» 71 / Nûh  7:

Kuran Sırası: 71
İniş Sırası: 71
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28

 » 71 / Nûh  Suresi: 7
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. وَإِنِّي (VÎNY) = ve innī : ve elbette ben
2. كُلَّمَا (KLME) = kullemā : her nezaman
3. دَعَوْتُهُمْ (D̃AVTHM) = deǎvtuhum : onları da'vet ettimse
4. لِتَغْفِرَ (LTĞFR) = liteğfira : bağışlaman için
5. لَهُمْ (LHM) = lehum : onları
6. جَعَلُوا (CALVE) = ceǎlū : koydular
7. أَصَابِعَهُمْ (ÊṦEBAHM) = eSābiǎhum : parmaklarını
8. فِي (FY) = fī :
9. اذَانِهِمْ ( ËZ̃ENHM) = āƶānihim : kulaklarına
10. وَاسْتَغْشَوْا (VESTĞŞVE) = vesteğşev : ve başlarına çektiler
11. ثِيَابَهُمْ (S̃YEBHM) = ṧiyābehum : örtülerini
12. وَأَصَرُّوا (VÊṦRVE) = ve eSarrū : ve direttiler
13. وَاسْتَكْبَرُوا (VESTKBRVE) = vestekberū : ve böbürlendiler
14. اسْتِكْبَارًا (ESTKBERE) = stikbāran : kibirle
ve elbette ben | her nezaman | onları da'vet ettimse | bağışlaman için | onları | koydular | parmaklarını | | kulaklarına | ve başlarına çektiler | örtülerini | ve direttiler | ve böbürlendiler | kibirle |

[] [KLL] [D̃AV] [ĞFR] [] [CAL] [ṦBA] [] [EZ̃N] [ĞŞV] [S̃VB] [ṦRR] [KBR] [KBR]
VÎNY KLME D̃AVTHM LTĞFR LHM CALVE ÊṦEBAHM FY ËZ̃ENHM VESTĞŞVE S̃YEBHM VÊṦRVE VESTKBRVE ESTKBERE

ve innī kullemā deǎvtuhum liteğfira lehum ceǎlū eSābiǎhum āƶānihim vesteğşev ṧiyābehum ve eSarrū vestekberū stikbāran
وإني كلما دعوتهم لتغفر لهم جعلوا أصابعهم في آذانهم واستغشوا ثيابهم وأصروا واستكبروا استكبارا

 » 71 / Nûh  Suresi: 7
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
وإني | VÎNY ve innī ve elbette ben And indeed, I
كلما ك ل ل | KLL KLME kullemā her nezaman every time,
دعوتهم د ع و | D̃AV D̃AVTHM deǎvtuhum onları da'vet ettimse I invited them
لتغفر غ ف ر | ĞFR LTĞFR liteğfira bağışlaman için that You may forgive
لهم | LHM lehum onları them,
جعلوا ج ع ل | CAL CALVE ceǎlū koydular they put
أصابعهم ص ب ع | ṦBA ÊṦEBAHM eSābiǎhum parmaklarını their fingers
في | FY in
آذانهم ا ذ ن | EZ̃N ËZ̃ENHM āƶānihim kulaklarına their ears
واستغشوا غ ش و | ĞŞV VESTĞŞVE vesteğşev ve başlarına çektiler and covered themselves
ثيابهم ث و ب | S̃VB S̃YEBHM ṧiyābehum örtülerini (with) their garments
وأصروا ص ر ر | ṦRR VÊṦRVE ve eSarrū ve direttiler and persisted
واستكبروا ك ب ر | KBR VESTKBRVE vestekberū ve böbürlendiler and were arrogant
استكبارا ك ب ر | KBR ESTKBERE stikbāran kibirle (with) pride.

