» 13 / Ra’d  37:

Kuran Sırası: 13
İniş Sırası: 96
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43

 » 13 / Ra’d  Suresi: 37
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. وَكَذَٰلِكَ (VKZ̃LK) = ve keƶālike : ve işte
2. أَنْزَلْنَاهُ (ÊNZLNEH) = enzelnāhu : biz onu indirdik
3. حُكْمًا (ḪKME) = Hukmen : bir hüküm olarak
4. عَرَبِيًّا (ARBYE) = ǎrabiyyen : arapça
5. وَلَئِنِ (VLÙN) = veleini : ve eğer
6. اتَّبَعْتَ (ETBAT) = ttebeǎ'te : uyarsan
7. أَهْوَاءَهُمْ (ÊHVEÙHM) = ehvā'ehum : onların keyiflerine
8. بَعْدَمَا (BAD̃ME) = beǎ'demā : sonra
9. جَاءَكَ (CEÙK) = cā'eke : sana gelen
10. مِنَ (MN) = mine : -den
11. الْعِلْمِ (ELALM) = l-ǐlmi : ilim-
12. مَا (ME) = mā : artık yoktur
13. لَكَ (LK) = leke : senin için
14. مِنَ (MN) = mine :
15. اللَّهِ (ELLH) = llahi : Allah'tan
16. مِنْ (MN) = min : hiçbir
17. وَلِيٍّ (VLY) = veliyyin : dost
18. وَلَا (VLE) = ve lā : ne de
19. وَاقٍ (VEG) = vāḳin : bir koruyucu
ve işte | biz onu indirdik | bir hüküm olarak | arapça | ve eğer | uyarsan | onların keyiflerine | sonra | sana gelen | -den | ilim- | artık yoktur | senin için | | Allah'tan | hiçbir | dost | ne de | bir koruyucu |

[] [NZL] [ḪKM] [ARB] [] [TBA] [HVY] [BAD̃] [CYE] [] [ALM] [] [] [] [] [] [VLY] [] [VGY]
VKZ̃LK ÊNZLNEH ḪKME ARBYE VLÙN ETBAT ÊHVEÙHM BAD̃ME CEÙK MN ELALM ME LK MN ELLH MN VLY VLE VEG

ve keƶālike enzelnāhu Hukmen ǎrabiyyen veleini ttebeǎ'te ehvā'ehum beǎ'demā cā'eke mine l-ǐlmi leke mine llahi min veliyyin ve lā vāḳin
وكذلك أنزلناه حكما عربيا ولئن اتبعت أهواءهم بعدما جاءك من العلم ما لك من الله من ولي ولا واق

 » 13 / Ra’d  Suresi: 37
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
وكذلك | VKZ̃LK ve keƶālike ve işte And thus
أنزلناه ن ز ل | NZL ÊNZLNEH enzelnāhu biz onu indirdik We have revealed it
حكما ح ك م | ḪKM ḪKME Hukmen bir hüküm olarak (to be) a judgment of authority
عربيا ع ر ب | ARB ARBYE ǎrabiyyen arapça (in) Arabic.
ولئن | VLÙN veleini ve eğer And if
اتبعت ت ب ع | TBA ETBAT ttebeǎ'te uyarsan you follow
أهواءهم ه و ي | HVY ÊHVEÙHM ehvā'ehum onların keyiflerine their desires
بعدما ب ع د | BAD̃ BAD̃ME beǎ'demā sonra after what
جاءك ج ي ا | CYE CEÙK cā'eke sana gelen came to you
من | MN mine -den of
العلم ع ل م | ALM ELALM l-ǐlmi ilim- the knowledge,
ما | ME artık yoktur not
لك | LK leke senin için for you
من | MN mine against
الله | ELLH llahi Allah'tan Allah
من | MN min hiçbir any
ولي و ل ي | VLY VLY veliyyin dost protector
ولا | VLE ve lā ne de and not
واق و ق ي | VGY VEG vāḳin bir koruyucu defender.

