» 29 / Ankebût  32:

Kuran Sırası: 29
İniş Sırası: 85
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69

 » 29 / Ankebût  Suresi: 32
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. قَالَ (GEL) = ḳāle : (İbrahim) dedi ki
2. إِنَّ (ÎN) = inne : ama
3. فِيهَا (FYHE) = fīhā : orada vardır
4. لُوطًا (LVŦE) = lūTen : Lut
5. قَالُوا (GELVE) = ḳālū : dediler ki
6. نَحْنُ (NḪN) = neHnu : biz
7. أَعْلَمُ (ÊALM) = eǎ'lemu : daha iyi biliriz
8. بِمَنْ (BMN) = bimen : kimin bulunduğunu
9. فِيهَا (FYHE) = fīhā : orada
10. لَنُنَجِّيَنَّهُ (LNNCYNH) = lenunecciyennehu : onu kurtaracağız
11. وَأَهْلَهُ (VÊHLH) = ve ehlehu : ve ailesini
12. إِلَّا (ÎLE) = illā : yalnız
13. امْرَأَتَهُ (EMRÊTH) = mraetehu : karısı
14. كَانَتْ (KENT) = kānet : olmuştur
15. مِنَ (MN) = mine : -dan
16. الْغَابِرِينَ (ELĞEBRYN) = l-ğābirīne : kalacaklar-
(İbrahim) dedi ki | ama | orada vardır | Lut | dediler ki | biz | daha iyi biliriz | kimin bulunduğunu | orada | onu kurtaracağız | ve ailesini | yalnız | karısı | olmuştur | -dan | kalacaklar- |

[GVL] [] [] [] [GVL] [] [ALM] [] [] [NCV] [EHL] [] [MRE] [KVN] [] [ĞBR]
GEL ÎN FYHE LVŦE GELVE NḪN ÊALM BMN FYHE LNNCYNH VÊHLH ÎLE EMRÊTH KENT MN ELĞEBRYN

ḳāle inne fīhā lūTen ḳālū neHnu eǎ'lemu bimen fīhā lenunecciyennehu ve ehlehu illā mraetehu kānet mine l-ğābirīne
قال إن فيها لوطا قالوا نحن أعلم بمن فيها لننجينه وأهله إلا امرأته كانت من الغابرين

 » 29 / Ankebût  Suresi: 32
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
قال ق و ل | GVL GEL ḳāle (İbrahim) dedi ki He said,
إن | ÎN inne ama """Indeed,"
فيها | FYHE fīhā orada vardır in it
لوطا | LVŦE lūTen Lut "(is) Lut."""
قالوا ق و ل | GVL GELVE ḳālū dediler ki They said,
نحن | NḪN neHnu biz """We"
أعلم ع ل م | ALM ÊALM eǎ'lemu daha iyi biliriz know better
بمن | BMN bimen kimin bulunduğunu who
فيها | FYHE fīhā orada (is) in it.
لننجينه ن ج و | NCV LNNCYNH lenunecciyennehu onu kurtaracağız We will surely save him
وأهله ا ه ل | EHL VÊHLH ve ehlehu ve ailesini and his family,
إلا | ÎLE illā yalnız except
امرأته م ر ا | MRE EMRÊTH mraetehu karısı his wife.
كانت ك و ن | KVN KENT kānet olmuştur She
من | MN mine -dan (is) of
الغابرين غ ب ر | ĞBR ELĞEBRYN l-ğābirīne kalacaklar- "those who remain behind."""

