» 68 / Kalem  Suresi:

Kuran Sırası: 68
İniş Sırası: 2

Kırık Meal (Okunuş) Meali
|n: Nun | velḳalemi: kaleme andolsun | ve mā: ve | yesTurūne: yazdıklarına | (68:1)
|: değilsin | ente: sen | biniǎ'meti: ni'metiyle | rabbike: Rabbinin | bimecnūnin: cinlenmiş (deli) | (68:2)
|ve inne: ve şüphesiz | leke: senin için vardır | leecran: bir mükafat | ğayra: olmayan | memnūnin: kesintisi | (68:3)
|ve inneke: ve şüphesiz sen | leǎlā: üzerindesin | ḣuluḳin: bir ahlak | ǎZīmin: büyük | (68:4)
|fesetubSiru: göreceksin | ve yubSirūne: onlar da görecekler | (68:5)
|bieyyikumu: hanginiz | l-meftūnu: fitnelenmiştir | (68:6)
|inne: şüphesiz | rabbeke: Rabbin | huve: O'dur | eǎ'lemu: en iyi bilen | bimen: kim(ler) | Delle: sapmıştır | ǎn: -ndan | sebīlihi: kendi yolu- | ve huve: ve O'dur | eǎ'lemu: en iyi bilen | bil-muhtedīne: doğru yoldadır | (68:7)
|felā: öyleyse | tuTiǐ: ita'at etme | l-mukeƶƶibīne: yalanlayanlara | (68:8)
|veddū: istediler ki | lev: keşke | tudhinu: sen yağcılık yapasın | feyudhinūne: onlar da yağcılık yapsınlar | (68:9)
|ve lā: ve | tuTiǎ': ita'at etme | kulle: hiçbirine | Hallāfin: yemin edip duran | mehīnin: aşağılık | (68:10)
|hemmāzin: kötüleyip duran | meşşā'in: götürüp getiren | binemīmin: söz | (68:11)
|mennāǐn: engel olan | lilḣayri: hayra | muǎ'tedin: saldırgan | eṧīmin: günahkar | (68:12)
|ǔtullin: kaba | beǎ'de: sonra da | ƶālike: bundan | zenīmin: kötülükle damgalı | (68:13)
|en: diye | kāne: olmuş | ƶā: sahibi | mālin: mal | ve benīne: ve oğullar | (68:14)
|iƶā: zaman | tutlā: okunduğu | ǎleyhi: kendisine | āyātunā: ayetlerimiz | ḳāle: der | esāTīru: masallarıdır | l-evvelīne: eskilerin | (68:15)
|senesimuhu: biz onu damgalayacağız | ǎlā: üzerini | l-ḣurTūmi: burnunun | (68:16)
|innā: elbette biz | belevnāhum: bunlara da bela verdik | kemā: gibi | belevnā: bela verdiğimiz | eSHābe: sahiplerine | l-cenneti: bahçe | : hani | eḳsemū: onlar yemin etmişlerdi | leyeSrimunnehā: bahçeyi mutlaka devşireceklerine | muSbiHīne: sabah olunca | (68:17)
|ve lā: ve | yesteṧnūne: istisna da etmiyorlardı | (68:18)
|feTāfe: fakat sardı | ǎleyhā: onu | Tāifun: dolaşıcı bir bela | min: -nden | rabbike: Rabbi- | vehum: ve onlar | nāimūne: uyurlarken | (68:19)
|feeSbeHat: (bahçe) kesiliverdi | kāSSarīmi: simsiyah | (68:20)
|fe tenādev: birbirlerine seslendiler | muSbiHīne: sabahleyin | (68:21)
|eni: diye | ğdū: erkenden gidin | ǎlā: | Harṧikum: ekininize | in: eğer | kuntum: | Sārimīne: devşirecekseniz | (68:22)
|fenTaleḳū: derken yürüdüler | vehum: ve onlar | yeteḣāfetūne: fısıldaşıyorlardı | (68:23)
|en: diye | : | yedḣulennehā: sakın sokulmasın | l-yevme: bugün | ǎleykum: yanınıza | miskīnun: hiçbir yoksul | (68:24)
|ve ğadev: ve erkenden gittiler | ǎlā: | Hardin: engellemeye | ḳādirīne: güçleri yettiği halde | (68:25)
|felemmā: fakat | raevhā: bahçeyi görünce | ḳālū: dediler | innā: elbette biz | leDāllūne: biz (yolu) şaşırdık | (68:26)
|bel: hayır | neHnu: biz | meHrūmūne: mahrum bırakıldık | (68:27)
|ḳāle: dedi | evseTuhum: özlerine/ortalarına | elem: | eḳul: Demedim mi? | lekum: size | levlā: gerekmez miydi? | tusebbiHūne: yüceltmeniz | (68:28)
|ḳālū: Dediler | subHāne: yücedir | rabbinā: Rabbimiz | innā: | kunnā: -olduk | Zālimīne: karartmakta- | (68:29)
|feeḳbele: Zira dönerek | beǎ'Duhum: bazıları | ǎlā: | beǎ'Din: bazısına | yetelāvemūne: kınamağa | (68:30)
|ḳālū: dediler | : EY/HEY/AH | veylenā: eyvah bize | innā: elbette biz | kunnā: | Tāğīne: azgınlarmışız | (68:31)
