» 40 / Mü’min  56:

Kuran Sırası: 40
İniş Sırası: 60
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85

 » 40 / Mü’min  Suresi: 56
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. إِنَّ (ÎN) = inne : şüphesiz
2. الَّذِينَ (ELZ̃YN) = elleƶīne : kimseler
3. يُجَادِلُونَ (YCED̃LVN) = yucādilūne : tartışan(lar)
4. فِي (FY) = fī : hakkında
5. ايَاتِ ( ËYET) = āyāti : ayetleri
6. اللَّهِ (ELLH) = llahi : Allah'ın
7. بِغَيْرِ (BĞYR) = biğayri : olmadan
8. سُلْطَانٍ (SLŦEN) = sulTānin : (hiçbir) delil
9. أَتَاهُمْ (ÊTEHM) = etāhum : kendilerine gelen
10. إِنْ (ÎN) = in : yoktur
11. فِي (FY) = fī :
12. صُدُورِهِمْ (ṦD̃VRHM) = Sudūrihim : onların göğüslerinde
13. إِلَّا (ÎLE) = illā : başka bir şey
14. كِبْرٌ (KBR) = kibrun : büyüklük (taslamaktan)
15. مَا (ME) = mā :
16. هُمْ (HM) = hum : onlar
17. بِبَالِغِيهِ (BBELĞYH) = bibāliğīhi : erişemeyecekleri
18. فَاسْتَعِذْ (FESTAZ̃) = festeǐƶ : sen sığın
19. بِاللَّهِ (BELLH) = billahi : Allah'a
20. إِنَّهُ (ÎNH) = innehu : çünkü O
21. هُوَ (HV) = huve : O'dur
22. السَّمِيعُ (ELSMYA) = s-semīǔ : işiten
23. الْبَصِيرُ (ELBṦYR) = l-beSīru : gören
şüphesiz | kimseler | tartışan(lar) | hakkında | ayetleri | Allah'ın | olmadan | (hiçbir) delil | kendilerine gelen | yoktur | | onların göğüslerinde | başka bir şey | büyüklük (taslamaktan) | | onlar | erişemeyecekleri | sen sığın | Allah'a | çünkü O | O'dur | işiten | gören |

[] [] [CD̃L] [] [EYY] [] [ĞYR] [SLŦ] [ETY] [] [] [ṦD̃R] [] [KBR] [] [] [BLĞ] [AVZ̃] [] [] [] [SMA] [BṦR]
ÎN ELZ̃YN YCED̃LVN FY ËYET ELLH BĞYR SLŦEN ÊTEHM ÎN FY ṦD̃VRHM ÎLE KBR ME HM BBELĞYH FESTAZ̃ BELLH ÎNH HV ELSMYA ELBṦYR

inne elleƶīne yucādilūne āyāti llahi biğayri sulTānin etāhum in Sudūrihim illā kibrun hum bibāliğīhi festeǐƶ billahi innehu huve s-semīǔ l-beSīru
إن الذين يجادلون في آيات الله بغير سلطان أتاهم إن في صدورهم إلا كبر ما هم ببالغيه فاستعذ بالله إنه هو السميع البصير

 » 40 / Mü’min  Suresi: 56
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
إن | ÎN inne şüphesiz Indeed,
الذين | ELZ̃YN elleƶīne kimseler those who
يجادلون ج د ل | CD̃L YCED̃LVN yucādilūne tartışan(lar) dispute
في | FY hakkında concerning
آيات ا ي ي | EYY ËYET āyāti ayetleri (the) Signs
الله | ELLH llahi Allah'ın (of) Allah
بغير غ ي ر | ĞYR BĞYR biğayri olmadan without
سلطان س ل ط | SLŦ SLŦEN sulTānin (hiçbir) delil any authority
أتاهم ا ت ي | ETY ÊTEHM etāhum kendilerine gelen (which) came to them,
إن | ÎN in yoktur not
في | FY (is) in
صدورهم ص د ر | ṦD̃R ṦD̃VRHM Sudūrihim onların göğüslerinde their breasts
إلا | ÎLE illā başka bir şey but
كبر ك ب ر | KBR KBR kibrun büyüklük (taslamaktan) greatness,
ما | ME not
هم | HM hum onlar they
ببالغيه ب ل غ | BLĞ BBELĞYH bibāliğīhi erişemeyecekleri (can) reach it.
فاستعذ ع و ذ | AVZ̃ FESTAZ̃ festeǐƶ sen sığın So seek refuge
بالله | BELLH billahi Allah'a in Allah.
إنه | ÎNH innehu çünkü O Indeed He,
هو | HV huve O'dur He
السميع س م ع | SMA ELSMYA s-semīǔ işiten (is) the All-Hearer
البصير ب ص ر | BṦR ELBṦYR l-beSīru gören the All-Seer.

