V – 1st person plural (form II) perfect verb PRON – subject pronoun PRON – 3rd person masculine plural object pronoun فعل ماض و«نا» ضمير متصل في محل رفع فاعل و«هم» ضمير متصل في محل نصب مفعول به
في
|
FY
fī
-de/da / içinde
in
Fe,Ye, 80,10,
P – preposition حرف جر
الأرض
ا ر ض | ERŽ
ELÊRŽ
l-erDi
arz/yüzey
the land
Elif,Lam,,Re,Dad, 1,30,,200,800,
N – genitive feminine noun اسم مجرور
أقاموا
ق و م | GVM
ÊGEMVE
eḳāmū
doğrulurlar
they establish
,Gaf,Elif,Mim,Vav,Elif, ,100,1,40,6,1,
V – 3rd person masculine plural (form IV) perfect verb PRON – subject pronoun فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
CONJ – prefixed conjunction wa (and) V – 3rd person masculine plural (form IV) perfect verb PRON – subject pronoun الواو عاطفة فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
الزكاة
ز ك و | ZKV
ELZKET
z-zekāte
zekatı
zakah
Elif,Lam,Ze,Kef,Elif,Te merbuta, 1,30,7,20,1,400,
N – accusative feminine noun اسم منصوب
وأمروا
ا م ر | EMR
VÊMRVE
ve emerū
ve emrederler
and they enjoin
Vav,,Mim,Re,Vav,Elif, 6,,40,200,6,1,
CONJ – prefixed conjunction wa (and) V – 3rd person masculine plural perfect verb PRON – subject pronoun الواو عاطفة فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
P – prefixed preposition bi N – genitive masculine passive participle جار ومجرور
ونهوا
ن ه ي | NHY
VNHVE
ve nehev
ve vazgeçirmeğe çalışırlar
and forbid
Vav,Nun,He,Vav,Elif, 6,50,5,6,1,
CONJ – prefixed conjunction wa (and) V – 3rd person masculine plural perfect verb PRON – subject pronoun الواو عاطفة فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
عن
|
AN
ǎni
-ten
from
Ayn,Nun, 70,50,
P – preposition حرف جر
المنكر
ن ك ر | NKR
ELMNKR
l-munkeri
kötülük-
the wrong.
Elif,Lam,Mim,Nun,Kef,Re, 1,30,40,50,20,200,
N – genitive masculine (form IV) passive participle اسم مجرور
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.
Konu Başlığı: -
Kırık Meal (Arapça) : |الَّذِينَ: | إِنْ: eğer | مَكَّنَّاهُمْ: onları iktidara getirirsek | فِي: -de/da / içinde | الْأَرْضِ: arz/yüzey | أَقَامُوا: doğrulurlar | الصَّلَاةَ: SaLâTe/Desteğe | وَاتَوُا: ve verirler | الزَّكَاةَ: zekatı | وَأَمَرُوا: ve emrederler | بِالْمَعْرُوفِ: iyiliği | وَنَهَوْا: ve vazgeçirmeğe çalışırlar | عَنِ: -ten | الْمُنْكَرِ: kötülük- | وَلِلَّهِ: ve Allah'a aittir | عَاقِبَةُ: sonu | الْأُمُورِ: bütün işlerin |
Kırık Meal (Harekesiz) : |الذين ELZ̃YN | إن ÎNeğer | مكناهم MKNEHMonları iktidara getirirsek | في FY-de/da / içinde | الأرض ELÊRŽarz/yüzey | أقاموا ÊGEMWEdoğrulurlar | الصلاة ELṦLETSaLâTe/Desteğe | وآتوا W ËTWEve verirler | الزكاة ELZKETzekatı | وأمروا WÊMRWEve emrederler | بالمعروف BELMARWFiyiliği | ونهوا WNHWEve vazgeçirmeğe çalışırlar | عن AN-ten | المنكر ELMNKRkötülük- | ولله WLLHve Allah'a aittir | عاقبة AEGBTsonu | الأمور ELÊMWRbütün işlerin |
