» 14 / Ibrahim  45:

Kuran Sırası: 14
İniş Sırası: 72
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52

 » 14 / Ibrahim  Suresi: 45
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. وَسَكَنْتُمْ (VSKNTM) = ve sekentum : ve oturmuştunuz
2. فِي (FY) = fī :
3. مَسَاكِنِ (MSEKN) = mesākini : yerlerinde
4. الَّذِينَ (ELZ̃YN) = elleƶīne : kimselerin
5. ظَلَمُوا (ƵLMVE) = Zelemū : zulmeden(lerin)
6. أَنْفُسَهُمْ (ÊNFSHM) = enfusehum : kendilerine
7. وَتَبَيَّنَ (VTBYN) = ve tebeyyene : ve belli olmuştu
8. لَكُمْ (LKM) = lekum : size
9. كَيْفَ (KYF) = keyfe : nasıl
10. فَعَلْنَا (FALNE) = feǎlnā : yaptığımız
11. بِهِمْ (BHM) = bihim : onlara
12. وَضَرَبْنَا (VŽRBNE) = ve Derabnā : ve anlatmıştık
13. لَكُمُ (LKM) = lekumu : size
14. الْأَمْثَالَ (ELÊMS̃EL) = l-emṧāle : misallerle
ve oturmuştunuz | | yerlerinde | kimselerin | zulmeden(lerin) | kendilerine | ve belli olmuştu | size | nasıl | yaptığımız | onlara | ve anlatmıştık | size | misallerle |

[SKN] [] [SKN] [] [ƵLM] [NFS] [BYN] [] [KYF] [FAL] [] [ŽRB] [] [MS̃L]
VSKNTM FY MSEKN ELZ̃YN ƵLMVE ÊNFSHM VTBYN LKM KYF FALNE BHM VŽRBNE LKM ELÊMS̃EL

ve sekentum mesākini elleƶīne Zelemū enfusehum ve tebeyyene lekum keyfe feǎlnā bihim ve Derabnā lekumu l-emṧāle
وسكنتم في مساكن الذين ظلموا أنفسهم وتبين لكم كيف فعلنا بهم وضربنا لكم الأمثال

 » 14 / Ibrahim  Suresi: 45
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
وسكنتم س ك ن | SKN VSKNTM ve sekentum ve oturmuştunuz And you dwelt
في | FY in
مساكن س ك ن | SKN MSEKN mesākini yerlerinde the dwellings
الذين | ELZ̃YN elleƶīne kimselerin (of) those who
ظلموا ظ ل م | ƵLM ƵLMVE Zelemū zulmeden(lerin) wronged
أنفسهم ن ف س | NFS ÊNFSHM enfusehum kendilerine themselves,
وتبين ب ي ن | BYN VTBYN ve tebeyyene ve belli olmuştu and it had become clear
لكم | LKM lekum size to you
كيف ك ي ف | KYF KYF keyfe nasıl how
فعلنا ف ع ل | FAL FALNE feǎlnā yaptığımız We dealt
بهم | BHM bihim onlara with them,
وضربنا ض ر ب | ŽRB VŽRBNE ve Derabnā ve anlatmıştık and We put forth
لكم | LKM lekumu size for you
الأمثال م ث ل | MS̃L ELÊMS̃EL l-emṧāle misallerle "the examples."""

14:45 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

ve oturmuştunuz | | yerlerinde | kimselerin | zulmeden(lerin) | kendilerine | ve belli olmuştu | size | nasıl | yaptığımız | onlara | ve anlatmıştık | size | misallerle |

[SKN] [] [SKN] [] [ƵLM] [NFS] [BYN] [] [KYF] [FAL] [] [ŽRB] [] [MS̃L]
VSKNTM FY MSEKN ELZ̃YN ƵLMVE ÊNFSHM VTBYN LKM KYF FALNE BHM VŽRBNE LKM ELÊMS̃EL

ve sekentum mesākini elleƶīne Zelemū enfusehum ve tebeyyene lekum keyfe feǎlnā bihim ve Derabnā lekumu l-emṧāle
وسكنتم في مساكن الذين ظلموا أنفسهم وتبين لكم كيف فعلنا بهم وضربنا لكم الأمثال

[س ك ن] [] [س ك ن] [] [ظ ل م] [ن ف س] [ب ي ن] [] [ك ي ف] [ف ع ل] [] [ض ر ب] [] [م ث ل]

