönderilmiş elçileriz.(36:16) | |
Bize düşen de sadece apaçık bir tebliğdir.'(36:17) | |
Dediler ki: 'Doğrusu biz sizin yüzünüzden uğursuzluğa uğradık. Eğer (yaptığınıza) son vermezseniz andolsun sizi taşlayacağız ve bizden size acıklı bir azap dokunacaktır.'(36:18) | |
(Elçiler) dediler ki: 'Sizin uğursuzluğunuz kendinizdendir. Size öğüt verildi diye mi (uğursuzluğa uğradınız)? Doğrusu siz çok ileri giden bir topluluksunuz'.(36:19) | |
Şehrin öbür ucundan bir adam koşarak gelip dedi ki: 'Ey kavmim! Elçilere uyun.(36:20) | |
Sizden bir ücret istemeyenlere uyun. Onlar doğru yoldadırlar.(36:21) | |
Ben niçin beni yaratana kulluk etmemeyim. Siz O'na döndürüleceksiniz.(36:22) | |
Ben O'ndan başka ilâhlar edinir miyim? Rahman bana bir zarar dokundurmak istese onların şefaatleri bana bir yarar sağlamaz ve beni kurtaramazlar da.(36:23) | |
O takdirde ben apaçık bir sapıklık içinde olurum.(36:24) | |
Şüphesiz ben Rabbinize iman ettim; işte beni dinleyin.'(36:25) | |
Ona: 'Cennete gir' denildi. O da dedi ki: 'Keşke kavmim bilseydi,(36:26) | |
Rabbimin beni bağışladığını ve beni ağırlananlardan kıldığını.'(36:27) | |
Ondan sonra kavminin üzerine gökten bir ordu indirmedik; zaten indirecek de değildik.(36:28) | |
Sadece bir çığlık (onlara yetti) ve böylece anında sönüverdiler.(36:29) | |
Yazıklar olsun kullara! Onlara hiç bir peygamber gelmiyordu ki onunla alay etmesinler.(36:30) | |
Kendilerinden önce nice nesilleri yok ettiğimizi; onların bir daha kendilerine dönüp gelmediklerini görmediler mi?(36:31) | |
Ancak onların hepsi muhakkak toplu olarak huzurumuza getirilirler.(36:32) | |
Ölü toprak onlar için bir âyettir. Biz onu dirilttik ve ondan taneler çıkardık. Böylece ondan yerler.(36:33) | |
Orada hurmalardan ve üzümlerden bahçeler oluşturduk ve içlerinden pınarlar fışkırttık.(36:34) | |
O'nun ürünlerinden ve kendi ellerinin yetiştirdiklerinden. Hâlâ şükretmezler mi?(36:35) | |
Yerin bitirdiklerinden, kendi nefislerinden ve daha bilmedikleri şeylerden bütün çiftleri yaratan (Allah) çok yücedir.(36:36) | |
Gece de onlar için bir ayettir. Gündüzü ondan sıyırıp çıkarırız, böylece karanlıkta kalıverirler.(36:37) | |
Güneş de kendi karargâhında akıp gitmektedir. Bu güçlü olan ve bilen (Allah)'ın takdiridir.(36:38) | |
Ay için de belli menziller tayin ettik. Sonunda o eğri bir hurma dalına döner.(36:39) | |
Ne güneşin aya erişmesi mümkün olur, ne de gece gündüzü geçebilir. Her biri bir yörünge üzerinde yüzmektedir.(36:40) | |
Soylarını yüklü gemide taşımamız da onlar için bir ayettir.(36:41) | |
Ve onlar için üzerine bindikleri bunun gibi şeyler yaratmamız da.(36:42) | |
Dilesek onları (suda) boğarız. Bu durumda ne onların imdatlarına yetişen olur, ne de kurtarılırlar.(36:43) | |
Sadece tarafımızdan bir rahmet ve bir süreye kadar yararlandırma dolayısıyla (onları hayatta tutuyoruz).(36:44) | |
Onlara: 'Önünüzdekinden ve arkanızda olandan korkun. Umulur ki merhamet olunursunuz' dendiğinde (yüz çevirdiler).(36:45) | |
Onlara ne zaman Rablerinin ayetlerinden bir ayet gelse mutlaka ondan yüz çevirirler.(36:46) | |
Onlara: 'Allah'ın size rızık olarak verdiğinden (hayır yolunda) harcayın' dendiğinde inkâr edenler iman edenlere derler ki: 'Allah'ın dilediği takdirde yedireceği kimseye biz mi yedireceğiz? Doğrusu siz apaçık bir sapıklık içindesiniz.'(36:47) | |
'Eğer doğru söyleyenlerseniz bu vaad ne zamandır?' diyorlar.(36:48) | |
