Suat Yıldırım Meali |
|
Hayır, gerçek öyle değil! Kıyamet günü hakkı için,(75:1) | |
Kendisini eleştirip kusurlarından pişmanlık duyan kimse hakkı için (ki siz mutlaka diriltileceksiniz).(75:2) | |
İnsan zanneder mi ki ölümünden sonra Biz kemiklerini toplayıp onu diriltmeyeceğiz?(75:3) | |
Evet, toplarız, hem de parmak uçlarına varıncaya kadar eski halinde düzenleriz!(75:4) | |
Fakat insan suç işleyip durmak için önündeki kıyameti inkâr etmek ister de,(75:5) | |
"Ne zamanmış o kıyamet günü?" diye alay eder.(75:6) | |
Gözler kamaşıp karardığı,(75:7) | |
Ayın ışığının büsbütün gittiği,(75:8) | |
Güneş ile ay yan yana getirildiği zaman...(75:9) | |
İşte o gün insan der: "Var mı kaçacak mekân?"(75:10) | |
Hayır, sığınacak hiçbir yer yoktur.(75:11) | |
O gün varılacak yer ancak Rabbinin huzurudur!(75:12) | |
O gün insana yaptığı her türlü iyilik ve fenalık ile; yapmadığı her türlü iyilik ve fenalık tek tek bildirilir. Ona göre karşılığını alır.(75:13) | |
(14-15) Türlü türlü mazeretler öne sürse de, Artık insan, kendisi hakkında şahit olur.(75:14) | |
Sana vahyedileni unutmamak için tekrarlarken, hemen anında bellemek için dilini kımıldatma.(75:16) | |
Çünkü vahyi senin kalbinde toplamak ve onu okutmak Bize ait bir iştir.(75:17) | |
O halde Biz Kur’ân’ı okuduğumuzda, sen de onun okunuşunu izle!(75:18) | |
Ayrıca onu açıklamak da bize ait bir iştir.(75:19) | |
Gerçek şu ki: Siz bu peşin dünya hayatına çok düşkünsünüz.(75:20) | |
Onun için âhireti terk edip durursunuz.(75:21) | |
Yüzler vardır o gün pırıl pırıl...(75:22) | |
(O güzel ve Yüce) Rab’lerine bakakalır...(75:23) | |
Ve nice suratlar vardır o gün asılır.(75:24) | |
Belini kıran darbeyi yediğini hisseder.(75:25) | |
Hayır, hayır! Ne zaman ki can boğaza gelir, işte o zaman can çekişenin yanındakiler:(75:26) | |
"Bunu iyileştiren, kurtaran yok mu?" der.(75:27) | |
Artık ayrılık vakti geldiğini kendisi de anlar.(75:28) | |
Bacağı bacağına dolaşır, ölüm acısıyla kıvranır.(75:29) | |
O gün sevkiyat, doğru Rabbinin divanına olur!(75:30) | |
Ne dini tasdik eder, ne namaz kılardı.(75:31) | |
Hep hakkı yalan sayıp ona sırtını dönerdi.(75:32) | |
Bir de yaptığından memnun olarak, çalımlı çalımlı kendi taraftarlarının yanına varırdı.(75:33) | |
Yazık sana yazık!(75:34) | |
Yazık ki sana ne yazık!(75:35) | |
İnsan başıboş bırakılacağını mı sanır?(75:36) | |
Onun aslı, atılan bir meni damlası değil miydi?(75:37) | |
Sonra (rahim cidarına) yapışan bir hücre oldu da, Rabbi onu yaratıp düzenledi.(75:38) | |
Ondan erkek ve dişi olarak her iki cinsi yarattı.(75:39) | |
Bütün bunları yapan, ölüleri diriltmeye kadir olmaz olur mu?(75:40) | |