 » 14 / Ibrahim  Suresi: 45
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
وسكنتم س ك ن | SKN VSKNTM ve sekentum ve oturmuştunuz And you dwelt
Vav,Sin,Kef,Nun,Te,Mim,
6,60,20,50,400,40,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
V – 2nd person masculine plural perfect verb
PRON – subject pronoun
الواو عاطفة
فعل ماض والتاء ضمير متصل في محل رفع فاعل
في | FY in
Fe,Ye,
80,10,
P – preposition
حرف جر
مساكن س ك ن | SKN MSEKN mesākini yerlerinde the dwellings
Mim,Sin,Elif,Kef,Nun,
40,60,1,20,50,
N – genitive masculine plural noun
اسم مجرور
الذين | ELZ̃YN elleƶīne kimselerin (of) those who
Elif,Lam,Zel,Ye,Nun,
1,30,700,10,50,
REL – masculine plural relative pronoun
اسم موصول
ظلموا ظ ل م | ƵLM ƵLMVE Zelemū zulmeden(lerin) wronged
Zı,Lam,Mim,Vav,Elif,
900,30,40,6,1,
V – 3rd person masculine plural perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
أنفسهم ن ف س | NFS ÊNFSHM enfusehum kendilerine themselves,
,Nun,Fe,Sin,He,Mim,
,50,80,60,5,40,
N – accusative feminine plural noun
PRON – 3rd person masculine plural possessive pronoun
اسم منصوب و«هم» ضمير متصل في محل جر بالاضافة
وتبين ب ي ن | BYN VTBYN ve tebeyyene ve belli olmuştu and it had become clear
Vav,Te,Be,Ye,Nun,
6,400,2,10,50,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
V – 3rd person masculine singular (form V) perfect verb
الواو عاطفة
فعل ماض
لكم | LKM lekum size to you
Lam,Kef,Mim,
30,20,40,
P – prefixed preposition lām
PRON – 2nd person masculine plural personal pronoun
جار ومجرور
كيف ك ي ف | KYF KYF keyfe nasıl how
Kef,Ye,Fe,
20,10,80,
INTG – interrogative noun
اسم استفهام
فعلنا ف ع ل | FAL FALNE feǎlnā yaptığımız We dealt
Fe,Ayn,Lam,Nun,Elif,
80,70,30,50,1,
V – 1st person plural perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض و«نا» ضمير متصل في محل رفع فاعل
بهم | BHM bihim onlara with them,
Be,He,Mim,
2,5,40,
P – prefixed preposition bi
PRON – 3rd person masculine plural personal pronoun
جار ومجرور
وضربنا ض ر ب | ŽRB VŽRBNE ve Derabnā ve anlatmıştık and We put forth
Vav,Dad,Re,Be,Nun,Elif,
6,800,200,2,50,1,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
V – 1st person plural perfect verb
PRON – subject pronoun
الواو عاطفة
فعل ماض و«نا» ضمير متصل في محل رفع فاعل
لكم | LKM lekumu size for you
Lam,Kef,Mim,
30,20,40,
P – prefixed preposition lām
PRON – 2nd person masculine plural personal pronoun
جار ومجرور
الأمثال م ث ل | MS̃L ELÊMS̃EL l-emṧāle misallerle "the examples."""
Elif,Lam,,Mim,Se,Elif,Lam,
1,30,,40,500,1,30,
N – accusative masculine plural noun
اسم منصوب
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |وَسَكَنْتُمْ: ve oturmuştunuz | فِي: | مَسَاكِنِ: yerlerinde | الَّذِينَ: kimselerin | ظَلَمُوا: zulmeden(lerin) | أَنْفُسَهُمْ: kendilerine | وَتَبَيَّنَ: ve belli olmuştu | لَكُمْ: size | كَيْفَ: nasıl | فَعَلْنَا: yaptığımız | بِهِمْ: onlara | وَضَرَبْنَا: ve anlatmıştık | لَكُمُ: size | الْأَمْثَالَ: misallerle |
Kırık Meal (Harekesiz) : |وسكنتم WSKNTM ve oturmuştunuz | في FY | مساكن MSEKN yerlerinde | الذين ELZ̃YN kimselerin | ظلموا ƵLMWE zulmeden(lerin) | أنفسهم ÊNFSHM kendilerine | وتبين WTBYN ve belli olmuştu | لكم LKM size | كيف KYF nasıl | فعلنا FALNE yaptığımız | بهم BHM onlara | وضربنا WŽRBNE ve anlatmıştık | لكم LKM size | الأمثال ELÊMS̃EL misallerle |
Kırık Meal (Okunuş) : |ve sekentum: ve oturmuştunuz | : | mesākini: yerlerinde | elleƶīne: kimselerin | Zelemū: zulmeden(lerin) | enfusehum: kendilerine | ve tebeyyene: ve belli olmuştu | lekum: size | keyfe: nasıl | feǎlnā: yaptığımız | bihim: onlara | ve Derabnā: ve anlatmıştık | lekumu: size | l-emṧāle: misallerle |
