İbni Kesir Meali |
|
Elif, Lam, Ra. Bu, insanları Rabblarının izniyle karanlıklardan aydınlığa çıkarman için onu sana indirdiğimiz bir kitaptır. Aziz ve Hamid'in dosdoğru yoluna.(14:1)![](/open-icon.png) | |
O Allah ki; göklerde ve yerde olanlar O'nundur. Şiddetli azaptan dolayı vay kafirlere.(14:2)![](/open-icon.png) | |
Onlar ki; dünya hayatını ahiret tercih ederler. Allah yolundan alıkoyarlar ve onda eğrilik ararlar. İşte onlar, derin bir sapıklık içindedirler.(14:3)![](/open-icon.png) | |
Biz, her peygamberi kendi milletinin diliyle gönderdik ki; onlara, apaçık anlatsın. Bundan sonra Allah; dilediğini saptırır, dilediğini de doğru yola iletir. Ve O; Aziz'dir, Hakim'dir.(14:4)![](/open-icon.png) | |
Andolsun ki; Biz, Musa'yı; kavmini karanlıklardan aydınlıklara çıkar ve onlara, Allah'ın günlerini hatırlat, diye gönderdik. Şüphesiz bunda, sabreden ve şükreden herkes için ayetler vardır.(14:5)![](/open-icon.png) | |
Hani Musa kavmine demişti ki: Allah'ın üzerinizdeki nimetini hatırlayın. Çünkü o, sizi azabın kötüsüne uğratan, kadınlarınızı sağ bırakıp oğullarınızı boğazlayan Firavun hanedanından kurtarmıştı. Bunda Rabbınızdan büyük bir imtihan vardır.(14:6)![](/open-icon.png) | |
Hani Rabbınız: Şükrederseniz; andolsun ki, size artırırım, nankörlük ederseniz; bilin ki azabım çok şiddetlidir, diye bildirmişti.(14:7)![](/open-icon.png) | |
Musa: Siz ve yeryüzünde bulunanların hepsi nankörlük etseniz; muhakkak ki Allah, müstağni ve hamde layık olandır, demişti.(14:8)![](/open-icon.png) | |
Sizden önce geçenlerin Nuh, Ad, Semud kavimlerinin ve onlardan sonra Allah'tan başka kimsenin bilmediği kavimlerin haberi size gelmedi mi? Peygamberleri onlara ayetlerle geldiler de onlar, ellerini ağızlarına koyup: Biz, sizin gönderilmiş olduğunuz şeyi inkar ettik, bizi çağırdığınız şeyden şüphe ve endişe içindeyiz, dediler.(14:9)![](/open-icon.png) | |
Peygamberleri onlara: Gökleri ve yeri yaratan, günahlarınızı bağışlamak için çağıran ve sizi belirli bir süreye kadar tehir eden Allah'tan mı şüphe ediyorsunuz? demişlerdi. Onlar da: Siz de bizim gibi sadece birer insansınız. Siz; bizi, atalarımızın tapındığı şeylerden döndürmek istiyorsunuz. Öyleyse, bize açık bir delil getirin, demişlerdi.(14:10)![](/open-icon.png) | |
Peygamberleri onlara: Biz de sizin gibi birer insanız, ama Allah kullarından dilediğine ihsanda bulunur. Allah'ın izni olmadıkça biz; size delil getiremeyiz. Mü'minler; Allah'a tevekkül etsinler, demişlerdi.(14:11)![](/open-icon.png) | |
Hem biz, ne diye Allah'a tevekkül etmeyelim ki; bize dosdoğru yolları O, göstermiştir. Bize yaptığınız eziyetlere elbette dayanacağız. Tevekkül edenler de yalnız Allah'a tevekkül etsinler.(14:12)![](/open-icon.png) | |
Küfredenler peygamberlerine dediler ki: Ya bizim dinimize dönersiniz, ya da sizi memleketimizden çıkarırız. Rabbları da onlara vahyetti ki: Biz,(14:13)![](/open-icon.png) | |
Onlardan sonra da yeryüzüne sizi yerleştireceğiz. Bu, makamımdan ve tehdidimden korkanlara vaadimdir.(14:14)![](/open-icon.png) | |
Yardım istediler ve bütün inatçı zorbalar da hüsrana uğradılar.(14:15)![](/open-icon.png) | |