40:56 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

şüphesiz | kimseler | tartışan(lar) | hakkında | ayetleri | Allah'ın | olmadan | (hiçbir) delil | kendilerine gelen | yoktur | | onların göğüslerinde | başka bir şey | büyüklük (taslamaktan) | | onlar | erişemeyecekleri | sen sığın | Allah'a | çünkü O | O'dur | işiten | gören |

[] [] [CD̃L] [] [EYY] [] [ĞYR] [SLŦ] [ETY] [] [] [ṦD̃R] [] [KBR] [] [] [BLĞ] [AVZ̃] [] [] [] [SMA] [BṦR]
ÎN ELZ̃YN YCED̃LVN FY ËYET ELLH BĞYR SLŦEN ÊTEHM ÎN FY ṦD̃VRHM ÎLE KBR ME HM BBELĞYH FESTAZ̃ BELLH ÎNH HV ELSMYA ELBṦYR

inne elleƶīne yucādilūne āyāti llahi biğayri sulTānin etāhum in Sudūrihim illā kibrun hum bibāliğīhi festeǐƶ billahi innehu huve s-semīǔ l-beSīru
إن الذين يجادلون في آيات الله بغير سلطان أتاهم إن في صدورهم إلا كبر ما هم ببالغيه فاستعذ بالله إنه هو السميع البصير

[] [] [ج د ل] [] [ا ي ي] [] [غ ي ر] [س ل ط] [ا ت ي] [] [] [ص د ر] [] [ك ب ر] [] [] [ب ل غ] [ع و ذ ] [] [] [] [س م ع] [ب ص ر]