Kırık Meal (Transcript) : |VSKNTM: ve oturmuştunuz | FY: | MSEKN: yerlerinde | ELZ̃YN: kimselerin | ƵLMVE: zulmeden(lerin) | ÊNFSHM: kendilerine | VTBYN: ve belli olmuştu | LKM: size | KYF: nasıl | FALNE: yaptığımız | BHM: onlara | VŽRBNE: ve anlatmıştık | LKM: size | ELÊMS̃EL: misallerle |
Abdulbaki Gölpınarlı : Kendilerine zulmedenlerin yurtlarında oturdunuz ve onlara nasıl azâp ettiğimiz sizce apaçık belli oldu ve size nice örnekler getirdik.
Adem Uğur : (Sizden önce) kendilerine zulmedenlerin yurtlarında oturdunuz. Onlara nasıl muamele ettiğimiz size apaçık belli oldu. Ve size misaller de verdik.
Ahmed Hulusi : Nefslerine zulmetmiş olanların yaşam ortamlarında yerleştiniz! Onlara neler yaşattığımız size açıklanmıştı. . . Size misaller de verdik.
Ahmet Tekin : Kendilerine, birbirlerine zulmedip, haksızlık ederek geçip giden milletlerin yurtlarında yaşıyordunuz. Onlara nasıl muamele ettiğimiz de açıkça ortaya çıkmıştı. Size misaller de vermiştik.
Ahmet Varol : Kendilerine zulmedenlerin yerlerinde oturmuştunuz, onlara neler yaptığımız size belli olmuştu ve sizin için örnekler vermiştik!
Ali Bulaç : Siz, kendi nefislerine zulmedenlerin yerleştikleri yerlerde oturmuştunuz. Onlara ne yaptığımız size açıklanmıştı ve size örnekler vermiştik.
Ali Fikri Yavuz : Siz, nefislerine zulmeden kavimlerin diyarında da yerleştiniz; onlara nasıl azab ettiğimiz size zâhir oldu. Size (ibret alacak) misaller de gösterdik.
Bekir Sadak : (44-45) Insanlari, kendilerine azabin gelecegi gun ile uyar. Haksizlik edenler: «Rabbimiz! Bizi yakin bir sureye kadar ertele de cagrina gelelim, peygamberlere uyalim» derler. Siz daha once, sonunuzun gelmeyecegine yemin etmemis miydiniz! stelik kendilerine yazik edenlerin yerlerinde oturdunuz. Onlara, yaptiklarimiz da sizlere aciklanmisti. Size misaller de vermistik.
Celal Yıldırım : Hem kendilerine zulmeden (şaşkınların) yerlerine yerleştiniz ; üstelik onlara neler yaptıklarımız da size açık şekilde belli olmuştu; ayrıca size birtakım misaller de vermiştik.
Diyanet İşleri : “Kendilerine zulmedenlerin yerlerinde oturdunuz. Onlara ne yaptığımız ise size belli olmuştu. Size misaller de vermiştik.”
Diyanet İşleri (eski) : (44-45) İnsanları, kendilerine azabın geleceği gün ile uyar. Haksızlık edenler: 'Rabbimiz! Bizi yakın bir süreye kadar ertele de çağrına gelelim, peygamberlere uyalım' derler. Siz daha önce, sonunuzun gelmeyeceğine yemin etmemiş miydiniz! Üstelik kendilerine yazık edenlerin yerlerinde oturdunuz. Onlara, yaptıklarımız da sizlere açıklanmıştı. Size misaller de vermiştik.
Diyanet Vakfi : «(Sizden önce) kendilerine zulmedenlerin yurtlarında oturdunuz. Onlara nasıl muamele ettiğimiz size apaçık belli oldu. Ve size misaller de verdik.»
Edip Yüksel : Hatta, sizden önce kendilerine zulmetmiş olanların konutlarına yerleşmiştiniz ve onlara yaptıklarımız da size belli olmuştu. Üstelik, size örnekler de vermiştik.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Siz, kendilerine zulmedenlerin yurtlarında oturdunuz. Onlara nasıl azab ettiğimiz size apaçık belli oldu. Ve size misaller de vermiştik.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Siz de kendilerine zulmedenlerin yurtlarına yerleştiniz; onlara neler yaptığımız, size apaçık belli oldu ve size örnekler verdik.
