» 44 / Duhân  58:

Kuran Sırası: 44
İniş Sırası: 64
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59

 » 44 / Duhân  Suresi: 58
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. فَإِنَّمَا (FÎNME) = feinnemā : kesinlikle
2. يَسَّرْنَاهُ (YSRNEH) = yessernāhu : biz o'nu kolaylaştırdık
3. بِلِسَانِكَ (BLSENK) = bilisānike : senin diline
4. لَعَلَّهُمْ (LALHM) = leǎllehum : umulur ki
5. يَتَذَكَّرُونَ (YTZ̃KRVN) = yeteƶekkerūne : düşünüp öğüt alırlar
kesinlikle | biz o'nu kolaylaştırdık | senin diline | umulur ki | düşünüp öğüt alırlar |

[] [YSR] [LSN] [] [Z̃KR]
FÎNME YSRNEH BLSENK LALHM YTZ̃KRVN

feinnemā yessernāhu bilisānike leǎllehum yeteƶekkerūne
فإنما يسرناه بلسانك لعلهم يتذكرون

 » 44 / Duhân  Suresi: 58
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
فإنما | FÎNME feinnemā kesinlikle Indeed,
يسرناه ي س ر | YSR YSRNEH yessernāhu biz o'nu kolaylaştırdık We have made it easy
بلسانك ل س ن | LSN BLSENK bilisānike senin diline in your tongue
لعلهم | LALHM leǎllehum umulur ki so that they may
يتذكرون ذ ك ر | Z̃KR YTZ̃KRVN yeteƶekkerūne düşünüp öğüt alırlar take heed.

44:58 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

kesinlikle | biz o'nu kolaylaştırdık | senin diline | umulur ki | düşünüp öğüt alırlar |

[] [YSR] [LSN] [] [Z̃KR]
FÎNME YSRNEH BLSENK LALHM YTZ̃KRVN

feinnemā yessernāhu bilisānike leǎllehum yeteƶekkerūne
فإنما يسرناه بلسانك لعلهم يتذكرون

[] [ي س ر] [ل س ن] [] [ذ ك ر]