|ǎsā: belki | rabbunā: Rabbimiz | en: | yubdilenā: bize onun yerine verir | ḣayran: daha iyisini | minhā: ondan | innā: elbette biz | ilā: | rabbinā: Rabbimizi | rāğibūne: arzulayanlarız | (68:32)
|keƶālike: işte böyledir | l-ǎƶābu: azab | veleǎƶābu: ve azabı ise | l-āḣirati: ahiret | ekberu: daha büyüktür | lev: keşke | kānū: idi | yeǎ'lemūne: bilseler | (68:33)
|inne: şüphesiz | lilmutteḳīne: muttakiler için vardır | ǐnde: katında | rabbihim: Rableri | cennāti: bahçeleri | n-neǐymi: ni'met | (68:34)
|efenec'ǎlu: biz yapar mıyız? | l-muslimīne: müslümanları | kālmucrimīne: suçlular gibi | (68:35)
|: | lekum: neyiniz var? | keyfe: nasıl | teHkumūne: hüküm veriyorsunuz | (68:36)
|em: yoksa | lekum: sizin var mı? | kitābun: bir Kitabınız | fīhi: onda (mı?) | tedrusūne: okuyorsunuz | (68:37)
|inne: şüphesiz | lekum: sizin için var | fīhi: onda | lemā: her şey | teḣayyerūne: istediğiniz | (68:38)
|em: yoksa | lekum: sizin -mı var? | eymānun: andlarınız- | ǎleynā: üzerimizde | bāliğatun: sürecek | ilā: kadar | yevmi: gününe | l-ḳiyāmeti: kıyamet | inne: şüphesiz | lekum: sizindir | lemā: ne | teHkumūne: hükmederseniz | (68:39)
|selhum: sor onlara | eyyuhum: onların hangisi? | biƶālike: buna | zeǐymun: kefildir | (68:40)
|em: yoksa | lehum: kendilerinin -mı var? | şurakā'u: ortakları- | felye'tū: o halde çağırsınlar | bişurakāihim: ortaklarını | in: eğer | kānū: iseler | Sādiḳīne: doğrulardan | (68:41)
|yevme: gün | yukşefu: açılacağı, sıvanacağı | ǎn: | sāḳin: bacakların | ve yud'ǎvne: ve da'vet edilecekleri | ilā: | s-sucūdi: secdeye | felā: | yesteTīǔne: güçleri yetmez | (68:42)
|ḣāşiǎten: korkuyla | ebSāruhum: gözleri | terheḳuhum: onları kaplar | ƶilletun: bir zillet | ve ḳad: halbuki | kānū: | yud'ǎvne: da'vet edilirlerdi | ilā: | s-sucūdi: secdeye | vehum: onlar | sālimūne: sağlam iken | (68:43)
|feƶernī: bana bırak | ve men: kimseyi | yukeƶƶibu: yalanlayan | bihāƶā: bu | l-Hadīṧi: sözü | senestedricuhum: onları derece derece yaklaştıracağız | min: | Hayṧu: yerden | : | yeǎ'lemūne: bilmedikleri | (68:44)
|ve umlī: mühlet veriyorum | lehum: onlara | inne: doğrusu | keydī: benim tuzağım | metīnun: sağlamdır | (68:45)
|em: yoksa | teseluhum: sen istiyorsun (da) | ecran: bir ücret (mi?) | fehum: onlardan | min: -tan (dolayı) | meğramin: borç- | muṧḳalūne: ağır bir yük altındadırlar | (68:46)
|em: yoksa | ǐndehumu: yanlarında (mıdır?) | l-ğaybu: gayb | fehum: onlar | yektubūne: yazıyorlar | (68:47)
|feSbir: sen sabret | liHukmi: hükmüne | rabbike: Rabbinin | ve lā: ve | tekun: olma | keSāHibi: sahibi gibi (Yunus) | l-Hūti: balık | : hani | nādā: seslenmişti | vehuve: ve o | mekZūmun: sıkıntıdan yutkunarak | (68:48)
|levlā: eğer olmasaydı | en: | tedārakehu: ona yetişmesi | niǎ'metun: bir ni'metin | min: -nden | rabbihi: Rabbi- | lenubiƶe: elbette atılırdı | bil-ǎrā'i: çıplak bir yere | vehuve: ve o | meƶmūmun: kınananrak | (68:49)
|fectebāhu: onun du'asını kabul etti | rabbuhu: Rabbi | fe ceǎlehu: ve onu yaptı | mine: -den | S-SāliHīne: salihler- | (68:50)
|ve in: ve | yekādu: neredeyse | elleƶīne: kimseler | keferū: inkar eden(ler) | leyuzliḳūneke: seni devireceklerdi | biebSārihim: gözleriyle | lemmā: zaman | semiǔ: işittikleri | ƶ-ƶikra: Zikr(Kur'an)'ı | ve yeḳūlūne: ve diyorlardı | innehu: şüphesiz O | lemecnūnun: mecnundur | (68:51)
|ve mā: halbuki değildir | huve: o | illā: başka bir şey | ƶikrun: uyarıdan | lil'ǎālemīne: alemler için | (68:52)


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{sure_meali.php}