» 29 / Ankebût  34:

Kuran Sırası: 29
İniş Sırası: 85
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69

 » 29 / Ankebût  Suresi: 34
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. إِنَّا (ÎNE) = innā : şüphesiz biz
2. مُنْزِلُونَ (MNZLVN) = munzilūne : indireceğiz
3. عَلَىٰ (AL) = ǎlā : üstüne
4. أَهْلِ (ÊHL) = ehli : halkının
5. هَٰذِهِ (HZ̃H) = hāƶihi : şu
6. الْقَرْيَةِ (ELGRYT) = l-ḳaryeti : ülke
7. رِجْزًا (RCZE) = riczen : bir azab
8. مِنَ (MN) = mine : -ten
9. السَّمَاءِ (ELSMEÙ) = s-semāi : gök-
10. بِمَا (BME) = bimā : sebebiyle
11. كَانُوا (KENVE) = kānū : olmaları
12. يَفْسُقُونَ (YFSGVN) = yefsuḳūne : fasıklık yapıyor(lar)
şüphesiz biz | indireceğiz | üstüne | halkının | şu | ülke | bir azab | -ten | gök- | sebebiyle | olmaları | fasıklık yapıyor(lar) |

[] [NZL] [] [EHL] [] [GRY] [RCZ] [] [SMV] [] [KVN] [FSG]
ÎNE MNZLVN AL ÊHL HZ̃H ELGRYT RCZE MN ELSMEÙ BME KENVE YFSGVN

innā munzilūne ǎlā ehli hāƶihi l-ḳaryeti riczen mine s-semāi bimā kānū yefsuḳūne
إنا منزلون على أهل هذه القرية رجزا من السماء بما كانوا يفسقون

 » 29 / Ankebût  Suresi: 34
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
إنا | ÎNE innā şüphesiz biz Indeed, we
منزلون ن ز ل | NZL MNZLVN munzilūne indireceğiz (will) bring down
على | AL ǎlā üstüne on
أهل ا ه ل | EHL ÊHL ehli halkının (the) people
هذه | HZ̃H hāƶihi şu (of) this
القرية ق ر ي | GRY ELGRYT l-ḳaryeti ülke town
رجزا ر ج ز | RCZ RCZE riczen bir azab a punishment
من | MN mine -ten from
السماء س م و | SMV ELSMEÙ s-semāi gök- (the) sky,
بما | BME bimā sebebiyle because
كانوا ك و ن | KVN KENVE kānū olmaları they have been
يفسقون ف س ق | FSG YFSGVN yefsuḳūne fasıklık yapıyor(lar) "defiantly disobedient."""

29:34 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

şüphesiz biz | indireceğiz | üstüne | halkının | şu | ülke | bir azab | -ten | gök- | sebebiyle | olmaları | fasıklık yapıyor(lar) |

[] [NZL] [] [EHL] [] [GRY] [RCZ] [] [SMV] [] [KVN] [FSG]
ÎNE MNZLVN AL ÊHL HZ̃H ELGRYT RCZE MN ELSMEÙ BME KENVE YFSGVN

innā munzilūne ǎlā ehli hāƶihi l-ḳaryeti riczen mine s-semāi bimā kānū yefsuḳūne
إنا منزلون على أهل هذه القرية رجزا من السماء بما كانوا يفسقون

[] [ن ز ل] [] [ا ه ل] [] [ق ر ي] [ر ج ز] [] [س م و] [] [ك و ن] [ف س ق]