Onlar tek bir çığlıktan başka bir şey beklemiyorlar. Onlar birbirleriyle çekişip dururlarken o kendilerini yakalar.(36:49) | |
Artık ne bir tavsiyede bulunmaya güç yetirebilirler ne de ailelerine dönebilirler.(36:50) | |
Sur'a üflenmiştir. Artık onlar kabirlerinden Rablerine doğru koşup giderler.(36:51) | |
Derler ki: 'Eyvah bize! Bizi uyuduğumuz yerden kim diriltti? Bu Rahman'ın vaad ettiğidir. Demek ki peygamberler doğru söylemişler.'(36:52) | |
Sadece bir çığlık kopmuştur. Artık hepsi toplu olarak huzurumuza getirilmişlerdir.(36:53) | |
Bugün hiç kimseye bir şeyle haksızlık edilmez ve siz yaptıklarınızdan başkasıyla cezalandırılmazsınız.(36:54) | |
Şüphesiz cennet halkı bugün sevinç dolu bir meşguliyet içindedirler.(36:55) | |
Onlar ve eşleri gölgeler altında tahtlara yaslanmışlardır.(36:56) | |
Orada meyveler ve istedikleri her şey onlarındır.(36:57) | |
Merhamet sahibi Rabdan onlara sözlü selâm vardır.(36:58) | |
Ey suçlular! Siz bugün ayrılın.(36:59) | |
Ey Ademoğulları! Size, şeytana kulluk etmeyin; çünkü o sizin için apaçık bir düşmandır diye bir and vermedim mi?(36:60) | |
Bana kulluk edin, doğru yol budur.(36:61) | |
O sizden pek çok nesilleri saptırmıştı. Hiç akıl etmiyor muydunuz?(36:62) | |
İşte bu size vaadedilen cehennemdir.(36:63) | |
İnkâr etmenize karşılık bugün oraya girin.(36:64) | |
Bugün ağızlarını mühürleriz ve kazanmakta olduklarını elleri bize söyler, ayakları da şahitlik eder.(36:65) | |
Dileseydik gözlerini silme kör ederdik de yolda koşuşup dururlardı. Ama nasıl göreceklerdi?(36:66) | |
Dileseydik oldukları yerde onların kılıklarını değiştirirdik de ne ileri gitmeye ne de geri dönmeye güçleri yeterdi.(36:67) | |
Kime uzun ömür verirsek yaratılışta onu tersine çeviririz. [2] Hâlâ akıl etmiyorlar mı?(36:68) | |
Biz ona şiir öğretmedik. Ona yakışmaz da. Bu yalnızca bir öğüt ve apaçık bir Kur'an'dır.(36:69) | |
Diri olanı uyarması ve kâfirler hakkındaki sözün hak olması için (Kur'an ona indirildi).(36:70) | |
Ellerimizin yaptıklarından kendileri için hayvanlar yarattığımızı ve böylece onlara hâkim olduklarını görmediler mi?(36:71) | |
Onları, kendilerinin buyruklarına verdik. Böylece onlardan bazıları binekleridir ve bazılarından yiyorlar.(36:72) | |
Kendileri için onlarda daha bir çok yararlar ve içecekler var. Hâlâ şükretmezler mi?(36:73) | |
Belki yardım görürler diye Allah'tan başka ilâhlar edindiler.(36:74) | |
Onlar, kendilerine yardımda bulunmaya güç yetiremezler. Aksine kendileri onlar için hazırlanmış askerlerdir.(36:75) | |
Artık onların sözleri seni üzmesin. Şüphesiz biz onların gizlediklerini de açığa vurduklarını da biliyoruz.(36:76) | |
İnsan kendisini bir nutfeden yarattığımızı görmedi mi? Şimdi o, apaçık bir hasım kesildi.(36:77) | |
Kendi yaratılışını unutarak bize bir örnek verdi. Dedi ki: 'Çürümüş dağılmış bir haldeyken bu kemikleri kim diriltecek?'(36:78) | |
De ki: 'Onları ilk kez yaratan diriltecek. O her yaratmayı bilendir.(36:79) | |
O, size yeşil ağaçtan bir ateş çıkarandır. Siz de ondan yakıyorsunuz.(36:80) | |
Gökleri ve yeri yaratan onların bir benzerini yaratmaya güç yetiremez mi? Elbette. O yaratandır, bilendir.(36:81) | |
Bir şeyi istediğinde O'nun emri sadece ona: 'Ol' demesidir. O da hemen oluverir.(36:82) | |
Her şeyin hükümranlığı elinde olanın şânı pek yücedir ve siz O'na döndürüleceksiniz.(36:83) | |