 » 40 / Mü’min  Suresi: 56
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
إن | ÎN inne şüphesiz Indeed,
,Nun,
,50,
ACC – accusative particle
حرف نصب
الذين | ELZ̃YN elleƶīne kimseler those who
Elif,Lam,Zel,Ye,Nun,
1,30,700,10,50,
REL – masculine plural relative pronoun
اسم موصول
يجادلون ج د ل | CD̃L YCED̃LVN yucādilūne tartışan(lar) dispute
Ye,Cim,Elif,Dal,Lam,Vav,Nun,
10,3,1,4,30,6,50,
V – 3rd person masculine plural (form III) imperfect verb
PRON – subject pronoun
فعل مضارع والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
في | FY hakkında concerning
Fe,Ye,
80,10,
P – preposition
حرف جر
آيات ا ي ي | EYY ËYET āyāti ayetleri (the) Signs
,Ye,Elif,Te,
,10,1,400,
N – genitive feminine plural noun
اسم مجرور
الله | ELLH llahi Allah'ın (of) Allah
Elif,Lam,Lam,He,
1,30,30,5,
"PN – genitive proper noun → Allah"
لفظ الجلالة مجرور
بغير غ ي ر | ĞYR BĞYR biğayri olmadan without
Be,Ğayn,Ye,Re,
2,1000,10,200,
P – prefixed preposition bi
N – genitive masculine noun
جار ومجرور
سلطان س ل ط | SLŦ SLŦEN sulTānin (hiçbir) delil any authority
Sin,Lam,Tı,Elif,Nun,
60,30,9,1,50,
N – genitive masculine indefinite noun
اسم مجرور
أتاهم ا ت ي | ETY ÊTEHM etāhum kendilerine gelen (which) came to them,
,Te,Elif,He,Mim,
,400,1,5,40,
V – 3rd person masculine singular perfect verb
PRON – 3rd person masculine plural object pronoun
فعل ماض و«هم» ضمير متصل في محل نصب مفعول به
إن | ÎN in yoktur not
,Nun,
,50,
NEG – negative particle
حرف نفي
في | FY (is) in
Fe,Ye,
80,10,
P – preposition
حرف جر
صدورهم ص د ر | ṦD̃R ṦD̃VRHM Sudūrihim onların göğüslerinde their breasts
Sad,Dal,Vav,Re,He,Mim,
90,4,6,200,5,40,
N – genitive masculine plural noun
PRON – 3rd person masculine plural possessive pronoun
اسم مجرور و«هم» ضمير متصل في محل جر بالاضافة
إلا | ÎLE illā başka bir şey but
,Lam,Elif,
,30,1,
RES – restriction particle
أداة حصر
كبر ك ب ر | KBR KBR kibrun büyüklük (taslamaktan) greatness,
Kef,Be,Re,
20,2,200,
N – nominative masculine indefinite noun
اسم مرفوع
ما | ME not
Mim,Elif,
40,1,
NEG – negative particle
حرف نفي
هم | HM hum onlar they
He,Mim,
5,40,
PRON – 3rd person masculine plural personal pronoun
ضمير منفصل
ببالغيه ب ل غ | BLĞ BBELĞYH bibāliğīhi erişemeyecekleri (can) reach it.
Be,Be,Elif,Lam,Ğayn,Ye,He,
2,2,1,30,1000,10,5,
P – prefixed preposition bi
N – genitive masculine plural active participle
PRON – 3rd person masculine singular possessive pronoun
جار ومجرور والهاء ضمير متصل في محل جر بالاضافة
فاستعذ ع و ذ | AVZ̃ FESTAZ̃ festeǐƶ sen sığın So seek refuge
Fe,Elif,Sin,Te,Ayn,Zel,
80,1,60,400,70,700,
REM – prefixed resumption particle
V – 2nd person masculine singular (form X) imperative verb
الفاء استئنافية
فعل أمر
بالله | BELLH billahi Allah'a in Allah.
Be,Elif,Lam,Lam,He,
2,1,30,30,5,
"P – prefixed preposition bi
PN – genitive proper noun → Allah"
جار ومجرور
إنه | ÎNH innehu çünkü O Indeed He,
,Nun,He,
,50,5,
ACC – accusative particle
PRON – 3rd person masculine singular object pronoun
حرف نصب والهاء ضمير متصل في محل نصب اسم «ان»
هو | HV huve O'dur He
He,Vav,
5,6,
PRON – 3rd person masculine singular personal pronoun
ضمير منفصل
السميع س م ع | SMA ELSMYA s-semīǔ işiten (is) the All-Hearer
Elif,Lam,Sin,Mim,Ye,Ayn,
1,30,60,40,10,70,
N – nominative masculine singular noun
اسم مرفوع
البصير ب ص ر | BṦR ELBṦYR l-beSīru gören the All-Seer.
Elif,Lam,Be,Sad,Ye,Re,
1,30,2,90,10,200,
ADJ – nominative masculine singular adjective
صفة مرفوعة
