» 50 / Kâf  45:

Kuran Sırası: 50
İniş Sırası: 34
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45

 » 50 / Kâf  Suresi: 45
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. نَحْنُ (NḪN) = neHnu : biz
2. أَعْلَمُ (ÊALM) = eǎ'lemu : biliyoruz
3. بِمَا (BME) = bimā : şeyleri
4. يَقُولُونَ (YGVLVN) = yeḳūlūne : onların dedikleri
5. وَمَا (VME) = ve mā : ve değilsin
6. أَنْتَ (ÊNT) = ente : sen
7. عَلَيْهِمْ (ALYHM) = ǎleyhim : onların üstünde
8. بِجَبَّارٍ (BCBER) = bicebbārin : bir zorlayıcı
9. فَذَكِّرْ (FZ̃KR) = feƶekkir : öğüt ver
10. بِالْقُرْانِ (BELGR ËN) = bil-ḳurāni : Kur'an ile
11. مَنْ (MN) = men : kimselere
12. يَخَافُ (YḢEF) = yeḣāfu : korkan
13. وَعِيدِ (VAYD̃) = veǐydi : tehdidimden
biz | biliyoruz | şeyleri | onların dedikleri | ve değilsin | sen | onların üstünde | bir zorlayıcı | öğüt ver | Kur'an ile | kimselere | korkan | tehdidimden |

[] [ALM] [] [GVL] [] [] [] [CBR] [Z̃KR] [GRE] [] [ḢVF] [VAD̃]
NḪN ÊALM BME YGVLVN VME ÊNT ALYHM BCBER FZ̃KR BELGR ËN MN YḢEF VAYD̃

neHnu eǎ'lemu bimā yeḳūlūne ve mā ente ǎleyhim bicebbārin feƶekkir bil-ḳurāni men yeḣāfu veǐydi
نحن أعلم بما يقولون وما أنت عليهم بجبار فذكر بالقرآن من يخاف وعيد

 » 50 / Kâf  Suresi: 45
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
نحن | NḪN neHnu biz We
أعلم ع ل م | ALM ÊALM eǎ'lemu biliyoruz know best
بما | BME bimā şeyleri [of] what
يقولون ق و ل | GVL YGVLVN yeḳūlūne onların dedikleri they say,
وما | VME ve mā ve değilsin and not
أنت | ÊNT ente sen (are) you
عليهم | ALYHM ǎleyhim onların üstünde over them
بجبار ج ب ر | CBR BCBER bicebbārin bir zorlayıcı the one to compel.
فذكر ذ ك ر | Z̃KR FZ̃KR feƶekkir öğüt ver But remind
بالقرآن ق ر ا | GRE BELGR ËN bil-ḳurāni Kur'an ile with the Quran
من | MN men kimselere whoever
يخاف خ و ف | ḢVF YḢEF yeḣāfu korkan fears
وعيد و ع د | VAD̃ VAYD̃ veǐydi tehdidimden My threat.

50:45 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

biz | biliyoruz | şeyleri | onların dedikleri | ve değilsin | sen | onların üstünde | bir zorlayıcı | öğüt ver | Kur'an ile | kimselere | korkan | tehdidimden |

[] [ALM] [] [GVL] [] [] [] [CBR] [Z̃KR] [GRE] [] [ḢVF] [VAD̃]
NḪN ÊALM BME YGVLVN VME ÊNT ALYHM BCBER FZ̃KR BELGR ËN MN YḢEF VAYD̃

neHnu eǎ'lemu bimā yeḳūlūne ve mā ente ǎleyhim bicebbārin feƶekkir bil-ḳurāni men yeḣāfu veǐydi
نحن أعلم بما يقولون وما أنت عليهم بجبار فذكر بالقرآن من يخاف وعيد

[] [ع ل م] [] [ق و ل] [] [] [] [ج ب ر] [ذ ك ر] [ق ر ا] [] [خ و ف] [و ع د]