29:32 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

(İbrahim) dedi ki | ama | orada vardır | Lut | dediler ki | biz | daha iyi biliriz | kimin bulunduğunu | orada | onu kurtaracağız | ve ailesini | yalnız | karısı | olmuştur | -dan | kalacaklar- |

[GVL] [] [] [] [GVL] [] [ALM] [] [] [NCV] [EHL] [] [MRE] [KVN] [] [ĞBR]
GEL ÎN FYHE LVŦE GELVE NḪN ÊALM BMN FYHE LNNCYNH VÊHLH ÎLE EMRÊTH KENT MN ELĞEBRYN

ḳāle inne fīhā lūTen ḳālū neHnu eǎ'lemu bimen fīhā lenunecciyennehu ve ehlehu illā mraetehu kānet mine l-ğābirīne
قال إن فيها لوطا قالوا نحن أعلم بمن فيها لننجينه وأهله إلا امرأته كانت من الغابرين

[ق و ل] [] [] [] [ق و ل] [] [ع ل م] [] [] [ن ج و] [ا ه ل] [] [م ر ا] [ك و ن] [] [غ ب ر]

 » 29 / Ankebût  Suresi: 32
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
قال ق و ل | GVL GEL ḳāle (İbrahim) dedi ki He said,
Gaf,Elif,Lam,
100,1,30,
V – 3rd person masculine singular perfect verb
فعل ماض
إن | ÎN inne ama """Indeed,"
,Nun,
,50,
ACC – accusative particle
حرف نصب
فيها | FYHE fīhā orada vardır in it
Fe,Ye,He,Elif,
80,10,5,1,
P – preposition
PRON – 3rd person feminine singular object pronoun
جار ومجرور
لوطا | LVŦE lūTen Lut "(is) Lut."""
Lam,Vav,Tı,Elif,
30,6,9,1,
"PN – accusative proper noun → Lut"
اسم علم منصوب
قالوا ق و ل | GVL GELVE ḳālū dediler ki They said,
Gaf,Elif,Lam,Vav,Elif,
100,1,30,6,1,
V – 3rd person masculine plural perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
نحن | NḪN neHnu biz """We"
Nun,Ha,Nun,
50,8,50,
PRON – 1st person plural personal pronoun
ضمير منفصل
أعلم ع ل م | ALM ÊALM eǎ'lemu daha iyi biliriz know better
,Ayn,Lam,Mim,
,70,30,40,
N – nominative masculine singular noun
اسم مرفوع
بمن | BMN bimen kimin bulunduğunu who
Be,Mim,Nun,
2,40,50,
P – prefixed preposition bi
REL – relative pronoun
جار ومجرور
فيها | FYHE fīhā orada (is) in it.
Fe,Ye,He,Elif,
80,10,5,1,
P – preposition
PRON – 3rd person feminine singular object pronoun
جار ومجرور
لننجينه ن ج و | NCV LNNCYNH lenunecciyennehu onu kurtaracağız We will surely save him
Lam,Nun,Nun,Cim,Ye,Nun,He,
30,50,50,3,10,50,5,
EMPH – emphatic prefix lām
V – 1st person plural (form II) imperfect verb
EMPH – emphatic suffix nūn
PRON – 3rd person masculine singular object pronoun
اللام لام التوكيد
فعل مضارع والنون للتوكيد والهاء ضمير متصل في محل نصب مفعول به
وأهله ا ه ل | EHL VÊHLH ve ehlehu ve ailesini and his family,
Vav,,He,Lam,He,
6,,5,30,5,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
N – accusative masculine noun
PRON – 3rd person masculine singular possessive pronoun
الواو عاطفة
اسم منصوب والهاء ضمير متصل في محل جر بالاضافة
إلا | ÎLE illā yalnız except
,Lam,Elif,
,30,1,
RES – restriction particle
أداة حصر
امرأته م ر ا | MRE EMRÊTH mraetehu karısı his wife.
Elif,Mim,Re,,Te,He,
1,40,200,,400,5,
N – accusative feminine noun
PRON – 3rd person masculine singular possessive pronoun
اسم منصوب والهاء ضمير متصل في محل جر بالاضافة
كانت ك و ن | KVN KENT kānet olmuştur She
