İbni Kesir Meali |
|
Ha, Mim.(44:1) | |
Apaçık kitaba andolsun ki;(44:2) | |
Gerçekten Biz; onu, mübarek bir gecede indirdik. Doğrusu Biz, uyarıcı idik.(44:3) | |
Ki onda her hikmetli iş ayrılır.(44:4) | |
Katımızdan bir emirle. Muhakkak ki Biz, peygamber gönderenleriz.(44:5) | |
Rabbından bir rahmet olarak. Gerçekten O; Semi, Alim olanın kendisidir.(44:6) | |
Göklerin, yerin ve ikisi arasında bulunanların Rabbından. Şayet kesin olarak inanıyorsanız.(44:7) | |
Ondan başka ilah yoktur. Diriltir ve öldürür. Sizin de Rabbınızdır, sizden önceki atalarınızın da Rabbıdır.(44:8) | |
Hayır, onlar şüphe içinde oynayıp dururlar.(44:9) | |
Öyleyse sen gözle. Göğün açıkça bir duman çıkaracağı gün;(44:10) | |
İnsanları bürüyecektir. Bu; elim bir azabdır.(44:11) | |
Rabbımız; bu azabı bizden kaldır. Doğrusu biz, artık mü'minleriz.(44:12) | |
Nerede onlarda öğüt almak? Kendilerine gerçeği açıklayan bir peygamber gelmişti.(44:13) | |
Ondan yüz çevirmişler; belletilmiş delinin biri, demişlerdi(44:14) | |
Biz, az bir süre için azabı kaldıracağız. Ama siz, eski halinize döneceksiniz.(44:15) | |
(16-17) Pek şiddetli, satvetli bir tutuşla tutacağımız gün şüphe yok ki, Biz intikam alıcılarız. Andolsun ki, onlardan evvel Fir'avun'un kavmini bir imtihana tâbi tuttuk ve onlara kerîm bir peygamber gelmişti.(44:16) | |
Andolsun ki; onlardan önce Firavun kavmini de denemiştik ve onlara kerim bir peygamber gelmişti.(44:17) | |
Allah'ın kullarını bana teslim edin. Doğrusu ben, size gönderilmiş emin bir peygamberim.(44:18) | |
Allah'a karşı yücelik taslamayın. Doğrusu ben, size açık bir burhan getirdim.(44:19) | |
Beni taşlamanızdan ötürü; benim de Rabbım, sizin de Rabbınız olana sığındım.(44:20) | |
Eğer bana inanmazsanız; benden uzaklaşıp gidin.(44:21) | |
Bunlar, suçlu bir kavimdir, diyerek Rabbına dua etti.(44:22) | |
Öyleyse kullarımı geceleyin yürüt, siz muhakkak takip olunacaksınız.(44:23) | |
Denizi sakin iken geride bırak. Doğrusu onlar, suda boğulacak bir ordudur.(44:24) | |
Onlar, nice nice bağları, pınarları bırakmışlardı.(44:25) | |
Ekinleri, muhteşem konakları da.(44:26) | |
Zevk ve safa sürdükleri nimetleri de.(44:27) | |
İşte böyle. Onlara başka kavimleri mirasçı kıldık.(44:28) | |
Gök ve yer onların helakine ağlamadı. Ve onlar, mühlet verilenler de olmadı.(44:29) | |
Andolsun ki; İsrailoğullarını horlayıcı azabdan kurtardık,(44:30) | |
Firavun'dan. Doğrusu o, azgın bir zorba idi.(44:31) | |
Ve andolsun ki; Biz, onları bile bile alemler üzerinde seçkin kıldık.(44:32) | |
Onlara ayetlerden öylelerini verdik ki; her birinde açıkça bir imtihan vardı.(44:33) | |
Bunlar gerçekten derler ki:(44:34) | |
O, ilk ölümümüzden başkası değildir. Ve biz, diriltilip kaldırılacaklar da değiliz.(44:35) | |
Doğru sözlüler iseniz; bize babalarımıza getirsenize.(44:36) | |
Bunlar mı daha hayırlı, yoksa Tübba kavmi ile onlardan evvel gelenler mi? Biz, onları helak ettik. Muhakkak ki onlar, mücrimler idiler.(44:37) | |
Biz; gökleri, yeri ve ikisinin arasındakileri oyun ve oyalanma olsun diye yaratmadık.(44:38) | |
Biz; onları, ancak hak ile yarattık. Ne var ki onların çoğu, bilmezler.(44:39) | |
Muhakkak ki ayırdetme günü, hepsinin bir arada bulunacağı vakittir.(44:40) | |
O gün; dostun dosta hiç bir yardımı olmaz, yardım da görmezler.(44:41) | |
Ancak Allah'ın merhamet ettiği müstesna. Muhakkak ki O; Aziz, Rahim olanın kendisidir.(44:42) | |
Doğrusu zakkum ağacı;(44:43) | |
Günahkarların yiyeceğidir.(44:44) | |
Erimiş maden gibidir. Karınlarında kaynar,(44:45) | |
Suyun kaynaması gibi.(44:46) | |
Yakalayın onu, cehennemin ortasına sürükleyin.(44:47) | |
Sonra azab olarak başına kaynar su dökün.(44:48) | |
Tad bakalım; hani güçlü olan, değerli olan yalnız sendin?(44:49) | |
İşte bu; doğrusu şüphelenip durduğunuz şeydir.(44:50) | |
Müttakiler ise; muhakkak ki emin bir makamdadırlar.(44:51) | |
Bahçelerde ve pınar başlarında.(44:52) | |
İnce ipekten ve parlak atlastan giyerler, karşılıklı otururlar.(44:53) | |
İşte böyle. Onları iri siyah gözlülerle evlendiririz.(44:54) | |
Orada emniyet içerisinde her meyveyi isteyebilirler.(44:55) | |
Orada ilk ölümden başka bir ölüm tatmazlar. Ve onları cehennem azabından korumuştur.(44:56) | |
Rabbından bir lutuf olarak. İşte bu, büyük kurtuluşun kendisidir.(44:57) | |
Biz; onu, öğüt alsınlar diye senin dilinde indirerek kolayca anlaşılmasını sağladık.(44:58) | |
Öyleyse bekle, onlar da beklemektedirler.(44:59) | |