 » 50 / Kâf  Suresi: 45
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
نحن | NḪN neHnu biz We
Nun,Ha,Nun,
50,8,50,
PRON – 1st person plural personal pronoun
ضمير منفصل
أعلم ع ل م | ALM ÊALM eǎ'lemu biliyoruz know best
,Ayn,Lam,Mim,
,70,30,40,
N – nominative masculine singular noun
اسم مرفوع
بما | BME bimā şeyleri [of] what
Be,Mim,Elif,
2,40,1,
P – prefixed preposition bi
REL – relative pronoun
جار ومجرور
يقولون ق و ل | GVL YGVLVN yeḳūlūne onların dedikleri they say,
Ye,Gaf,Vav,Lam,Vav,Nun,
10,100,6,30,6,50,
V – 3rd person masculine plural imperfect verb
PRON – subject pronoun
فعل مضارع والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
وما | VME ve mā ve değilsin and not
Vav,Mim,Elif,
6,40,1,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
NEG – negative particle
الواو عاطفة
حرف نفي
أنت | ÊNT ente sen (are) you
,Nun,Te,
,50,400,
PRON – 2nd person masculine singular personal pronoun
ضمير منفصل
عليهم | ALYHM ǎleyhim onların üstünde over them
Ayn,Lam,Ye,He,Mim,
70,30,10,5,40,
P – preposition
PRON – 3rd person masculine plural object pronoun
جار ومجرور
بجبار ج ب ر | CBR BCBER bicebbārin bir zorlayıcı the one to compel.
Be,Cim,Be,Elif,Re,
2,3,2,1,200,
P – prefixed preposition bi
N – genitive masculine singular indefinite noun
جار ومجرور
فذكر ذ ك ر | Z̃KR FZ̃KR feƶekkir öğüt ver But remind
Fe,Zel,Kef,Re,
80,700,20,200,
REM – prefixed resumption particle
V – 2nd person masculine singular (form II) imperative verb
الفاء استئنافية
فعل أمر
بالقرآن ق ر ا | GRE BELGR ËN bil-ḳurāni Kur'an ile with the Quran
Be,Elif,Lam,Gaf,Re,,Nun,
2,1,30,100,200,,50,
"P – prefixed preposition bi
PN – genitive masculine proper noun → Quran"
جار ومجرور
من | MN men kimselere whoever
Mim,Nun,
40,50,
REL – relative pronoun
اسم موصول
يخاف خ و ف | ḢVF YḢEF yeḣāfu korkan fears
Ye,Hı,Elif,Fe,
10,600,1,80,
V – 3rd person masculine singular imperfect verb
فعل مضارع
وعيد و ع د | VAD̃ VAYD̃ veǐydi tehdidimden My threat.
Vav,Ayn,Ye,Dal,
6,70,10,4,
N – accusative masculine noun
PRON – 1st person singular possessive pronoun
اسم منصوب والياء المحذوفة ضمير متصل في محل جر بالاضافة
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |نَحْنُ: biz | أَعْلَمُ: biliyoruz | بِمَا: şeyleri | يَقُولُونَ: onların dedikleri | وَمَا: ve değilsin | أَنْتَ: sen | عَلَيْهِمْ: onların üstünde | بِجَبَّارٍ: bir zorlayıcı | فَذَكِّرْ: öğüt ver | بِالْقُرْانِ: Kur'an ile | مَنْ: kimselere | يَخَافُ: korkan | وَعِيدِ: tehdidimden |
Kırık Meal (Harekesiz) : |نحن NḪN biz | أعلم ÊALM biliyoruz | بما BME şeyleri | يقولون YGWLWN onların dedikleri | وما WME ve değilsin | أنت ÊNT sen | عليهم ALYHM onların üstünde | بجبار BCBER bir zorlayıcı | فذكر FZ̃KR öğüt ver | بالقرآن BELGR ËN Kur'an ile | من MN kimselere | يخاف YḢEF korkan | وعيد WAYD̃ tehdidimden |
Kırık Meal (Okunuş) : |neHnu: biz | eǎ'lemu: biliyoruz | bimā: şeyleri | yeḳūlūne: onların dedikleri | ve mā: ve değilsin | ente: sen | ǎleyhim: onların üstünde | bicebbārin: bir zorlayıcı | feƶekkir: öğüt ver | bil-ḳurāni: Kur'an ile | men: kimselere | yeḣāfu: korkan | veǐydi: tehdidimden |
