» 35 / Fâtir  Suresi:

Kuran Sırası: 35
İniş Sırası: 43

Kırık Meal (Okunuş) Meali
|El-Hamdu: hamd olsun | lillahi: Allah'a | fāTiri: yoktan var eden | s-semāvāti: gökleri | vel'erDi: ve yeri | cāǐli: yapan | l-melāiketi: melekleri | rusulen: elçiler | ūlī: sahibi | ecniHatin: kanatlar | meṧnā: ikişer | veṧulāṧe: ve üçer | verubāǎ: ve dörder | yezīdu: artırır | : | l-ḣalḳi: yaratmada | : ne kadar | yeşā'u: dilerse | inne: şüphesiz | llahe: Allah | ǎlā: | kulli: her | şey'in: şeyi | ḳadīrun: yapabilendir | (35:1)
|: ne ki | yefteHi: (Allah) açar | llahu: Allah | linnāsi: insanlar için | min: -ten | raHmetin: rahmet- | felā: olamaz | mumsike: tutan | lehā: onu | ve mā: ve ne ki | yumsik: (Allah) tutar | felā: olmaz | mursile: salıverecek | lehu: onu | min: | beǎ'dihi: O'ndan sonra | ve huve: ve O | l-ǎzīzu: üstündür | l-Hakīmu: hüküm ve hikmet sahibidir | (35:2)
|: EY/HEY/AH | eyyuhā: SİZ! | n-nāsu: insanlar | ƶkurū: hatırlayın | niǎ'mete: ni'metini | llahi: Allah'ın | ǎleykum: size olan | hel: var mı? | min: hiç | ḣāliḳin: yaratıcı | ğayru: -tan başka | llahi: Allah- | yerzuḳukum: size rızık verecek | mine: -ten | s-semāi: gök- | vel'erDi: ve yerden | : yoktur | ilāhe: tanrı | illā: başka | huve: O'ndan | feennā: nasıl oluyor da? | tu'fekūne: çevriliyorsunuz | (35:3)
|ve in: ve eğer | yukeƶƶibūke: seni yalanlıyorlarsa | feḳad: elbette | kuƶƶibet: yalanlanmıştır | rusulun: elçiler (de) | min: | ḳablike: senden önceki | ve ilā: ve | llahi: Allah'a | turceǔ: döndürülecektir | l-umūru: bütün işler | (35:4)
|: EY/HEY/AH | eyyuhā: SİZ! | n-nāsu: insanlar | inne: elbette | veǎ'de: va'di | llahi: Allah'ın | Haḳḳun: gerçektir | felā: asla | teğurrannekumu: sizi aldatmasın | l-Hayātu: hayatı | d-dunyā: dünya | ve lā: ve | yeğurrannekum: sizi aldatmasın | billahi: Allah ile | l-ğarūru: o aldatıcı | (35:5)
|inne: şüphesiz | ş-şeyTāne: şeytan | lekum: size | ǎduvvun: düşmandır | fetteḣiƶūhu: siz de onu edinin | ǎduvven: düşman | innemā: şüphesiz o | yed'ǔ: çağırır | Hizbehu: taraftarlarını | liyekūnū: olmağa | min: -ndan | eSHābi: halkı- | s-seǐyri: alevli ateşin | (35:6)
|elleƶīne: kimseler | keferū: inkar eden(ler) | lehum: onlar için vardır | ǎƶābun: bir azab | şedīdun: çetin | velleƶīne: kimseler ise | āmenū: inanan(lar) | ve ǎmilū: ve yapanlar | S-SāliHāti: iyi işler | lehum: onlara vardır | meğfiratun: mağfiret | ve ecrun: ve bir mükafat | kebīrun: büyük | (35:7)
|efemen: kimse (de) mi? | zuyyine: süslendirilen | lehu: kendisine | sū'u: kötü | ǎmelihi: işi | ferāhu: ve onu gören | Hasenen: güzel | feinne: şüphesiz | llahe: Allah | yuDillu: sapıklık içinde bırakır | men: kimseyi | yeşā'u: dilediği | ve yehdī: ve yola iletir | men: kimseyi | yeşā'u: dilediği | felā: asla | teƶheb: gitmesin | nefsuke: canın | ǎleyhim: onlar için | Haserātin: hasretlere | inne: şüphesiz | llahe: Allah | ǎlīmun: biliyor | bimā: şeyleri | yeSneǔne: onların yaptıkları | (35:8)