Kırık Meal (Okunuş) : |elleƶīne: | in: eğer | mekkennāhum: onları iktidara getirirsek | fī: -de/da / içinde | l-erDi: arz/yüzey | eḳāmū: doğrulurlar | S-Salāte: SaLâTe/Desteğe | ve ātevu: ve verirler | z-zekāte: zekatı | ve emerū: ve emrederler | bil-meǎ'rūfi: iyiliği | ve nehev: ve vazgeçirmeğe çalışırlar | ǎni: -ten | l-munkeri: kötülük- | velillahi: ve Allah'a aittir | ǎāḳibetu: sonu | l-umūri: bütün işlerin |
Kırık Meal (Transcript) : |ELZ̃YN: | ÎN: eğer | MKNEHM: onları iktidara getirirsek | FY: -de/da / içinde | ELÊRŽ: arz/yüzey | ÊGEMVE: doğrulurlar | ELṦLET: SaLâTe/Desteğe | V ËTVE: ve verirler | ELZKET: zekatı | VÊMRVE: ve emrederler | BELMARVF: iyiliği | VNHVE: ve vazgeçirmeğe çalışırlar | AN: -ten | ELMNKR: kötülük- | VLLH: ve Allah'a aittir | AEGBT: sonu | ELÊMVR: bütün işlerin |
Abdulbaki Gölpınarlı : O kişilerdir onlar ki onları yeryüzünde yerleştirdik mi namaz kılarlar, zekât verirler, iyiliği emrederler, kötülükten vazgeçirmeye çalışırlar ve bütün işlerin sonucu, Allah'a varır.
Adem Uğur : Onlar (o müminler) ki, eğer kendilerine yeryüzünde iktidar verirsek namazı kılar, zekâtı verirler, iyiliği emreder ve kötülükten nehyederler. İşlerin sonu Allah'a varır.
Ahmed Hulusi : Onlar, eğer kendilerine arzda yer verirsek; salâtı ikame ederler, zekâtı verirler, doğrulukla hükmedip, çirkin davranışlardan engellerler. . . İşlerin sonu Allâh'a aittir.
Ahmet Tekin : Allah’ın dinine, peygamberine yardım edenler, ülkelerinde, yeryüzünde, kendilerini iktidar mevkiine getirdiğimizde onlar namazı âdâbına riayet ederek aksatmadan âşikâre kılanlar, vicdanlarını, servetlerini sosyal bünyelerini arındıran, berekete vesile olan zekâtı verenler, Kur’ân’ın ve sünnetin hükümlerini, meşrû olanı, İslâmî kurallarla örtüşen örfü, ilmî verileri, mü’minlerin tasvip ettiği, icrasında hayır gördüğü, planları, programları, adaleti uygulayarak kamu düzenini sağlayanlar, iyiliği emredenler, şeriatın suç saydığı ve haram kıldığı, kamu vicdanının tasvip etmediği, mü’minlerin icrasında hayır görmediği şeyleri, bunların savunuculuğunu, sözcülüğünü yasaklayarak, önleyici tedbirler alarak kamu güvenliğini temin edenlerdir. Elde edilecek güzel sonuçlar, Allah için, Allah rızası içindir.
Ahmet Varol : Onlar, kendilerine yeryüzünde iktidar verirsek namazı kılar, zekatı verir, iyiliği emreder ve kötülükten sakındırırlar. İşlerin sonu Allah'ındır.
Ali Bulaç : Onlar ki, yeryüzünde kendilerini yerleştirir, iktidar sahibi kılarsak, dosdoğru namazı kılarlar, zekatı verirler, ma'rufu emrederler, münkerden sakındırırlar. Bütün işlerin sonu Allah'a aittir.
Ali Fikri Yavuz : Onlar, o müminlerdir ki, eğer kendilerini yeryüzünde iktidar mevkiine getirirsek namazı kılarlar, zekâtı verirler, iyiliği emrederler ve fenalıktan da alıkoyarlar. Bütün işlerin sonu (kıyamette) Allah’a dönecektir.
Bekir Sadak : Onlari biz yeryuzune yerlestirirsek namaz kilarlar, zekat verirler, uygun olani emrederler, fenaligi yasak ederler. islerin sonucu Allah'a aittir.
Celal Yıldırım : O mü'minler ki, kendilerini yeryüzünde yerleştirip iktidar sahibi kılarsak, namazı kılarlar, zekâtı verirler ; iyilikle emredip kötülükten men'ederler. İşlerin sonucu ise Allah'a aittir.
