İskender Evrenosoğlu Meali |
|
Dalarak kuvvetle (söke söke) çekip alanlara andolsun.(79:1) | |
Yumuşaklıkla (incitmeden) çekip çıkaranlara andolsun.(79:2) | |
Yüzdükçe yüzenlere (akarak gidenlere) andolsun.(79:3) | |
Ve de yarışarak öne geçenlere (andolsun).(79:4) | |
Ve de emirle (işleri) tedbir edenlere (emri yerine getirip idare edenlere) (andolsun).(79:5) | |
O gün, sarsan sarsacak.(79:6) | |
Arkasından gelen (ikinci sarsıntı), onu (1. sarsıntıyı) takip edecek.(79:7) | |
İzin günü kalpler (dehşetten) şiddetle çarpacaktır.(79:8) | |
Onların bakışları korkudan zillet içindedir.(79:9) | |
Derler ki: “Gerçekten biz mutlaka (mezardaki cesetlerimiz dirilerek) ilk halimize geri döndürülen kimseler mi olacağız?”(79:10) | |
Biz çürümüş, dağılmış kemikler olduğumuz zaman mı?(79:11) | |
Dediler ki: “O zaman bu (dönüş, diriliş), hüsranlı bir dönüştür.”(79:12) | |
Halbuki o (diriliş) sadece tek bir sayhadır.(79:13) | |
İşte o zaman onlar yerin (toprağın) üstündedirler.(79:14) | |
Sana Musa (A.S)'ın kıssası geldi mi?(79:15) | |
Rabbi ona kutsal vadi Tuva'da nida etmişti (seslenmişti).(79:16) | |
Firavuna git, muhakkak ki o azdı.(79:17) | |
Ve de ona de ki: “Sen tezkiye olmak (nefsini temizlemek) ister misin?”(79:18) | |
Ve: “Seni Rabbine ulaştırayım (hidayete erdireyim).” de. Böylece huşû sahibi ol.(79:19) | |
Bundan sonra ona büyük mucize gösterdi.(79:20) | |
Fakat o (firavun) yalanladı ve isyan etti (asi oldu).(79:21) | |
Sonra koşarak arkasını döndü.(79:22) | |
Hemen (kavmini) topladı, sonra da (onlara) nida etti (seslendi).(79:23) | |
Sonra da (firavun) dedi ki: “Ben sizin çok yüce Rabbinizim.”(79:24) | |
Bunun üzerine Allah, onu dünya ve ahiret azabıyla ahzetti (yakalayıp helâk etti).(79:25) | |
Muhakkak ki bunda, korkan kimse için elbette ibret vardır.(79:26) | |
Yaratma bakımından siz mi yoksa bina ettiği sema mı daha kuvvetli? (Sizi yaratmak mı yoksa bina ettiği semayı mı yaratmak daha zor?)(79:27) | |
Onun (semanın) tavanını yükseltti (yüksekliğini artırdı). Sonra da onu sevva etti (dizayn edip düzenledi).(79:28) | |
Ve onun gecesini kararttı ve onun duhasını (aydınlığını ortaya) çıkardı.(79:29) | |
Ve arz, bundan sonra da onu yayıp döşedi.(79:30) | |
Ondan (yerden), onun suyunu ve merasını (yeşilliğini, otlağını) çıkardı.(79:31) | |
Ve dağlar, ona (yeryüzüne), onları muhkem (sağlam) olarak yerleştirdi.(79:32) | |
Sizin ve hayvanlarınız için meta olarak (faydalanmanız için).(79:33) | |
Fakat o büyük (dayanılmaz) musîbet (kıyâmet vakti) geldiği zaman.(79:34) | |
O gün insan ne için çalıştığını (ne yaptığını) tezekkür eder (düşünür).(79:35) | |
Ve alevli ateş (cehennem), onu görecek olan kimseye açıkça gösterilmiştir.(79:36) | |
Fakat, artık kim taşkınlık etmiş (haddi aşmış) ise.(79:37) | |
Ve dünya hayatını tercih etmiş ise.(79:38) | |
O taktirde, muhakkak ki alevli ateş (cehennem), o, barınacak yerdir.(79:39) | |
Ve fakat, kim Rabbinin makamından korkmuş ve nefsini heveslerinden nehyetmiş ise (heveslerine uymamışsa).(79:40) | |
O taktirde, muhakkak ki cennet, o, barınacak yerdir.(79:41) | |
Sana o saatten (kıyâmetten) soruyorlar: “Onun vukuu ne zaman?”(79:42) | |
Sende onun zikrinden (başka) ne var (onun beyanından başka bir bilgin yoktur).(79:43) | |
Onun sonu, Rabbinedir.(79:44) | |
Sen sadece, O'na huşû duyan, O'ndan korkanlar için bir uyarıcısın.(79:45) | |
Sanki onlar, onu (kıyâmeti) görecekleri gün, sanki bir akşam veya kuşluk vaktinden başka (zamanları) kalmamış gibi olurlar.(79:46) | |