|vallahu: Allah'tır ki | lleƶī: | ersele: gönderir | r-riyāHa: rüzgarları | fetuṧīru: ve kaldırır | seHāben: bir bulut | fe suḳnāhu: böylece onu süreriz | ilā: | beledin: bir ülkeye | meyyitin: ölü | fe eHyeynā: ve diriltiriz | bihi: onunla | l-erDe: yeri | beǎ'de: sonra | mevtihā: öldükten | keƶālike: işte böyledir | n-nuşūru: diriltme | (35:9)
|men: kim | kāne: ise | yurīdu: istiyor | l-ǐzzete: şeref | felillahi: Allah'ındır | l-ǐzzetu: şeref | cemīǎn: tamamen | ileyhi: O'na | yeS'ǎdu: çıkar | l-kelimu: söz | T-Tayyibu: güzel | vel'ǎmelu: ve amel | S-SāliHu: iyi | yerfeǔhu: onu yükseltir | velleƶīne: (gelince) | yemkurūne: tuzak kuranlara | s-seyyiāti: kötü şeyleri | lehum: onlar için vardır | ǎƶābun: bir azab | şedīdun: çetin | ve mekru: ve tuzağı | ulāike: onların | huve: o | yebūru: bozulacaktır | (35:10)
|vallahu: ve Allah | ḣaleḳakum: sizi yarattı | min: -tan | turābin: toprak- | ṧumme: sonra | min: -den | nuTfetin: nutfe(sperm)- | ṧumme: sonra | ceǎlekum: sizi yaptı | ezvācen: çift çift | ve mā: | teHmilu: gebe kalamaz | min: hiçbir | unṧā: dişi | ve lā: ve | teDeǔ: doğuramaz | illā: dışında | biǐlmihi: O'nun bilgisi | ve mā: ve verilmez | yuǎmmeru: ömür | min: hiçbir | muǎmmerin: canlıya | ve lā: ve | yunḳaSu: azaltılmaz | min: -nden | ǔmurihi: onun ömrü- | illā: (yazılmadıkça) | : | kitābin: Kitapta | inne: şüphesiz | ƶālike: bu | ǎlā: göre | llahi: Allah'a | yesīrun: kolaydır | (35:11)
|ve mā: ve olmaz | yestevī: eşit | l-beHrāni: iki deniz | hāƶā: şu | ǎƶbun: tatlıdır | furātun: susuzluğu keser | sāiğun: (boğazdan) kayar | şerābuhu: içimi | ve hāƶā: şu da | milHun: tuzludur | ucācun: acıdır | ve min: ve | kullin: hepsinden | te'kulūne: yersiniz | leHmen: et | Tariyyen: taze | ve testeḣricūne: ve çıkarırsınız | Hilyeten: süs | telbesūnehā: takındığınız | ve terā: ve görürsün | l-fulke: gemilerin | fīhi: orada | mevāḣira: (denizi) yarıp gittiğini | litebteğū: payınızı aramanız için | min: -ndan | feDlihi: lutfu- | veleǎllekum: ve umulur ki | teşkurūne: şükredersiniz | (35:12)
|yūlicu: sokar | l-leyle: geceyi | : içine | n-nehāri: gündüzün | ve yūlicu: ve sokar | n-nehāra: gündüzü | : içine | l-leyli: gecenin | ve seḣḣara: ve buyruğu altına almıştır | ş-şemse: güneşi | velḳamera: ve ayı | kullun: her biri | yecrī: akıp gider | liecelin: bir süreye kadar | musemmen: belirtilmiş | ƶālikumu: işte budur | llahu: Allah | rabbukum: Rabbiniz | lehu: O'nundur | l-mulku: mülk | velleƶīne: | ted'ǔne: yalvardıklarınız | min: | dūnihi: O'ndan başka | : değillerdir | yemlikūne: sahip | min: -na bile | ḳiTmīrin: bir çekirdek zarı- | (35:13)