Diyanet İşleri : Onlar öyle kimselerdir ki, şâyet kendilerine yeryüzünde imkân ve iktidar versek, namazı dosdoğru kılar, zekâtı verir, iyiliği emreder ve kötülüğü yasaklarlar. Bütün işlerin âkıbeti Allah’a aittir.
Diyanet İşleri (eski) : Onları biz yeryüzüne yerleştirirsek namaz kılarlar, zekat verirler, uygun olanı emrederler, fenalığı yasak ederler. İşlerin sonucu Allah'a aittir.
Diyanet Vakfi : Onlar (o müminler) ki, eğer kendilerine yeryüzünde iktidar verirsek namazı kılar, zekâtı verirler, iyiliği emreder ve kötülükten nehyederler. İşlerin sonu Allah'a varır.
Edip Yüksel : Onlar ki kendilerini yeryüzüne yöneticiler kıldığımız zaman namazı gözetir, zekatı verir, iyiliği emreder ve kötülükten menederler. Son karar ALLAH'a aittir.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Onlar (o müminlerdir) ki, eğer kendilerini yeryüzünde iktidar mevkiine getirirsek namazı kılarlar, zekatı verirler, iyiliği emrederler ve fenalığı yasak ederler. Bütün işlerin sonu sırf Allah'a âittir.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Onlara ki, kendilerini yeryüzünde iktidar mevkiine getirdiğimiz takdirde, namazı kılarlar, zekatı verirler, iyilikle emir, kötülükten nehyederler. Bütün işlerin sonu sadece Allah'a aittir.
Elmalılı Hamdi Yazır : Onlar ki şayed kendilerini arzda makam-ı iktıdara getirirsek namazı kılarlar, zekâtı verirler, ma'ruf ile emir ve münkerden nehiy ederler bütün umurun akıbeti de sırf Allaha aiddir
Fizilal-il Kuran : Onlar ki, eğer biz kendilerini yeryüzünde egemen kılarsak namazı kılarlar, zekâtı verirler, iyiliği emrederek kötülükten sakındırırlar. Her şeyin akıbeti Allah'a aittir.
Gültekin Onan : Onlar ki, yeryüzünde kendilerini yerleştirir, iktidar sahibi kılarsak, dosdoğru namazı kılarlar, zekatı verirler, marufu buyururlar, münkerden sakındırırlar. Bütün buyrukların sonu Tanrı'yadır / Tanrı'ya aittir.
Hakkı Yılmaz : (39-41) "Kendilerine savaş açılan kimselere, kendileri haksızlığa uğramaları; onlar, başka değil sırf “Rabbimiz Allah'tır” dedikleri için haksız yere yurtlarından çıkarılmaları nedeniyle savaşmalarına izin verildi. Ve şüphesiz ki Allah, onları zafere ulaştırmaya en iyi gücü yetendir. Eğer Allah, bir kısım insanları diğer bir kısmı ile defedip önlemeseydi, mutlak sûrette, filiz, tomurcuk, ağaçtaki meyve, toplanmış tahıl, bakliyat, kıraç arazide diken, yapılı bina ne varsa hepsi, tüm alış-veriş yerleri; çarşı-pazar, tüm Salat; destek yerleri (iş; istihdam ve istihsal yerleri, eğitim öğretim kurumları ve güvenlik merkezleri) ve içlerinde Allah'ın ismi bol bol anılan mescitler yerle bir edilirdi. Allah, Kendisine yardım edenlere –kendilerini yurtlandırıp güçlendirirsek salâtı ikame eden [mâlî yönden ve zihinsel açıdan destek olma; toplumu aydınlatma kurumları oluşturan, ayakta tutan], zekâtı/vergilerini veren, örfe uygun/herkesçe kabul gören iyi şeyleri emreden ve vahiy ve ortak akıl ile kötülüğü, çirkinliği kabul edilen şeylerden alıkoyan kimselere– kesinlikle yardım eder. Hiç şüphesiz Allah, çok güçlüdür, mutlak galiptir. İşlerin sonucu da sadece Allah'a âittir. "
Hasan Basri Çantay : Onlar, (o müminlerdir ki) eğer kendilerine yer (yüzün) de bir iktidar mevkii verirsek dosdoğru namazı kılarlar, zekâtı verirler, iyiliği emr ederler, kötülükden vaz geçirmiye çalışırlar. (Bütün) umurun aakıbeti (nihayet) Allaha (râci') dir.
