» 35 / Fâtir  25:

Kuran Sırası: 35
İniş Sırası: 43
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45

 » 35 / Fâtir  Suresi: 25
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. وَإِنْ (VÎN) = ve in : ve eğer
2. يُكَذِّبُوكَ (YKZ̃BVK) = yukeƶƶibūke : seni yalanlıyorlarsa
3. فَقَدْ (FGD̃) = feḳad : elbette
4. كَذَّبَ (KZ̃B) = keƶƶebe : yalanlamışlardı
5. الَّذِينَ (ELZ̃YN) = elleƶīne : kimseler de
6. مِنْ (MN) = min :
7. قَبْلِهِمْ (GBLHM) = ḳablihim : bunlardan önceki
8. جَاءَتْهُمْ (CEÙTHM) = cā'ethum : onlara getirmişlerdi
9. رُسُلُهُمْ (RSLHM) = rusuluhum : elçileri
10. بِالْبَيِّنَاتِ (BELBYNET) = bil-beyyināti : açık kanıtlar
11. وَبِالزُّبُرِ (VBELZBR) = ve bil-zzuburi : ve sahifeler
12. وَبِالْكِتَابِ (VBELKTEB) = ve bil-kitābi : ve Kitap
13. الْمُنِيرِ (ELMNYR) = l-munīri : aydınlatıcı
ve eğer | seni yalanlıyorlarsa | elbette | yalanlamışlardı | kimseler de | | bunlardan önceki | onlara getirmişlerdi | elçileri | açık kanıtlar | ve sahifeler | ve Kitap | aydınlatıcı |

[] [KZ̃B] [] [KZ̃B] [] [] [GBL] [CYE] [RSL] [BYN] [ZBR] [KTB] [NVR]
VÎN YKZ̃BVK FGD̃ KZ̃B ELZ̃YN MN GBLHM CEÙTHM RSLHM BELBYNET VBELZBR VBELKTEB ELMNYR

ve in yukeƶƶibūke feḳad keƶƶebe elleƶīne min ḳablihim cā'ethum rusuluhum bil-beyyināti ve bil-zzuburi ve bil-kitābi l-munīri
وإن يكذبوك فقد كذب الذين من قبلهم جاءتهم رسلهم بالبينات وبالزبر وبالكتاب المنير

 » 35 / Fâtir  Suresi: 25
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
وإن | VÎN ve in ve eğer And if
يكذبوك ك ذ ب | KZ̃B YKZ̃BVK yukeƶƶibūke seni yalanlıyorlarsa they deny you,
فقد | FGD̃ feḳad elbette then certainly,
كذب ك ذ ب | KZ̃B KZ̃B keƶƶebe yalanlamışlardı denied
الذين | ELZ̃YN elleƶīne kimseler de those who
من | MN min (were) before them.
قبلهم ق ب ل | GBL GBLHM ḳablihim bunlardan önceki (were) before them.
جاءتهم ج ي ا | CYE CEÙTHM cā'ethum onlara getirmişlerdi Came to them
رسلهم ر س ل | RSL RSLHM rusuluhum elçileri their Messengers
بالبينات ب ي ن | BYN BELBYNET bil-beyyināti açık kanıtlar with clear signs
وبالزبر ز ب ر | ZBR VBELZBR ve bil-zzuburi ve sahifeler and with Scriptures
وبالكتاب ك ت ب | KTB VBELKTEB ve bil-kitābi ve Kitap and with the Book
المنير ن و ر | NVR ELMNYR l-munīri aydınlatıcı [the] enlightening.