|in: eğer | ted'ǔhum: onları çağırsanız | : | yesmeǔ: işitmezler | duǎā'ekum: sizin çağırmanızı | velev: şayet | semiǔ: işitseler bile | : | stecābū: cevap veremezler | lekum: size | ve yevme: ve günü | l-ḳiyāmeti: kıyamet | yekfurūne: inkar ederler | bişirkikum: sizin ortak koşmanızı | ve lā: ve | yunebbiuke: hiç kimse sana haber veremez | miṧlu: gibi | ḣabīrin: herşeyi bilen | (35:14)
|: EY/HEY/AH | eyyuhā: SİZ! | n-nāsu: insanlar | entumu: siz | l-fuḳarā'u: muhtaçsınız | ilā: | llahi: Allah'a | vallahu: Allah ise | huve: O'dur | l-ğaniyyu: zengin olan | l-Hamīdu: ve hamde layık olan | (35:15)
|in: eğer | yeşe': dilese | yuƶhibkum: sizi götürür | ve ye'ti: ve getirir | biḣalḳin: bir halk | cedīdin: yeni | (35:16)
|ve mā: ve, değildir | ƶālike: bu | ǎlā: üzerine | llahi: Allah | biǎzīzin: zorlu | (35:17)
|ve lā: ve | teziru: çekmez | vāziratun: hiçbir günahkar | vizra: günahını | uḣrā: başkasının | ve in: ve eğer | ted'ǔ: (başkalarını) çağırsa | muṧḳaletun: yükü ağır gelen kimse | ilā: | Himlihā: onu taşımak için | : | yuHmel: taşınmaz | minhu: ondan (yükünden) | şey'un: hiçbir şey | velev: ve şayet | kāne: (dahi) olsa | ƶā: akrabası | ḳurbā: akrabası | innemā: sen ancak | tunƶiru: uyarırsın | elleƶīne: kimseleri | yeḣşevne: -ürken | rabbehum: Rablerinin | bil-ğaybi: bilinmezliğiyle- | ve eḳāmū: ve -doğrularak | S-Salāte: SaLâTe/Desteğe | ve men: ve -den/dan | tezekkā: arındıran- | feinnemā: Kİ -şey- | yetezekkā: arınacakları- | linefsihi: canları/kendileri için | ve ilā: ve | llahi: Allah'adır | l-meSīru: dönüş | (35:18)
|ve mā: ve değildir | yestevī: eşit | l-eǎ'mā: körle | velbeSīru: gören | (35:19)
|ve lā: ve değildir | Z-Zulumātu: karanlıklar | ve lā: ve ne de | n-nūru: aydınlık | (35:20)
|ve lā: ve değildir | Z-Zillu: gölge (ile) | ve lā: ve ne de | l-Harūru: sıcaklık | (35:21)
|ve mā: ve olmaz | yestevī: eşit | l-eHyā'u: dirilerle | ve lā: ve | l-emvātu: ölüler | inne: şüphesiz | llahe: Allah | yusmiǔ: işittirir | men: kimseye | yeşā'u: dilediği | ve mā: yoksa değilsin | ente: sen | bimusmiǐn: işittirecek | men: kimselere | : içindeki | l-ḳubūri: kabirler | (35:22)
|in: değilsin | ente: sen | illā: başka | neƶīrun: uyarıcı(dan) | (35:23)
|innā: şüphesiz biz | erselnāke: seni gönderdik | bil-Haḳḳi: gerçek ile | beşīran: müjdeleyici | ve neƶīran: ve uyarıcı | ve in: ve yoktur | min: hiçbir | ummetin: millet | illā: olmayan | ḣalā: (gelip) geçmiş | fīhā: içinde | neƶīrun: bir uyarıcı | (35:24)
