CONJ – prefixed conjunction wa (and) INTG – interrogative noun الواو عاطفة اسم استفهام
أهلكنا
ه ل ك | HLK
ÊHLKNE
ehleknā
helak etmiştik
We destroyed
,He,Lam,Kef,Nun,Elif, ,5,30,20,50,1,
V – 1st person plural (form IV) perfect verb PRON – subject pronoun فعل ماض و«نا» ضمير متصل في محل رفع فاعل
قبلهم
ق ب ل | GBL
GBLHM
ḳablehum
bunlardan önce
before them
Gaf,Be,Lam,He,Mim, 100,2,30,5,40,
T – accusative time adverb PRON – 3rd person masculine plural possessive pronoun ظرف زمان منصوب و«هم» ضمير متصل في محل جر بالاضافة
من
|
MN
min
-dan
of
Mim,Nun, 40,50,
P – preposition حرف جر
قرن
ق ر ن | GRN
GRN
ḳarnin
kuşaklar-
a generation,
Gaf,Re,Nun, 100,200,50,
N – genitive masculine indefinite noun اسم مجرور
هم
|
HM
hum
onlar
they
He,Mim, 5,40,
PRON – 3rd person masculine plural personal pronoun ضمير منفصل
أشد
ش د د | ŞD̃D̃
ÊŞD̃
eşeddu
daha kuvvetli idi
(were) stronger
,Şın,Dal, ,300,4,
N – nominative masculine singular noun اسم مرفوع
منهم
|
MNHM
minhum
bunlardan
than them
Mim,Nun,He,Mim, 40,50,5,40,
P – preposition PRON – 3rd person masculine plural object pronoun جار ومجرور
بطشا
ب ط ش | BŦŞ
BŦŞE
beTşen
tutuşu
(in) power.
Be,Tı,Şın,Elif, 2,9,300,1,
N – accusative masculine indefinite verbal noun اسم منصوب
فنقبوا
ن ق ب | NGB
FNGBVE
feneḳḳabū
gezip dolaşmışlardı
so they explored
Fe,Nun,Gaf,Be,Vav,Elif, 80,50,100,2,6,1,
REM – prefixed resumption particle V – 3rd person masculine plural (form II) perfect verb PRON – subject pronoun الفاء استئنافية فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
في
|
FY
fī
throughout
Fe,Ye, 80,10,
P – preposition حرف جر
البلاد
ب ل د | BLD̃
ELBLED̃
l-bilādi
ülkelerde
the lands.
Elif,Lam,Be,Lam,Elif,Dal, 1,30,2,30,1,4,
N – genitive masculine plural noun اسم مجرور
هل
|
HL
hel
(var) mı?
Is (there)
He,Lam, 5,30,
INTG – interrogative particle حرف استفهام
من
|
MN
min
hiç
any
Mim,Nun, 40,50,
P – preposition حرف جر
محيص
ح ي ص | ḪYṦ
MḪYṦ
meHīSin
kaçacak yer
place of escape?
Mim,Ha,Ye,Sad, 40,8,10,90,
N – genitive masculine indefinite verbal noun اسم مجرور
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.
Konu Başlığı: -
Kırık Meal (Arapça) : |وَكَمْ: ve nicesini | أَهْلَكْنَا: helak etmiştik | قَبْلَهُمْ: bunlardan önce | مِنْ: -dan | قَرْنٍ: kuşaklar- | هُمْ: onlar | أَشَدُّ: daha kuvvetli idi | مِنْهُمْ: bunlardan | بَطْشًا: tutuşu | فَنَقَّبُوا: gezip dolaşmışlardı | فِي: | الْبِلَادِ: ülkelerde | هَلْ: (var) mı? | مِنْ: hiç | مَحِيصٍ: kaçacak yer |
Kırık Meal (Harekesiz) : |وكم WKMve nicesini | أهلكنا ÊHLKNEhelak etmiştik | قبلهم GBLHMbunlardan önce | من MN-dan | قرن GRNkuşaklar- | هم HMonlar | أشد ÊŞD̃daha kuvvetli idi | منهم MNHMbunlardan | بطشا BŦŞEtutuşu | فنقبوا FNGBWEgezip dolaşmışlardı | في FY | البلاد ELBLED̃ülkelerde | هل HL(var) mı? | من MNhiç | محيص MḪYṦkaçacak yer |
Kırık Meal (Okunuş) : |ve kem: ve nicesini | ehleknā: helak etmiştik | ḳablehum: bunlardan önce | min: -dan | ḳarnin: kuşaklar- | hum: onlar | eşeddu: daha kuvvetli idi | minhum: bunlardan | beTşen: tutuşu | feneḳḳabū: gezip dolaşmışlardı | fī: | l-bilādi: ülkelerde | hel: (var) mı? | min: hiç | meHīSin: kaçacak yer |
Kırık Meal (Transcript) : |VKM: ve nicesini | ÊHLKNE: helak etmiştik | GBLHM: bunlardan önce | MN: -dan | GRN: kuşaklar- | HM: onlar | ÊŞD̃: daha kuvvetli idi | MNHM: bunlardan | BŦŞE: tutuşu | FNGBVE: gezip dolaşmışlardı | FY: | ELBLED̃: ülkelerde | HL: (var) mı? | MN: hiç | MḪYṦ: kaçacak yer |
Abdulbaki Gölpınarlı : Ve nice nesiller helâk ettik onlardan önce. Onlar, bunlardan daha çokluktu, daha güçlü kuvvetliydi, derken şehirleri delik deşik etmişlerdi, her tarafı ellerine geçirmişlerdi fakat bir kaçacak yer mi var?
