» 29 / Ankebût  23:

Kuran Sırası: 29
İniş Sırası: 85
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69

 » 29 / Ankebût  Suresi: 23
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. وَالَّذِينَ (VELZ̃YN) = velleƶīne : kimseler
2. كَفَرُوا (KFRVE) = keferū : inkar eden(ler)
3. بِايَاتِ (B ËYET) = biāyāti : ayetlerini
4. اللَّهِ (ELLH) = llahi : Allah'ın
5. وَلِقَائِهِ (VLGEÙH) = veliḳāihi : ve O'nunla buluşmayı
6. أُولَٰئِكَ (ÊVLÙK) = ulāike : işte onlar
7. يَئِسُوا (YÙSVE) = yeisū : ümidi kesmişlerdir
8. مِنْ (MN) = min : -den
9. رَحْمَتِي (RḪMTY) = raHmetī : benim rahmetim-
10. وَأُولَٰئِكَ (VÊVLÙK) = ve ulāike : ve işte
11. لَهُمْ (LHM) = lehum : onlar için vardır
12. عَذَابٌ (AZ̃EB) = ǎƶābun : bir azab
13. أَلِيمٌ (ÊLYM) = elīmun : acıklı
kimseler | inkar eden(ler) | ayetlerini | Allah'ın | ve O'nunla buluşmayı | işte onlar | ümidi kesmişlerdir | -den | benim rahmetim- | ve işte | onlar için vardır | bir azab | acıklı |

[] [KFR] [EYY] [] [LGY] [] [YES] [] [RḪM] [] [] [AZ̃B] [ELM]
VELZ̃YN KFRVE B ËYET ELLH VLGEÙH ÊVLÙK YÙSVE MN RḪMTY VÊVLÙK LHM AZ̃EB ÊLYM

velleƶīne keferū biāyāti llahi veliḳāihi ulāike yeisū min raHmetī ve ulāike lehum ǎƶābun elīmun
والذين كفروا بآيات الله ولقائه أولئك يئسوا من رحمتي وأولئك لهم عذاب أليم

 » 29 / Ankebût  Suresi: 23
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
والذين | VELZ̃YN velleƶīne kimseler And those who
كفروا ك ف ر | KFR KFRVE keferū inkar eden(ler) disbelieve
بآيات ا ي ي | EYY B ËYET biāyāti ayetlerini in (the) Signs
الله | ELLH llahi Allah'ın (of) Allah
ولقائه ل ق ي | LGY VLGEÙH veliḳāihi ve O'nunla buluşmayı and (the) meeting (with) Him,
أولئك | ÊVLÙK ulāike işte onlar those
يئسوا ي ا س | YES YÙSVE yeisū ümidi kesmişlerdir (have) despaired
من | MN min -den of
رحمتي ر ح م | RḪM RḪMTY raHmetī benim rahmetim- My Mercy.
وأولئك | VÊVLÙK ve ulāike ve işte And those,
لهم | LHM lehum onlar için vardır for them
عذاب ع ذ ب | AZ̃B AZ̃EB ǎƶābun bir azab (is) a punishment
أليم ا ل م | ELM ÊLYM elīmun acıklı painful.

29:23 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

kimseler | inkar eden(ler) | ayetlerini | Allah'ın | ve O'nunla buluşmayı | işte onlar | ümidi kesmişlerdir | -den | benim rahmetim- | ve işte | onlar için vardır | bir azab | acıklı |

[] [KFR] [EYY] [] [LGY] [] [YES] [] [RḪM] [] [] [AZ̃B] [ELM]
VELZ̃YN KFRVE B ËYET ELLH VLGEÙH ÊVLÙK YÙSVE MN RḪMTY VÊVLÙK LHM AZ̃EB ÊLYM

velleƶīne keferū biāyāti llahi veliḳāihi ulāike yeisū min raHmetī ve ulāike lehum ǎƶābun elīmun
والذين كفروا بآيات الله ولقائه أولئك يئسوا من رحمتي وأولئك لهم عذاب أليم

[] [ك ف ر] [ا ي ي] [] [ل ق ي] [] [ي ا س] [] [ر ح م] [] [] [ع ذ ب] [ا ل م]

