» 34 / Sebe’  45:

Kuran Sırası: 34
İniş Sırası: 58
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54

 » 34 / Sebe’  Suresi: 45
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. وَكَذَّبَ (VKZ̃B) = ve keƶƶebe : yalanlanmışlardı
2. الَّذِينَ (ELZ̃YN) = elleƶīne : kimseler
3. مِنْ (MN) = min :
4. قَبْلِهِمْ (GBLHM) = ḳablihim : onlardan önceki(ler)
5. وَمَا (VME) = ve mā : ve
6. بَلَغُوا (BLĞVE) = beleğū : erişmemişlerdir
7. مِعْشَارَ (MAŞER) = miǎ'şāra : onda birine bile
8. مَا (ME) = mā :
9. اتَيْنَاهُمْ ( ËTYNEHM) = āteynāhum : onlara verdiklerimizin
10. فَكَذَّبُوا (FKZ̃BVE) = fekeƶƶebū : fakat yalanladılar
11. رُسُلِي (RSLY) = rusulī : elçilerimi
12. فَكَيْفَ (FKYF) = fekeyfe : ama nasıl
13. كَانَ (KEN) = kāne : oldu
14. نَكِيرِ (NKYR) = nekīri : benim inkarım
yalanlanmışlardı | kimseler | | onlardan önceki(ler) | ve | erişmemişlerdir | onda birine bile | | onlara verdiklerimizin | fakat yalanladılar | elçilerimi | ama nasıl | oldu | benim inkarım |

[KZ̃B] [] [] [GBL] [] [BLĞ] [AŞR] [] [ETY] [KZ̃B] [RSL] [KYF] [KVN] [NKR]
VKZ̃B ELZ̃YN MN GBLHM VME BLĞVE MAŞER ME ËTYNEHM FKZ̃BVE RSLY FKYF KEN NKYR

ve keƶƶebe elleƶīne min ḳablihim ve mā beleğū miǎ'şāra āteynāhum fekeƶƶebū rusulī fekeyfe kāne nekīri
وكذب الذين من قبلهم وما بلغوا معشار ما آتيناهم فكذبوا رسلي فكيف كان نكير

 » 34 / Sebe’  Suresi: 45
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
وكذب ك ذ ب | KZ̃B VKZ̃B ve keƶƶebe yalanlanmışlardı And denied
الذين | ELZ̃YN elleƶīne kimseler those who
من | MN min (were) before them
قبلهم ق ب ل | GBL GBLHM ḳablihim onlardan önceki(ler) (were) before them
وما | VME ve mā ve and not
بلغوا ب ل غ | BLĞ BLĞVE beleğū erişmemişlerdir they have attained
معشار ع ش ر | AŞR MAŞER miǎ'şāra onda birine bile a tenth
ما | ME (of) what
آتيناهم ا ت ي | ETY ËTYNEHM āteynāhum onlara verdiklerimizin We (had) given them.
فكذبوا ك ذ ب | KZ̃B FKZ̃BVE fekeƶƶebū fakat yalanladılar But they denied
رسلي ر س ل | RSL RSLY rusulī elçilerimi My Messengers,
فكيف ك ي ف | KYF FKYF fekeyfe ama nasıl so how
كان ك و ن | KVN KEN kāne oldu was
نكير ن ك ر | NKR NKYR nekīri benim inkarım My rejection?

34:45 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

yalanlanmışlardı | kimseler | | onlardan önceki(ler) | ve | erişmemişlerdir | onda birine bile | | onlara verdiklerimizin | fakat yalanladılar | elçilerimi | ama nasıl | oldu | benim inkarım |

[KZ̃B] [] [] [GBL] [] [BLĞ] [AŞR] [] [ETY] [KZ̃B] [RSL] [KYF] [KVN] [NKR]
VKZ̃B ELZ̃YN MN GBLHM VME BLĞVE MAŞER ME ËTYNEHM FKZ̃BVE RSLY FKYF KEN NKYR

ve keƶƶebe elleƶīne min ḳablihim ve mā beleğū miǎ'şāra āteynāhum fekeƶƶebū rusulī fekeyfe kāne nekīri
وكذب الذين من قبلهم وما بلغوا معشار ما آتيناهم فكذبوا رسلي فكيف كان نكير