Adem Uğur : Biz, onlardan önce kendilerinden daha güçlü olan, diyar diyar dolaşan nice nesilleri helâk etmişizdir. Kurtuluş var mı?
Ahmed Hulusi : Onlardan önce nice nesil helâk ettik ki onlar güç itibarıyla bunlardan daha çetindiler! Bu yüzden beldelerde delik aradılar (sığınacak). . . Kaçıp sığınacak bir yer var mı?
Ahmet Tekin : Onlardan önce nice nesilleri helâk ettik. Onlar, bunlardan daha çok karşı koyacak güce sahip zorba idiler. Diyar diyar, ülke ülke dolaşarak kaçacak, sığınacak yer aradılar. Kaçıp kurtulacak yer var mı hiç?
Ahmet Varol : Onlardan önce nice nesilleri helak ettik ki onlar bunlardan daha güçlüydüler. Öyle ki memleketleri delik deşik etmişlerdi. (Ama) kaçacak bir yer var mı?
Ali Bulaç : Biz bunlardan önce nice nesiller yıkıma uğrattık ki onlar, zorbaca yakalamak (yakıp yıkmak, baskı ve şiddetle yönetmek, sindirmek) bakımından kendilerinden daha üstündüler; şehirlerde (yerin üstünü altına getirip, sayısız kazı, inşaat ve araştırmalarla her yanı) delik deşik etmişlerdi. (Ama) kaçacak bir yer var mı?
Ali Fikri Yavuz : Onlardan (senin kavminden) önce, biz nice nesilleri helâk ettik ki, onlar senin kavminden daha kuvvetli idiler. Öyle ki, memleketleri delik deşik etmişler, (her tarafı dolaşmışlar, ölümden kurtulmağa çare aramışlardı). Kaçacak bir yer var mı?
Bekir Sadak : Bu inkarcilardan once, kendilerinden daha kuvvetli olan, diyar diyar dolasan nice nesilleri yok etmisizdir. Kurtulusu var mi?
Celal Yıldırım : Bu küfre sapanlardan önce nice kuşakları yok ettik ki onlar, bunlardan daha güçlü, daha çetin, vurup kırıcı, tutup yıkıcı idiler. Şehirlerde delikler, sığınaklar meydana getirmişlerdi. Var mı bir kaçıp kurtulacak yer?
Diyanet İşleri : Biz onlardan önce, kendilerinden daha zorlu nice nesilleri helâk ettik de ülke ülke dolaşıp kaçacak delik aradılar. Kaçacak bir yer mi var?
Diyanet İşleri (eski) : Bu inkarcılardan önce, kendilerinden daha kuvvetli olan, diyar diyar dolaşan nice nesilleri yok etmişizdir. Kurtuluşu var mı?
Diyanet Vakfi : Biz, onlardan önce kendilerinden daha güçlü olan, diyar diyar dolaşan nice nesilleri helâk etmişizdir. Kurtuluş var mı?
Edip Yüksel : Onlardan önce, onlardan daha güçlü nice nesilleri yok etmiştik. Ülke ülke dolaşmışlardı; kurtuluşu var mı?
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Ey Muhammed! Biz onlardan önce kendilerinden daha kuvvetli olan ve beldeleri delik deşik eden nice nesilleri helak ettik, hiç kurtuluş var mı?
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Önlerinden nice nesilleri helat ettik ki, onlar bunlardan tutumca (kuvvetçe) daha çetindiler ve şehirlerde kaçacak delik aradılar. Var mı bir kaçacak yer?
Elmalılı Hamdi Yazır : Hem önlerinde nice karn helâk ettik, onlar tutumca onlardan daha çetin idiler, beldelerde delik aradılar. Var mı bir kaçamak?
Fizilal-il Kuran : Biz onlardan önce nice nesilleri helak ettik. Gerçekte onlar bunlardan daha güçlü idiler. Buna rağmen ölümden kurtulmak için memlekette delikler aradılar. Kurtuluş var mı?