 » 29 / Ankebût  Suresi: 23
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
والذين | VELZ̃YN velleƶīne kimseler And those who
Vav,Elif,Lam,Zel,Ye,Nun,
6,1,30,700,10,50,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
REL – masculine plural relative pronoun
الواو عاطفة
اسم موصول
كفروا ك ف ر | KFR KFRVE keferū inkar eden(ler) disbelieve
Kef,Fe,Re,Vav,Elif,
20,80,200,6,1,
V – 3rd person masculine plural perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
بآيات ا ي ي | EYY B ËYET biāyāti ayetlerini in (the) Signs
Be,,Ye,Elif,Te,
2,,10,1,400,
P – prefixed preposition bi
N – genitive feminine plural noun
جار ومجرور
الله | ELLH llahi Allah'ın (of) Allah
Elif,Lam,Lam,He,
1,30,30,5,
"PN – genitive proper noun → Allah"
لفظ الجلالة مجرور
ولقائه ل ق ي | LGY VLGEÙH veliḳāihi ve O'nunla buluşmayı and (the) meeting (with) Him,
Vav,Lam,Gaf,Elif,,He,
6,30,100,1,,5,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
N – genitive masculine (form III) verbal noun
PRON – 3rd person masculine singular possessive pronoun
الواو عاطفة
اسم مجرور والهاء ضمير متصل في محل جر بالاضافة
أولئك | ÊVLÙK ulāike işte onlar those
,Vav,Lam,,Kef,
,6,30,,20,
DEM – plural demonstrative pronoun
اسم اشارة
يئسوا ي ا س | YES YÙSVE yeisū ümidi kesmişlerdir (have) despaired
Ye,,Sin,Vav,Elif,
10,,60,6,1,
V – 3rd person masculine plural perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
من | MN min -den of
Mim,Nun,
40,50,
P – preposition
حرف جر
رحمتي ر ح م | RḪM RḪMTY raHmetī benim rahmetim- My Mercy.
Re,Ha,Mim,Te,Ye,
200,8,40,400,10,
N – genitive feminine noun
PRON – 1st person singular possessive pronoun
اسم مجرور والياء ضمير متصل في محل جر بالاضافة
وأولئك | VÊVLÙK ve ulāike ve işte And those,
Vav,,Vav,Lam,,Kef,
6,,6,30,,20,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
DEM – plural demonstrative pronoun
الواو عاطفة
اسم اشارة
لهم | LHM lehum onlar için vardır for them
Lam,He,Mim,
30,5,40,
P – prefixed preposition lām
PRON – 3rd person masculine plural personal pronoun
جار ومجرور
عذاب ع ذ ب | AZ̃B AZ̃EB ǎƶābun bir azab (is) a punishment
Ayn,Zel,Elif,Be,
70,700,1,2,
N – nominative masculine indefinite noun
اسم مرفوع
أليم ا ل م | ELM ÊLYM elīmun acıklı painful.
,Lam,Ye,Mim,
,30,10,40,
ADJ – nominative masculine singular indefinite adjective
صفة مرفوعة
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |وَالَّذِينَ: kimseler | كَفَرُوا: inkar eden(ler) | بِايَاتِ: ayetlerini | اللَّهِ: Allah'ın | وَلِقَائِهِ: ve O'nunla buluşmayı | أُولَٰئِكَ: işte onlar | يَئِسُوا: ümidi kesmişlerdir | مِنْ: -den | رَحْمَتِي: benim rahmetim- | وَأُولَٰئِكَ: ve işte | لَهُمْ: onlar için vardır | عَذَابٌ: bir azab | أَلِيمٌ: acıklı |
Kırık Meal (Harekesiz) : |والذين WELZ̃YN kimseler | كفروا KFRWE inkar eden(ler) | بآيات B ËYET ayetlerini | الله ELLH Allah'ın | ولقائه WLGEÙH ve O'nunla buluşmayı | أولئك ÊWLÙK işte onlar | يئسوا YÙSWE ümidi kesmişlerdir | من MN -den | رحمتي RḪMTY benim rahmetim- | وأولئك WÊWLÙK ve işte | لهم LHM onlar için vardır | عذاب AZ̃EB bir azab | أليم ÊLYM acıklı |
