Ömer Öngüt Meali |
|
Kaf. O şerefli Kur'an'a yemin olsun ki!(50:1) | |
Aralarından bir uyarıcının gelmiş olmasına şaştılar da, kâfirler şöyle dediler: "Bu şaşılacak bir şey!"(50:2) | |
"Biz öldüğümüz ve toprak olduğumuz zaman mı (diriltileceğiz)? Bu akla uzak bir dönüştür. "(50:3) | |
Biz toprağın onlardan neleri eksilttiğini muhakkak bilmekteyiz. Yanımızda (her şeyi) zapteden bir kitap (Levh-i mahfuz) vardır.(50:4) | |
Hayır! Onlar, hak kendilerine gelince onu yalanladılar. Şimdi onlar karışık bir durum içindedirler.(50:5) | |
Onlar üstlerindeki göğü nasıl donatmışız bir bakmazlar mı? Onda hiçbir çatlak da yok!(50:6) | |
Yeryüzünü döşedik, oraya sabit dağlar yerleştirdik. Onda her güzel çiftten yetiştirdik.(50:7) | |
Bunlar Allah'a yönelen her kula gönül gözünü açmak, ona ibret vermek içindir.(50:8) | |
Gökten bereketli bir su indirdik. Onunla bahçeler ve biçilecek taneli ekinler bitirdik.(50:9) | |
Birbirine girmiş kat kat tomurcukları olan yüksek hurma ağaçları.(50:10) | |
Kullarına rızık olmak üzere ve biz o su ile ölü bir toprağa can verdik. İşte insanların çıkışı (dirilmesi) de böyledir.(50:11) | |
Onlardan önce Nuh kavmi, Ress halkı ve Semud da yalanlamıştı.(50:12) | |
Âd, Firavun ve Lut'un kardeşleri de yalanlamışlardı.(50:13) | |
Eyke halkı ve Tubba' kavmi de. Bütün bunlar peygamberlerini yalanladılar, tehdidim (azabım) da onlara hak oldu.(50:14) | |
Biz ilk yaratışta güçsüz mü düştük? Hayır! Onlar yeni bir yaratılıştan şüphe içindedirler.(50:15) | |
Andolsun ki insanı biz yarattık ve nefsinin ona ne vesveseler verdiğini de biliriz. Biz ona şah damarından daha yakınız.(50:16) | |
Sağında ve solunda oturan, amellerini yakalayıp tesbit eden iki yazıcı melek vardır.(50:17) | |
O bir söz atmaya dursun, mutlaka yanında onu gözetleyen, söylediği her sözü zapteden (bir melek) hazır bulunur.(50:18) | |
Ölüm sarhoşluğu bir gün gerçekten gelir. "İşte bu senin öteden beri korkup kaçtığın şeydir. " denir.(50:19) | |
Sûra üfürülür. İşte bu geleceği vâdedilen gündür.(50:20) | |
Herkes beraberinde bir sürücü bir de şâhid bulunduğu halde gelir.(50:21) | |
Ona: "Andolsun ki sen bundan gâfildin, işte şimdi senden gaflet perdesini kaldırdık, bugün artık gözün keskindir. " denir.(50:22) | |
Beraberindeki arkadaşı: "İşte bu yanımdaki hazırdır. " der.(50:23) | |
Allah şöyle buyurur: "Ey sürücü ve şahid! Haydi ikiniz atın cehenneme her inatçı nankör kâfiri!"(50:24) | |
"Hayra, iyiliklere bütün hızıyla engel olan azgın zalim şüpheciyi!"(50:25) | |
"O ki, Allah ile beraber başka bir ilâh edinmişti. Haydi, atın şiddetli azabın içine!"(50:26) | |
Yanındaki arkadaşı der ki: "Ey Rabbimiz! Ben onu azdırmadım, fakat o kendisi derin bir sapıklık içindeydi!"(50:27) | |
Allah şöyle buyurur: "Benim huzurumda çekişmeyin! Size daha önce bunu bildirmiştim. "(50:28) | |
"Benim huzurumda söz değiştirilmez ve ben kullara aslâ zulmetmem. "(50:29) | |
O gün cehenneme: "Doldun mu?" deriz. O da: "Daha yok mu?" der.(50:30) | |
Cennet de Allah'a karşı gelmekten sakınanlara yaklaştırılır. Zaten uzak değildir.(50:31) | |
Onlara şöyle denilir: "İşte size vaad olunan cennet budur. Allah'a çok dönen, (hududu) muhafaza eden,"(50:32) | |
"Görmediği halde Rahman'dan korkan ve Allah'a yönelmiş bir kalp ile gelen kimselere mahsustur. "(50:33) | |
"Oraya esenlikle girin! İşte bu ebedî yaşama günüdür. "(50:34) | |
Orada kendileri için diledikleri her şey bulunur. Katımızda daha fazlası da vardır.(50:35) | |
Onlardan evvel biz nice nesiller helâk etmiştik. Ki onlar kendilerinden daha kuvvetli idiler. Memleketlerde delikler aramışlardı. Kaçacak bir yer var mıydı?(50:36) | |
Doğrusu bunda kalbi olan, yahut kendisi huzur içinde olduğu halde kulak veren kimse için bir öğüt vardır.(50:37) | |
Şüphesiz ki biz gökleri, yeri ve ikisinin arasında olan şeyleri altı günde yarattık. Buna rağmen bize hiçbir yorgunluk dokunmadı.(50:38) | |
Onların dediklerine sabret! Güneşin doğuşundan önce ve batışından önce Rabbini hamd ile tesbih et!(50:39) | |
Gecenin bir kısmında ve secdelerin ardından O'nu tesbih et!(50:40) | |
Bir çağırıcının yakın bir yerden çağıracağı güne kulak ver!(50:41) | |
O gün insanlar o çağrıyı gerçek olarak işitirler. İşte bu, kabirlerden çıkış günüdür.(50:42) | |
Şüphesiz ki hayat veren de, ölümü veren de biziz. Dönüş de ancak bizedir.(50:43) | |
O gün yer üzerlerinden yarılır, (insanlar kabirlerinden) süratle çıkarlar. Onları böylece toplamak bizim için pek kolaydır.(50:44) | |
Biz onların neler demekte olduklarını çok iyi biliyoruz. Sen onların üstünde bir zorlayıcı değilsin. Onun için sen sadece benim tehdidimden korkacak olanlara Kur'an ile öğüt ver.(50:45) | |