71:7 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

ve elbette ben | her nezaman | onları da'vet ettimse | bağışlaman için | onları | koydular | parmaklarını | | kulaklarına | ve başlarına çektiler | örtülerini | ve direttiler | ve böbürlendiler | kibirle |

[] [KLL] [D̃AV] [ĞFR] [] [CAL] [ṦBA] [] [EZ̃N] [ĞŞV] [S̃VB] [ṦRR] [KBR] [KBR]
VÎNY KLME D̃AVTHM LTĞFR LHM CALVE ÊṦEBAHM FY ËZ̃ENHM VESTĞŞVE S̃YEBHM VÊṦRVE VESTKBRVE ESTKBERE

ve innī kullemā deǎvtuhum liteğfira lehum ceǎlū eSābiǎhum āƶānihim vesteğşev ṧiyābehum ve eSarrū vestekberū stikbāran
وإني كلما دعوتهم لتغفر لهم جعلوا أصابعهم في آذانهم واستغشوا ثيابهم وأصروا واستكبروا استكبارا

[] [ك ل ل] [د ع و] [غ ف ر] [] [ج ع ل] [ص ب ع] [] [ا ذ ن] [غ ش و] [ث و ب] [ص ر ر] [ك ب ر] [ك ب ر]

 » 71 / Nûh  Suresi: 7
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
وإني | VÎNY ve innī ve elbette ben And indeed, I
Vav,,Nun,Ye,
6,,50,10,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
ACC – accusative particle
PRON – 1st person singular object pronoun
الواو عاطفة
حرف نصب والياء ضمير متصل في محل نصب اسم «ان»
كلما ك ل ل | KLL KLME kullemā her nezaman every time,
Kef,Lam,Mim,Elif,
20,30,40,1,
T – time adverb
ظرف زمان
دعوتهم د ع و | D̃AV D̃AVTHM deǎvtuhum onları da'vet ettimse I invited them
Dal,Ayn,Vav,Te,He,Mim,
4,70,6,400,5,40,
V – 1st person singular perfect verb
PRON – subject pronoun
PRON – 3rd person masculine plural object pronoun
فعل ماض والتاء ضمير متصل في محل رفع فاعل و«هم» ضمير متصل في محل نصب مفعول به
لتغفر غ ف ر | ĞFR LTĞFR liteğfira bağışlaman için that You may forgive
Lam,Te,Ğayn,Fe,Re,
30,400,1000,80,200,
PRP – prefixed particle of purpose lām
V – 2nd person masculine singular imperfect verb, subjunctive mood
اللام لام التعليل
فعل مضارع منصوب
لهم | LHM lehum onları them,
Lam,He,Mim,
30,5,40,
P – prefixed preposition lām
PRON – 3rd person masculine plural personal pronoun
جار ومجرور
جعلوا ج ع ل | CAL CALVE ceǎlū koydular they put
Cim,Ayn,Lam,Vav,Elif,
3,70,30,6,1,
V – 3rd person masculine plural perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
أصابعهم ص ب ع | ṦBA ÊṦEBAHM eSābiǎhum parmaklarını their fingers
,Sad,Elif,Be,Ayn,He,Mim,
,90,1,2,70,5,40,
"N – accusative masculine plural noun → Finger
PRON – 3rd person masculine plural possessive pronoun"
اسم منصوب و«هم» ضمير متصل في محل جر بالاضافة
في | FY in
Fe,Ye,
80,10,
P – preposition
حرف جر
آذانهم ا ذ ن | EZ̃N ËZ̃ENHM āƶānihim kulaklarına their ears
,Zel,Elif,Nun,He,Mim,
,700,1,50,5,40,
"N – genitive feminine plural noun → Ear
PRON – 3rd person masculine plural possessive pronoun"
اسم مجرور و«هم» ضمير متصل في محل جر بالاضافة
واستغشوا غ ش و | ĞŞV VESTĞŞVE vesteğşev ve başlarına çektiler and covered themselves
Vav,Elif,Sin,Te,Ğayn,Şın,Vav,Elif,
6,1,60,400,1000,300,6,1,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
V – 3rd person masculine plural (form X) perfect verb
PRON – subject pronoun
الواو عاطفة
فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
ثيابهم ث و ب | S̃VB S̃YEBHM ṧiyābehum örtülerini (with) their garments
Se,Ye,Elif,Be,He,Mim,
500,10,1,2,5,40,
N – accusative masculine plural noun
PRON – 3rd person masculine plural possessive pronoun
اسم منصوب و«هم» ضمير متصل في محل جر بالاضافة
وأصروا ص ر ر | ṦRR VÊṦRVE ve eSarrū ve direttiler and persisted