Kırık Meal (Okunuş) : |velleƶīne: kimseler | keferū: inkar eden(ler) | biāyāti: ayetlerini | llahi: Allah'ın | veliḳāihi: ve O'nunla buluşmayı | ulāike: işte onlar | yeisū: ümidi kesmişlerdir | min: -den | raHmetī: benim rahmetim- | ve ulāike: ve işte | lehum: onlar için vardır | ǎƶābun: bir azab | elīmun: acıklı |
Kırık Meal (Transcript) : |VELZ̃YN: kimseler | KFRVE: inkar eden(ler) | B ËYET: ayetlerini | ELLH: Allah'ın | VLGEÙH: ve O'nunla buluşmayı | ÊVLÙK: işte onlar | YÙSVE: ümidi kesmişlerdir | MN: -den | RḪMTY: benim rahmetim- | VÊVLÙK: ve işte | LHM: onlar için vardır | AZ̃EB: bir azab | ÊLYM: acıklı |
Abdulbaki Gölpınarlı : Allah'ın delillerine kâfir olanlar ve onunla buluşacaklarını inkâr edenlerse onlardır rahmetimden tamâmıyla ümitlerini kesenler ve onlaradır elemli bir azap.
Abdullah Aydın : Allah'ın ayetlerini ve O'na kavuşmayı (öldükten sonra dirilmeyi) inkâr edenler ise, işte onlar Allah'ın rahmetinden ümitlerini kesmiş olanlardır. Onlar için pek acıklı bir azap vardır.
Adem Uğur : Allah'ın âyetlerini ve O'na kavuşmayı inkâr edenler -işte onlar- benim rahmetimden ümitlerini kesmişlerdir ve onlar için acıklı bir azap vardır.
Ahmed Hulusi : Allâh'ın varlıklarındaki işaretlerini ve O'na kavuşmayı inkâr edenler var ya, işte onlar Rahmetimden ümidi kesmişlerdir; işte onlar için feci bir azap vardır!
Ahmet Davudoğlu : Allah'ın âyetlerini ve O'na kavuşmayı inkâr edenler yok mu? İşte onlar Benim rahmetimden ümidlerini kesmiş olanlardır ve işte onlar için acıklı bir azap vardır.
Ahmet Tekin : Âyetlerimizi, yaratıcının birliğini gösteren kâinattaki delilleri ve Allah’ın huzurunda hesaba çekilmeyi, mükâfat ve cezayı inkârda ısrar edenler, kafirler, işte onlar, benim rahmetimden ümitvar olmayanlardır. Onlara can yakıp inleten müthiş bir azap vardır.
Ahmet Varol : Allah'ın ayetlerini ve O'na kavuşmayı inkar edenler var ya; işte onlar benim rahmetimden ümit kesmişlerdir. Onlar için acıklı bir azap vardır.
Ali Arslan : Allah'ın ayetlerini ve onunla mülâki olmayı inkâr edenler, evet onlar Benim rahmetimden ümidi kesmişlerdir ve onlar için elem verici bir azap yardır.
Ali Bulaç : Allah'ın ayetlerini ve O'na kavuşmayı 'yok sayıp inkâr edenler'; işte onlar, benim rahmetimden umut kesmişlerdir; ve işte onlar, acı azab onlarındır.
Ali Fikri Yavuz : Allah’ın ayetlerini ve O’na kavuşmayı inkâr edenler ise, işte onlar Allah’ın rahmetinden ümidini kesmiş olanlardır. Onlar için acıklı bir azab da vardır.
Arif Pamuk : Allah'ın ayetlerini ve O'na karşı kavuşmayı inkar edenler, benim rahmetimden ümitlerini kesmiş olanlardır. Onlar için can yakıcı bir azap vardır.
Ayntabî Mehmet Efendi : Allahû Teâlâ'nın âyetlerini ve O'na kavuşmayı inkâr edenler, Benim rahmetimden me'yûs olurlar. Onlar için elîm bir azâp vardır.
Bahaeddin Sağlam : Demek, Allah'ın ayetlerini ve O'nunla buluşmayı inkâr edenler, işte onlar Benim rahmetimden ümid kesenlerdir. Ve işte onlara elem verici bir azap vardır.
Bekir Sadak : Allah'in ayetlerini ve O'na kavusmayi inkar edenler, iste onlar Benim rahmetimden umitlerini kesmis olanlardir. Iste can yakici azap onlar icindir.
