» 8 / Enfâl  17:

Kuran Sırası: 8
İniş Sırası: 88
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75

 » 8 / Enfâl  Suresi: 17
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. فَلَمْ (FLM) = fe lem :
2. تَقْتُلُوهُمْ (TGTLVHM) = teḳtulūhum : onları siz öldürmediniz
3. وَلَٰكِنَّ (VLKN) = velākinne : fakat
4. اللَّهَ (ELLH) = llahe : Allah
5. قَتَلَهُمْ (GTLHM) = ḳatelehum : onları öldürdü
6. وَمَا (VME) = ve mā :
7. رَمَيْتَ (RMYT) = rameyte : sen atmadın
8. إِذْ (ÎZ̃) = iƶ : zaman
9. رَمَيْتَ (RMYT) = rameyte : attığın
10. وَلَٰكِنَّ (VLKN) = velākinne : fakat
11. اللَّهَ (ELLH) = llahe : Allah
12. رَمَىٰ (RM) = ramā : attı
13. وَلِيُبْلِيَ (VLYBLY) = veliyubliye : sınamak için
14. الْمُؤْمِنِينَ (ELMÙMNYN) = l-mu'minīne : Mü'minleri
15. مِنْهُ (MNH) = minhu : kendinden
16. بَلَاءً (BLEÙ) = belā'en : bir imtihanla
17. حَسَنًا (ḪSNE) = Hasenen : güzel
18. إِنَّ (ÎN) = inne : doğrusu
19. اللَّهَ (ELLH) = llahe : Allah
20. سَمِيعٌ (SMYA) = semīǔn : işitendir
21. عَلِيمٌ (ALYM) = ǎlīmun : bilendir
| onları siz öldürmediniz | fakat | Allah | onları öldürdü | | sen atmadın | zaman | attığın | fakat | Allah | attı | sınamak için | Mü'minleri | kendinden | bir imtihanla | güzel | doğrusu | Allah | işitendir | bilendir |

[] [GTL] [] [] [GTL] [] [RMY] [] [RMY] [] [] [RMY] [BLV] [EMN] [] [BLV] [ḪSN] [] [] [SMA] [ALM]
FLM TGTLVHM VLKN ELLH GTLHM VME RMYT ÎZ̃ RMYT VLKN ELLH RM VLYBLY ELMÙMNYN MNH BLEÙ ḪSNE ÎN ELLH SMYA ALYM

fe lem teḳtulūhum velākinne llahe ḳatelehum ve mā rameyte rameyte velākinne llahe ramā veliyubliye l-mu'minīne minhu belā'en Hasenen inne llahe semīǔn ǎlīmun
فلم تقتلوهم ولكن الله قتلهم وما رميت إذ رميت ولكن الله رمى وليبلي المؤمنين منه بلاء حسنا إن الله سميع عليم

 » 8 / Enfâl  Suresi: 17
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
فلم | FLM fe lem And not
تقتلوهم ق ت ل | GTL TGTLVHM teḳtulūhum onları siz öldürmediniz you kill them,
ولكن | VLKN velākinne fakat but
الله | ELLH llahe Allah Allah
قتلهم ق ت ل | GTL GTLHM ḳatelehum onları öldürdü killed them.
وما | VME ve mā And not
رميت ر م ي | RMY RMYT rameyte sen atmadın you threw
إذ | ÎZ̃ zaman when
رميت ر م ي | RMY RMYT rameyte attığın you threw,
ولكن | VLKN velākinne fakat but
الله | ELLH llahe Allah Allah
رمى ر م ي | RMY RM ramā attı threw
وليبلي ب ل و | BLV VLYBLY veliyubliye sınamak için and that He may test
المؤمنين ا م ن | EMN ELMÙMNYN l-mu'minīne Mü'minleri the believers
منه | MNH minhu kendinden from Him
بلاء ب ل و | BLV BLEÙ belā'en bir imtihanla (with) a trial
حسنا ح س ن | ḪSN ḪSNE Hasenen güzel good.
إن | ÎN inne doğrusu Indeed,
الله | ELLH llahe Allah Allah
سميع س م ع | SMA SMYA semīǔn işitendir (is) All-Hearing,
عليم ع ل م | ALM ALYM ǎlīmun bilendir All-Knowing.