Vav,,Sad,Re,Vav,Elif,
6,,90,200,6,1,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
V – 3rd person masculine plural (form IV) perfect verb
PRON – subject pronoun
الواو عاطفة
فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
واستكبروا ك ب ر | KBR VESTKBRVE vestekberū ve böbürlendiler and were arrogant
Vav,Elif,Sin,Te,Kef,Be,Re,Vav,Elif,
6,1,60,400,20,2,200,6,1,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
V – 3rd person masculine plural (form X) perfect verb
PRON – subject pronoun
الواو عاطفة
فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
استكبارا ك ب ر | KBR ESTKBERE stikbāran kibirle (with) pride.
Elif,Sin,Te,Kef,Be,Elif,Re,Elif,
1,60,400,20,2,1,200,1,
N – accusative masculine indefinite (form X) verbal noun
اسم منصوب
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |وَإِنِّي: ve elbette ben | كُلَّمَا: her nezaman | دَعَوْتُهُمْ: onları da'vet ettimse | لِتَغْفِرَ: bağışlaman için | لَهُمْ: onları | جَعَلُوا: koydular | أَصَابِعَهُمْ: parmaklarını | فِي: | اذَانِهِمْ: kulaklarına | وَاسْتَغْشَوْا: ve başlarına çektiler | ثِيَابَهُمْ: örtülerini | وَأَصَرُّوا: ve direttiler | وَاسْتَكْبَرُوا: ve böbürlendiler | اسْتِكْبَارًا: kibirle |
Kırık Meal (Harekesiz) : |وإني WÎNY ve elbette ben | كلما KLME her nezaman | دعوتهم D̃AWTHM onları da'vet ettimse | لتغفر LTĞFR bağışlaman için | لهم LHM onları | جعلوا CALWE koydular | أصابعهم ÊṦEBAHM parmaklarını | في FY | آذانهم ËZ̃ENHM kulaklarına | واستغشوا WESTĞŞWE ve başlarına çektiler | ثيابهم S̃YEBHM örtülerini | وأصروا WÊṦRWE ve direttiler | واستكبروا WESTKBRWE ve böbürlendiler | استكبارا ESTKBERE kibirle |
Kırık Meal (Okunuş) : |ve innī: ve elbette ben | kullemā: her nezaman | deǎvtuhum: onları da'vet ettimse | liteğfira: bağışlaman için | lehum: onları | ceǎlū: koydular | eSābiǎhum: parmaklarını | : | āƶānihim: kulaklarına | vesteğşev: ve başlarına çektiler | ṧiyābehum: örtülerini | ve eSarrū: ve direttiler | vestekberū: ve böbürlendiler | stikbāran: kibirle |
Kırık Meal (Transcript) : |VÎNY: ve elbette ben | KLME: her nezaman | D̃AVTHM: onları da'vet ettimse | LTĞFR: bağışlaman için | LHM: onları | CALVE: koydular | ÊṦEBAHM: parmaklarını | FY: | ËZ̃ENHM: kulaklarına | VESTĞŞVE: ve başlarına çektiler | S̃YEBHM: örtülerini | VÊṦRVE: ve direttiler | VESTKBRVE: ve böbürlendiler | ESTKBERE: kibirle |
Abdulbaki Gölpınarlı : Ve gerçekten de ben, onları, sen yarlıgayasın, suçlarını örtesin diye ne vakit çağırdıysam parmaklarıyla kulaklarını tıkadılar ve elbiselerine büründüler ve ısrâr ettiler ve ululandıkça ululanmaya kalkıştılar.
Adem Uğur : Gerçekten de, (imana gelmeleri ve böylece) günahlarını bağışlaman için onları ne zaman davet ettiysem, parmaklarını kulaklarına tıkadılar, (beni görmemek için) elbiselerine büründüler, ayak dirediler, kibirlendikçe kibirlendiler.
Ahmed Hulusi : "Muhakkak ki ben onları, senin mağfiretine davet ettikçe, parmaklarını kulaklarının içine tıkadılar, elbiselerine büründüler, (inançlarında) ısrar ettiler ve büyüklendikçe büyüklendiler. "
Ahmet Tekin : 'Ben, senin bağışlaman için onları ne zaman davet ettiysem, parmaklarını kulaklarına tıkadılar. Beni görmemek için elbiselerine büründüler. Ayak dirediler, kibirlendikçe kibirlendiler, serkeşlik, zorbalık ettiler.'