Bir Heyet : Allah'ın ayetlerini ve O'nun karşısına çıkacaklarını yalanlayanlar var ya, onlar rahmetimden ümitlerini kesmiş kimselerdir. Onları acıklı bir azap beklemektedir.
Celal Yıldırım : Allah'ın âyetlerini ve O'na kavuşmayı inkâr edenler var ya, işte onlar rahmetimden ümit kesmişlerdir ve onlar için elem verici bir azâb vardır.
Diyanet İşleri : Allah’ın âyetlerini ve O’na kavuşmayı inkâr edenler var ya; işte onlar benim rahmetimden ümit kesmişlerdir. İşte onlar için elem dolu bir azap vardır.
Diyanet İşleri (eski) : Allah'ın ayetlerini ve O'na kavuşmayı inkar edenler, işte onlar Benim rahmetimden ümitlerini kesmiş olanlardır. İşte can yakıcı azap onlar içindir.
Diyanet Vakfi : Allah'ın âyetlerini ve O'na kavuşmayı inkâr edenler -işte onlar- benim rahmetimden ümitlerini kesmişlerdir ve onlar için acıklı bir azap vardır.
Diyanet Vakfı (1993) : Allah'ın âyetlerini ve O'na kavuşmayı inkâr edenler -işte onlar- Benim rahmetimden ümidlerini kesmişlerdir. Ve onlar için acıklı bir azap vardır.
Edip Yüksel : ALLAH'ın ayet ve mucizelerini ve O'nunla karşılaşmayı inkar edenler, Rahmetimden ümit kesenlerdir. Onlar acı bir cezayı haketmişlerdir.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Allah'ın âyetlerini ve O'na kavuşmayı inkâr edenler var ya, işte onlar benim rahmetimden ümitlerini kesmişlerdir ve onlar için acıklı bir azab vardır.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Allah'ın ayetlerine ve O'na kavuşmaya inanmayanlar ise, hep onlar Benim rahmetimden ümidini kesmiş olanlardır ve onlara acı bir azap vardır.
Elmalılı Hamdi Yazır : Allahın âyâtına ve likasına inanmıyanlar ise hep onlar onun rahmetinden ümidi kesmiş olanlardır ve onlar için elîm bir azâb vardır
Fizilal-il Kuran : Allah'ın ayetlerini ve O'nun karşısına çıkacaklarını yalanlayanlar var ya, onlar rahmetimden ümitlerini kesmiş kimselerdir. Onları acıklı bir azap beklemektedir.
Gültekin Onan : Tanrı'nın ayetlerine ve O'na kavuşmaya küfredenler; işte onlar, benim rahmetimden umut kesmişlerdir; ve işte onlar, acı azab onlarındır.
Hakkı Yılmaz : Ve Allah'ın âyetlerini/ alâmetlerini/ göstergelerini ve O'na kavuşmayı bilerek reddeden/ inanmayan kimseler, işte onlar Benim rahmetimden ümitlerini kesmişlerdir ve onlar, kendileri için acıklı bir azap olanlardır.
Hasan Basri Çantay : Allahın âyetlerini ve Ona kavuşmayı (inkâr ile) kâfir olanlar (yok mu?) işte benim rahmetimden (ancak) onlar ümîdlerini kesdiler. İşte pek acıklı azâb da onlarındır.
Hasan Tahsin Feyizli : Allah'ın âyetlerini ve O'na kavuşmayı inkâr edenler ise, işte onlar, benim rahmetimden ümidi kesmiş (olacak)lardır. İşte onlar için acıklı bir azap vardır.
Hayrat Neşriyat : Allah’ın âyetlerini ve O’na kavuşmayı inkâr edenler yok mu; işte onlar, benim rahmetimden ümîdi kesmişlerdir; işte onlar için (pek) elemli bir azab vardır.
Hüseyin Atay, Yaşar Kutluay : Allah'ın âyetlerini ve O'na kavuşmayı inkâr edenler, işte onlar Benim rahmetimden ümidlerini kesmiş olanlardır. İşte can yakıcı azap onlar içindir.
Hüseyin Kaleli : “Allâh’ın âyetlerini ve onunla karşılaşmayı inkâr edenler de işte bunlar, benim rahmetimden ümitlerini keserler. Yine bunlar kendileri için acıklı bir azap vardır.”