|ve in: ve eğer | yukeƶƶibūke: seni yalanlıyorlarsa | feḳad: elbette | keƶƶebe: yalanlamışlardı | elleƶīne: kimseler de | min: | ḳablihim: bunlardan önceki | cā'ethum: onlara getirmişlerdi | rusuluhum: elçileri | bil-beyyināti: açık kanıtlar | ve bil-zzuburi: ve sahifeler | ve bil-kitābi: ve Kitap | l-munīri: aydınlatıcı | (35:25)
|ṧumme: sonra | eḣaƶtu: ben de yakaladım | elleƶīne: kimseleri | keferū: inkar eden(leri) | fe keyfe: nasıl? | kāne: oldu | nekīri: benim inkarım | (35:26)
|elem: | tera: görmedin mi | enne: elbette | llahe: Allah | enzele: indirdi | mine: -ten | s-semāi: gök- | māen: su | feeḣracnā: böylece çıkardık | bihi: onunla | ṧemerātin: meyvalar | muḣtelifen: çeşit çeşit | elvānuhā: renkleri | ve mine: ve | l-cibāli: dağlardan | cudedun: yollar | bīDun: beyaz | ve Humrun: ve kırmızı | muḣtelifun: değişik | elvānuhā: renklerde | ve ğarābību: ve simsiyah | sūdun: kara | (35:27)
|ve mine: -dan vardır | n-nāsi: insanlar- | ve ddevābbi: ve hayvanlardan | vel'en'ǎāmi: ve davarlardan | muḣtelifun: türlü | elvānuhu: renkte olanlar | keƶālike: böyle | innemā: ancak | yeḣşā: (gereğince) korkar | llahe: Allah'tan | min: içinden | ǐbādihi: kulları | l-ǔlemā'u: bilginler | inne: şüphesiz | llahe: Allah | ǎzīzun: daima üstündür | ğafūrun: çok bağışlayandır | (35:28)
|inne: şüphesiz | elleƶīne: -kimseler | yetlūne: okuyan- | kitābe: Kitabını | llahi: Allah'ın | ve eḳāmū: ve -doğrularak | S-Salāte: SaLâTe/Desteğe | ve enfeḳū: ve harcarlar | mimmā: -şeyden | razeḳnāhum: rızıklandırıldıkları- | sirran: gizli | ve ǎlāniyeten: ve açık | yercūne: umarlar | ticāraten: bir ticaret | len: asla | tebūra: batmayacak | (35:29)
|liyuveffiyehum: onlara tam ödesin diye | ucūrahum: ücretlerini | ve yezīdehum: ve fazlasını vermesi için | min: -ndan | feDlihi: lutfu- | innehu: çünkü O | ğafūrun: çok bağışlayandır | şekūrun: çok karşılık verendir | (35:30)
|velleƶī: | evHaynā: vahyettiğimiz | ileyke: sana | mine: -tan | l-kitābi: Kitap- | huve: O | l-Haḳḳu: gerçektir | muSaddiḳan: doğrulayan | limā: | beyne: kendinden öncekini | yedeyhi: kendinden öncekini | inne: şüphesiz | llahe: Allah | biǐbādihi: kullarını | leḣabīrun: haber alandır | beSīrun: görendir | (35:31)
|ṧumme: sonra | evraṧnā: miras verdik | l-kitābe: Kitabı | elleƶīne: | STafeynā: seçtiklerimize | min: (arasın)dan | ǐbādinā: kullarımız | fe minhum: onlardan kimi | Zālimun: zulmedendir | linefsihi: nefsine | ve minhum: ve kimi | muḳteSidun: orta gidendir | ve minhum: ve kimi de | sābiḳun: öne geçendir | bil-ḣayrāti: hayırlarda | biiƶni: izniyle | llahi: Allah'ın | ƶālike: işte budur | huve: O | l-feDlu: lutuf | l-kebīru: büyük | (35:32)