8:17 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

| onları siz öldürmediniz | fakat | Allah | onları öldürdü | | sen atmadın | zaman | attığın | fakat | Allah | attı | sınamak için | Mü'minleri | kendinden | bir imtihanla | güzel | doğrusu | Allah | işitendir | bilendir |

[] [GTL] [] [] [GTL] [] [RMY] [] [RMY] [] [] [RMY] [BLV] [EMN] [] [BLV] [ḪSN] [] [] [SMA] [ALM]
FLM TGTLVHM VLKN ELLH GTLHM VME RMYT ÎZ̃ RMYT VLKN ELLH RM VLYBLY ELMÙMNYN MNH BLEÙ ḪSNE ÎN ELLH SMYA ALYM

fe lem teḳtulūhum velākinne llahe ḳatelehum ve mā rameyte rameyte velākinne llahe ramā veliyubliye l-mu'minīne minhu belā'en Hasenen inne llahe semīǔn ǎlīmun
فلم تقتلوهم ولكن الله قتلهم وما رميت إذ رميت ولكن الله رمى وليبلي المؤمنين منه بلاء حسنا إن الله سميع عليم

[] [ق ت ل] [] [] [ق ت ل] [] [ر م ي] [] [ر م ي] [] [] [ر م ي] [ب ل و] [ا م ن] [] [ب ل و] [ح س ن] [] [] [س م ع] [ع ل م]