13:37 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

ve işte | biz onu indirdik | bir hüküm olarak | arapça | ve eğer | uyarsan | onların keyiflerine | sonra | sana gelen | -den | ilim- | artık yoktur | senin için | | Allah'tan | hiçbir | dost | ne de | bir koruyucu |

[] [NZL] [ḪKM] [ARB] [] [TBA] [HVY] [BAD̃] [CYE] [] [ALM] [] [] [] [] [] [VLY] [] [VGY]
VKZ̃LK ÊNZLNEH ḪKME ARBYE VLÙN ETBAT ÊHVEÙHM BAD̃ME CEÙK MN ELALM ME LK MN ELLH MN VLY VLE VEG

ve keƶālike enzelnāhu Hukmen ǎrabiyyen veleini ttebeǎ'te ehvā'ehum beǎ'demā cā'eke mine l-ǐlmi leke mine llahi min veliyyin ve lā vāḳin
وكذلك أنزلناه حكما عربيا ولئن اتبعت أهواءهم بعدما جاءك من العلم ما لك من الله من ولي ولا واق

[] [ن ز ل] [ح ك م] [ع ر ب] [] [ت ب ع] [ه و ي] [ب ع د] [ج ي ا] [] [ع ل م] [] [] [] [] [] [و ل ي] [] [و ق ي]