Ahmet Varol : Ben, senin kendilerini bağışlaman için onları ne zaman davet ettiysem parmaklarını kulaklarına tıkadılar, elbiselerini üzerlerine çektiler, (küfürlerinde) direndiler ve büyüklük tasladıkça tasladılar.
Ali Bulaç : "Doğrusu ben, onları bağışlaman için her davet edişimde, onlar parmaklarını kulaklarına tıkadılar, örtülerini başlarına çektiler ve büyüklük tasladıkça büyüklük gösterip direttiler.'
Ali Fikri Yavuz : Doğrusu ben, onları senin bağışlaman için her dâvet ettiğimde, onlar parmaklarını kulaklarına tıkadılar ve elbiselerine büründüler (ki beni görmesinler, küfürde) ısrar ettiler ve kibirlendikçe kibirlendiler.
Bekir Sadak : «Dogrusu ben Senin onlari bagislaman icin kendilerini her cagirisimda, parmaklarini kulaklarina tikadilar, elbiselerine burunduler, direndiler, buyuklendikce buyuklendiler.»
Celal Yıldırım : Hakikat ben, onları bağışlaman için ne kadar ,dâvet ettimse parmaklarını kulaklarına tıkadılar, elbiselerine örtünüp duymazlıktan geldiler ; (inkârda) İsrar edip büyüklük tasladıkça, tasladılar.
Diyanet İşleri : “Kuşkusuz sen onları bağışlayasın diye kendilerini her davet edişimde parmaklarını kulaklarına tıkadılar, elbiselerine büründüler, inanmamakta direndiler ve büyük bir kibir gösterdiler.”
Diyanet İşleri (eski) : 'Doğrusu ben Senin onları bağışlaman için kendilerini her çağırışımda, parmaklarını kulaklarına tıkadılar, elbiselerine büründüler, direndiler, büyüklendikçe büyüklendiler.'
Diyanet Vakfi : Gerçekten de, (imana gelmeleri ve böylece) günahlarını bağışlaman için onları ne zaman davet ettiysem, parmaklarını kulaklarına tıkadılar, (beni görmemek için) elbiselerine büründüler, ayak dirediler, kibirlendikçe kibirlendiler.
Edip Yüksel : 'Her ne zaman senin onları bağışlaman için onları çağırdıysam parmaklarını kulaklarına tıkadılar, elbiselerini başlarına örttüler, direndiler, büyüklendikçe büyüklendiler.'
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : «Ben onları senin bağışlaman için her davet ettiğimde, onlar parmaklarını kulaklarına tıkadılar, elbiselerine büründüler, ısrar ettiler, kibirlendikçe kibirlendiler.»
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Ve ben, onları bağışlaman için her davet ettiğimde onlar, parmaklarını kulaklarına tıkadılar, elbiselerine büründüler, direndiler ve kibirlendikçe kibirlendiler.
Elmalılı Hamdi Yazır : Ve ben onları mağfiret buyurman için her da'vet ettiğimde onlar parmaklarını kulaklarına tıkadılar ve esvablarına büründüler ve ısrar ettiler ve kibirlendikçe kibirlendiler
Fizilal-il Kuran : Doğrusu ben senin onları bağışlaman için kendilerini her çağrışımda, parmaklarını kulaklarına tıkadılar, elbiselerine büründüler, direndiler, büyüklendikçe büyüklendiler.
Gültekin Onan : "Doğrusu ben, onları bağışlaman için her davet edişimde, onlar parmaklarını kulaklarına tıkadılar, örtülerini başlarına çektiler ve büyüklük tasladıkça büyüklük gösterip direttiler."