 » 8 / Enfâl  Suresi: 17
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
فلم | FLM fe lem And not
Fe,Lam,Mim,
80,30,40,
REM – prefixed resumption particle
NEG – negative particle
الفاء استئنافية
حرف نفي
تقتلوهم ق ت ل | GTL TGTLVHM teḳtulūhum onları siz öldürmediniz you kill them,
Te,Gaf,Te,Lam,Vav,He,Mim,
400,100,400,30,6,5,40,
V – 2nd person masculine plural imperfect verb, jussive mood
PRON – subject pronoun
PRON – 3rd person masculine plural object pronoun
فعل مضارع مجزوم والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل و«هم» ضمير متصل في محل نصب مفعول به
ولكن | VLKN velākinne fakat but
Vav,Lam,Kef,Nun,
6,30,20,50,
REM – prefixed resumption particle
ACC – accusative particle
الواو استئنافية
حرف نصب من اخوات «ان»
الله | ELLH llahe Allah Allah
Elif,Lam,Lam,He,
1,30,30,5,
"PN – accusative proper noun → Allah"
لفظ الجلالة منصوب
قتلهم ق ت ل | GTL GTLHM ḳatelehum onları öldürdü killed them.
Gaf,Te,Lam,He,Mim,
100,400,30,5,40,
V – 3rd person masculine singular perfect verb
PRON – 3rd person masculine plural object pronoun
فعل ماض و«هم» ضمير متصل في محل نصب مفعول به
وما | VME ve mā And not
Vav,Mim,Elif,
6,40,1,
REM – prefixed resumption particle
NEG – negative particle
الواو استئنافية
حرف نفي
رميت ر م ي | RMY RMYT rameyte sen atmadın you threw
Re,Mim,Ye,Te,
200,40,10,400,
V – 2nd person masculine singular perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض والتاء ضمير متصل في محل رفع فاعل
إذ | ÎZ̃ zaman when
,Zel,
,700,
T – time adverb
ظرف زمان
رميت ر م ي | RMY RMYT rameyte attığın you threw,
Re,Mim,Ye,Te,
200,40,10,400,
V – 2nd person masculine singular perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض والتاء ضمير متصل في محل رفع فاعل
ولكن | VLKN velākinne fakat but
Vav,Lam,Kef,Nun,
6,30,20,50,
REM – prefixed resumption particle
ACC – accusative particle
الواو استئنافية
حرف نصب من اخوات «ان»
الله | ELLH llahe Allah Allah
Elif,Lam,Lam,He,
1,30,30,5,
"PN – accusative proper noun → Allah"
لفظ الجلالة منصوب
رمى ر م ي | RMY RM ramā attı threw
Re,Mim,,
200,40,,
V – 3rd person masculine singular perfect verb
فعل ماض
وليبلي ب ل و | BLV VLYBLY veliyubliye sınamak için and that He may test
Vav,Lam,Ye,Be,Lam,Ye,
6,30,10,2,30,10,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
PRP – prefixed particle of purpose lām
V – 3rd person masculine singular (form IV) imperfect verb, subjunctive mood
الواو عاطفة
اللام لام التعليل
فعل مضارع منصوب
المؤمنين ا م ن | EMN ELMÙMNYN l-mu'minīne Mü'minleri the believers
Elif,Lam,Mim,,Mim,Nun,Ye,Nun,
1,30,40,,40,50,10,50,
N – accusative masculine plural (form IV) active participle
اسم منصوب
منه | MNH minhu kendinden from Him
Mim,Nun,He,
40,50,5,
P – preposition
PRON – 3rd person masculine singular object pronoun
جار ومجرور
بلاء ب ل و | BLV BLEÙ belā'en bir imtihanla (with) a trial
Be,Lam,Elif,,
2,30,1,,
N – accusative masculine indefinite noun
اسم منصوب
حسنا ح س ن | ḪSN ḪSNE Hasenen güzel good.
Ha,Sin,Nun,Elif,
8,60,50,1,
ADJ – accusative masculine singular indefinite adjective
صفة منصوبة
إن | ÎN inne doğrusu Indeed,
,Nun,
,50,
ACC – accusative particle
حرف نصب
الله | ELLH llahe Allah Allah
Elif,Lam,Lam,He,
1,30,30,5,
"PN – accusative proper noun → Allah"
لفظ الجلالة منصوب
سميع س م ع | SMA SMYA semīǔn işitendir (is) All-Hearing,
Sin,Mim,Ye,Ayn,
60,40,10,70,