Kırık Meal (Transcript) : |NḪN: biz | ÊALM: biliyoruz | BME: şeyleri | YGVLVN: onların dedikleri | VME: ve değilsin | ÊNT: sen | ALYHM: onların üstünde | BCBER: bir zorlayıcı | FZ̃KR: öğüt ver | BELGR ËN: Kur'an ile | MN: kimselere | YḢEF: korkan | VAYD̃: tehdidimden |
Abdulbaki Gölpınarlı : Biz daha iyi biliriz ne dediklerini ve senin, onlara, dilediğini yapacak bir kudretin yok, artık, azaptan korkana Kur'ân'la öğüt ver.
Adem Uğur : Biz onların dediklerini çok iyi biliriz. Sen onların üzerinde bir zorlayıcı değilsin. Tehdidimden korkanlara Kur'an'la öğüt ver.
Ahmed Hulusi : Biz, onlarda olarak, neler söylediklerini daha iyi biliriz! Sen onlar üzerinde zorla yaptırıcı değilsin! Azap uyarımdan korkana, Kur'ân olarak (hakikati) hatırlat!
Ahmet Tekin : Biz onların söylediklerini iyi biliriz. Sen onlara zorbalıkla, diktatörlükle İslâm’ı kabul ettirmeye memur değilsin. O halde, benim tehdidimden korkanlara, bu Kur’ânı tebliğ et, Kur’ân ile öğüt ver.
Ahmet Varol : Biz onların ne söylediklerini daha iyi biliyoruz. Sen onların üzerlerinde bir zorlayıcı değilsin. O halde sen tehdidimden korkanlara Kur'an'la öğüt ver.
Ali Bulaç : Biz onların neler söylediklerini daha iyi biliriz. Sen onların üzerinde bir zorba değilsin; şu halde, Benim kesin tehdidimden korkanlara Kur'an ile öğüt ver.
Ali Fikri Yavuz : Biz, onların (Kureyş kâfirlerinin) neler demekte olduklarını pek alâ biliyoruz. Sen de onlara karşı (imana) zorlayıcı değilsin. O halde sen benim tehdîdlerimden korkacaklara bu Kur’an ile öğüd ver.
Bekir Sadak : Onlarin dediklerini Biz biliriz. Sen onlarin uzerinde bir zorba degilsin; soz verdigim gunden korkanlara Kuran'la ogut ver. *
Celal Yıldırım : Biz, onların neler söylediklerini biliriz. Sen, onlar üzerinde zorbalık yapan değilsin. Tehdîdimden korkanlara Kur'ân ile öğüt ver.
Diyanet İşleri : Biz onların ne dediklerini çok iyi biliyoruz. Sen, onlara karşı bir zorba değilsin. O hâlde sen, benim uyarımdan korkan kimselere Kur’an ile öğüt ver.
Diyanet İşleri (eski) : Onların dediklerini Biz biliriz. Sen onların üzerinde bir zorba değilsin; söz verdiğim günden korkanlara Kuran'la öğüt ver.
Diyanet Vakfi : Biz onların dediklerini çok iyi biliriz. Sen onların üzerinde bir zorlayıcı değilsin. Tehdidimden korkanlara Kur'an'la öğüt ver.
Edip Yüksel : Biz onların ne konuştuğunu iyi biliyoruz. Sen onların üzerinde bir zorba değilsin. Uyarılarımdan korkanlara sen bu Kuran ile öğüt ver.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Biz onların söylediklerini daha iyi biliriz. Sen onlara karşı zor kullanacak değilsin. O halde sen, benim tehdidimden korkanlara bu Kur'ân ile öğüt ver.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Biz onların ne söylediklerini çok iyi biliyoruz. Sen de onlara karşı bir zorba değilsin. Şimdi benim tehditlerimden korkacaklara bu Kur'an ile öğüt ver!
Elmalılı Hamdi Yazır : Biz pek a'lâ biliyoruz ki ne diyorlar, maamafih sen onlara karşı bir cebbar değilsin, şimdi sen benim veîdlerimden korkacaklara bu Kur'an ile öğüd ver
