Yaşar Nuri Öztürk Meali |
|
Saat yaklaştı, Ay yarıldı.(54:1) | |
Bir ayet/alâmet görseler yüz çeviriyorlar ve şöyle diyorlar: "Sürüp giden bir büyüdür bu!"(54:2) | |
Yalanladılar; kendi heves ve kuruntularına uydular. Oysaki her iş ve oluş karara, ölçüye ve düzene bağlanmıştır.(54:3) | |
Yemin olsun ki, onlara haberlerden, içinde ihtar, sakındırma ve tehdit bulunanı gelmiştir.(54:4) | |
Doruk noktaya çıkmış, isabeti tartışmasız bir hikmettir o. Ama uyarılar yarar sağlamıyor.(54:5) | |
O halde yüz çevir onlardan sen de; o çağırıcının alışılmadık/ürpertirci şeye çağırdığı günde,(54:6) | |
Kaymış olarak gözleri, çıkarlar kabirlerden. Sanki çekirgelerdir, çıvgın mı çıvgın!(54:7) | |
Boyunları büküktür çağıranın önünde. Derler ki o küfre saplananlar: "Çok zorlu bir gün bu!"(54:8) | |
Onlardan önce Nûh kavmi yalanlamıştı. Yalanladılar kulumuzu ve "Mecnundur bu!" dediler. Ve durduruldu kulumuz.(54:9) | |
Bunun üzerine yakardı Rabbine, "Yenilgiye uğradım işte, yardım et!" diye...(54:10) | |
Biz de açtık gök kapılarını seller gibi akan bir su ile.(54:11) | |
Ve yardık/fışkırttık yeryüzünü pınar pınar. Sonunda kesin ölçülere bağlanmış bir oluş üzere birleşti sular.(54:12) | |
Ve taşıdık onu levhalar ve çivilerden oluşturulan şey üstünde.(54:13) | |
Akıp gidiyordu gözlerimizin önünde, bir ödül olarak nankörlüğe uğratılan kişi için.(54:14) | |
Yemin olsun ki, biz onu bir ibret ve işaret olarak arkaya bıraktık. Yok mu araştırıp öğüt alacak?(54:15) | |
Nasılmış benim azabım ve uyarılarım!(54:16) | |
Yemin olsun ki, biz, Kur'an'ı öğüt ve ibret için kolaylaştırdık. Fakat düşünen mi var?!(54:17) | |
Âd da yalanlamıştı. Ama nasıl oldu azabım ve uyarılarım!(54:18) | |
Biz onların üzerine uğursuzluğu kesiksiz bir günde, dondurucu/uğultulu bir kasırga gönderdik.(54:19) | |
İnsanları, köklerinden sökülmüş hurma kütükleri gibi kaldırıp atıyordu.(54:20) | |
Yemin olsun ki, biz, Kur'an'ı öğüt ve ibret için kolaylaştırdık. Fakat düşünen mi var?(54:22) | |
Semûd da uyarıları yalanlamıştı.(54:23) | |
Şöyle demişlerdi: "İçimizden bir tek insana mı uyacağız? Vallahi böyle bir durumda biz, sapıklık ve çılgınlık içine düşeriz."(54:24) | |
"Aramızdan öğüt ona mı verildi? Hayır, o yalancı küstahın biridir."(54:25) | |
Yarın bilecekler, kimmiş yalancı küstah!(54:26) | |
Bir imtihan aracı olarak kendilerine dişi deveyi göndereceğiz. Artık gözetle onları ve sabret!(54:27) | |
Suyun, aralarında bölüştürüleceğini onlara bildir. Her su alış/içiş nöbetledir/içilecek her miktar hazırlanmıştır.(54:28) | |
Arkadaşlarını çağırdılar, o da hançerini kapıp deveyi boğazladı.(54:29) | |
Biz, onlar üzerine bir tek ses gönderdik de ağılcının serptiği kuru ot gibi kırılıp ufalandılar.(54:31) | |
Lût kavmi de uyarıları yalanladı.(54:33) | |
Biz de üzerlerine çakıl taşları fırlatan bir rüzgâr gönderdik. Sadece Lût'un ailesini, seher vakti kurtarmıştık,(54:34) | |
Katımızdan bir nimet olarak. Şükredeni işte böyle ödüllendiririz biz.(54:35) | |
Yemin olsun, Lût onları bizim yakalayışımız hakkında uyarmıştı da onlar, uyarılarla ilgili olarak kuşkulanıp çekişmişlerdi.(54:36) | |
Yemin olsun, Lût'un misafirlerinden nefislerini tatmin etmek istemişlerdi de onların gözlerini silme kör etmiştik. Hadi, tadın azabımı ve uyarılarımı?(54:37) | |
Yemin olsun, sabahleyin erkenden, kararlı ve oturaklı bir azap yakaladı onları.(54:38) | |
Hadi, tadın azabımı ve uyarılarımı!(54:39) | |
Yemin olsun, Firavun hanedanına da uyarılar gelmişti.(54:41) | |
Ayetlerimizin tümünü yalanladılar da biz de onları onurlu ve güçlü birine yaraşır bir yakalayışla yakaladık.(54:42) | |
Sizin kâfirleriniz, ötekilerden hayırlı mı? Yoksa zübürlerinde/kutsallaştırılmış hizip kitaplarında sizin için bir beraat/dokunulmazlık mı var?(54:43) | |
Yoksa, "Biz, yardımlaşan/yenilmez bir topluluğuz" mu diyorlar?(54:44) | |
O topluluk, bozguna uğratılacak ve arkalarını dönüp kaçacaklar.(54:45) | |
Hayır, buluşma zamanları kıyamet saatidir. Ne korkunç, ne acıdır o saat!(54:46) | |
Kuşkusuz, suçlular, şaşkınlık ve çılgınlık içindedir.(54:47) | |
O gün yüzleri üstüne ateşe sürüklenirler. "Cehennemin dokunuşunu tadın bakalım!"(54:48) | |
Şu bir gerçek ki, biz herşeyi bir ölçüye göre/bir kaderle yarattık.(54:49) | |
Emrimiz bir tektir, bir göz kırpma gibidir.(54:50) | |
Yemin olsun, biz sizin benzerlerinizi hep yok ettik. Fakat düşünen mi var?(54:51) | |
Onların yapmış oldukları herşey defterlerdedir.(54:52) | |
Küçük büyük tümü, satır satır yazılmıştır.(54:53) | |
Korunup sakınanlar; bahçelerde, nehir kıyılarındadır.(54:54) | |
Güçlü bir padişahın/bir Melîk'in katında, özü sözü birlere has oturma yerlerinde...(54:55) | |