N – nominative masculine singular indefinite noun
اسم مرفوع
عليم ع ل م | ALM ALYM ǎlīmun bilendir All-Knowing.
Ayn,Lam,Ye,Mim,
70,30,10,40,
ADJ – nominative masculine singular indefinite adjective
صفة مرفوعة
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |فَلَمْ: | تَقْتُلُوهُمْ: onları siz öldürmediniz | وَلَٰكِنَّ: fakat | اللَّهَ: Allah | قَتَلَهُمْ: onları öldürdü | وَمَا: | رَمَيْتَ: sen atmadın | إِذْ: zaman | رَمَيْتَ: attığın | وَلَٰكِنَّ: fakat | اللَّهَ: Allah | رَمَىٰ: attı | وَلِيُبْلِيَ: sınamak için | الْمُؤْمِنِينَ: Mü'minleri | مِنْهُ: kendinden | بَلَاءً: bir imtihanla | حَسَنًا: güzel | إِنَّ: doğrusu | اللَّهَ: Allah | سَمِيعٌ: işitendir | عَلِيمٌ: bilendir |
Kırık Meal (Harekesiz) : |فلم FLM | تقتلوهم TGTLWHM onları siz öldürmediniz | ولكن WLKN fakat | الله ELLH Allah | قتلهم GTLHM onları öldürdü | وما WME | رميت RMYT sen atmadın | إذ ÎZ̃ zaman | رميت RMYT attığın | ولكن WLKN fakat | الله ELLH Allah | رمى RM attı | وليبلي WLYBLY sınamak için | المؤمنين ELMÙMNYN Mü'minleri | منه MNH kendinden | بلاء BLEÙ bir imtihanla | حسنا ḪSNE güzel | إن ÎN doğrusu | الله ELLH Allah | سميع SMYA işitendir | عليم ALYM bilendir |
Kırık Meal (Okunuş) : |fe lem: | teḳtulūhum: onları siz öldürmediniz | velākinne: fakat | llahe: Allah | ḳatelehum: onları öldürdü | ve mā: | rameyte: sen atmadın | : zaman | rameyte: attığın | velākinne: fakat | llahe: Allah | ramā: attı | veliyubliye: sınamak için | l-mu'minīne: Mü'minleri | minhu: kendinden | belā'en: bir imtihanla | Hasenen: güzel | inne: doğrusu | llahe: Allah | semīǔn: işitendir | ǎlīmun: bilendir |
Kırık Meal (Transcript) : |FLM: | TGTLVHM: onları siz öldürmediniz | VLKN: fakat | ELLH: Allah | GTLHM: onları öldürdü | VME: | RMYT: sen atmadın | ÎZ̃: zaman | RMYT: attığın | VLKN: fakat | ELLH: Allah | RM: attı | VLYBLY: sınamak için | ELMÙMNYN: Mü'minleri | MNH: kendinden | BLEÙ: bir imtihanla | ḪSNE: güzel | ÎN: doğrusu | ELLH: Allah | SMYA: işitendir | ALYM: bilendir |
Abdulbaki Gölpınarlı : Onları siz öldürmediniz, fakat Allah öldürdü ve attığın zaman sen atmadın, fakat Allah attı ve böylece de kendi katından, inananlara güzel bir nîmet vermek, onları denemek istedi. Şüphe yok ki Allah her şeyi duyar, bilir.
Adem Uğur : (Savaşta) onları siz öldürmediniz, fakat Allah öldürdü onları; attığın zaman da sen atmadın, fakat Allah attı (onu). Ve bunu, müminleri güzel bir imtihanla denemek için (yaptı). Şüphesiz Allah işitendir, bilendir.
Ahmed Hulusi : Siz öldürmediniz onları, öldüren Allâh'tı! (Oku) attığında sen atmadın, atan Allâh'tı! İman edenlere, kendinden (rahmetinden) güzel bir tecrübe yaşatmak için! Muhakkak ki Allâh Semi'dir, Aliym'dir.
Ahmet Tekin : Savaşta onları siz öldürmediniz. Fakat Allah öldürdü onları. Elindekileri attığın, silah kullandığın zaman da, isabet ettiren sen değildin. Fakat Allah yardım etti sana. Allah mü’minlere, sıkıntının yanında zafer nasip edip büyük ganimetler elde ettirerek, güzellikleri, iyilikleri olan bir imtihandan geçirmek için böyle yaptı. Allah her şeyi işitir, ilmi her şeyi kucaklar.
Ahmet Varol : Onları siz öldürmediniz. Fakat Allah öldürdü. Attığın zaman sen atmadın. Fakat Allah attı. Böylece mü'minleri güzel bir şekilde imtihan etmek istedi. Allah duyandır, bilendir.