Kef,Elif,Nun,Te,
20,1,50,400,
V – 3rd person feminine singular perfect verb
فعل ماض
من | MN mine -dan (is) of
Mim,Nun,
40,50,
P – preposition
حرف جر
الغابرين غ ب ر | ĞBR ELĞEBRYN l-ğābirīne kalacaklar- "those who remain behind."""
Elif,Lam,Ğayn,Elif,Be,Re,Ye,Nun,
1,30,1000,1,2,200,10,50,
N – genitive masculine plural active participle
اسم مجرور
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |قَالَ: (İbrahim) dedi ki | إِنَّ: ama | فِيهَا: orada vardır | لُوطًا: Lut | قَالُوا: dediler ki | نَحْنُ: biz | أَعْلَمُ: daha iyi biliriz | بِمَنْ: kimin bulunduğunu | فِيهَا: orada | لَنُنَجِّيَنَّهُ: onu kurtaracağız | وَأَهْلَهُ: ve ailesini | إِلَّا: yalnız | امْرَأَتَهُ: karısı | كَانَتْ: olmuştur | مِنَ: -dan | الْغَابِرِينَ: kalacaklar- |
Kırık Meal (Harekesiz) : |قال GEL (İbrahim) dedi ki | إن ÎN ama | فيها FYHE orada vardır | لوطا LWŦE Lut | قالوا GELWE dediler ki | نحن NḪN biz | أعلم ÊALM daha iyi biliriz | بمن BMN kimin bulunduğunu | فيها FYHE orada | لننجينه LNNCYNH onu kurtaracağız | وأهله WÊHLH ve ailesini | إلا ÎLE yalnız | امرأته EMRÊTH karısı | كانت KENT olmuştur | من MN -dan | الغابرين ELĞEBRYN kalacaklar- |
Kırık Meal (Okunuş) : |ḳāle: (İbrahim) dedi ki | inne: ama | fīhā: orada vardır | lūTen: Lut | ḳālū: dediler ki | neHnu: biz | eǎ'lemu: daha iyi biliriz | bimen: kimin bulunduğunu | fīhā: orada | lenunecciyennehu: onu kurtaracağız | ve ehlehu: ve ailesini | illā: yalnız | mraetehu: karısı | kānet: olmuştur | mine: -dan | l-ğābirīne: kalacaklar- |
Kırık Meal (Transcript) : |GEL: (İbrahim) dedi ki | ÎN: ama | FYHE: orada vardır | LVŦE: Lut | GELVE: dediler ki | NḪN: biz | ÊALM: daha iyi biliriz | BMN: kimin bulunduğunu | FYHE: orada | LNNCYNH: onu kurtaracağız | VÊHLH: ve ailesini | ÎLE: yalnız | EMRÊTH: karısı | KENT: olmuştur | MN: -dan | ELĞEBRYN: kalacaklar- |
Abdulbaki Gölpınarlı : İbrâhim, orada Lût da var demişti de onlar, biz daha iyi biliriz demişlerdi, orada kim var; onu ve âilesini kurtaracağız, ancak karısı kurtulmayacak, o, şüphe yok ki orada kalanlardan olacak.
Adem Uğur : (İbrahim) dedi ki: Ama orada Lût var! Şöyle cevap verdiler: Biz orada kimlerin bulunduğunu çok iyi biliyoruz. Onu ve ailesini elbette kurtaracağız. Yalnız karısı müstesna; o, (azapta) kalacaklar arasındadır.
Ahmed Hulusi : (İbrahim) dedi ki: "Muhakkak ki orada Lût var?" Dediler ki: "Orada kim olduğunu biliriz. . . Mutlaka Onu ve Onun ailesini kurtaracağız. . . Karısı hariç; o geride kalanlardan oldu. "
Ahmet Tekin : İbrâhim: 'Orada Lût da var' dedi. Melekler: 'Biz orada kimlerin olduğunu çok iyi biliyoruz. Onu ve ailesini, mü’minleri elbette kurtaracağız. Yalnız karısı, geride kalanlar, cezaya çarptırılanlar arasında olacak.' dediler.
Ahmet Varol : (İbrahim): 'Orada Lut var' dedi. (Elçiler): 'Orada kimin olduğunu biz daha iyi biliriz. Onu ve karısı dışında ailesini kurtaracağız. O ise geride kalacaklardandır' dediler.