35:25 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

ve eğer | seni yalanlıyorlarsa | elbette | yalanlamışlardı | kimseler de | | bunlardan önceki | onlara getirmişlerdi | elçileri | açık kanıtlar | ve sahifeler | ve Kitap | aydınlatıcı |

[] [KZ̃B] [] [KZ̃B] [] [] [GBL] [CYE] [RSL] [BYN] [ZBR] [KTB] [NVR]
VÎN YKZ̃BVK FGD̃ KZ̃B ELZ̃YN MN GBLHM CEÙTHM RSLHM BELBYNET VBELZBR VBELKTEB ELMNYR

ve in yukeƶƶibūke feḳad keƶƶebe elleƶīne min ḳablihim cā'ethum rusuluhum bil-beyyināti ve bil-zzuburi ve bil-kitābi l-munīri
وإن يكذبوك فقد كذب الذين من قبلهم جاءتهم رسلهم بالبينات وبالزبر وبالكتاب المنير

[] [ك ذ ب] [] [ك ذ ب] [] [] [ق ب ل] [ج ي ا] [ر س ل] [ب ي ن] [ز ب ر] [ك ت ب] [ن و ر]

 » 35 / Fâtir  Suresi: 25
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
وإن | VÎN ve in ve eğer And if
Vav,,Nun,
6,,50,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
COND – conditional particle
الواو عاطفة
حرف شرط
يكذبوك ك ذ ب | KZ̃B YKZ̃BVK yukeƶƶibūke seni yalanlıyorlarsa they deny you,
Ye,Kef,Zel,Be,Vav,Kef,
10,20,700,2,6,20,
V – 3rd person masculine plural (form II) imperfect verb, subjunctive mood
PRON – subject pronoun
PRON – 2nd person masculine singular object pronoun
فعل مضارع منصوب والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل والكاف ضمير متصل في محل نصب مفعول به
فقد | FGD̃ feḳad elbette then certainly,
Fe,Gaf,Dal,
80,100,4,
REM – prefixed resumption particle
CERT – particle of certainty
الفاء استئنافية
حرف تحقيق
كذب ك ذ ب | KZ̃B KZ̃B keƶƶebe yalanlamışlardı denied
Kef,Zel,Be,
20,700,2,
V – 3rd person masculine singular (form II) perfect verb
فعل ماض
الذين | ELZ̃YN elleƶīne kimseler de those who
Elif,Lam,Zel,Ye,Nun,
1,30,700,10,50,
REL – masculine plural relative pronoun
اسم موصول
من | MN min (were) before them.
Mim,Nun,
40,50,
P – preposition
حرف جر
قبلهم ق ب ل | GBL GBLHM ḳablihim bunlardan önceki (were) before them.
Gaf,Be,Lam,He,Mim,
100,2,30,5,40,
N – genitive noun
PRON – 3rd person masculine plural possessive pronoun
اسم مجرور و«هم» ضمير متصل في محل جر بالاضافة
جاءتهم ج ي ا | CYE CEÙTHM cā'ethum onlara getirmişlerdi Came to them
Cim,Elif,,Te,He,Mim,
3,1,,400,5,40,
V – 3rd person feminine singular perfect verb
PRON – 3rd person masculine plural object pronoun
فعل ماض و«هم» ضمير متصل في محل نصب مفعول به
رسلهم ر س ل | RSL RSLHM rusuluhum elçileri their Messengers
Re,Sin,Lam,He,Mim,
200,60,30,5,40,
N – nominative masculine plural noun
PRON – 3rd person masculine plural possessive pronoun
اسم مرفوع و«هم» ضمير متصل في محل جر بالاضافة
بالبينات ب ي ن | BYN BELBYNET bil-beyyināti açık kanıtlar with clear signs
Be,Elif,Lam,Be,Ye,Nun,Elif,Te,
2,1,30,2,10,50,1,400,
P – prefixed preposition bi
N – genitive feminine plural noun
جار ومجرور
وبالزبر ز ب ر | ZBR VBELZBR ve bil-zzuburi ve sahifeler and with Scriptures
Vav,Be,Elif,Lam,Ze,Be,Re,