Elmalılı Hamdi Yazır : Siz de o kendilerine zulm etmiş olanların meskenlerine sakin oldunuz, onlara nasıl yaptığımız ise sizce tebeyyün etti ve size emsal gösterdik
Fizilal-il Kuran : Oysa daha önce kendilerine zulmetmiş olanların yurtlarında yaşadınız, onlara ne yaptığımızı açıkça öğrendiniz, size bu konuda çeşitli örnekler anlattık.
Gültekin Onan : Siz, kendi nefslerine zulmedenlerin yerleştikleri yerlerde oturmuştunuz. Onlara ne yaptığımız size açıktanmıştı ve size örnekler vermiştik.
Hakkı Yılmaz : (44,45) "Ve sen insanları, azabın geleceği gün ile uyar. Artık şirk koşarak yanlış; kendi zararlarına iş yapan o kimseler, “Ey Rabbimiz! Bizi yakın bir süreye kadar ertele de senin davetine uyalım ve elçilere tâbi olalım.” derler. –Daha önce siz, sizin için bitişin/tükenişin/yok oluşun olmadığına dair yemin etmemiş miydiniz? Hem siz, şirk koşarak kendilerine haksızlık edenlerin yurtlarında oturdunuz. Onlara nasıl yaptığımız size apaçık belli olmuştu. Ve size örnekler de vermiştik.– "
Hasan Basri Çantay : Siz (Âd ve Semud kavmleri gibi) nefislerine zulmedenlerin diyarında da yerleşdiniz. Onlara neler yapdığımız sizin için apaçık meydana çıkdı. Size (bu hususta) bir çok misâller de gösterdik.
Hayrat Neşriyat : Hem (sizden önce Âd ve Semûd gibi) kendilerine zulmedenlerin yurtlarına yerleşmemiş miydiniz; hem onlara nasıl yaptığımız, size belli olmuştu ve (onların hâllerinden)size misâller getirmiştik.
İbni Kesir : Üstelik kendilerine zulmedenlerin yerlerinde oturdunuz, onlara yaptıklarımız ise sizlere açıklanmıştı. Size misaller vermiştik.
İskender Evrenosoğlu : Ve siz, nefslerine zulmedenlerin meskenlerine (yerlerine) yerleştiniz ve onlara neler yaptığımız size açıklandı. Ve size örnekler verdik.
Muhammed Esed : "Üstelik, (sizden önce) kendilerine yazık edenlerin (bir vakitler) yaşamış oldukları yerlerde yaşıyordunuz ve onlara neler yaptığımız da size açıklanmıştı; ve size (günahkarların başlarına gelenler hakkında, kıyamet ve ceza hakkında) pek çok misaller de vermiştik".
Ömer Nasuhi Bilmen : Halbuki, siz nefislerine zulmetmiş olanların yurtlarında ikamet etmiş ve onlara neler yapmış olduğumuz sizin için apaçık belli olmuş idi ve sizin için misaller de beyan etmiştik.
Ömer Öngüt : “Üstelik kendilerine yazık edenlerin yurtlarında oturmuştunuz, onlara nasıl yaptığımız size apaçık belli olmuştu ve size birçok misaller de vermiştik. ”
Şaban Piriş : Ve zalimlerin yerlerinde oturdunuz, onlara, yaptıklarımız da size açıklanmıştı. Size de örnekler vermiştik.
Suat Yıldırım : Sizden önce, kendilerine zulmetmiş olanların diyarlarına yerleştiniz. Onlara neler yaptıklarımız da size iyice belli oldu ve size meseller getirerek gerçekleri anlattık.
Süleyman Ateş : (Sizden önce 'Âd ve Semûd gibi) kendilerine yazık eden milletlerin yerlerinde oturmuştunuz, onlara nasıl yaptığımız, size belli olmuştu ve size benzetmeler de yapıp anlatmıştık (değil mi?)"
Tefhim-ul Kuran : Siz, kendi nefislerine zulmedenlerin yerleştikleri yerlerde oturmuştunuz. Onlara ne yaptığımız size açıklanmıştı ve size örnekler vermiştik.
Ümit Şimşek : Oysa siz, kendilerine zulmetmiş olanların yurtlarında oturmuş ve onlara ne yaptığımızı görmüştünüz; ayrıca size ibret alınacak nice misaller vermiştik.
Yaşar Nuri Öztürk : Siz de o kendilerine zulmetmiş olanların barınaklarında oturmuştunuz. Onlara nasıl davrandığımız size açık seçik belli olmuştu. Size örnekler de vermiştik.


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}