İbni Kesir : Allah'ın ayetlerini ve O'na kavuşmayı inkar edenler; işte onlar, Benim rahmetimden ümitlerini kesmiş olanlardır. Ve işte elem verici azab onlaradır.
İskender Evrenosoğlu : Allah'ın âyetlerini ve O'na (Allah'a) mülâki olmayı (ruhlarını hayatta iken Allah'a ulaştırmayı) inkâr edenler; işte onlar, rahmetimden ümidi kestiler. Ve işte onlar ki; onlar için elîm azap vardır.
İsmail Mutlu, Şaban Döğen : Allah'ın ayetlerini ve O'na kavusmayı inkar edenlere gelince, işte onlar Benim rahmetimden ümidini kesenlerdir. Onlar için pek acı bir azap vardır.
Muhammed Esed : Allah'ın ayetlerini ve (sonunda) O'na kavuşacaklarını inkar edenler, benim rahmetimden ümitlerini kesmiş olanlardır; ve onları (öteki dünyada) acıklı bir azap beklemektedir.
Mustafa İslamoğlu : Ama Allah’ın mesajlarını ve O’na kavuşmayı inkâr edenler var ya: işte bu gibiler benim Rahmetimden ümidini kesenlerdir; ve işte onları can yakıcı bir azap beklemektedir.
Nedim Yılmaz : Allah’ın âyetlerini ve onunla karşılaşıp yanı??? inkâr edenler var ya, işte onlar Benim rahmetimden ümitlerini kesmişlerdir. Onlar için elem verici azap vardır.
Ömer Nasuhi Bilmen : Ve o kimseler ki, Allah'ın âyetlerini ve O'na kavuşmayı inkar ettiler, işte onlar, benim rahmetimden ümitlerini kestiler ve işte onlar için pek acıklı bir azap vardır.
Ömer Öngüt : Allah'ın âyetlerini ve O'na kavuşmayı inkâr edenler; işte onlar benim rahmetimden ümitlerini kesmişlerdir ve onlar için acıklı bir azap vardır.
Ömer Rıza Doğrul : Allah'ın âyetlerini reddederek O’na kavuşmayı inkâr edenler, Benim rahmetimden ümidi kesmişlerdir. Onlar için acıklı azap vardır.
Şaban Piriş : Allah’ın ayetlerini ve O’nunla buluşmayı inkar edenler, onlar benim rahmetimden ümitlerini kesmiş olanlardır. İşte bunlar için çok acı bir azap vardır.
Suat Yıldırım : Allah’ın âyetlerini ve âhirette O’na kavuşmayı inkâr edenler, işte onlar, Ben’im merhametimden ümitlerini kesenlerdir. Onlara gayet acı bir azap vardır.
Süleyman Ateş : Allâh'ın âyetlerini ve O'nunla buluşmayı inkâr edenler, işte onlar benim rahmetimden ümidi kesmişlerdir ve onlar için acı bir azâb vardır.
Talat Koçyiğit : Allah'ın âyetlerini ve Allah'a kavuşmayı inkâr edenler, işte bunlar, Benim merhametimden ümidi kesmiş olanlardır. Bunlar için çok acı bir azâp vardır.
Tefhim-ul Kuran : Allah'ın ayetlerini ve O'na kavuşmayı 'yok sayıp küfre sapanlar'; işte onlar, benim rahmetimden umut kesmişlerdir ve işte onlar, acıklı azab da onlarındır.
Ümit Şimşek : Allah'ın âyetlerini ve Ona kavuşmayı inkâr edenler ise, rahmetimden ümit kesmiş olanlardır. Onlar için acı bir azap vardır.
Yaşar Nuri Öztürk : Allah'ın ayetlerini ve Allah'a varmayı inkâr edenler, işte onlar, rahmetimden ümidi kesmişlerdir. Ve bunlar için acıklı bir azap öngörülmüştür.
Ziya Kazıcı, Necip Taylan : Allah'ın âyetlerini ve O'na kavuşmayı inkâr edenler ise, işte onlar Allah'ın rahmetinden ümidini kesmiş olanlardır. Onlara acıklı azap vardır.


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}