Fizilal-il Kuran : Biz onların ne dediklerini biliyoruz. Sen onların üstünde bir zorlaştırıcı değilsin, sadece tehdidimden korkanlara Kur'an'la öğüt ver.
Gültekin Onan : Biz onların neler söylediklerini daha iyi biliriz. Sen onların üzerinde bir zorba değilsin; şu halde, benim kesin tehdidimden korkanlara Kuran ile öğüt ver.
Hakkı Yılmaz : Biz, onların söylediklerini daha iyi biliriz. Ve sen, onların üzerinde zorlayıcı değilsin. O hâlde sen, Benim tehdidimden korkan kimselere Kur’ân ile öğüt ver.
Hasan Basri Çantay : Biz onların neler demekde olduklarını çok iyi bileniz. Onların üstünde bir zorba değilsin sen. Onun için benim tehdidimden korkacaklara (sâdece) Kur'an ile öğüt ver.
Hayrat Neşriyat : Biz onların söylemekte olduklarını en iyi bileniz; sen ise onların üzerinde bir zorlayıcı değilsin; o hâlde, tehdîdimden korkanlara Kur’ân ile nasîhat et!
İbni Kesir : Biz; onların dediklerini çok iyi biliriz. Sen, onların üstünde bir zorba değilsin. Tehdidimden korkacaklara Kur'an'la öğüt ver.
İskender Evrenosoğlu : Onların ne söylediklerini, en iyi Biz biliriz. Ve sen onların üzerine, cabbar (zorlayıcı) değilsin. Öyleyse Benim vaadimden (vaadettiğim cezadan, azaptan) korkanları Kur'ân ile ikaz et.
Muhammed Esed : Biz onların, (o yeniden dirilmeyi inkar edenlerin) ne söylediklerini iyi biliyoruz; ve sen onları hiçbir şekilde (inanmaya) zorlayamazsın. Ama sen yine de Benim uyarımdan korkabileceklere bu Kuran aracılığıyla hatırlatmada bulun.
Ömer Nasuhi Bilmen : Biz onların neler söyler olduklarını pek iyi bileniz ve sen onların üzerlerine bir cebredici değilsin. Artık Benim tehdidimden korkacaklara Kur'an ile öğüt ver!
Ömer Öngüt : Biz onların neler demekte olduklarını çok iyi biliyoruz. Sen onların üstünde bir zorlayıcı değilsin. Onun için sen sadece benim tehdidimden korkacak olanlara Kur'an ile öğüt ver.
Şaban Piriş : Onların söylediklerini biz daha iyi biliriz. Sen, onları zorlayacak değilsin. Bu sebeple tehdidimden korkanlara Kur’an ile öğüt ver.
Suat Yıldırım : Biz onların aykırı iddialarını pek iyi biliyoruz, ama sen onları kuvvet kullanarak imana getirecek bir zorba değilsin. Sen sadece uyaran bir elçisin. Senin yapacağın iş, sadece tehdidimden endişe edecek kimseleri Kur’ân ile irşad etmektir.
Süleyman Ateş : Biz onların ne dediklerini biliyoruz. Sen onların üstünde bir zorlayıcı değilsin, sadece tehdidimden korkanlara Kur'ân ile öğüt ver.
Tefhim-ul Kuran : Biz onların neler söylemekte olduklarını daha iyi biliriz ve sen onların üzerinde bir zorba da değilsin; şu halde, benim kesin tehdidimden korkanlara Kur'an ile öğüt ver.
Ümit Şimşek : Onların ne dediğini Biz pekalâ biliyoruz. Sen onlar üzerinde bir zorlayıcı değilsin. Benim tehdidimden korkanlara sen Kur'ân ile öğüt ver.
Yaşar Nuri Öztürk : Biz onların neler söylediklerini çok iyi biliyoruz. Sen onların üstüne bir zorba değilsin. O halde, benim tehdidimden korkanlara sadece Kur'an'la öğüt ver.


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}