Gültekin Onan : Biz bunlardan önce nice nesiller yıkıma uğrattık ki onlar, zorbaca yakalamak (yakıp yıkmak, baskı ve şiddetle yönetmek, sindirmek) bakımından kendilerinden daha üstündüler; şehirlerde (yerin üstünü altına getirip, sayısız kazı, inşaat ve araştırmalarla her yanı) delik deşik etmişlerdi. (Ama) kaçacak bir yer var mı?
Hakkı Yılmaz : Biz onlardan önce kendilerinden daha çetin güce sahip nice nesilleri değişime, yıkıma uğrattık. Öyle ki onlar beldeleri delik-deşik ediyorlardı. Hiç kaçıp kurtulacak yer var mı?
Hasan Basri Çantay : Biz, bunlardan evvel nice nesilleri helak etdik ki onlar kuvvetçe kendilerinden daha (üstün ve) çetin idiler, (Öyle ki ölümden kurtulmak için) memleketlerde delikler aramışlardı. (Fakat) firara bir (çâre) var mıydı?
Hayrat Neşriyat : (Biz) onlardan (Mekke’lilerden) önce, nice nesilleri helâk ettik ki, onlar kendilerinden kuvvetçe daha şiddetli idiler; bu yüzden diyar diyar dolaştılar. (Hiç ölümden)kurtuluş var mı?
İbni Kesir : Biz; onlardan önce, kendilerinden daha kuvvetli olan ve diyar diyar dolaşan nice nesilleri yok etmişizdir. Kurtuluş var mı?
İskender Evrenosoğlu : Ve onlardan önce, yakıp yıkmak ve şiddet bakımından, onlardan daha kuvvetli nice nesilleri helâk ettik. Oysaki beldelerde (helâk olmaktan kurtulmak için) gezip dolaştılar, yer araştırdılar. Kaçıp kurtulacak bir yer var mı ki ?
Muhammed Esed : Bu (gün hakikati inkar ede)nlerden önce -onlardan çok daha güçlü olan- kaç nesli yok ettik ama (her ne zaman azabımız başlarına geldiyse) yeryüzünde gezginler gibi dolaşıp sığınacak bir yer aradılar.
Ömer Nasuhi Bilmen : Ve onlardan evvel nice nesilleri helâk ettik ki onlar kuvvetçe bunlardan daha şiddetli idiler, beldelerde dolaşıp durdular. Hiç kaçıp kurtulacak bir yer var mıdır?
Ömer Öngüt : Onlardan evvel biz nice nesiller helâk etmiştik. Ki onlar kendilerinden daha kuvvetli idiler. Memleketlerde delikler aramışlardı. Kaçacak bir yer var mıydı?
Şaban Piriş : Onlardan önce nice kuşakları yıkıma uğrattık. Onlar, kendilerinden daha güçlü idiler ve ülkelerde dolaşıp durmuşlardı. Kaçıp kurtulacak bir yer var mı?
Suat Yıldırım : Kendilerinden önce Biz öyle nesiller helâk ettik ki onlar, bunlardan daha güçlü kuvvetli idiler. Hakimiyetlerini yaymış, şehir şehir dolaşmış, "ölümden kaçıp kurtulacak bir yer yok mu?" diye her tarafı delik deşik etmişlerdi, ama hep eli boş dönmüşlerdi.
Süleyman Ateş : Bunlardan önce nice kuşakları helâk etmiştik ki onların tutuşu, bunlardan daha kuvvetli idi, yakalaması daha güçlü idi. Ülkelerde gezip dolaşmışlardı, ama bir kurtuluş buldular mı?
Tefhim-ul Kuran : Biz bunlardan önce nice kuşakları yıkıma uğrattık ki onlar, zorbaca yakalamak (yakıp yıkmak, baskı ve şiddetle yönetmek, sindirmek) bakımından kendilerinden daha üstündüler; şehirlerde (yerin üstünü altına getirip, sayısız kazı, inşaat ve araştırmalarla her yanı) delik deşik etmişlerdi. (Ama) kaçacak bir yer var mı?
Ümit Şimşek : Biz onlardan önce nice nesiller helâk ettik ki, onlardan çok daha güçlüydüler; fakat diyar diyar kaçacak delik aradılar. Allah'ın azabından sığınılacak yer mi olur?
Yaşar Nuri Öztürk : Onlardan önce nice nesilleri helâk ettik ki, vuruş ve tutuşları bunlardan daha zorluydu. Ülkelerde delikler açmışlardı/beldelerde kaçacak delik aradılar/beldeleri boydan boya dolaştılar. Var mı bir kaçacak yer?
Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için
TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen
dikkatli olunuz.]