Ali Bulaç : Onları siz öldürmediniz, ama onları Allah öldürdü; attığın zaman sen atmadın, ama Allah attı. Mü'minleri kendinden güzel bir imtihanla imtihan etmek için (yaptı.) Şüphesiz Allah, işitendir, bilendir.
Ali Fikri Yavuz : Siz, Bedir’de o kâfirleri kendi kuvvetinizle öldürmediniz. Lâkin Allah size yardım etmekle onları öldürdü. Ey Rasûlüm, düşmanların gözlerine bir avuç toprak attığın zaman da sen atmadın, ancak Allah attı; ve bunu, güzel bir ganimet ve zafer tecrübesi vermek için (yaptı) Muhakkak ki Allah, (söylenenleri) işiten, (her şeyi) bilendir.
Bekir Sadak : Onlari siz oldurmediniz fakat Allah oldurdu. Attigin zaman da sen atmamistin, fakat Allah atmisti. Allah bunu, inananlari guzel bir imtihana tabi tutmak icin yapmisti. Dogrusu O isitir ve bilir.
Celal Yıldırım : Onları (hakikatte) siz öldürmediniz, ama Allah onları öldürdü. Onlara attığın vakit sen atmadın, ama Allah attı. Bu da Allah'ın güzel bir denemeyle mü'minleri denemesi içindi. Şüphesiz ki Allah her şeyi işiten ve bilendir.
Diyanet İşleri : (Savaşta) onları siz öldürmediniz, fakat Allah onları öldürdü. Attığın zaman da sen atmadın, fakat Allah attı. Mü’minleri, tarafından güzel bir imtihanla denemek için Allah öyle yaptı. Şüphesiz Allah hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir.
Diyanet İşleri (eski) : Onları siz öldürmediniz fakat Allah öldürdü. Attığın zaman da sen atmamıştın, fakat Allah atmıştı. Allah bunu, inananları güzel bir imtihana tabi tutmak için yapmıştı. Doğrusu O işitir ve bilir.
Diyanet Vakfi : (Savaşta) onları siz öldürmediniz, fakat Allah öldürdü onları; attığın zaman da sen atmadın, fakat Allah attı (onu). Ve bunu, müminleri güzel bir imtihanla denemek için (yaptı). Şüphesiz Allah işitendir, bilendir.
Edip Yüksel : Onları siz öldürmediniz, fakat ALLAH öldürdü. Attığın zaman da sen atmıyordun; ALLAH atıyordu. Fakat böylece inananları güzel bir sınavla ödüllendirir. ALLAH İşitendir, Bilendir.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Sonra onları siz öldürmediniz, lâkin Allah öldürdü. Attığın zaman da sen atmadın, lâkin Allah attı. Bu da müminlere güzel bir imtihan geçirtmek içindi. Allah işitendir, bilendir.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Sonra onları siz öldürmediniz, fakat onları Allah öldürdü; attığın zaman da sen atmadın, lakin Allah attı. Bu da mü'minlere güzel bir imtihan geçirtmek içindi. Gerçekten Allah işitendir, bilendir!
Elmalılı Hamdi Yazır : Sonra onları siz öldürmediniz ve lâkin onları Allah öldürdü, attığın vakıt da sen atmadın ve lâkin Allah attı, hem de mü'minlere güzel bir imtihan geçirtmek için, hakikat Allah semi'dir, alîmdir
Fizilal-il Kuran : Müşrikleri öldüren siz değildiniz, fakat Allah öldürdü onları. Onlara doğru toprak atarken, sen atmadın, fakat Allah attı. Allah kendi keremi ile mü'minleri güzel bir sınavdan geçirmek için bunu böyle yaptı. Hiç kuşkusuz Allah işitendir, bilendir.
Gültekin Onan : Onları siz öldürmediniz fakat Tanrı öldürdü. Attığın zaman da sen atmadın fakat Tanrı attı. İnançlıları kendinden güzel bir sınavla sınamak için (yaptı). Kuşkusuz Tanrı işitendir, bilendir.
Hakkı Yılmaz : Artık, onları siz öldürmediniz, lâkin onları Allah öldürdü. Attığın zaman da sen atmadın, lâkin Allah attı. Ve mü’minleri bundan güzel bir bela ile belâlandırmak/güzelce sınamak içindi. Şüphesiz Allah, en iyi işitendir, en iyi bilendir.