[ك ذ ب] [] [] [ق ب ل] [] [ب ل غ] [ع ش ر] [] [ا ت ي] [ك ذ ب] [ر س ل] [ك ي ف] [ك و ن] [ن ك ر]

 » 34 / Sebe’  Suresi: 45
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
وكذب ك ذ ب | KZ̃B VKZ̃B ve keƶƶebe yalanlanmışlardı And denied
Vav,Kef,Zel,Be,
6,20,700,2,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
V – 3rd person masculine singular (form II) perfect verb
الواو عاطفة
فعل ماض
الذين | ELZ̃YN elleƶīne kimseler those who
Elif,Lam,Zel,Ye,Nun,
1,30,700,10,50,
REL – masculine plural relative pronoun
اسم موصول
من | MN min (were) before them
Mim,Nun,
40,50,
P – preposition
حرف جر
قبلهم ق ب ل | GBL GBLHM ḳablihim onlardan önceki(ler) (were) before them
Gaf,Be,Lam,He,Mim,
100,2,30,5,40,
N – genitive noun
PRON – 3rd person masculine plural possessive pronoun
اسم مجرور و«هم» ضمير متصل في محل جر بالاضافة
وما | VME ve mā ve and not
Vav,Mim,Elif,
6,40,1,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
NEG – negative particle
الواو عاطفة
حرف نفي
بلغوا ب ل غ | BLĞ BLĞVE beleğū erişmemişlerdir they have attained
Be,Lam,Ğayn,Vav,Elif,
2,30,1000,6,1,
V – 3rd person masculine plural perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
معشار ع ش ر | AŞR MAŞER miǎ'şāra onda birine bile a tenth
Mim,Ayn,Şın,Elif,Re,
40,70,300,1,200,
N – accusative masculine noun
اسم منصوب
ما | ME (of) what
Mim,Elif,
40,1,
REL – relative pronoun
اسم موصول
آتيناهم ا ت ي | ETY ËTYNEHM āteynāhum onlara verdiklerimizin We (had) given them.
,Te,Ye,Nun,Elif,He,Mim,
,400,10,50,1,5,40,
V – 1st person plural (form IV) perfect verb
PRON – subject pronoun
PRON – 3rd person masculine plural object pronoun
فعل ماض و«نا» ضمير متصل في محل رفع فاعل و«هم» ضمير متصل في محل نصب مفعول به
فكذبوا ك ذ ب | KZ̃B FKZ̃BVE fekeƶƶebū fakat yalanladılar But they denied
Fe,Kef,Zel,Be,Vav,Elif,
80,20,700,2,6,1,
REM – prefixed resumption particle
V – 3rd person masculine plural (form II) perfect verb
PRON – subject pronoun
الفاء استئنافية
فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
رسلي ر س ل | RSL RSLY rusulī elçilerimi My Messengers,
Re,Sin,Lam,Ye,
200,60,30,10,
N – nominative masculine plural noun
PRON – 1st person singular possessive pronoun
اسم مرفوع والياء ضمير متصل في محل جر بالاضافة
فكيف ك ي ف | KYF FKYF fekeyfe ama nasıl so how
Fe,Kef,Ye,Fe,
80,20,10,80,
REM – prefixed resumption particle
INTG – interrogative noun
الفاء استئنافية
اسم استفهام
كان ك و ن | KVN KEN kāne oldu was
Kef,Elif,Nun,
20,1,50,
V – 3rd person masculine singular perfect verb
فعل ماض
نكير ن ك ر | NKR NKYR nekīri benim inkarım My rejection?
Nun,Kef,Ye,Re,
50,20,10,200,
N – nominative noun
PRON – 1st person singular possessive pronoun
اسم مرفوع والياء المحذوفة ضمير متصل في محل جر بالاضافة