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |إِنَّ: şüphesiz | الَّذِينَ: kimseler | يُجَادِلُونَ: tartışan(lar) | فِي: hakkında | ايَاتِ: ayetleri | اللَّهِ: Allah'ın | بِغَيْرِ: olmadan | سُلْطَانٍ: (hiçbir) delil | أَتَاهُمْ: kendilerine gelen | إِنْ: yoktur | فِي: | صُدُورِهِمْ: onların göğüslerinde | إِلَّا: başka bir şey | كِبْرٌ: büyüklük (taslamaktan) | مَا: | هُمْ: onlar | بِبَالِغِيهِ: erişemeyecekleri | فَاسْتَعِذْ: sen sığın | بِاللَّهِ: Allah'a | إِنَّهُ: çünkü O | هُوَ: O'dur | السَّمِيعُ: işiten | الْبَصِيرُ: gören |
Kırık Meal (Harekesiz) : |إن ÎN şüphesiz | الذين ELZ̃YN kimseler | يجادلون YCED̃LWN tartışan(lar) | في FY hakkında | آيات ËYET ayetleri | الله ELLH Allah'ın | بغير BĞYR olmadan | سلطان SLŦEN (hiçbir) delil | أتاهم ÊTEHM kendilerine gelen | إن ÎN yoktur | في FY | صدورهم ṦD̃WRHM onların göğüslerinde | إلا ÎLE başka bir şey | كبر KBR büyüklük (taslamaktan) | ما ME | هم HM onlar | ببالغيه BBELĞYH erişemeyecekleri | فاستعذ FESTAZ̃ sen sığın | بالله BELLH Allah'a | إنه ÎNH çünkü O | هو HW O'dur | السميع ELSMYA işiten | البصير ELBṦYR gören |
Kırık Meal (Okunuş) : |inne: şüphesiz | elleƶīne: kimseler | yucādilūne: tartışan(lar) | : hakkında | āyāti: ayetleri | llahi: Allah'ın | biğayri: olmadan | sulTānin: (hiçbir) delil | etāhum: kendilerine gelen | in: yoktur | : | Sudūrihim: onların göğüslerinde | illā: başka bir şey | kibrun: büyüklük (taslamaktan) | : | hum: onlar | bibāliğīhi: erişemeyecekleri | festeǐƶ: sen sığın | billahi: Allah'a | innehu: çünkü O | huve: O'dur | s-semīǔ: işiten | l-beSīru: gören |
Kırık Meal (Transcript) : |ÎN: şüphesiz | ELZ̃YN: kimseler | YCED̃LVN: tartışan(lar) | FY: hakkında | ËYET: ayetleri | ELLH: Allah'ın | BĞYR: olmadan | SLŦEN: (hiçbir) delil | ÊTEHM: kendilerine gelen | ÎN: yoktur | FY: | ṦD̃VRHM: onların göğüslerinde | ÎLE: başka bir şey | KBR: büyüklük (taslamaktan) | ME: | HM: onlar | BBELĞYH: erişemeyecekleri | FESTAZ̃: sen sığın | BELLH: Allah'a | ÎNH: çünkü O | HV: O'dur | ELSMYA: işiten | ELBṦYR: gören |
Abdulbaki Gölpınarlı : Allah'ın âyetleri hakkında, kendilerine hiçbir kesin delil gelmemişken çekişmeye girişenlerin gönüllerinde, ancak ulaşmalarına imkân olmayan bir büyüklenme duygusu var; artık Allah'a sığın, şüphe yok ki o, duyar, görür.
Adem Uğur : Kendilerine gelmiş kesin bir delil olmaksızın, Allah'ın âyetleri hakkında münakaşa edenler var ya, hiç şüphe yok ki, onların kalplerinde, asla yetişemeyecekleri bir büyüklük hevesinden başka bir şey yoktur. Sen Allah'a sığın. Kuşkusuz O, işiten ve görendir.
Ahmed Hulusi : Kendilerine gelmiş bir reddedilemez delil olmaksızın Allâh'ın işaretleri hakkında mücadele edenler var ya, onların içlerinde, asla ulaşamayacakları bir kibirden başka bir şey yoktur (Kibriyâ'nın farkındalığına asla ulaşamayacaklardır)! O hâlde sen, Esmâ'sıyla hakikatin olan Allâh'a sığın. . . Muhakkak ki O, "HÛ"; Semi'dir, Basıyr'dir.
Ahmet Tekin : Kendilerine gelmiş kesin bir delil, bir ferman, bir yetki olmaksızın, Allah’ın âyetleriyle ilgili tartışanların kalplerinde, asla sahip olamayacakları ille de bir büyüklük hevesi vardır. Sen Allah’a sığın. Kesinkes o işitir, bilir görür; duana icabet eder, doğru yolu gösterir.
Ahmet Varol : Kendilerine gelmiş açık bir delil olmaksızın Allah'ın ayetleri hakkında mücadele edenler var ya, onların göğüslerinde erişemeyecekleri bir büyüklükten başka bir şey yok. Artık sen Allah'a sığın. Şüphesiz O, duyandır, görendir.
Ali Bulaç : Şüphesiz, kendilerine gelmiş bulunan hiçbir delil olmaksızın, Allah'ın ayetleri konusunda mücadele edenlere gelince; onların göğüslerinde kendisine ulaşamayacakları bir büyüklük (isteğin)den başkası yoktur. Artık sen Allah'a sığın. Şüphesiz O hakkıyla işiten, hakkıyla görendir.