|cennātu: cennetleri | ǎdnin: Adn | yedḣulūnehā: oraya girerler | yuHallevne: takınırlar | fīhā: orada | min: | esāvira: bilezikler | min: | ƶehebin: altından | velu'lu'en: ve inci(ler) | velibāsuhum: ve giysileri | fīhā: orada | Harīrun: ipektir | (35:33)
|ve ḳālū: ve dediler ki | l-Hamdu: hamdolsun | lillahi: Allah'a | lleƶī: | eƶhebe: gideren | ǎnnā: bizden | l-Hazene: tasayı | inne: doğrusu | rabbenā: Rabbimiz | leğafūrun: çok bağışlayandır | şekūrun: çok karşılık verendir | (35:34)
|Elleƶī: O (Rab) ki | eHallenā: bizi kondurdu | dāra: yurda | l-muḳāmeti: durulacak | min: | feDlihi: lutfuyla | : asla | yemessunā: bize dokunmaz | fīhā: orada | neSabun: bir yorgunluk | ve lā: ve ne de | yemessunā: bize dokunmaz | fīhā: orada | luğūbun: bir usanç | (35:35)
|velleƶīne: ve | keferū: inkar edenler | lehum: onlara vardır | nāru: ateşi | cehenneme: cehennem | : | yuḳDā: hükmedilmez | ǎleyhim: onlara | feyemūtū: ölsünler | ve lā: ve | yuḣaffefu: hafifletilmez | ǎnhum: onlardan | min: | ǎƶābihā: onun azabı | keƶālike: işte böyle | neczī: cezalandırırız | kulle: her | kefūrin: nankörü | (35:36)
|ve hum: ve onlar | yeSTariḣūne: feryadederler | fīhā: orada | rabbenā: Rabbimiz | eḣricnā: bizi çıkar | neǎ'mel: yapalım | SāliHen: iyi işler | ğayra: başka olarak | lleƶī: | kunnā: olduğumuz | neǎ'melu: yapmış | evelem: | nuǎmmirkum: sizi yaşatmadık mı? | : | yeteƶekkeru: öğüt alacağı kadar | fīhi: orada | men: kimsenin | teƶekkera: öğüt alacak | ve cā'ekumu: ve size geldi | n-neƶīru: uyarıcı | feƶūḳū: öyle ise (azabı) tadın | femā: artık yoktur | liZZālimīne: zalimlerin | min: hiçbir | neSīrin: yardımcısı | (35:37)
|inne: şüphesiz | llahe: Allah | ǎālimu: bilendir | ğaybi: gaybını | s-semāvāti: göklerin | vel'erDi: ve yerin | innehu: şüphesiz O | ǎlīmun: bilir | biƶāti: özünü | S-Sudūri: göğüslerin | (35:38)
|huve: O'dur | lleƶī: | ceǎlekum: sizi yapan | ḣalāife: halifeler (yöneticiler) | : | l-erDi: yeryüzünde | fe men: artık kim | kefera: nankörlük ederse | feǎleyhi: kendi zararınadır | kufruhu: nankörlüğü | ve lā: ve | yezīdu: artırmaz | l-kāfirīne: kafirlerin | kufruhum: küfrü | ǐnde: yanında | rabbihim: Rableri | illā: başka bir şey | meḳten: gazabdan | ve lā: ve ne de | yezīdu: artırmaz | l-kāfirīne: kafirlerin | kufruhum: küfrü | illā: başka bir şey | ḣasāran: ziyandan | (35:39)
|ḳul: de ki | eraeytum: siz gördünüz mü? | şurakā'ekumu: ortaklarınızı | elleƶīne: | ted'ǔne: yalvardığınız | min: | dūni: başka | llahi: Allah'tan | erūnī: bana gösterin | māƶā: hangi şeyi? | ḣaleḳū: yarattılar | mine: -den | l-erDi: yer- | em: yoksa | lehum: onların var (mı?) | şirkun: ortaklıkları | : | s-semāvāti: göklerde | em: yoksa | āteynāhum: biz onlara verdik de | kitāben: bir Kitap | fehum: onlar da | ǎlā: üzerindeler | beyyinetin: bir delil | minhu: ondan | bel: hayır | in: | yeǐdu: va'detmiyorlar | Z-Zālimūne: o zalimler | beǎ'Duhum: birbirlerine | beǎ'Dan: birbirlerine | illā: başka bir şey | ğurūran: aldatmakdan | (35:40)