 » 13 / Ra’d  Suresi: 37
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
وكذلك | VKZ̃LK ve keƶālike ve işte And thus
Vav,Kef,Zel,Lam,Kef,
6,20,700,30,20,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
P – prefixed preposition ka
DEM – masculine singular demonstrative pronoun
الواو عاطفة
جار ومجرور
أنزلناه ن ز ل | NZL ÊNZLNEH enzelnāhu biz onu indirdik We have revealed it
,Nun,Ze,Lam,Nun,Elif,He,
,50,7,30,50,1,5,
V – 1st person plural (form IV) perfect verb
PRON – subject pronoun
PRON – 3rd person masculine singular object pronoun
فعل ماض و«نا» ضمير متصل في محل رفع فاعل والهاء ضمير متصل في محل نصب مفعول به
حكما ح ك م | ḪKM ḪKME Hukmen bir hüküm olarak (to be) a judgment of authority
Ha,Kef,Mim,Elif,
8,20,40,1,
N – accusative masculine indefinite noun
اسم منصوب
عربيا ع ر ب | ARB ARBYE ǎrabiyyen arapça (in) Arabic.
Ayn,Re,Be,Ye,Elif,
70,200,2,10,1,
"ADJ – accusative masculine singular indefinite adjective → Arabic"
صفة منصوبة
ولئن | VLÙN veleini ve eğer And if
Vav,Lam,,Nun,
6,30,,50,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
EMPH – emphatic prefix lām
COND – conditional particle
الواو عاطفة
اللام لام التوكيد
حرف شرط
اتبعت ت ب ع | TBA ETBAT ttebeǎ'te uyarsan you follow
Elif,Te,Be,Ayn,Te,
1,400,2,70,400,
V – 2nd person masculine singular (form VIII) perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض والتاء ضمير متصل في محل رفع فاعل
أهواءهم ه و ي | HVY ÊHVEÙHM ehvā'ehum onların keyiflerine their desires
,He,Vav,Elif,,He,Mim,
,5,6,1,,5,40,
N – accusative masculine plural noun
PRON – 3rd person masculine plural possessive pronoun
اسم منصوب و«هم» ضمير متصل في محل جر بالاضافة
بعدما ب ع د | BAD̃ BAD̃ME beǎ'demā sonra after what
Be,Ayn,Dal,Mim,Elif,
2,70,4,40,1,
T – time adverb
REL – relative pronoun
ظرف زمان
اسم موصول
جاءك ج ي ا | CYE CEÙK cā'eke sana gelen came to you
Cim,Elif,,Kef,
3,1,,20,
V – 3rd person masculine singular perfect verb
PRON – 2nd person masculine singular object pronoun
فعل ماض والكاف ضمير متصل في محل نصب مفعول به
من | MN mine -den of
Mim,Nun,
40,50,
P – preposition
حرف جر
العلم ع ل م | ALM ELALM l-ǐlmi ilim- the knowledge,
Elif,Lam,Ayn,Lam,Mim,
1,30,70,30,40,
N – genitive masculine noun
اسم مجرور
ما | ME artık yoktur not
Mim,Elif,
40,1,
NEG – negative particle
حرف نفي
لك | LK leke senin için for you
Lam,Kef,
30,20,
P – prefixed preposition lām
PRON – 2nd person masculine singular personal pronoun
جار ومجرور
من | MN mine against
Mim,Nun,
40,50,
P – preposition
حرف جر
الله | ELLH llahi Allah'tan Allah
Elif,Lam,Lam,He,
1,30,30,5,
"PN – genitive proper noun → Allah"
لفظ الجلالة مجرور
من | MN min hiçbir any
Mim,Nun,
40,50,
P – preposition
حرف جر
ولي و ل ي | VLY VLY veliyyin dost protector
Vav,Lam,Ye,
6,30,10,
N – genitive masculine indefinite noun
اسم مجرور
ولا | VLE ve lā ne de and not
Vav,Lam,Elif,
6,30,1,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
NEG – negative particle
الواو عاطفة
حرف نفي
واق و ق ي | VGY VEG vāḳin bir koruyucu defender.
Vav,Elif,Gaf,
6,1,100,
N – genitive masculine indefinite active participle
اسم مجرور
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |وَكَذَٰلِكَ: ve işte | أَنْزَلْنَاهُ: biz onu indirdik | حُكْمًا: bir hüküm olarak | عَرَبِيًّا: arapça | وَلَئِنِ: ve eğer | اتَّبَعْتَ: uyarsan | أَهْوَاءَهُمْ: onların keyiflerine | بَعْدَمَا: sonra | جَاءَكَ: sana gelen | مِنَ: -den | الْعِلْمِ: ilim- | مَا: artık yoktur | لَكَ: senin için | مِنَ: | اللَّهِ: Allah'tan | مِنْ: hiçbir | وَلِيٍّ: dost | وَلَا: ne de | وَاقٍ: bir koruyucu |
Kırık Meal (Harekesiz) : |وكذلك WKZ̃LK ve işte | أنزلناه ÊNZLNEH biz onu indirdik | حكما ḪKME bir hüküm olarak | عربيا ARBYE arapça | ولئن WLÙN ve eğer | اتبعت ETBAT uyarsan | أهواءهم ÊHWEÙHM onların keyiflerine | بعدما BAD̃ME sonra | جاءك CEÙK sana gelen | من MN -den | العلم ELALM ilim- | ما ME artık yoktur | لك LK senin için | من MN | الله ELLH Allah'tan | من MN hiçbir | ولي WLY dost | ولا WLE ne de | واق WEG bir koruyucu |