Ardından da cehennem. Orada irinli sudan içirilecektir.(14:16)![](/open-icon.png) | |
Onu yudum yudum alacak ama yutamayacaktır. Her taraftan ona ölüm geldiği halde ölemeyecektir. Ve arkasından şiddetli bir azab gelip çatacaktır.(14:17)![](/open-icon.png) | |
Rabblarına küfredenlerin hali; fırtınalı bir günde rüzgarın şiddetle savurduğu küle benzer. Yaptıklarından dolayı hiçbir şey elde edemezler. İşte bu, uzak bir sapıklıktır.(14:18)![](/open-icon.png) | |
Görmez misin ki, Allah; gökleri ve yeri hak ile yaratmıştır. Dilerse sizi yok edip yeni bir halk getirir.(14:19)![](/open-icon.png) | |
Ve bu, Allah için hiç de güç değildir.(14:20)![](/open-icon.png) | |
Onların hepsi; Allah'ın huzuruna toplanıp çıkarlar. Zayıflar büyüklük taslayanlara: Doğrusu biz; size uymuştuk. Allah'ın azabından bizi koruyabilecek misiniz? derler. Onlar da: Allah, bizi doğru yola eriştirseydi; biz de sizi eriştirirdik. Şu halde artık sızlansak da katlansak da birdir. Bizim için kaçıp sığınacak bir yer yoktur, derler.(14:21)![](/open-icon.png) | |
İş olup bitince; şeytan dedi ki: Gerçekten Allah, size sözün doğrusunu söylemişti. Ben de size söz verdim, ama caydım. Sizi zorlayacak hiç bir gücüm de yoktu. Yalnız ben sizi çağırdım, siz de geldiniz. O halde beni kınamayın, kendinizi kınayın. Artık ben sizi kurtaramam, siz de beni kurtaramazsınız. Esasen daha önce, beni Allah'a ortak koşmanızı kabul etmemiştim. Doğrusu zalimlere elim bir azab vardır.(14:22)![](/open-icon.png) | |
İman edenler, salih amel işleyenler; altlarından ırmaklar akan cennetlere konulurlar. Rabblarının izni ile orada ebediyyen kalırlar. Onların birbirine sağlık temennileri de; selam'dır.(14:23)![](/open-icon.png) | |
Görmez misin; Allah, nasıl bir misal verdi. Hoş bir söz; kökü sağlam, dalları göğe doğru olan hoş bir ağaca benzer.(14:24)![](/open-icon.png) | |
Ki, Rabbının izniyle her zaman yemişini verir. İnsanlar ibret alsınlar diye Allah, onlara misal veriyor.(14:25)![](/open-icon.png) | |
Çirkin bir söz; yerden koparılmış, kökü olmayan kötü bir ağaca benzer.(14:26)![](/open-icon.png) | |
Allah; inananları, dünya hayatında ve ahirette sağlam bir söz üzerinde tutar. Zalimleri de saptırır. Allah, dilediğini yapar.(14:27)![](/open-icon.png) | |
Allah'ın verdiği nimeti küfre çevirip değiştirenleri ve milletlerini helak olacakları yere götürenleri görmüyor musun?(14:28)![](/open-icon.png) | |
Yaslanacakları cehenneme ki; o, ne kötü bir karargahtır.(14:29)![](/open-icon.png) | |
Onlar; Allah'ın yolundan saptırmak için O'na eşler koşmuşlardı. Yaşayın bakalım, varacağınız yer şüphesiz ateş olacaktır, de.(14:30)![](/open-icon.png) | |
İman eden kullarıma söyle: Namazı kılsınlar, alışveriş ve dostluğun olmayacağı gün gelmezden önce; kendilerine verdiğimiz rızıktan gizli, açık infak etsinler.(14:31)![](/open-icon.png) | |
Allah O'dur ki; gökleri ve yeri yaratmış, indirdiği su ile size rızık olarak ürünler çıkarmıştır. Emri gereğince denizde yüzmek üzere gemileri ve nehirleri buyruğunuza verdi.(14:32)![](/open-icon.png) | |