Hasan Basri Çantay : Onları siz öldürmediniz, fakat Allah öldürdü onları. Atdığın zaman da (Habîbim) sen atmadın, ancak Allah atdı. (Ve bunu) mü'minleri kendinden güzel bir (ni'met) imtihan (ı) ile denemek için (yapdı). Şübhesiz ki Allah hakkıyle işiden, kemâliyle bilendir.
Hayrat Neşriyat : İşte onları (Bedir’de aslında, siz) öldürmediniz, velâkin onları Allah öldürdü! Attığın zaman da (sen) atmadın, fakat Allah attı! Hem mü’minleri güzel bir imtihanla(ni'metle, zafer ve ganîmetle) imtihân etmek için (böyle yaptı). Şübhesiz ki Allah, Semî'(herşeyi işiten)dir, Alîm (herşeyi bilen)dir.
İbni Kesir : Siz öldürmediniz onları, fakat Allah öldürdü. Attığın zaman da; sen atmadın ancak Allah attı. Allah bunu, inananları güzel bir imtihana tabi tutmak için yapmıştı. Muhakkak ki Allah; Semi'dir, Alim'dir.
İskender Evrenosoğlu : Onları siz öldürmediniz ama onları Allah öldürdü. Ve attığın zaman da sen atmadın ama Allah attı. Ve Allah, mü'minleri Kendisinden ahsen belâ ile imtihan eder. Muhakkak ki Allah, işitendir ve bilendir.
Muhammed Esed : Ve (şunu da bilin ki) (ey müminler,) düşmanı öldüren siz değildiniz, Allahtı onları öldüren, ve (korku) saldığın zaman sen değildin (ey Peygamber, onların içine korku) salan, fakat Allahtı (korku) salan: Ve (O bütün bunları) Kendi belirlediği güzel bir sınavla müminleri sınamak için yaptı. Muhakkak ki Allah her şeyi işiten, her şeyi hakkıyla bilendir!
Ömer Nasuhi Bilmen : Sonra onları siz öldürmediniz velâkin Allah Teâlâ öldürdü. Ve attığın vakit sen atmadın, fakat Allah Teâlâ attı. Hem de mü'minleri taraf-ı İlâhisinden güzel bir imtihan ile imtihan etmek için. Şüphe yok ki Allah Teâlâ, bihakkın işiticidir, kemaliyle bilicidir.
Ömer Öngüt : Onları siz öldürmediniz, Allah öldürdü. Resulüm! Attığın zaman sen atmadın, Allah attı. Allah bunu, müminleri güzel bir imtihana tâbi tutmak için yapmıştı. Şüphesiz ki Allah işitendir, bilendir.
Şaban Piriş : (İşte o gün) onları siz öldürmediniz, fakat onları Allah öldürdü. Attığında da sen atmadın fakat müminleri güzel bir imtihanla denemek için Allah attı. Şüphesiz Allah işitendir, bilendir.
Suat Yıldırım : Siz savaşta onları kendi kuvvetinizle öldürmediniz, lâkin Allah öldürdü.(Ey Resulüm) Attığın vakit sen atmadın, lâkin Allah attı. Ve bunu, Allah müminleri güzel bir imtihana tâbi tutmak için yaptı. Şüphesiz ki Allah hakkıyla işitir ve bilir.
Süleyman Ateş : (O gün) Onları siz öldürmediniz, fakat onları Allâh öldürdü; (ey Muhammed), attığın zaman sen atmadın, fakat Allâh attı. Mü'minleri güzel bir imtihanla sınamak için (bunu yaptı). Doğrusu Allâh işitendir, bilendir.
Tefhim-ul Kuran : Onları siz öldürmediniz, ama onları Allah öldürdü; attığın zaman da sen atmadın, ama Allah attı. Mü'minleri kendinden güzel bir imtihanla imtihan etmek için (yaptı) . Hiç şüphesiz Allah, işitendir, bilendir.
Ümit Şimşek : Onları siz öldürmediniz, Allah öldürdü. Attığın zaman da sen atmadın, Allah attı. Bütün bunlar, mü'minleri sınamak için Allah katından gelen güzel bir imtihan idi. Muhakkak ki Allah herşeyi işitir, herşeyi bilir.
Yaşar Nuri Öztürk : Siz öldürmediniz onları, Allah öldürdü onları. Attığın zaman da sen atmadın, Allah attı. İnananları kendisinden güzel bir imtihanla denemek için yaptı bunu. Allah; işitendir, bilendir.


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}