6,2,1,30,7,2,200,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
P – prefixed preposition bi
N – genitive masculine plural noun
الواو عاطفة
جار ومجرور
وبالكتاب ك ت ب | KTB VBELKTEB ve bil-kitābi ve Kitap and with the Book
Vav,Be,Elif,Lam,Kef,Te,Elif,Be,
6,2,1,30,20,400,1,2,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
P – prefixed preposition bi
N – genitive masculine noun
الواو عاطفة
جار ومجرور
المنير ن و ر | NVR ELMNYR l-munīri aydınlatıcı [the] enlightening.
Elif,Lam,Mim,Nun,Ye,Re,
1,30,40,50,10,200,
N – genitive masculine (form IV) active participle
اسم مجرور
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |وَإِنْ: ve eğer | يُكَذِّبُوكَ: seni yalanlıyorlarsa | فَقَدْ: elbette | كَذَّبَ: yalanlamışlardı | الَّذِينَ: kimseler de | مِنْ: | قَبْلِهِمْ: bunlardan önceki | جَاءَتْهُمْ: onlara getirmişlerdi | رُسُلُهُمْ: elçileri | بِالْبَيِّنَاتِ: açık kanıtlar | وَبِالزُّبُرِ: ve sahifeler | وَبِالْكِتَابِ: ve Kitap | الْمُنِيرِ: aydınlatıcı |
Kırık Meal (Harekesiz) : |وإن WÎN ve eğer | يكذبوك YKZ̃BWK seni yalanlıyorlarsa | فقد FGD̃ elbette | كذب KZ̃B yalanlamışlardı | الذين ELZ̃YN kimseler de | من MN | قبلهم GBLHM bunlardan önceki | جاءتهم CEÙTHM onlara getirmişlerdi | رسلهم RSLHM elçileri | بالبينات BELBYNET açık kanıtlar | وبالزبر WBELZBR ve sahifeler | وبالكتاب WBELKTEB ve Kitap | المنير ELMNYR aydınlatıcı |
Kırık Meal (Okunuş) : |ve in: ve eğer | yukeƶƶibūke: seni yalanlıyorlarsa | feḳad: elbette | keƶƶebe: yalanlamışlardı | elleƶīne: kimseler de | min: | ḳablihim: bunlardan önceki | cā'ethum: onlara getirmişlerdi | rusuluhum: elçileri | bil-beyyināti: açık kanıtlar | ve bil-zzuburi: ve sahifeler | ve bil-kitābi: ve Kitap | l-munīri: aydınlatıcı |
Kırık Meal (Transcript) : |VÎN: ve eğer | YKZ̃BVK: seni yalanlıyorlarsa | FGD̃: elbette | KZ̃B: yalanlamışlardı | ELZ̃YN: kimseler de | MN: | GBLHM: bunlardan önceki | CEÙTHM: onlara getirmişlerdi | RSLHM: elçileri | BELBYNET: açık kanıtlar | VBELZBR: ve sahifeler | VBELKTEB: ve Kitap | ELMNYR: aydınlatıcı |
Abdulbaki Gölpınarlı : Ve seni yalanlarlarsa gerçekten de onlardan öncekiler de, peygamberleri, onlara apaçık delillerle, sahîfelerle ve aydınlatıcı kitapla geldikleri halde yalanladılar.
Adem Uğur : Eğer seni yalanlıyorlarsa (üzülme), onlardan öncekiler de yalanlamışlardı. (Oysa ki) peygamberleri onlara açık âyetler (mucizeler), sahifeler ve aydınlatıcı kitap getirmişlerdi.
Ahmed Hulusi : Eğer seni yalanlıyorlarsa, gerçekten onlardan öncekiler de yalanlanmıştı. Rasûlleri onlara apaçık deliller, zübur (hikmet bilgileri) ve aydınlatıcı bilgiler olarak gelmişti.
Ahmet Tekin : Seni yalanlıyorlarsa eğer, üzülme. Unutma ki, onlardan öncekiler de peygamberleri yalanlamışlardı. Oysaki Rasulleri onlara, apaçık âyetlerle, mûcizelerle, vahyin içeriğini açıklayan beyanlarla, tavsiyelerle, hak peygamber olduklarını tasdik eden delillerle, hikmet dolu sayfalarla, aydınlatıcı kitaplarla gelmişlerdi.