Ali Fikri Yavuz : Kendilerine (Allah’dan) gelmiş bir delil olmaksızın Allah’ın ayetlerini inkâr edenlerin kalblerinde ancak tekebbür var. Onlar, o tasarladıkları büyüklüğe asla eremiyeceklerdir. Sen, hemen (sana fenalık düşünenlerden) Allah’a sığın. Muhakkak ki O, Semîdir= sözlerini işitendir, Basîr’dir= yaptıklarını görendir...
Bekir Sadak : Allah'in ayetleri uzerinde kendilerine gelen bir delil olmadan tartisanlarin gonullerinde, ulasamiyacaklari bir buyuklenme vardir. Sen Allah'a sigin. O suphesiz isitendir, gorendir.
Celal Yıldırım : Allah'ın âyetleri hakkında kendilerine gelen bir delil ve belge olmaksızın tartışıp iddialaşanların gerçekten içlerinde ulaşamıyacakları bir kibir (büyüklük, kendini beğenmişlik) vardır. Sen artık Allah'a sığın. Şüphesiz ki O, işitendir, görendir.
Diyanet İşleri : Allah’ın âyetleri hakkında, kendilerine gelmiş bir delilleri olmaksızın tartışanlar var ya, onların kalplerinde ancak bir büyüklük taslama vardır. Onlar, tasladıkları büyüklüğe asla ulaşmazlar. Sen Allah’a sığın. Şüphesiz O, hakkıyla işitendir, hakkıyla görendir.
Diyanet İşleri (eski) : Allah'ın ayetleri üzerinde kendilerine gelen bir delil olmadan tartışanların gönüllerinde, ulaşamayacakları bir büyüklenme vardır. Sen Allah'a sığın. O şüphesiz işitendir, görendir.
Diyanet Vakfi : Kendilerine gelmiş kesin bir delil olmaksızın, Allah'ın âyetleri hakkında münakaşa edenler var ya, hiç şüphe yok ki, onların kalplerinde, asla yetişemeyecekleri bir büyüklük hevesinden başka bir şey yoktur. Sen Allah'a sığın. Kuşkusuz O, işiten ve görendir.
Edip Yüksel : Hiç bir delile sahip olmadan ALLAH'ın ayet ve mucizelerine karşı tartışanların göğüslerinde, erişemiyecekleri bir büyüklenme vardır. Öyleyse ALLAH'a sığın. O İşitendir, Görendir.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Kendilerine gelmiş kesin bir delil olmaksızın, Allah'ın âyetleri hakkında mücadele edenlerin göğüslerinde ancak yetişemeyecekleri bir kibir vardır. Sen hemen Allah'a sığın. Çünkü her şeyi işiten ve gören O'dur.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Çünkü kendilerine gelmiş kesin bir delil olmaksızın Allah'ın ayetleri hakkında mücadele edenlerin göğüslerinde, sadece yetişemeyecekleri bir kibir vardır. Sen hemen Allah'a sığın çünkü işiten O'dur, gören O!
Elmalılı Hamdi Yazır : Kendilerine gelmiş kat'î bir bürhan olmaksızın Allahın âyetlerinde mücadele edenler muhakkak ki onların sîynelerinde ancak yetişemiyecekleri bir kibir vardır sen hemen Allaha sığın, çünkü o, semî odur, basîr o
Fizilal-il Kuran : Allah'ın ayetleri üzerinde kendilerine gelen bir delil olmadan tartışanların gönüllerinde, ulaşamayacakları bir büyüklenme vardır. Sen Allah'a sığın. O şüphesiz işitendir, görendir.
Gültekin Onan : Şüphesiz, kendilerine gelmiş bulunan hiçbir delil olmaksızın, Tanrı'nın ayetleri konusunda mücadele edenlere gelince; onların göğüslerinde kendisine ulaşamayacakları bir büyüklük (isteğin)den başkası yoktur. Artık sen Tanrı'ya sığın. Şüphesiz O hakkıyla işiten, hakkıyla görendir.
Hakkı Yılmaz : "Şüphesiz kendilerine gelmiş kesin bir delil olmaksızın, Allah'ın âyetleri/alâmetleri/göstergeleri hakkında mücâdele edenler; onların göğüslerinde ancak yetişemeyecekleri bir kibir vardır. Sen hemen Allah'a sığın. Şüphesiz O, en iyi işiten ve en iyi görendir. "
Hasan Basri Çantay : Kendilerine gelmiş kat'î bir delîl (ve salâhiyyet) olmaksızın (körü körüne) Allahın âyetleri hakkında mücâdele edenlerin göğüslerinde, hiç şübhe yok ki, asla yetişemeyecekleri bir büyüklük (hevesin) den başka bir şey yokdur. Hemen sen (onların şerrinden) Allaha sığın. Çünkü O, (dediklerini) bizzat işiden, (yapdıklarını) hakkıyle görendir.