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |وَكَذَّبَ: yalanlanmışlardı | الَّذِينَ: kimseler | مِنْ: | قَبْلِهِمْ: onlardan önceki(ler) | وَمَا: ve | بَلَغُوا: erişmemişlerdir | مِعْشَارَ: onda birine bile | مَا: | اتَيْنَاهُمْ: onlara verdiklerimizin | فَكَذَّبُوا: fakat yalanladılar | رُسُلِي: elçilerimi | فَكَيْفَ: ama nasıl | كَانَ: oldu | نَكِيرِ: benim inkarım |
Kırık Meal (Harekesiz) : |وكذب WKZ̃B yalanlanmışlardı | الذين ELZ̃YN kimseler | من MN | قبلهم GBLHM onlardan önceki(ler) | وما WME ve | بلغوا BLĞWE erişmemişlerdir | معشار MAŞER onda birine bile | ما ME | آتيناهم ËTYNEHM onlara verdiklerimizin | فكذبوا FKZ̃BWE fakat yalanladılar | رسلي RSLY elçilerimi | فكيف FKYF ama nasıl | كان KEN oldu | نكير NKYR benim inkarım |
Kırık Meal (Okunuş) : |ve keƶƶebe: yalanlanmışlardı | elleƶīne: kimseler | min: | ḳablihim: onlardan önceki(ler) | ve mā: ve | beleğū: erişmemişlerdir | miǎ'şāra: onda birine bile | : | āteynāhum: onlara verdiklerimizin | fekeƶƶebū: fakat yalanladılar | rusulī: elçilerimi | fekeyfe: ama nasıl | kāne: oldu | nekīri: benim inkarım |
Kırık Meal (Transcript) : |VKZ̃B: yalanlanmışlardı | ELZ̃YN: kimseler | MN: | GBLHM: onlardan önceki(ler) | VME: ve | BLĞVE: erişmemişlerdir | MAŞER: onda birine bile | ME: | ËTYNEHM: onlara verdiklerimizin | FKZ̃BVE: fakat yalanladılar | RSLY: elçilerimi | FKYF: ama nasıl | KEN: oldu | NKYR: benim inkarım |
Abdulbaki Gölpınarlı : Onlardan öncekiler de yalanlamışlardı ve bunlar, onlara verdiklerimizin onda birine bile nâil olamadılar, öyle olduğu halde yalanladılar da cezâ ve azâbım, nasıl gelip çattı, helâk etti onları.
Adem Uğur : Onlardan öncekiler de (peygamberlerini) inkâr etmişlerdi. Bunlar, öncekilere verdiklerimizin onda birine erişmemişlerdi. (Böyle iken), peygamberimi yalanladılar; ama benim karşılık olarak verdiğim nasıl olmuştu!
Ahmed Hulusi : Onlardan öncekiler de yalanlamıştı (genetik özellik)! (Oysa bunlar) onlara verdiğimizin onda birine bile ulaşmamışlardır. . . (Buna rağmen) Rasûllerimi yalanladılar. . . İşte bak, benim de onları inkârımın sonucu nasıl oldu!
Ahmet Tekin : Onlardan öncekiler de peygamberlerini yalanlamışlardı. Bunlar, öncekilere verdiğimiz servetin, gücün, yaşadıkları hayatın sahip oldukları devletin onda birine ulaşamamışlardı. Bunlar da, Rasullerimi yalanladılar. Beni tanımamak nasılmış, onları gözden çıkarmam, gazabım nasılmış bir bak!
Ahmet Varol : Bunlardan öncekiler de yalanladılar. Oysa bunlar onlara verdiklerimizin onda birine bile erişememişlerdir. Böyleyken onlar elçilerimi yalanladılar. Ama benim inkârım nasıl oldu?
Ali Bulaç : Kendilerinden öncekiler de yalanladı. Oysa bunlar, öbürlerine verdiklerimizin onda birine bile ulaşamamışlardı. Buna rağmen (şımararak) elçilerimi yalanladılar; ancak benim de (onları) inkarım (yıkıma uğratmam) nasıl oldu?
Ali Fikri Yavuz : Onlardan (o Mekke kâfirlerinden) öncekiler de, (peygamberlerini) yalanlamışlardı; hem de bunlar, evvelki kâfirlere (mal, evlâd ve ömür gibi şeylerden) verdiklerimizin onda birine ermediler; peygamberimizi tekzip ettiler de beni inkâr edişin sonu nasıl oldu?