Ahmet Varol : Eğer onlar seni yalanlıyorlarsa onlardan öncekiler de yalanlamışlardı. Oysa peygamberleri onlara apaçık deliller, sahifeler ve aydınlatıcı kitap getirmişlerdi.
Ali Bulaç : Eğer seni yalanlıyorlarsa, senden öncekiler de yalanlandı; elçileri ise; kendilerine apaçık ayetler, sahifeler ve aydınlatıcı kitaplar getirmişlerdi.
Ali Fikri Yavuz : (Ey Rasûlüm, üzülme. Kureyşliler) seni tekzip ediyorlarsa onlardan öncekiler de (peygamberlerini) tekzip etmişlerdi. Onlara, peygamberleri mucizelerle, suhuf ile nurlu kitap ile (Tevrat ve İncil ile) gelmişlerdi.
Bekir Sadak : Eger seni yalanci sayiyorlarsa bil ki, onlardan oncekiler de yalanlamislardi. Peygamberleri onlara belgeler, sayfalar ve nurlu kitaplar getirmislerdi.
Celal Yıldırım : Eğer seni yalanlıyorlarsa, onlardan öncekiler de (kendilerine gönderilen peygamberleri) yalanlamışlardı. Peygamberleri, onlara açık belgelerle, mu'cizelerle, yazılı sahifelerle, aydınlatıcı kitapla gelmişlerdi.
Diyanet İşleri : (Ey Muhammed!) Eğer seni yalanlıyorlarsa bil ki, onlardan öncekiler de peygamberlerini yalanlamışlardı. Oysa peygamberleri onlara apaçık delilleri, sahifeleri ve aydınlatıcı kitabı getirmişlerdi.
Diyanet İşleri (eski) : Eğer seni yalancı sayıyorlarsa bil ki, onlardan öncekiler de yalanlamışlardı. Peygamberleri onlara belgeler, sayfalar ve nurlu kitaplar getirmişlerdi.
Diyanet Vakfi : Eğer seni yalanlıyorlarsa (üzülme), onlardan öncekiler de yalanlamışlardı. (Oysa ki) peygamberleri onlara açık âyetler (mucizeler), sahifeler ve aydınlatıcı kitap getirmişlerdi.
Edip Yüksel : Seni yalanlıyorlarsa, senden öncekiler de yalanlamışlardı. Elçileri kendilerine apaçık belgeler, ilahiler ve aydınlatıcı kitaplar getirdiler
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Seni yalanlıyorlarsa, onlardan öncekiler de yalanlamışlardı. Onlara peygamberleri mucizelerle, sahifelerle ve aydınlatıcı kitaplarla gelmişlerdi.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Seni yalanlıyorlarsa, bunlardan öncekiler de yalanlamışlardı. Onlara peygamberleri, mucizeler, sayfalar ve nurlu kitapla gelmişlerdi.
Elmalılı Hamdi Yazır : Seni tekzib ediyorlarsa bunlardan evvelkiler de tekzib etmişlerdi, onlara Peygamberleri beyyinelerle, suhuflarla ve nurlu kitab ile gelmişlerdi
Fizilal-il Kuran : Eğer onlar seni yalanlıyorlarsa bil ki, daha önceki milletler de peygamberlerini yalanlamışlardı. Oysa peygamberleri onlara açık kanıtlar, kutsal sayfalar ve ışık saçan kitap getirmişlerdi.
Gültekin Onan : Eğer seni yalanlıyorlarsa, senden öncekiler de yalanlandı; elçileri ise, kendilerine apaçık ayetler, sahifeler ve aydınlatıcı kitaplar getirmişlerdi.
Hakkı Yılmaz : "Ve onlar seni yalanlıyorlarsa, hiç şüphesiz onlardan önceki kişiler de yalanlamışlardı; elçiler onlara apaçık delillerle, sahifelerle ve aydınlatıcı kitaplarla gelmişlerdi. "
