Ömer Öngüt Meali |
|
Kıyamet saati yaklaştı ve ay yarıldı.(54:1) | |
Onlar bir mucize görseler, hemen yüz çevirirler ve: "Eskiden beri devam edegelen bir büyüdür. " derler.(54:2) | |
Yalanladılar ve kendi heveslerine uydular. Halbuki her iş kararlaşmıştır.(54:3) | |
Andolsun ki, onları bu hallerden vazgeçirecek nice mühim haberler gelmiştir.(54:4) | |
O haberlerde hikmetin en üstünü vardır. Fakat uyarılar aslâ fayda vermiyor.(54:5) | |
O halde sen de onlardan yüz çevir. O çağırıcının, görülmemiş ve tanınmamış bir şeye çağırdığı gün;(54:6) | |
Gözleri dalgın dalgın (zillet ve dehşet içinde), tıpkı etrafa yayılan çekirgeler gibi kabirlerinden çıkarlar.(54:7) | |
Kendilerini çağırana doğru koşarlar. Kâfirler ise: "Bu çetin bir gündür!" derler.(54:8) | |
Onlardan önce Nuh'un kavmi de yalanlamıştı. Kulumuzu yalanlayarak: "Delidir" demişlerdi ve (dâvetten vazgeçirmeye) zorlanmıştı.(54:9) | |
Bunun üzerine Rabbine: "Ben yenik düştüm, bana yardım et!" diye yalvarmıştı.(54:10) | |
Biz de derhal göğün kapılarını sağanak halinde boşanan bir su ile açıverdik.(54:11) | |
Yeryüzünde de göz göz sular fışkırttık. Böylece sular, takdir edilmiş bir işin olması için birleşti.(54:12) | |
Biz Nuh'u da tahtalar ve çivilerle yapılı gemiye bindirdik.(54:13) | |
İnkâr edilen (Nuh'a) bir mükâfat olmak üzere gemi, nezaretimiz altında akıp gidiyordu.(54:14) | |
Andolsun ki biz onu bir ibret olarak bıraktık. Öğüt alan yok mudur?(54:15) | |
Benim azabım ve uyarılarım nasılmış?(54:16) | |
Andolsun ki biz Kur'an'ı anlaşılıp öğüt alınması için kolaylaştırdık. Öğüt alan yok mudur?(54:17) | |
Âd kavmi de yalanlamıştı. Amma azabım ve uyarılarım nasıl oldu?(54:18) | |
Biz onların üstüne uğursuz mu uğursuz bir günde, dondurucu bir rüzgâr gönderdik.(54:19) | |
O rüzgâr insanları, sanki köklerinden sökülmüş hurma kütükleri imişler gibi koparıp yere seriyordu.(54:20) | |
Semud kavmi uyaran peygamberleri yalanladı.(54:23) | |
Dediler ki: "İçimizden bir insana mı uyacağız? O takdirde biz apaçık bir sapıklık ve çılgınlık etmiş oluruz. "(54:24) | |
"Zikir aramızda ona mı verilmiş? Hayır! O yalancı ve şımarığın biridir. "(54:25) | |
Onlar yarın kimin şımarık bir yalancı olduğunu öğreneceklerdir.(54:26) | |
Gerçekten onları imtihan etmek için dişi deveyi gönderen biziz. Onları gözetle ve sabret!(54:27) | |
Onlara, suyun aralarında paylaştırılacağını haber ver. İçme sırası kiminse o gelip suyunu alsın.(54:28) | |
Bir arkadaşlarını çağırdılar. O da cüret edip bıçağını çekerek deveyi kesti.(54:29) | |
Biz onların üzerine korkunç bir ses gönderdik. Hemen hayvan ağılına konan kuru ot gibi oluverdiler.(54:31) | |
Lut kavmi de uyarıcı peygamberlerini yalanladı.(54:33) | |
Biz de üzerlerine taş yağdıran bir rüzgâr gönderdik. Yalnız Lut âilesini seher vaktinde kurtardık.(54:34) | |
Katımızdan bir rahmet olarak. Biz şükredeni işte böyle mükâfatlandırırız.(54:35) | |
Lut andolsun ki bizim yakalamamıza karşı onları uyarmıştı. Fakat onlar bu uyarıları şüphe ile karşıladılar.(54:36) | |
Onlar Lut'un misafirlerine karşı kötülük yapmaya kalkışmışlardı. Biz de gözlerini siliverdik. "Azabımı ve uyarmalarımı dinlememenin âkibetini tadın!"(54:37) | |
Bir sabah erken kendilerine, önü alınmaz bir azap gelip çattı.(54:38) | |
Azabımı ve uyarmalarımı dinlememenin âkibetini tadın!(54:39) | |
Andolsun ki Firavun hanedânına da uyarıcı peygamberler gelmişti.(54:41) | |
Onlar bütün âyetlerimizi yalanladılar. Biz de onları çok kuvvetli ve kudretli bir yakalayışla yakaladık.(54:42) | |
Sizin kâfirleriniz onlardan daha mı hayırlıdır? Yoksa kitaplarda sizin için bir kurtuluş belgesi mi var?(54:43) | |
Yoksa: "Biz intikam almaya gücü yeten bir topluluğuz. " mu diyorlar?(54:44) | |
O cemaat yakında bozulacak, onlar arkalarını dönüp kaçacaklar.(54:45) | |
Kıyamet onlara vâdedilen asıl saattir. O saat cidden çok feci ve çok acıdır.(54:46) | |
Şüphesiz ki suçlular bir sapıklık ve çılgın ateşler içindedirler.(54:47) | |
O gün yüzükoyun ateşe sürüklenirler. "Cehennemin dokunuşunu tadın!"(54:48) | |
Biz her şeyi bir kader ile yarattık.(54:49) | |
Bizim buyruğumuz bir göz kırpması gibi bir tek andır.(54:50) | |
Andolsun ki biz, sizin benzerlerinizi hep helâk ettik. Öğüt alan yok mudur?(54:51) | |
İnsanların yaptıkları amel defterlerinde mevcuttur.(54:52) | |
Küçük büyük her şey satır satır yazılıdır.(54:53) | |
Takvâ sahipleri cennetlerde ve ırmakların kenarındadırlar.(54:54) | |
Onlar sıdk makamında, kudret ve kuvvet sahibi hükümdarın huzurundadırlar.(54:55) | |