Bekir Sadak : Kendilerinden once gelenleri de yalanlamislardi; oysa bunlar, onlara verdiklerimizin onda birine bile erisememislerdi. Boyleyken peygamberlerimizi yalanladilar; Beni inkar etmek nasil olur? *
Celal Yıldırım : Onlardan önce gelen (inkarcılar da) yalanlamıştı; onlara verdiğimizin onda birine olsun (bunlar) erişememişlerdir. Peygamberlerini yalanladılar. (Bir bak), beni inkârın sonu ne oldu !
Diyanet İşleri : Onlardan öncekiler de yalanlamışlardı. Hâlbuki bunlar onlara verdiğimiz şeylerin onda birine bile ulaşamamışlardır. Elçilerimi yalanladılar. Peki, beni inkâr etmenin sonucu nasıl oldu!
Diyanet İşleri (eski) : Kendilerinden önce gelenleri de yalanlamışlardı; oysa bunlar, onlara verdiklerimizin onda birine bile erişememişlerdi. Böyleyken peygamberlerimizi yalanladılar; Beni inkar etmek nasıl olur?
Diyanet Vakfi : Onlardan öncekiler de (peygamberlerini) inkâr etmişlerdi. Bunlar, öncekilere verdiklerimizin onda birine erişmemişlerdi. (Böyle iken), peygamberimi yalanladılar; ama benim karşılık olarak verdiğim nasıl olmuştu!
Edip Yüksel : Onlardan öncekiler yalanladılar. Halbuki onlara verilenlerin onda birine ulaşmamışlardı. Elçilerimi yalanladılar. Beni tanımamak da nasılmış?
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Onlardan öncekiler de yalanlamışlardı. Hem bunlar, onlara verdiklerimizin onda birine eremediler. Peygamberlerimi yalanladılar, ama beni inkâr edişin sonu nasıl oldu?
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Onlardan öncekiler de yalan demişlerdi. Hem de bunlar, onlara verdiklerimizin onda birine ermediler. Peygamberlerini yalanladılar da nasıl oldu inkarım?
Elmalılı Hamdi Yazır : Onlardan evvelkiler de tekzib etmişlerdi, hem bunlar onlara verdiklerimizin onda birine ermediler, Resullerimizi tekzib ettiler de nasıl oldu inkârım?
Fizilal-il Kuran : Onlardan önceki bir çok milletler de mesajımızı yalanlamışlardı., Bu müşrikler onlara verdiğimiz dünyalıkların onda birine bile ermiş değillerdir. Buna rağmen peygamberlerimi yalanladılar, ama bu inkârcılığın karşılığı nice oldu?
Gültekin Onan : Kendilerinden öncekiler de yalanladı. Oysa bunlar, öbürlerine verdiklerimizin onda birine bile ulaşamamışlardı. Buna rağmen (şımararak) elçilerimi yalanladılar; ancak benim de (onları) inkarım nasıl oldu?
Hakkı Yılmaz : Onlardan önceki kimseler de yalanlamışlardı. Hem bunlar, onlara verdiklerimizin onda-birine/binde-birine bile erememişlerdi. Buna rağmen elçilerimi yalanladılar. Peki, Beni tanımama/ tanıtmamaya yelteniş nasıl oldu?
Hasan Basri Çantay : Onlardan öncekiler de (peygamberlerini) tekzîb etdi (ler) Halbuki bunlar öbürlerine verdiklerimizin onda birine ermemişlerdir. (Böyle iken) öbürleri peygamberlerimizi tekzîb etmişlerdi. (Bak) beni inkâr (edişin akıbeti) nice oldu!