|inne: şüphesiz | llahe: Allah | yumsiku: tutmaktadır | s-semāvāti: gökleri | vel'erDe: ve yeri | en: | tezūlā: yıkılmamaları için | velein: andolsun | zāletā: ikisi yıkılsa | in: | emsekehumā: onları tutamaz | min: hiç | eHadin: kimse | min: | beǎ'dihi: ondan sonra | innehu: şüphesiz O | kāne: | Halīmen: halimdir | ğafūran: çok bağışlayandır | (35:41)
|ve eḳsemū: ve yemin ettiler | billahi: Allah'a | cehde: bütün gücüyle | eymānihim: yeminlerinin | lein: andolsun eğer | cā'ehum: kendilerine gelirse | neƶīrun: bir uyarıcı (peygamber) | leyekūnunne: olacaklarına | ehdā: daha çok doğru yolda | min: | iHdā: herbir | l-umemi: milletten | felemmā: fakat | cā'ehum: gelince | neƶīrun: uyarıcı | : | zādehum: onların arttırmadı | illā: başka bir şey | nufūran: nefretten | (35:42)
|İstikbāran: büyüklük taslama(larını) | : | l-erDi: yeryüzünde | ve mekra: ve tuzak(lar) kurma(larını artırdı) | s-seyyii: kötü | velā: oysa | yeHīḳu: dolanmaz | l-mekru: tuzak | s-seyyiu: kötü | illā: başkasına | biehlihi: sahibi(nden) | fehel: -mı? | yenZurūne: bekliyorlar | illā: başkasını- | sunnete: yasasından | l-evvelīne: öncekilerin | felen: halbuki | tecide: bulamazsın | lisunneti: yasasında | llahi: Allah'ın | tebdīlen: bir değişme | velen: ve | tecide: bulamazsın | lisunneti: yasasında | llahi: Allah'ın | teHvīlen: bir sapma | (35:43)
|evelem: | yesīrū: hiç gez(ip dolaş)madılar mı? | : | l-erDi: yeryüzünde | fe yenZurū: görsünler | keyfe: nasıl | kāne: olduğunu | ǎāḳibetu: sonunun | elleƶīne: kimselerin | min: | ḳablihim: kendilerinden önceki | ve kānū: onlar idiler | eşedde: daha güçlü | minhum: bunlardan | ḳuvveten: kuvvet bakımından | vemā: ve yoktur | kāne: | llahu: Allah'ı | liyuǎ'cizehu: engelleyecek | min: hiçbir | şey'in: şey | : | s-semāvāti: göklerde | ve lā: ve yoktur | : | l-erDi: yerde | innehu: şüphesiz O | kāne: | ǎlīmen: bilendir | ḳadīran: güçlüdür | (35:44)
|velev: ve eğer | yu'āḣiƶu: cezalandıracak olsaydı | llahu: Allah | n-nāse: insanları | bimā: yüzünden | kesebū: yaptıkları işler | : | terake: bırakmazdı | ǎlā: üzerinde (yeryüzünde) | Zehrihā: onun sırtı | min: hiçbir | dābbetin: canlı | velākin: fakat | yu'eḣḣiruhum: onları erteliyor | ilā: kadar | ecelin: bir süreye | musemmen: belirtilmiş | fe iƶā: zaman | cā'e: geldiği | eceluhum: süreleri | feinne: kuşkusuz | llahe: Allah | kāne: | biǐbādihi: kullarını | beSīran: görmektedir | (35:45)


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{sure_meali.php}