 » 29 / Ankebût  Suresi: 34
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
إنا | ÎNE innā şüphesiz biz Indeed, we
,Nun,Elif,
,50,1,
ACC – accusative particle
PRON – 1st person plural object pronoun
حرف نصب و«نا» ضمير متصل في محل نصب اسم «ان»
منزلون ن ز ل | NZL MNZLVN munzilūne indireceğiz (will) bring down
Mim,Nun,Ze,Lam,Vav,Nun,
40,50,7,30,6,50,
N – nominative masculine plural (form IV) active participle
اسم مرفوع
على | AL ǎlā üstüne on
Ayn,Lam,,
70,30,,
P – preposition
حرف جر
أهل ا ه ل | EHL ÊHL ehli halkının (the) people
,He,Lam,
,5,30,
N – genitive masculine noun
اسم مجرور
هذه | HZ̃H hāƶihi şu (of) this
He,Zel,He,
5,700,5,
DEM – feminine singular demonstrative pronoun
اسم اشارة
القرية ق ر ي | GRY ELGRYT l-ḳaryeti ülke town
Elif,Lam,Gaf,Re,Ye,Te merbuta,
1,30,100,200,10,400,
N – genitive feminine noun
اسم مجرور
رجزا ر ج ز | RCZ RCZE riczen bir azab a punishment
Re,Cim,Ze,Elif,
200,3,7,1,
N – accusative masculine indefinite noun
اسم منصوب
من | MN mine -ten from
Mim,Nun,
40,50,
P – preposition
حرف جر
السماء س م و | SMV ELSMEÙ s-semāi gök- (the) sky,
Elif,Lam,Sin,Mim,Elif,,
1,30,60,40,1,,
N – genitive feminine noun
اسم مجرور
بما | BME bimā sebebiyle because
Be,Mim,Elif,
2,40,1,
P – prefixed preposition bi
REL – relative pronoun
جار ومجرور
كانوا ك و ن | KVN KENVE kānū olmaları they have been
Kef,Elif,Nun,Vav,Elif,
20,1,50,6,1,
V – 3rd person masculine plural perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع اسم «كان»
يفسقون ف س ق | FSG YFSGVN yefsuḳūne fasıklık yapıyor(lar) "defiantly disobedient."""
Ye,Fe,Sin,Gaf,Vav,Nun,
10,80,60,100,6,50,
V – 3rd person masculine plural imperfect verb
PRON – subject pronoun
فعل مضارع والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |إِنَّا: şüphesiz biz | مُنْزِلُونَ: indireceğiz | عَلَىٰ: üstüne | أَهْلِ: halkının | هَٰذِهِ: şu | الْقَرْيَةِ: ülke | رِجْزًا: bir azab | مِنَ: -ten | السَّمَاءِ: gök- | بِمَا: sebebiyle | كَانُوا: olmaları | يَفْسُقُونَ: fasıklık yapıyor(lar) |
Kırık Meal (Harekesiz) : |إنا ÎNE şüphesiz biz | منزلون MNZLWN indireceğiz | على AL üstüne | أهل ÊHL halkının | هذه HZ̃H şu | القرية ELGRYT ülke | رجزا RCZE bir azab | من MN -ten | السماء ELSMEÙ gök- | بما BME sebebiyle | كانوا KENWE olmaları | يفسقون YFSGWN fasıklık yapıyor(lar) |
Kırık Meal (Okunuş) : |innā: şüphesiz biz | munzilūne: indireceğiz | ǎlā: üstüne | ehli: halkının | hāƶihi: şu | l-ḳaryeti: ülke | riczen: bir azab | mine: -ten | s-semāi: gök- | bimā: sebebiyle | kānū: olmaları | yefsuḳūne: fasıklık yapıyor(lar) |
Kırık Meal (Transcript) : |ÎNE: şüphesiz biz | MNZLVN: indireceğiz | AL: üstüne | ÊHL: halkının | HZ̃H: şu | ELGRYT: ülke | RCZE: bir azab | MN: -ten | ELSMEÙ: gök- | BME: sebebiyle | KENVE: olmaları | YFSGVN: fasıklık yapıyor(lar) |
Abdulbaki Gölpınarlı : Şüphe yok ki bu şehir halkının üstüne, buyruktan çıkarak yapageldikleri işler yüzünden, gökten bir azâp indireceğiz.
Adem Uğur : Biz, şüphesiz, bu memleket halkının üzerine, yoldan çıkmalarına karşılık gökten (feci) bir azap indireceğiz.
Ahmed Hulusi : "Muhakkak ki biz şu bölge halkına, bozuk inançları dolayısıyla semâdan bir azap inzâl edeceğiz. "
Ahmet Tekin : 'Boylarınca günaha, isyana, küfre batmaları, doğru ve mantıklı düşünmeyi terkleri sebebiyle, bu ülkenin halkının üzerine gökten feci bir azap, yağmur gibi taş indireceğiz.'
Ahmet Varol : Biz fasıklık etmelerinden dolayı bu kasabının halkının üzerine gökten şiddetli bir azap indireceğiz.'
Ali Bulaç : "Şüphesiz biz, fasıklık yapmalarından dolayı, bu ülke halkının üstüne gökten iğrenç bir azab indireceğiz."
Ali Fikri Yavuz : Doğrus biz, bu memleket halkının yaptıkları fenalıklar (küfür ve isyan) yüzünden, üzerlerine gökten bir azab indireceğiz.”