Hayrat Neşriyat : Bunlardan öncekiler de (peygamberleri) yalanlamıştı; (bunlar, servet ve ömürce)onlara verdiklerimizin onda birine bile erişmediler; böyle iken peygamberlerimi yalanladılar; ama beni inkâr etmek nasıl olurmuş (gördüler)!
İbni Kesir : Kendilerinden öncekiler de yalanlamışlardı. Halbuki bunlar, onlara verdiklerimizin onda birine bile ulaşamamışlardı. Peygamberlerimi yalanladılar. Beni inkar nasıl olurmuş?
İskender Evrenosoğlu : Ve onlardan öncekiler (de) tekzip ettiler (yalanladılar). Ve onlara verdiğimiz şeylerin onda birine (bile) erişmediler. Buna rağmen resûllerimizi tekzip ettiler (yalanladılar). Bundan sonra inkârım (cezam) nasıl oldu?
Muhammed Esed : Onlardan önce yaşamış olanlar(ın çoğu) da, böylece hakikati yalanlamışlardı; bu (eski toplumlar), (kendilerinden sonraki kuşaklara) tevdi ettiğimiz (hakikatin kanıtlarının) onda birine bile sahip olmadıkları halde yine de elçilerimizi yalanladıklarında, Benim onları yok saymam ne korkunç oldu!
Ömer Nasuhi Bilmen : Ve onlardan evvelkiler de tekzîp etmişlerdi. Halbuki onlar, ötekilerine verdiklerimizin onda birine ermemişlerdir. Resûllerimizi tekzîp ettiler. Artık bak, Benim (onları) inkârım nasıl oldu?
Ömer Öngüt : Kendilerinden öncekiler de yalanlamışlardı. Halbuki bunlar, öncekilere verdiklerimizin onda birine ulaşamadılar. Böyleyken peygamberlerini yalanlamışlardı. Beni inkâr nasıl olurmuş!
Şaban Piriş : Onlardan öncekiler de yalanlamıştı. Onlara verdiğimizin onda birine bile ulaşamadılar. Buna rağmen peygamberlerimi yalanladılar. Buna karşı benim cezam nasıldı?
Suat Yıldırım : Bunlardan, (Mekke müşriklerinden) öncekiler de hakkı yalan saymışlardı. Halbuki bunların güç ve kuvveti onlarınkinin onda biri kadar bile değildir. Buna rağmen azabı engelleyemediler. Peygamberlerimi yalan saydılar ama, redlerine karşı Benim reddedişim nasıl olurmuş, iyice gördüler!
Süleyman Ateş : Bunlardan önceki (millet)ler de yalanlanmışlardı. Bunlar, onlara verdiklerimizin onda birine bile erişmemişlerdir. (Onlara o kadar ni'met verdiğim halde yine) elçilerimi yalanladılar. Ama benim de (onları) inkârım nasıl oldu, (onları nasıl mahvettim)!?
Tefhim-ul Kuran : Kendilerinden öncekiler de yalanladı. Oysa bunlar, öbürlerine verdiklerimizin onda birine bile ulaşamamışlardı. Buna rağmen peygamberlerimi yalanladılar; ancak benim de (onları) inkârım (yıkıma uğratmam) nasıl oldu?
Ümit Şimşek : Bundan öncekiler de yalanlamışlardı. Şimdikilerin gücü ise onlara verdiklerimizin onda birini bulmuyor. Onlar peygamberlerimi yalanladılar da inkârlarının sonu ne oldu?
Yaşar Nuri Öztürk : Onlardan öncekiler de yalanladılar. Üstelik bunlar, ötekilerine verdiklerimizin onda birine bile ulaşamadılar. Resullerimi yalanladılar. Peki, benim azabım nasıl oldu!?


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}