Devamlı olarak yörüngelerinde yürüyen güneşi ve ayı size müsahhar kıldı. Geceyi ve gündüzü de size teshir etti.(14:33)![](/open-icon.png) | |
O, size istediğiniz şeylerin hepsinden verdi. Allah'ın nimetini sayacak olsanız; bitiremezsiniz. Doğrusu insan, pek zalim ve nankördür.(14:34)![](/open-icon.png) | |
Hani İbrahim demişti ki: Rabbım; bu şehri emniyetli kıl. Beni de, oğullarımı da puta tapmaktan uzak tut.(14:35)![](/open-icon.png) | |
Rabbım; çünkü onlar insanlardan bir çoğunu baştan çıkardılar. Bundan sonra bana uyan bendendir. Bana karşı gelen kimseyi de Sana havale ederim. Muhakkak ki Sen; Gafur, Rahim'sin.(14:36)![](/open-icon.png) | |
Rabbımız; ben, çocuklarımdan kimini; namaz kılabilmeleri için, Senin mukaddes evinin yanında çorak bir vadiye yerleştirdim. Rabbımız; insanların gönüllerini onlara meylettir. Şükretmeleri için onları meyvelerle rızıklandır.(14:37)![](/open-icon.png) | |
Rabbımız; doğrusu Sen, gizlediğimizi de açığa vurduğumuzu da bilirsin. Zaten yerde ve gökte hiçbir şey Allah'tan gizli kalmaz.(14:38)![](/open-icon.png) | |
İhtiyarlığıma rağmen bana İsmail'i ve İshak'ı bahşeden Allah'a hamdolsun Doğrusu Rabbım; duaları işitendir.(14:39)![](/open-icon.png) | |
Rabbım; beni namaz kılan eyle. Soyumdan gelenleri de. Duamı kabul buyur Rabbımız.(14:40)![](/open-icon.png) | |
Rabbımız; hesabın görüldüğü günde beni, anamı, babamı ve mü'minleri bağışla.(14:41)![](/open-icon.png) | |
Zalimlerin yaptıklarından Allah'ı gafil sanma. Onları sadece gözlerin dehşetle belireceği bir güne kadar tehir etmektedir.(14:42)![](/open-icon.png) | |
O gün; başları kalkmış, gözleri kendilerine dönmeyecek şekilde sabit kalmış, gönülleri bomboş olarak koşup duracaklardır.(14:43)![](/open-icon.png) | |
İnsanları, kendilerine azabın geleceği gün ile uyar. Zulmedenler derler ki: Rabbımız; bizi, yakın bir müddete kadar tehir et, davetine uyalım ve peygamberlere tabi olalım. Siz daha önce de sonunuzun gelmeyeceğine yemin etmemiş miydiniz?(14:44)![](/open-icon.png) | |
Üstelik kendilerine zulmedenlerin yerlerinde oturdunuz, onlara yaptıklarımız ise sizlere açıklanmıştı. Size misaller vermiştik.(14:45)![](/open-icon.png) | |
Gerçekten onlar, düzenlerini kurmuşlardı. Halbuki dağları oynatacak güçte olsa bile, onların bu düzenleri hep Allah'ın elindeydi.(14:46)![](/open-icon.png) | |
Sakın, Allah'ın peygamberlerine vaadinden cayacağını sanma. Muhakkak Allah; Aziz'dir, intikam sahibidir.(14:47)![](/open-icon.png) | |
O gün; yer başka bir yerle değiştirilir. Gökler de başka göklerle. Ve onlar; Vahid ve Kahhar olan Allah'ın huzuruna çıkarlar.(14:48)![](/open-icon.png) | |
O gün; mücrimleri zincirlere vurulmuş olarak görürsün.(14:49)![](/open-icon.png) | |
Gömlekleri katrandandır, yüzlerini ateş bürüyecektir.(14:50)![](/open-icon.png) | |
Bu; Allah'ın herkese yaptığının karşılığını vermesi içindir. Muhakkak ki Allah; hesabı çabuk görendir.(14:51)![](/open-icon.png) | |
Bu; uyarılsınlar ve yalnızca bir tek ilah bulunduğunu bilsinler, akıl sahipleri de öğüt alsınlar diye insanlara bir tebliğdir.(14:52)![](/open-icon.png) | |