Ahmet Tekin Meali |
|
Başka söze gerek yok! Kıyamet gününe yemin ederim.(75:1) | |
Fazla söze gerek yok! Kendini kınayan, pişmanlık duyan nefse, vicdanın kınayan sesine yemin ederim.(75:2) | |
İnsan, çürümüş, toz toprak haline gelmiş kemiklerini tekrar toplayarak eski haline getiremeyeceğimizi mi sanıyor?(75:3) | |
Evet, bizim onun parmak izlerini bile, aynen eski haline getirmeye gücümüz kudretimiz yeter.(75:4) | |
Fakat insan, diriltilmeyi ve hesaba çekilmeyi yalanlamak, öncelikle günah işleyip tevbeyi ileri bir tarihe tehir etmek istiyor.(75:5) | |
'Kıyamet günü ne zaman?' diye soruyor.(75:6) | |
Kıyamet gözlerde şimşek çaktığı zamandır.(75:7) | |
Kıyamet ay tutulduğu zamandır.(75:8) | |
Kıyamet güneşle ay bir araya getirildiği zamandır.(75:9) | |
İşte o gün insan:
'Kaçacak yer neresi?' der.(75:10) | |
Nereye kaçacaklar? Sığınacak yer yok.(75:11) | |
O gün, varılıp durulacak yer Rabbinizin huzurudur.(75:12) | |
O gün insan, önceden gönderdiği amelleri, yapmayıp ihmal ettikleri, birer birer ortaya konarak hesaba çekilir.(75:13) | |
Üstelik insan, vicdanıyla, organlarıyla nefsine karşı şâhitlik eder.(75:14) | |
Mazeretlerini sayıp dökse de, gizlemeye çalışsa da nafiledir.(75:15) | |
Onu, Kur’ân’ı çabucak kavramak, okumak, atlamamak için dilini kıpırdatma.(75:16) | |
Kur’ân’ın telifi, hâfızana yerleştirilmesi, bütünlük kazandırılarak okunması ve okutulması bize aittir.(75:17) | |
Kur’ân’ı bütünlük kazandırarak okuduğumuz zaman, okunuşunu takip et, bütünlüğüne riayet et, Kur’ân ile amel et.(75:18) | |
Sonra onu ayrıntılı olarak açıklamak, belletmek de bize aittir.(75:19) | |
Dünyaya aldanmayın! Aslına bakarsanız, siz dünya hayatını, günlük geçici kazancı seviyorsunuz.(75:20) | |
Âhireti, ebedî yurdu ihmal ediyor, bırakıyorsunuz.(75:21) | |
O gün, ışıl ışıl parlayacak yüzler vardır.(75:22) | |
Rabbine bakabilecek yüzler vardır.(75:23) | |
O gün ekşiyen, kararan yüzler de vardır.(75:24) | |
O gün, bel kemiklerini kıran bir felâkete uğratılacaklarını anlayacaklar.(75:25) | |
Dünyayı âhirete nasıl tercih ederler? Can, boğaza dayandığı zaman, aranacaklar!(75:26) | |
'Kim tedavi edecek?' denilecek.(75:27) | |
İşte o zaman, ayrılık vaktinin geldiğini sezer.(75:28) | |
Dünyadan ayrılışın sıkıntısı ile ebedî âleme girişin tedirginliği içinde, bacaklar birbirine dolaşırken kefene sarılır.(75:29) | |
O gün, yalnız Rabbinin huzuruna sevkiyat vardır.(75:30) | |
Ne tasdik etti, ne sadaka verdi. Ne dua ve niyazda bulundu, ne peygamberi salât ü selâm ile andı, ne de namaz kıldı.(75:31) | |
Fakat peygamberi, Kur’ân’ı yalanladı, arkasını dönüp güç ve iktidarını kullanarak, halkı peygambere karşı yönlendirdi.(75:32) | |
Sonra çalım satarak yandaşlarının yanına gitti.(75:33) | |
Cezalandırılacağın günler yaklaştı, iyice yaklaştı.(75:34) | |
Bir daha teyit edelim. Cezalandırılacağın günler yaklaştı, iyice yaklaştı.(75:35) | |
İnsan kendisinin sahipsiz, sorumsuz, başıboş, kimseye hayrı dokunmaz bir halde bırakılacağını mı sanıyor?(75:36) | |
İnsan, döl yatağına dökülen, bir plana dâhil olan meniden bir katre, bir sperm, yumurta değil miydi?(75:37) | |
Sonra ana rahmiyle bağ kurarak rahim duvarına yerleşen döllenmiş yumurta haline geldi. Allah onu insan biçiminde yarattı. Yaratılış amacına uygun olarak şekillendirdi.(75:38) | |
İki cinsi, erkekleri ve dişileri oluşturan özellikleri (x ve y kromozomlarını) erkek menisinden hazırlayıp planladı.(75:39) | |
Peki, bunu yapanın ölülere hayat vermeye gücü, kudreti yetmez mi?(75:40) | |