Hakkı Yılmaz : (5-12) Nûh dedi ki: “Rabbim! Şüphesiz ben, toplumumu gece-gündüz/sürekli olarak davet ettim. Fakat benim çağırmam, onların sadece kaçmalarını artırdı. Ve şüphesiz ben, onları, Senin onları bağışlaman için her davet ettiğimde, onlar parmaklarını kulaklarına tıkadılar, elbiselerine büründüler, ısrar ettiler, kibirlendikçe de kibirlendiler. Sonra şüphesiz ben onları yüksek sesle çağırdım. Sonra şüphesiz onlar için ilan ettim. Onlar için gizli gizli de söyledim. Sonra dedim ki”: “Rabbinizin sizi bağışlamasını isteyin. Kesinlikle O, çok bağışlayıcıdır. Üzerinize gökten bol yağmur yağdırsın. Size mallar ve oğullar ile yardımda bulunsun, sizin için bahçeler kılsın, ırmaklar kılsın.
Hasan Basri Çantay : «Hakıykat ben, Senin kendilerini yarlığaman için, onları ne zaman da'vet etdiysem parmaklarını kulaklarına tıkadılar, elbiselerine büründüler ayak dirediler, büyüklük tasladılar da tasladılar».
Hayrat Neşriyat : 'Ve doğrusu ben, onlara mağfiret etmen için kendilerini ne zaman (îmân etmeye)da'vet ettiysem, parmaklarını kulaklarına tıkadılar, (beni görmemek için) elbiselerine büründüler, (inkârlarında da) ısrâr ettiler ve büyüklük tasladıkça tasladılar.'
İbni Kesir : Doğrusu ben; Senin onları bağışlaman için kendilerini davet ettiğim her seferinde, parmaklarını kulaklarına tıkadılar, elbiselerine büründüler, direndiler ve büyüklendikçe büyüklendiler.
İskender Evrenosoğlu : Ve muhakkak ki benim onları, Senin mağfiret etmen için her davet edişimde, (duymamak için) parmaklarını kulaklarına tıkadılar ve (görmemek için) elbiselerine büründüler ve (bu davranışlarında) ısrar ettiler ve kibirlenerek büyüklük tasladılar.
Muhammed Esed : Ve doğrusu, onlara bağışlayıcılığını göstereceğin ümidiyle ne zaman çağrıda bulunduysam parmaklarını kulaklarına tıkadılar, (günahkarlık) giysilerine büründüler, daha fazla inada kapıldılar ve boş gururlarında (daha da) azgınlaştılar.
Ömer Nasuhi Bilmen : (7-8) «Muhakak ki ben onlar için mağfiret buyurasın diye kendilerini her ne zaman dâvet etti isem parmaklarını kulaklarına tıkadılar ve libaslarına büründüler ve ısrar ettiler ve böbürleniverdiler. Sonra muhakkak ki ben onları, apaçık dâvet ettim.»
Ömer Öngüt : "Doğrusu ben, senin onları bağışlaman için ne kadar dâvet ettiysem, parmaklarını kulaklarına tıkadılar, elbiselerine büründüler, ayak dirediler, kibirlendikçe kibirlendiler. "
Şaban Piriş : Ben, onları senin bağışlaman için her ne zaman çağırdıysam, parmaklarını kulaklarına tıkayıp, elbiselerini başlarına bürüdüler, direndiler ve büyüklendikçe büyüklendiler.
Suat Yıldırım : Her ne zaman, onları bağışlaman için çağırdıysam, onlar parmaklarıyla kulaklarını tıkadılar. Esvaplarıyla örtündüler, direttiler ve çok kibirlendiler.
Süleyman Ateş : "Günâhlarını bağışlaman için onları (sana) ne kadar da'vet ettimse parmaklarını kulaklarına tıkadılar, örtülerini başlarına çektiler, direttiler, çok böbürlendiler."
Tefhim-ul Kuran : «Doğrusu ben, senin onları bağışlaman için her davet edişimde, onlar parmaklarını kulaklarına tıkadılar, örtülerini başlarına çektiler ve büyüklük tasladıkça büyüklük gösterip direttiler.»
Ümit Şimşek : 'Senin bağışlaman için onları her çağırışımda kulaklarını tıkadılar, elbiselerine büründüler, inat ettiler, kibirlendikçe kibirlendiler.
Yaşar Nuri Öztürk : "Ben onları, sen kendilerini affedesin diye çağırdıkça, parmaklarını kulaklarına tıkadılar, elbiseleriyle sarılıp sarmalandılar, inat ve ısrar ettiler ve kibirlendikçe kibirlendiler."


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}