Ali Bulaç : Dedi ki: "Onun içinde Lut da vardır." Dediler ki: "Onun içinde kimin olduğunu biz daha iyi biliriz. Kendi karısı dışında, onu ve ailesini muhakkak kurtaracağız. O (karısı) arkada kalacak olanlardandır."
Ali Fikri Yavuz : İbrahîm dedi ki, onların içinde (zalim olmıyan) Lût da var. Onlar: “- Biz orada kimin bulunduğunu çok iyi biliriz. Hem onu, hem ailesini kurtaracağız, ancak karısı müstesna; o azab içinde kalanlardan oldu” dediler.
Bekir Sadak : Ibrahim: «Ama Lut oradadir» dedi, elciler: «Biz orada olanlari daha iyi biliriz; onu ve geride kalanlardan olacak karisi disinda ailesini kurtaracagiz» dediler.
Celal Yıldırım : (Bunun üzerine) İbrâhim, «o kasabada Lût bulunuyor» dedi. Elçiler, «biz kasabada olanları çok iyi biliyoruz; karısı dışında Lût'u da aile efradını da mutlaka kurtaracağız. Karısına gelince, o, geride kalan (sapıklardan biridir» diye cevap verdiler.
Diyanet İşleri : İbrahim, “Ama orada Lût var” dedi. Onlar, “Orada kimin bulunduğunu biz daha iyi biliriz. Biz, onu ve ailesini elbette kurtaracağız. Ancak karısı başka. O, geri kalıp helâk edilenlerden olacaktır.”
Diyanet İşleri (eski) : İbrahim: 'Ama Lut oradadır' dedi, elçiler: 'Biz orada olanları daha iyi biliriz; onu ve geride kalanlardan olacak karısı dışında ailesini kurtaracağız' dediler.
Diyanet Vakfi : (İbrahim) dedi ki: Ama orada Lût var! Şöyle cevap verdiler: Biz orada kimlerin bulunduğunu çok iyi biliyoruz. Onu ve ailesini elbette kurtaracağız. Yalnız karısı müstesna; o, (azapta) kalacaklar arasındadır.
Edip Yüksel : Dedi ki, 'Ama orada Lut var.' Onlar da, 'Orada kimlerin bulunduğunu iyi biliyoruz. Onu ve ailesini kurtaracağız, fakat karısı hariç; o geride kalacaklardandır,'dediler.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : (İbrahim) dedi ki: «Ama orada Lut var!» Şöyle cevap verdiler: «Biz orada kimlerin bulunduğunu çok iyi biliyoruz. Onu ve ailesini elbette kurtaracağız. Yalnız karısı müstesna; o geride (azabda) kalacaklar arasındadır.»
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : İbrahim: «Orada Lut var ama!» dedi. Onlar: «Biz, orada kimin bulunduğunu pekala biliriz. Muhakkak onu ve ailesini kurtaracağız; ancak karısı ötekilerden oldu.» dediler.
Elmalılı Hamdi Yazır : «Onda Lût var a» dedi, biz dediler: onda kim var idiğini pek âlâ biliriz, her halde onu ve ehlini kurtaracağız, ancak karısı ötekilerden oldu
Fizilal-il Kuran : İbrahim «Ama orada Lût var» deyince, elçiler şöyle dediler: «Biz orada kimlerin olduğunu herkesten iyi biliyoruz. Lût'u ve yakınlarını kurtaracağız. Yalnız eşi orada kalarak azaba çarpılanlardan olacaktır.»
Gültekin Onan : Dedi ki: "Onun içinde Lut da vardır." Dediler ki: "Onun içinde kimin olduğunu biz daha iyi biliriz. Kendi karısı dışında, onu ve ehlini (ailesini) muhakkak kurtaracağız. O (karısı) arkada kalacak olanlardandır."
Hakkı Yılmaz : İbrâhîm: “Şüphesiz orada Lût var!” dedi. Onlar: “Biz orada kimlerin bulunduğunu çok iyi biliyoruz. Onu ve geride kalanlardan biri olan karısı dışındaki ailesini elbette kurtaracağız” dediler.