 » 44 / Duhân  Suresi: 58
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
فإنما | FÎNME feinnemā kesinlikle Indeed,
Fe,,Nun,Mim,Elif,
80,,50,40,1,
REM – prefixed resumption particle
ACC – accusative particle
PREV – preventive particle
الفاء استئنافية
كافة ومكفوفة
يسرناه ي س ر | YSR YSRNEH yessernāhu biz o'nu kolaylaştırdık We have made it easy
Ye,Sin,Re,Nun,Elif,He,
10,60,200,50,1,5,
V – 1st person plural (form II) perfect verb
PRON – subject pronoun
PRON – 3rd person masculine singular object pronoun
فعل ماض و«نا» ضمير متصل في محل رفع فاعل والهاء ضمير متصل في محل نصب مفعول به
بلسانك ل س ن | LSN BLSENK bilisānike senin diline in your tongue
Be,Lam,Sin,Elif,Nun,Kef,
2,30,60,1,50,20,
"P – prefixed preposition bi
N – genitive masculine noun → Tongue
PRON – 2nd person masculine singular possessive pronoun"
جار ومجرور والكاف ضمير متصل في محل جر بالاضافة
لعلهم | LALHM leǎllehum umulur ki so that they may
Lam,Ayn,Lam,He,Mim,
30,70,30,5,40,
ACC – accusative particle
PRON – 3rd person masculine plural object pronoun
حرف نصب من اخوات «ان» و«هم» ضمير متصل في محل نصب اسم «لعل»
يتذكرون ذ ك ر | Z̃KR YTZ̃KRVN yeteƶekkerūne düşünüp öğüt alırlar take heed.
Ye,Te,Zel,Kef,Re,Vav,Nun,
10,400,700,20,200,6,50,
V – 3rd person masculine plural (form V) imperfect verb
PRON – subject pronoun
فعل مضارع والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |فَإِنَّمَا: kesinlikle | يَسَّرْنَاهُ: biz o'nu kolaylaştırdık | بِلِسَانِكَ: senin diline | لَعَلَّهُمْ: umulur ki | يَتَذَكَّرُونَ: düşünüp öğüt alırlar |
Kırık Meal (Harekesiz) : |فإنما FÎNME kesinlikle | يسرناه YSRNEH biz o'nu kolaylaştırdık | بلسانك BLSENK senin diline | لعلهم LALHM umulur ki | يتذكرون YTZ̃KRWN düşünüp öğüt alırlar |
Kırık Meal (Okunuş) : |feinnemā: kesinlikle | yessernāhu: biz o'nu kolaylaştırdık | bilisānike: senin diline | leǎllehum: umulur ki | yeteƶekkerūne: düşünüp öğüt alırlar |
Kırık Meal (Transcript) : |FÎNME: kesinlikle | YSRNEH: biz o'nu kolaylaştırdık | BLSENK: senin diline | LALHM: umulur ki | YTZ̃KRVN: düşünüp öğüt alırlar |
Abdulbaki Gölpınarlı : Gerçekten de öğüt alsınlar diye Kur'ân'ı senin dilinle indirdik, okuyuşunu da kolaylaştırdık.
Adem Uğur : Biz onu (Kur'an'ı), öğüt alalar diye senin dilinde indirerek kolayca anlaşılmasını sağladık.
Ahmed Hulusi : Biz Onu lisanın olarak kolaylaştırdık, umulur ki üzerinde düşünürler diye.
Ahmet Tekin : Biz Kur’ân’ı senin dilinle indirip kolaylaştırdık. Umulur ki, onlar düşünüp öğüt alırlar.
Ahmet Varol : Belki düşünüp öğüt alırlar diye onu (Kur'an'ı) senin dilinle kolaylaştırdık.
Ali Bulaç : Belki onlar öğüt alıp düşünürler diye, Biz onu (Kur'an'ı), senin dilinle kolaylaştırdık.
Ali Fikri Yavuz : Biz Kur’an’ı senin dilinle indirib onu (okuyuşunu) kolaylaştırdık; olur ki anlar ve öğüd alırlar.
Bekir Sadak : (58-59) Biz, ogut alirlar diye, Kuran'i senin dilinde indirerek kolayca anlasilmasini sagladik. Sen bekle, onlar da beklemektedirler. *
Celal Yıldırım : Biz O'nu (Kur'ân'ı) iyi düşünüp anlasınlar diye senin dilinle kolaylaştırdık.
Diyanet İşleri : (Ey Muhammed!) Biz Onu (Kur’an’ı) senin dilinle kolaylaştırdık ki, düşünüp öğüt alsınlar.
Diyanet İşleri (eski) : (58-59) Biz, öğüt alırlar diye, Kuran'ı senin dilinde indirerek kolayca anlaşılmasını sağladık. Sen bekle, onlar da beklemektedirler.
Diyanet Vakfi : Biz onu (Kur'an'ı), öğüt alalar diye senin dilinde indirerek kolayca anlaşılmasını sağladık.
Edip Yüksel : Öğüt alsınlar diye senin dilinle onu kolaylaştırdık.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Biz Kur'ân'ı senin dilinle indirip kolaylaştırdık. Umulur ki onlar öğüt alırlar.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Biz onu (Kur'an'ı) senin dilinle kolaylaştırdık, gerek ki iyi düşünsünler.
Elmalılı Hamdi Yazır : Biz onu sâde senin dilinle müyesser kıldık gerek ki iyi düşünsünler
Fizilal-il Kuran : Biz o Kur'an'ı senin dilinde indirerek kolaylaştırdık ki, düşünüp öğüt alsınlar.
Gültekin Onan : Belki onlar öğüt alıp düşünürler diye, biz onu (Kuran'ı), senin dilinle kolaylaştırdık.
Hakkı Yılmaz : İşte, Biz Kur’ân'ı onlar öğüt alsınlar diye senin dilinle kolaylaştırdık.
Hasan Basri Çantay : Biz onu, (iyi anlayıb) ibret alsınlar diye, ancak senin dilinle (indirerek) kolaylaşdırdık.
Hayrat Neşriyat : Artık onu (o Kur’ân’ı) sâdece senin dilinle (indirerek insanlara) kolaylaştırdık; tâ ki ibret alsınlar.
İbni Kesir : Biz; onu, öğüt alsınlar diye senin dilinde indirerek kolayca anlaşılmasını sağladık.
İskender Evrenosoğlu : İşte böylece O'nu (Kur'ân-ı Kerim'i), senin lisanın ile kolaylaştırdık. Umulur ki onlar tezekkür ederler.
Muhammed Esed : Böylece (ey Peygamber!) Biz bu (ilahi kelamı) senin kendi dilinde kolay anlaşılır kıldık ki, insanlar düşünüp ondan ders alabilsinler.
Ömer Nasuhi Bilmen : Şüphe yok ki, onu (Kur'an-ı Mübîn'i) senin lisanınla kolaylaştırdık. Umulur ki onlar tefekkür ederler.
Ömer Öngüt : Resulüm! Biz onu (Kur'an'ı) senin dilin ile kolaylaştırdık ki, düşünüp ibret alsınlar.
Şaban Piriş : Öğüt alsınlar diye onu senin dilin ile kolaylaştırdık.
Suat Yıldırım : Biz Kur’ân’ı, insanlar iyi anlayıp ibret alsınlar diye, senin dilinle indirerek anlaşılmasını kolaylaştırdık.
Süleyman Ateş : Biz o (Kur'â)n'ı senin diline kolaylaştırdık ki, düşünüp öğüt alsınlar.
Tefhim-ul Kuran : Belki onlar öğüt alıp düşünürler diye, biz onu (Kur'an'ı), senin dilinle kolaylaştırdık.
Ümit Şimşek : İyice düşünüp öğüt alsınlar diye, Biz bu Kur'ân'ı senin dilinde indirdik ve kolaylaştırdık.
Yaşar Nuri Öztürk : Biz o Kur'an'ı senin dilinle/senin diline kolaylaştırdık ki, düşünüp öğüt alabilsinler.


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}