Celal Yıldırım Meali |
|
Tozup savuranlara,(51:1) | |
Ağır yük yüklenip taşıyanlara,(51:2) | |
Kolayca akıp gidenlere,(51:3) | |
İş bölümü yapanlara and olsun ki,(51:4) | |
Size va'dolunan elbette yerine gelecektir.(51:5) | |
Hesap ve ceza günü mutlaka gerçekleşecektir.(51:6) | |
Yollar ve yörüngeler sahibi göğe and olsun ki,(51:7) | |
(Ey inkarcı sapıklar!) cidden siz sözünüzde, hükmünüzde görüş ayrılığı içindesinizdir.(51:8) | |
Ondan çevrilebilen kimse çevrilir.(51:9) | |
Yalancı câhiller kahrolsun!(51:10) | |
bilgisizliğin sarhoşluğu ve mahmurluğu içinde kalmış gafillerdir.(51:11) | |
«Hesap ve ceza günü ne zaman ?» diye sorarlar.(51:12) | |
Ateşe karşı çetin bir sınav verecekleri gündür.(51:13) | |
Fitnenizi tadın. İşte, acele isteyip durduğunuz şey budur.(51:14) | |
Şüphesiz ki muttakîler (=Allah'tan saygı ile korkup fenalıklardan sakınan mü'minler) Cennetlerde ve pınarlar başındadırlar.(51:15) | |
Rablarının kendilerine verdiğini alırlar. Günkü onlar, bundan önce iyiliği, güzelliği, yararlı olmayı huy edinenlerdi.(51:16) | |
Geceden de az uyurlardı.(51:17) | |
Seher vakitleri hep Allah'tan bağışlanma dilerlerdi.(51:18) | |
Onların mallarında, dilenen ve yoksul için bir hakk vardır.(51:19) | |
Kesinlikle bilip inananlar için yeryüzünde (Allah'ın varlığına, birliğine delâlet eden) açık belgeler vardır.(51:20) | |
Sizin kendi (ruh ve beden) varlığınızda da öyle... Artık (hakikati) görmez misiniz ?(51:21) | |
Gökte hem rızkınız, hem size va'dedilen şey vardır.(51:22) | |
Göğün ve yerin Rabbi hakkı için, gerçekten bu, sizin kendi konuşmanızda (şüpheniz olmadığı) gibi hakktır.(51:23) | |
Sana İbrahim'in ağırlanmaya değer şerefli konuklarının haberi geldi mi?(51:24) | |
Hani onlar İbrahim'in yanına girip, «Selâm» dediler. İbrahim de «selâm» dedi ve tanımadığım yabancı bir kavim diye içinden geçirdi.(51:25) | |
Bir sebep bulup ailesinin yanına giderek (kızartılmış) semiz bir buzağı ile geldi.(51:26) | |
Onlara yaklaştırıp, «buyrun yemez misiniz ?» dedi.(51:27) | |
(Yemediklerini görünce) onlardan içinde bir korku ve endişe doğdu. Onlar, ona ; «korkma» dediler ve onu bilgili (olacak) bir oğul ile müjdelediler(51:28) | |
Bunun üzerine, İbrahim'in eşi bir çığlık atarak geldi ve elini yüzüne vurarak, «kısır yaşlı bir kadın !» dedi..(51:29) | |
Onlar: «Bu böyledir. Rabbin buyurdu. Şüphesiz ki O, hikmet sahibidir, bilendir» dediler.(51:30) | |
İbrahim, onlara : «Ey elçiler! Sizin iş ve isteğiniz nedir?» dedi.(51:31) | |
Onlar, «doğrusu biz suçlu günahkâr bir kavme gönderildik,(51:32) | |
(33-34) Ki aşırı gidenlerin, ölçüyü kaçıranların üzerine Rabbin yanında işaretlenmiş balçıktan taş yağdıralım diye.(51:33) | |
Bunun için orada bulunan mü'minleri çıkardık.(51:35) | |
Zaten orada Allah'a teslimiyet gösterenlerden sadece bir ev (aile) bulduk.(51:36) | |
Orada, elem verici azâbdan korkanlar için açık belge (ibretli kalıntı) bıraktık,» dediler.(51:37) | |
Musa'nın kıssasında da (ibretli belgeler bıraktık). Hani bir vakit Onu açık belge ve mu'cizeyle Fir'avn'a gönderdik.(51:38) | |
O, bütün ileri gelenleri ve ordusuyla birlikte yüzçevirdi ve «bu ya sihirbazdır, ya da delidir,» dedi.(51:39) | |
Bu sebeple onu da, ordusunu da yakalayıp (deniz) dalgaları arasına fırlattık ki (o sırada) kendini kınıyordu.(51:40) | |
Âd kıssasında da (ibretli belgeler bıraktık). Hani bir vakit üzerlerine, köklerini kesip yok eden kasırgayı göndermiştik.(51:41) | |
(Kasırga) nerenin üzerine uğradıysa mutlaka orayı kül haline çeviriyordu.(51:42) | |
Semûd kıssasında da (ibretli belgeler bıraktık). Hani bir vakit onlara, «bir süreye kadar yararlanıp geçinin» denilmişti.(51:43) | |
Onlar ise azgınlık gösterip, Rablarının emrinin dışına çıkmışlardı. Bu yüzden bakıp dururken yıldırım onları yakalayıvermişti.(51:44) | |
Artık ayağa kalkmaya güç getiremediler, yardım da göremediler.(51:45) | |
Bundan önce Nûh milletini de (yok ettik). Çünkü onlar, din ve ahlâk sınırlarını aşan (inkarcı azgın) bir milletti.(51:46) | |
Göğü de kudretimizle yapıp kurduk. Şüphesiz ki biz, hep genişleticileriz.(51:47) | |
Yeryüzünü döşedik. Ne güzeldir o döşeyenler!(51:48) | |
Her şeyden çift çift yarattık ; olur ki düşünüp ibret ve öğüt alırsınız.(51:49) | |
O halde Allah'a doğru yönelip kaçın (O'na güvenip sığının). Şüphesiz ki ben, O'nun tarafından (gönderilen) açık bir uyarıcıyım.(51:50) | |
Allah ile beraber başka bir Tanrı edinmeyin. Muhakkak ki ben, O'ndan size (gönderilen) açık bir uyarıcıyım..(51:51) | |
Bunun gibi onlardan öncekilere de ne kadar bir peygamber gönderdikse, mutlaka, «bu bir sihirbazdır veya delinin biridir,» demişlerdi.(51:52) | |
Onlar, birbirlerine bu hususta böyle mi vasiyette bulundular? Hayır, onlar azgınlığı huy ve sanat edinen bir millettir.(51:53) | |
Onlardan yüzçevir; bu yüzden kınanacak değilsin.(51:54) | |
Ve sen öğüt vermeğe devam et. Çünkü gerçekten hatırlatmada bulunup öğüt vermek mü'minlere fayda verir.(51:55) | |
Ben, cinleri ve insanları ancak beni tanıyıp ibâdet etsinler diye yarattım.(51:56) | |
Onlardan hiçbir rızık istemiyorum ve beni yedirip içirmelerini de dilemiyorum.(51:57) | |
Şüphesiz ki Allah, O'dur rızık veren metin kuvvet sahibi..(51:58) | |
Doğrusu o zulmedenlerin (önceki) arkadaşlarının günahları gibi günahları vardır. Artık acele etmesinler.(51:59) | |
Va'dolundukları günlerinden (o günün azabından) vay kâfirlerin hâline!(51:60) | |