Bekir Sadak : (33-34) Elcilerimiz Lut'a gelince, onun fenasina gitti; cok sikildi. Ona, «Korkma ve uzulme, dogrusu biz seni ve geride kalacaklardan olan karinin disinda, aileni kurtaracagiz. Bu kasaba halkina yaptiklari yolsuzluklardan oturu gokten, elbette bir azap indirecegiz» dediler.
Celal Yıldırım : «Şüphen olmasın ki, biz bu kasaba halkı üzerine, yaptıkları çok çirkin ahlâksızlıktan dolayı gökten azâb indireceğiz.»
Diyanet İşleri : Şüphesiz biz, bu memleket halkı üzerine, fasıklık ettiklerinden dolayı gökten bir azap indireceğiz.
Diyanet İşleri (eski) : (33-34) Elçilerimiz Lut'a gelince, onun fenasına gitti; çok sıkıldı. Ona, 'Korkma ve üzülme, doğrusu biz seni ve geride kalacaklardan olan karının dışında, aileni kurtaracağız. Bu kent halkına yaptıkları yolsuzluklardan ötürü gökten, elbette bir azap indireceğiz' dediler.
Diyanet Vakfi : «Biz, şüphesiz, bu memleket halkının üzerine, yoldan çıkmalarına karşılık gökten (feci) bir azap indireceğiz.»
Edip Yüksel : 'Yoldan çıktıkları için, biz bu kentin üzerine gökten bir felaket indireceğiz.'
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : «Biz şüphesiz bu memleket halkının üzerine, yoldan çıkmalarına karşılık (feci) bir azab indireceğiz.» (dediler).
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Haberin olsun, biz bu memleket halkının yapmakta oldukları çirkince günahları yüzünden üzerlerine gökten korkunç bir azap indireceğiz.» dediler.
Elmalılı Hamdi Yazır : Haberin olsun bu karye ehalisinin yapageldikleri fiskları yüzünden üzerlerine semadan bir feci azâb indireceğiz
Fizilal-il Kuran : Biz bu kent halkının iğrenç sapıklığı yüzünden başlarına gökten ağır bir azap yağdıracağız.
Gültekin Onan : "Şüphesiz biz f(a)sık(lık yapma)larından dolayı bu ülke ehlinin üstüne gökten iğrenç bir azab indireceğiz."
Hakkı Yılmaz : (33,34) Elçilerimiz Lût'a geldiklerinde de o, onlar hakkında tasalandı. Ve onlar sebebiyle eli-kolu bağlandı kaldı. Ve elçiler: “Korkma, tasalanma! Şüphesiz biz, seni ve geride kalanlardan olan karın hariç yakınlarını kurtaracağız. Şüphesiz biz, bu kent halkının üzerine, hak yoldan çıkıcılık yapıp durmaları nedeniyle semadan bir azap indirteceğiz” dediler.
Hasan Basri Çantay : «Muhakkak bu memleket ahâlîsinin üstüne, yapmakda oldukları faasıklık yüzünden, gökden (fecî) bir azâb indireceğiz».
Hayrat Neşriyat : 'Şübhesiz biz, isyân etmekte olduklarından dolayı, bu şehir halkının üzerine gökten dehşetli bir azâb indirici kimseleriz.'
İbni Kesir : Bu kasaba halkına da fasıklık yapar olduklarından dolayı gökten azab indireceğiz.
İskender Evrenosoğlu : Muhakkak ki biz, fısk yapmış oldukları şey (ahlâksızlık) sebebiyle bu beldenin halkı üzerine semadan ricz (azap) indirecek olanlarız.
Muhammed Esed : Bu yörenin halkına, işledikleri bütün kötülüklerin karşılığı olarak gökten mutlaka bir bela indireceğiz!" dediler.
Ömer Nasuhi Bilmen : «Muhakkak ki biz, bu kasabanın ahalisi üzerine, yapmakta oldukları fıskları sebebiyle gökten müthiş bir azap indiricileriz.»
Ömer Öngüt : “Biz bu memleket halkının üzerine, yoldan çıkmaları sebebiyle gökten feci bir azap indireceğiz. ”
Şaban Piriş : Biz, bu belde halkına, yoldan saptıkları için gökten bir azap indirecek olanlarız.
Suat Yıldırım : "Büsbütün yoldan çıkmaları sebebiyle, biz bu şehir halkının üzerine gökten bir azap indireceğiz."
Süleyman Ateş : "Biz yoldan çıkan şu ülke halkının üstüne gökten bir azâb indireceğiz."
Tefhim-ul Kuran : «Şüphesiz biz, fasıklık yapmalarından dolayı, bu ülke halkının üstüne gökten iğrenç bir azab indireceğiz.»
Ümit Şimşek : 'Yoldan çıkmakta direttikleri için, bu belde ahalisinin üzerine gökten azap indireceğiz.'
Yaşar Nuri Öztürk : "Şu kent halkı üstüne, yaptıkları fenalıklardan ötürü gökten bir felaket indireceğiz."


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}