Kırık Meal (Okunuş) : |ve keƶālike: ve işte | enzelnāhu: biz onu indirdik | Hukmen: bir hüküm olarak | ǎrabiyyen: arapça | veleini: ve eğer | ttebeǎ'te: uyarsan | ehvā'ehum: onların keyiflerine | beǎ'demā: sonra | cā'eke: sana gelen | mine: -den | l-ǐlmi: ilim- | : artık yoktur | leke: senin için | mine: | llahi: Allah'tan | min: hiçbir | veliyyin: dost | ve lā: ne de | vāḳin: bir koruyucu |
Kırık Meal (Transcript) : |VKZ̃LK: ve işte | ÊNZLNEH: biz onu indirdik | ḪKME: bir hüküm olarak | ARBYE: arapça | VLÙN: ve eğer | ETBAT: uyarsan | ÊHVEÙHM: onların keyiflerine | BAD̃ME: sonra | CEÙK: sana gelen | MN: -den | ELALM: ilim- | ME: artık yoktur | LK: senin için | MN: | ELLH: Allah'tan | MN: hiçbir | VLY: dost | VLE: ne de | VEG: bir koruyucu |
Abdulbaki Gölpınarlı : İşte böylece onu -Arapça bir hükümdür- indirdik. Sence bilindikten sonra tutar da onların dileklerine uyarsan Allah'a karşı ne bir dost bulunur sana, ne de seni ondan koruyacak biri.
Adem Uğur : Ve böylece biz onu Arapça bir hüküm (hikmetli bir söz) olarak indirdik. Eğer sana gelen bu ilimden sonra, onların arzularına uyarsan, (işte o zaman) Allah tarafından senin ne bir dostun ne de koruyucun vardır.
Ahmed Hulusi : İşte biz Onu Arapça bir hüküm olarak inzâl ettik. . . Yemin olsun ki, sana gelen ilimden sonra onların kuruntularına tâbi olursan, senin Allâh'tan ne bir Veliyy'in ve ne de bir koruyanın olur.
Ahmet Tekin : Dinî, sosyal, siyasî esasları içeren birbirine benzer kitaplar vahyettiğimiz gibi, bunların en mükemmeli ve sonuncusu Kurân’ı açık edebî bir Arapça ile, hükümranlık sağlayan bir kitap, uygulamalı bir anayasa, bütün anlaşmazlıkları çözen hâkim bir kanun, hikmetli bir söz, muhkem bir şeriat olarak indirdik. Eğer sana gelen bu kadar bilgiden sonra, onların şahsî arzu ve ihtiraslarına uyarsan seni Allah’ın azabından koruyacak ne bir dostun, ne bir koruyanın bulunur.
Ahmet Varol : İşte böylece biz onu Arapça bir hüküm olarak indirdik. Sana gelen bu ilimden sonra onların arzularına uyarsan senin için Allah'tan ne bir yardımcı ne de bir koruyucu olur.
Ali Bulaç : İşte böylece biz onu (Kur'an'ı) Arapça bir hüküm olarak indirdik. Andolsun, sana gelen bu ilimden sonra, onların heva (istek ve tutku)larına uyacak olursan, senin için Allah'tan ne bir yardımcı, dost, ne bir koruyucu vardır.
Ali Fikri Yavuz : İşte biz, o Kur’ân’ı böyle Arapça bir hikmet olarak indirdik. Andolsun ki, eğer sana vahy ile gelen bu ilimden sonra, kâfirlerin arzularına uyacak olursan, senin için, Allah’ın azabından kurtaracak ne bir yardımcı, ne de bir koruyucu vardır.
Bekir Sadak : Boylece Biz Kuran'i arabca bir hukum ve hikmet olarak indirdik. Sana ilim geldikten sonra onlarin heveslerine uyarsan, and olsun ki, Allah katinda sana bir dost ve seni koruyan cikmaz. *
Celal Yıldırım : Ve işte böylece Kur'ân'ı Arapça bir hüküm (ve hikmet) olarak indirdik. Artık (ey peygamber!) sana gelen (bunca) ilimden sonra onların heveslerine uyacak olursan, senin için Allah'tan ne bir yardımcı dost, ne de bir koruyucu vardır.
Diyanet İşleri : Böylece biz onu (Kur’an’ı) Arapça bir hüküm olarak indirdik. Sana gelen bu ilimden sonra eğer sen onların heva ve heveslerine uyarsan, Allah tarafından senin için ne bir dost vardır, ne de bir koruyucu.
Diyanet İşleri (eski) : Böylece Biz Kuran'ı Arapça bir hüküm ve hikmet olarak indirdik. Sana ilim geldikten sonra onların heveslerine uyarsan, and olsun ki, Allah katında sana bir dost ve seni koruyan çıkmaz.
Diyanet Vakfi : Ve böylece biz onu Arapça bir hüküm (hikmetli bir söz) olarak indirdik. Eğer sana gelen bu ilimden sonra, onların arzularına uyarsan, (işte o zaman) Allah tarafından senin ne bir dostun ne de koruyucun vardır.
Edip Yüksel : Böylece onu Arapça bir yasa olarak indirdik. Sana gelen bilgiden sonra onların keyfine uyarsan ALLAH'a karşı ne bir dostun ne de bir koruyucun olamaz.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Ve işte biz o Kur'ân'ı Arapça bir hüküm olarak indirdik. Yemin olsun ki, eğer sen, sana vahiyle gelen bu bilgiden sonra onların keyiflerine uyacak olursan, sana Allah'dan ne bir dost vardır, ne de bir koruyucu.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Ve işte Biz o Kur'an'ı Arapça bir hüküm olmak üzere indirdik. Andolsun ki eğer sen, sana vahiyle gelen bu ilimden sonra onların arzularına uyacak olursan, sana Allah'tan ne bir dost vardır, ne de bir koruyucu.