Hayrat Neşriyat : Şübhesiz o kimseler ki, kendilerine gelmiş bir delîl olmaksızın Allah’ın âyetleri hakkında mücâdele ederler. Onların sînelerinde, kendisine ulaşamayacakları bir kibirden (sana üstün gelme arzusundan) başka bir şey yoktur. (Sen) hemen Allah’a sığın! Çünki Semî'(herşeyi işiten), Basîr (hakkıyla gören) ancak O’dur.
İbni Kesir : Kendilerine gelmiş kesin bir delil olmadan Allah'ın ayetleri üzerinde tartışanların göğüslerinde, şüphesiz ki ulaşamayacakları bir büyüklenme vardır. Öyleyse sen, Allah'a sığın. Muhakkak ki O'dur O, Semi, Basir.
İskender Evrenosoğlu : Muhakkak ki, kendilerine gelmiş bir sultan (delil) olmaksızın, Allah'ın âyetleri hakkında mücâdele edenlerin sinelerinde sadece (Allah'a) ulaşamayacakları bir kibir vardır. Artık Allah'a sığın, muhakkak ki O, en iyi işiten ve en iyi görendir.
Muhammed Esed : Allah'ın mesajlarını hiçbir delilleri olmadan sorgulayanlara gelince; onların içinde hiçbir zaman tatmin edemeyecekleri küstahça bir kendini beğenmişlik (duygusun)dan başka bir şey yoktur, öyleyse sen Allah'a sığın çünkü her şeyi işiten, her şeyi gören yalnız O'dur!
Ömer Nasuhi Bilmen : Şüphe yok o kimseler ki, kendilerine gelmiş bir kat'i bürhan olmaksızın Allah'ın âyetlerinde mücadelede bulunurlar, onların sinelerinde kendilerinin yetişemeyecekleri bir böbürlenmeden başka bir şey yoktur. Sen hemen Allah'a sığın, şüphe yok ki bihakkın işitici, görücü olan O'dur O.
Ömer Öngüt : Kendilerine verilmiş kesin bir delil ve salâhiyet olmaksızın, Allah'ın âyetleri üzerinde tartışanların gönüllerinde hiç şüphe yok ki aslâ erişemeyecekleri bir büyüklük taslamaktan başka bir şey yoktur. Öyleyse sen Allah'a sığın. Şüphesiz ki O işitendir, görendir.
Şaban Piriş : Kendilerine gelen hiçbir delilleri olmadan, Allah’ın ayetleri hakkında tartışanların gönüllerinde kibirden başka bir şey yoktur. Onlar, ona ulaşamazlar. Öyleyse sen, Allah’a sığın. Çünkü O, işiten ve gören O’dur.
Suat Yıldırım : Kendilerine ulaşan hiçbir delil olmaksızın Allah’ın âyetleri hakkında ileri geri tartışanların içlerinde olan duygu, sırf bir büyüklük kompleksinden başka bir şey değildir, ama onlar o özendikleri dereceye asla ulaşamazlar. Sen onların şerrinden Allah’a sığın.Çünkü O, her şeyi tam mânasıyla işitir ve bilir.
Süleyman Ateş : Kendilerine gelmiş hiçbir delil olmadan Allâh'ın âyetleri hakkında tartışanlar var ya, onların göğüslerinde, (hiçbir zaman) erişemeyecekleri bir büyüklük taslamaktan başka bir şey yoktur. Sen Allah'a sığın, çünkü işiten, gören O'dur.
Tefhim-ul Kuran : Şüphesiz, kendilerine gelmiş bulunan hiçbir delil olmaksızın, Allah'ın ayetleri konusunda mücadele edenlere gelince; onların göğüslerinde kendisine ulaşamayacakları bir büyüklük (isteğin)den başkası yoktur. Artık sen Allah'a sığın. Şüphesiz O hakkıyla işiten, hakkıyla görendir.
Ümit Şimşek : Kendilerine ulaşmış bir delile dayanmaksızın Allah'ın âyetleri hakkında tartışmaya girenlerin gönüllerinde yatan şey, hiçbir zaman erişemeyecekleri bir büyüklük hevesinden ibarettir. Sen Allah'a sığın. Çünkü O herşeyi işiten, herşeyi görendir.
Yaşar Nuri Öztürk : Kendilerine gelmiş hiçbir kanıt olmadan, Allah'ın ayetleri hakkında tartışıp duranlar var ya, onların göğüslerinde, asla ulaşamayacakları bir büyüklüğün kuruntusu vardır. Artık Allah'a sığın! O'dur Semî, O'dur Basîr.


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}