Ömer Öngüt Meali |
|
Nûn. Kaleme ve (kalem tutanların) yazdıklarına andolsun!(68:1) | |
Resulüm! Andolsun ki sen Rabbinin nimeti sayesinde mecnun (deli) değilsin.(68:2) | |
Senin için tükenmeyen bir mükâfat var.(68:3) | |
Ve sen hiç şüphesiz ki büyük bir ahlâka sahipsin.(68:4) | |
Yakında sen de göreceksin, onlar da görecekler.(68:5) | |
Hanginizin aklından zoru olduğunu.(68:6) | |
Doğrusu senin Rabbin, yolundan sapanları çok iyi bilir. Hidayete erip doğru yolda olanları da O çok iyi bilir.(68:7) | |
O halde (hakikatı) yalan sayanlara boyun eğme!(68:8) | |
Onlar senin yumuşak ve müsamahalı davranmanı isterler ki, kendileri de sana yumuşak davransınlar.(68:9) | |
Resulüm! Sakın itaat (ve iltifat) etme, alabildiğine yemin eden aşağılığa.(68:10) | |
Daima kusur arayıp kınayana, söz götürüp getirene.(68:11) | |
İyiliği engelleyen, haddi aşan günahkâra.(68:12) | |
Kaba ve haşin, bütün bunlardan sonra soysuzlukla damgalanmış kimselerden hiçbirine.(68:13) | |
Çok mal ve oğulları var diye.(68:14) | |
Ona âyetlerimiz okunduğu zaman: "Eskilerin masallarıdır!" der.(68:15) | |
Biz yakında onun burnuna damga vurup işaretleyeceğiz.(68:16) | |
Biz vaktiyle bahçe sahiplerine belâ verdiğimiz gibi, bunlara da belâ verdik. Hani o bahçe sahipleri, sabah olunca bahçeyi mutlaka devşireceklerine yemin etmişlerdi.(68:17) | |
Bir istisna da yapmıyorlardı.(68:18) | |
Fakat onlar daha uykudayken Rabbinin katından gönderilen kuşatıcı bir âfet bahçeyi sarıverdi.(68:19) | |
Bahçe kapkara kesildi.(68:20) | |
Sabah olurken birbirine seslendiler:(68:21) | |
"Madem devşireceksiniz, hadi erkenden mahsulünüzün başına gidin!"(68:22) | |
Derken fısıldaşa fısıldaşa yola koyuldular:(68:23) | |
"Aman, bugün orada hiçbir yoksul yanımıza sokulmasın!"(68:24) | |
(Yoksullara yardım etmeye) güçleri yettiği halde, böyle konuşarak erkenden gittiler.(68:25) | |
Fakat bahçeyi gördüklerinde: "Herhalde biz yolumuzu şaşırmış olmalıyız!" dediler.(68:26) | |
"Yok yok! Doğrusu biz mahrum bırakılmışız. "(68:27) | |
İnsaflıları şöyle dedi: "Ben size demedim mi? Rabbinizi tesbih etmeniz gerekmez miydi?"(68:28) | |
"Rabbimizi tesbih ederiz. Doğrusu biz zâlimlermişiz. " dediler.(68:29) | |
Dönüp kabahati birbirine yüklemeye başladılar.(68:30) | |
Şöyle dediler: "Yazıklar olsun bize! Gerçekten biz azgın kimselermişiz. "(68:31) | |
"Belki Rabbimiz bize bunun yerine daha iyisini verir. Biz sadece Rabbimize rağbet edip gönül bağlayanlardanız. "(68:32) | |
İşte azap böyledir. Ahiret azabı ise elbette daha büyüktür. Keşke bilmiş olsalardı!(68:33) | |
Şu da muhakkak ki, takvâ sahipleri için Rableri katında Naîm cennetleri vardır.(68:34) | |
Teslimiyet gösterenleri biz suçlular gibi tutar mıyız hiç?(68:35) | |
Size ne oluyor? Nasıl böyle hükmediyorsunuz? (68:36) | |
Yoksa size âit bir kitap var da ondan mı okuyorsunuz?(68:37) | |
O kitapta: "Beğendiğiniz her şey sizindir. " diye mi yazılı?(68:38) | |
Yoksa: "Ne hükmederseniz mutlaka sizindir. " diye sizin lehinize olarak tarafımızdan verilmiş, kıyamet gününe kadar geçerli kesin sözler mi var?(68:39) | |
Sor bakalım onlara, hangisi bunu üzerine alıyor?(68:40) | |
Yoksa onların ortakları mı var? Sözlerinde doğru iseler, hadi ortaklarını da getirsinler!(68:41) | |
O gün baldırlar açılır ve secdeye dâvet edilirler, fakat güç getiremezler.(68:42) | |
Gözleri dönmüş olarak yüzlerini zillet bürür. Halbuki onlar sapasağlam iken de secde etmeye dâvet ediliyorlardı.(68:43) | |
Bu sözü yalan sayanlarla beni başbaşa bırak! Biz onları bilmeyecekleri bir cihetten derece derece azaba yaklaştıracağız.(68:44) | |
Ben onlara mühlet veriyorum. Şüphe yok ki, benim tuzağım metindir.(68:45) | |
Resulüm! Yoksa sen kendilerinden bir ücret istiyorsun da, bu yüzden ağır bir borç altında mı kalıyorlar?(68:46) | |
Yoksa gayb (bilgisi) onların yanında da onlar mı yazıyorlar?(68:47) | |
Resulüm! Sen Rabbinin hükmünü sabırla bekle! Balığın arkadaşı Yunus gibi olma. Hani o dertli dertli Rabbine niyaz etmişti.(68:48) | |
Şayet Rabbinden ona bir lütuf nimeti erişmemiş olsaydı, kınanmış olarak sahile atılacaktı.(68:49) | |
Fakat Rabbi onu seçti ve onu sâlihlerden kıldı.(68:50) | |
O kâfirler Zikr'i işittikleri zaman, neredeyse seni gözleriyle devireceklerdi ve: "O bir delidir. " diyorlardı.(68:51) | |
Halbuki o Kur'an âlemler için bir öğüttür.(68:52) | |