Elmalılı Hamdi Yazır : Ve işte biz o Kur'anı böyle arabiyyen hâkim olmak üzere indirdik, kasem olsun ki eğer sen sana vahyile gelen bu ilimden sonra onların hevalarına uyacak olursan sana Allahtan ne bir velîy vardır, ne de vikaye edecek
Fizilal-il Kuran : Bunun yanısıra biz onu Arapça bir hüküm sistemi olarak indirdik. Eğer sana gelen bu bilgiden sonra onların keyfi arzularına uyacak olursan, seni Allah'ın elinden kurtaracak bir destekçi, bir koruyucu bulamazsın.
Gültekin Onan : İşte böylece biz onu (Kuran'ı) Arapça bir hüküm olarak indirdik. Andolsun, sana gelen bu ilimden sonra, onların heva (istek ve tutku)larına uyacak olursan, senin için Tanrı'dan ne bir yardımcı, dost, ne bir koruyucu vardır.
Hakkı Yılmaz : "Ve Biz, böylece Kur’ân'ı Arapça; mükemmel bir yasa olarak indirdik. Ve eğer sana gelen bilgiden sonra onların boş-iğreti arzularına uyarsan, Allah'tan sana “bir yardımcı, yol gösterici yakın ve bir koruyucu” yoktur. "
Hasan Basri Çantay : İşte biz onu (Kur'ânı) böyle Arabca bir hikmet olarak indirdik. Andolsun ki sana (vahy ile) gelen (bu) ilimden sonra onların hevâ (ve heves) lerine uyarsan Allahdan senin için ne bir yardımcı vardır, ne de bir koruyucu.
Hayrat Neşriyat : İşte böylece onu (o Kur’ân’ı) Arabca bir hüküm olarak indirdik. And olsun ki, eğer sana (vahiyle) gelen ilimden sonra onların arzularına uyacak olursan, Allah’dan senin için ne bir dost, ne de bir koruyucu vardır.
İbni Kesir : İşte böylece Biz, onu arapça bir hüküm olarak indirdik. Sana gelen bilgiden sonra, onların heveslerine uyarsan; andolsun ki Allah katından sana bir dost ve koruyucu çıkmaz.
İskender Evrenosoğlu : İşte böyle O'nu, Arapça bir hüküm olarak indirdik. Sana ilimden bunca şey geldikten sonra eğer onların heveslerine tâbî olursan, elbette senin için Allah'tan başka bir dost ve bir koruyucu yoktur.
Muhammed Esed : Biz bu (ilahi kelamı) işte böyle Arap dilinde, bir hüküm ve hikmet (kaynağı) olarak indirdik. Ve gerçek şu ki, eğer sana (vahyi) bilgi geldikten sonra kalkıp insanların gelgeç isteklerine uyarsan, (bil ki) Allah'a karşı ne bir koruyucu ne de bir yardımcı bulabilirsin!
Ömer Nasuhi Bilmen : Ve işte Biz onu (Kur'an'ı) Arapça bir hüküm olarak indirdik ve andolsun ki, eğer sana gelen ilmden sonra onların hevâlarına uyacak olursan senin için Allah'tan ne bir yardımcı vardır, ne de bir koruyucu.
Ömer Öngüt : İşte biz böylece onu Arapça bir hüküm olarak indirdik. Eğer sana gelen ilimden sonra onların hevâlarına uyarsan, andolsun ki Allah katından sana ne bir dost ne de bir koruyucu çıkmaz.
Şaban Piriş : İşte böylece Kur’an’ı Arapça bir hüküm olarak indirdik. Sana ilim geldikten sonra onların heveslerine uyarsan, and olsun ki, Allah katında sana bir veli ve koruyucu olamaz.
Suat Yıldırım : Böylece biz Kur’ân’ı Arapça bir hüküm ve hikmet olarak indirdik. Şayet, sana gelen bunca ilimden sonra o muhaliflerin keyiflerine uyacak olursan, Allah’ın cezasından seni koruyacak ne bir dost, ne bir hâmi bulamazsın.
Süleyman Ateş : Ve işte biz onu, Arapça bir hüküm (hikmet gereğince hükmeden bir Kitap) olarak indirdik. Eğer sana gelen bu ilimden sonra onların keyiflerine uyarsan, artık seni Allah'tan kurtaracak ne bir veli ne de koruyucu olmaz.
Tefhim-ul Kuran : İşte böylece biz onu (Kur'an'ı) Arapça bir hüküm olarak indirdik. Andolsun, sana gelen bu ilimden sonra, onların heva (istek ve tutku) larına uyacak olursan, senin için Allah'tan ne bir yardımcı, dost, ne de bir koruyucu vardır.
Ümit Şimşek : Böylece Biz onu Arapça bir hüküm ve hikmet kaynağı olarak indirdik. Sana gelmiş olan ilimden sonra sen onların heveslerine uyarsan, seni Allah'ın elinden kurtaracak ne bir dostun olur, ne bir koruyucun.
Yaşar Nuri Öztürk : İşte biz o Kur'an'ı Arapça bir hüküm kaynağı olarak indirdik. Eğer sana gelen ilimden sonra onların keyiflerine uyarsan, Allah'tan sana ne bir dost nasip olur ne de bir koruyucu.


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}