Hasan Basri Çantay : (İbrâhîm) «Onların içinde, dedi, Luut da var». Dediler ki: «Biz orada kimin bulunduğunu çok iyi bileniz. Onu da, ehlini de muhakkak kurtaracağız. Yalınız geride (azâbda) kalacaklardan olan karısı müstesna».
Hayrat Neşriyat : (İbrâhîm:) 'Ama orada Lût var!' dedi. (Onlar:) 'Biz orada kimin bulunduğunu daha iyi bilenleriz; onu ve âilesini mutlaka kurtaracağız; ancak karısı hâriç; (o, inkârı sebebiyle) geride kalacak (helâk edilecek) olanlardandır' dediler.
İbni Kesir : Ama Lut oradadır, dedi. Elçiler de: Biz, orada olanları daha iyi biliyoruz. Onu ve geride kalanlardan karısı dışında ailesini kurtaracağız, dediler.
İskender Evrenosoğlu : (İbrâhîm A.S): "Orada Lut (A.S) var." dedi. (Resûller): "Orada kim var, biz daha iyi biliriz. O'nu ve O'nun hanımı hariç, ailesini mutlaka kurtaracağız. (O'nun hanımı) geride kalanlardan olacak." dediler.
Muhammed Esed : (Fakat İbrahim) "Ama Lut da onlar arasında yaşıyor!" diye haykırdı(ğı zaman) şu cevabı verdiler: "Kimin orada olduğunu iyi biliyoruz; o'nu ve karısı dışındaki bütün aile efradını kesinlikle koruyacağız: karısı ise geride bırakılanlar arasında yer alacak."
Ömer Nasuhi Bilmen : Dedi ki: «Orada muhakkak ki, Lût vardır. Dediler ki: «Biz orada kim olduğunu daha iyi biliriz. Elbette O'nu ve ehlini kurtaracağız, karısı müstesna. O geride kalanlardan oldu.»
Ömer Öngüt : (İbrahim): “Amma orada Lut var!” dedi. Şöyle cevap verdiler: “Biz orada kimlerin bulunduğunu çok iyi biliyoruz. Onu ve âilesini elbette kurtaracağız. Yalnız karısı müstesnâ. O, (azapta) kalacaklar arasındadır.
Şaban Piriş : İbrahim: -Fakat orada Lut var, dedi. -Biz, orada kimin olduğunu daha iyi biliyoruz. Onu ve ailesini kurtaracağız, karısı hariç. O geride kalanlardandır dediler.
Suat Yıldırım : İbrâhim: "Ama Lût da orada!" deyince onlar şöyle cevap verdiler: "Orada bulunanları biz pek iyi biliyoruz. Onu ve yakınlarını kurtaracağız, yalnız eşi geride kalıp helâk edilenler arasında olacak."
Süleyman Ateş : (İbrâhim) dedi: "Ama orada Lût var?" Dediler: "Biz orada kimin bulunduğunu daha iyi biliriz. Onu ve âilesini kurtaracağız. Yalnız karısı (azâbda) kalacaklardandır."
Tefhim-ul Kuran : Dedi ki: «Onun içinde Lût da vardır.» Dediler ki: «Onun içinde kimin olduğunu biz daha iyi bilmekteyiz. Kendi karısı dışında, onu da, ailesini de muhakkak kurtaracağız. O (karısı) arkada kalacak olanlardandır.»
Ümit Şimşek : İbrahim 'Orada Lût da var' dedi. 'Orada kimin olduğunu biz çok iyi biliyoruz,' dediler. 'Onu ve ailesini kurtaracağız. Ancak karısı müstesna; o geride kalanlardan olacak.'
Yaşar Nuri Öztürk : İbrahim dedi: "Ama orada Lût var." Dediler: "Orada kim olduğunu biz daha iyi biliyoruz. Elbette ki onu ve ailesini kurtaracağız. Karısı hariç. O, geride kalanlardan olacak."


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}