Hayrat Neşriyat : Onlar ki, kendilerine yeryüzünde imkân (iktidar) verdiğimiz takdirde (gafletedalmazlar ve) namazı dosdoğru kılarlar, zekâtı verirler, iyiliği emrederler ve kötülükten men' ederler. (Bütün) işlerin sonu ise Allah’a âiddir.
İbni Kesir : Onlar ki; eğer kendilerini yeryüzüne yerleştirirsek; namaz kılarlar, zekat verirler, ma'rufu emreder, münkerden nehyederler. Bütün işlerin akıbeti Allah'adır.
İskender Evrenosoğlu : Yeryüzünde onlara imkânlar verseydik, namazı ikame ederler (kılarlar), zekâtı verirler, maruf ile emrederler ve münkerden nehyederlerdi (yasaklarlardı). Bütün işlerin akıbeti (sonucu), Allah'a aittir (hüküm ve takdir Allah'ındır).
Muhammed Esed : (O yardıma layık olanlar ki,) kendilerini yeryüzünde egemen kılsak (dahi) salata devam ederler, arınmak için verilmesi gerekeni verirler, yapılması iyi ve doğru olanı emreder, yanlış ve kötü olanı yasaklarlar; ama yine de, olup biten her şeyin sonucu Allah'a kalmıştır.
Ömer Nasuhi Bilmen : Onlar ki, eğer onları yeryüzünde yerleştirirsek (bir makamı iktidara getirirsek) namazı dosdoğru kılarlar ve zekâtı verirler ve ma'ruf ile emrederler ve münkerden nehyeylerler ve bütün işlerin akibeti ise Allah Teâlâ'ya aittir.
Ömer Öngüt : Onlar ki, eğer biz kendilerine yeryüzünde iktidar mevkii verirsek namazı kılarlar, zekâtı verirler, iyiliği emreder, kötülükten nehyederler. Bütün işlerin sonucu Allah'a âittir.
Şaban Piriş : Eğer onlara yeryüzünde imkan ve güç verirsek, namazı dosdoğru kılarlar, zekatı verirler, iyiliği emrederler, kötülüğü yasaklarlar. İşlerin sonu Allah’a aittir.
Suat Yıldırım : Onlar öyle mükemmel insanlardır ki şayet kendilerine dünyada hakimiyet nasib edersek namazlarını hakkıyla ifa eder, zekâtlarını verir, iyi ve meşrû olanı yayar, kötülüğü önlerler. Bütün işlerin âkıbeti elbette Allah’a aittir.
Süleyman Ateş : O (Allâh'ın dinine yardım ede)nleri yer yüzünde iktidâra getirdiğimiz takdirde (zorbaların yoluna sapmazlar, bil'akis) namazı kılarlar, zekâtı verirler, iyiliği emrederler, kötülükten vazgeçirmeğe çalışırlar. Bütün işlerin sonu Allah'a âittir (her şey sonunda O'na varacaktır).
Tefhim-ul Kuran : Onlar ki, yeryüzünde kendilerini yerleştirir iktidar sahibi kılarsak, dosdoğru namazı kılarlar, zekatı verirler, ma'rufu emrederler, münkerden sakındırırlar. Bütün işlerin sonu Allah'a aittir.
Ümit Şimşek : O kimseler ki, kendilerini yeryüzünde iktidara getirdiğimizde namazı dosdoğru kılarlar, zekâtı verirler, iyiliği emredip kötülükten sakındırırlar. Sonunda bütün işlerin dönüşü Allah'adır.
Yaşar Nuri Öztürk : Onlar o kişilerdir ki eğer kendilerini yeryüzünde imkân ve güç sahibi yapsak namazı kılarlar, zekâtı verirler, iyiliğe özendirirler, kötülükten sakındırırlar. Tüm iş ve oluşlar Allah'a varır.
Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için
TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen
dikkatli olunuz.]