Hasan Basri Çantay : Eğer (Habîbim) seni tekzîb ediyorlarsa kendilerinden öncekiler de (peygamberlerini) tekzîb etmiş (ler) dir. Halbuki onların peygamberleri kendilerine açık açık mu'cizeler, sahîfeler ve nuur veren kitablar da getirmişlerdi.
Hayrat Neşriyat : Bununla berâber seni yalanlıyorlarsa, (bil ki) şübhesiz onlardan öncekiler de yalanlamıştı. (Hâlbuki) peygamberleri onlara mu'cizeler, sayfalar ve nûr saçan kitab getirmişti.
İbni Kesir : Şayet seni yalanlıyorlarsa; onlardan öncekiler de yalanlamışlardı. Peygamberleri, onlara apaçık deliller, sahifeler ve aydınlatıcı kitablarla gelmişlerdi.
İskender Evrenosoğlu : Ve eğer seni tekzip ediyorlarsa (yalanlıyorlarsa), o taktirde (bil ki) onlardan öncekiler de (resûllerini) yalanlamışlardı. Onların resûlleri, onlara beyyineler (mucizeler, açık deliller) ve zuburi (sayfalar) ve nurlandırıcı kitap getirdiler.
Muhammed Esed : Ve eğer seni yalanladı(klarını görürsen aldırma), onlardan önce yaşamış olanlar(ın çoğu) da, elçileri kendilerine hakikatin bütün kanıtlarıyla ve ilahi hikmet yüklü kitaplarla ve aydınlatıcı vahiyle geldiklerinde hakikati yalanlamışlardı;
Ömer Nasuhi Bilmen : Ve eğer seni tekzîp ediyorlarsa onlardan evvelkiler de (kendi peygamberlerini) muhakkak ki tekzîp etmişlerdi. Onlara peygamberleri açık hüccetler ile ve yazılı sahifeler ile ve aydınlatan kitaplar ile gelmişlerdi.
Ömer Öngüt : Şayet seni yalanlarlarsa, onlardan öncekiler de yalanlamışlardı. Peygamberleri onlara açık delillerle, sayfalarla ve nurlu bir kitap ile gelmişlerdi.
Şaban Piriş : Eğer seni yalanlarlarsa, onlardan öncekiler de peygamberlerimiz onlara belgeler, sahifeler ve aydınlatıcı kitaplarla geldiği halde onları yalanlamışlardı.
Suat Yıldırım : Eğer seni yalancı sayarlarsa, üzülme. Bu yeni bir şey değil. Onlardan öncekiler de gerçeği yalan saymışlardı. Resulleri onlara parlak deliller, kitaplar ve özellikle aydınlatıcı bir kitapla gelmişlerdi. (Amma nafile!)
Süleyman Ateş : Eğer (bunlar) seni yalanlıyorlarsa (üzülme çünkü) bunlardan öncekiler de yalanlamışlardı. Elçileri onlara açık kanıtlar, sahifeler ve aydınlatıcı Kitap getirmişlerdi (yine de onları yalanladılar).
Tefhim-ul Kuran : Eğer seni yalanlıyorlarsa, senden öncekiler de yalanlandı; peygamberleri ise, kendilerine apaçık olan ayetler, sahifeler ve aydınlatıcı kitaplar getirmişlerdi.
Ümit Şimşek : Seni yalanlıyorlarsa, şu bir gerçek ki, onlardan öncekiler de peygamberlerini yalanlamışlardı. Oysa peygamberleri onlara apaçık deliller, sayfalar ve aydınlatıcı kitaplar getirmişlerdi.
Yaşar Nuri Öztürk : Seni yalanlıyorlarsa, onlardan öncekiler de yalanlamıştı. Resulleri onlara açık seçik mesajlar, sayfalar ve aydınlatıcı kitap getirmişlerdi.


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}