Ahmet Varol Meali |
|
O gerçekleşecek olan,(69:1) | |
Nedir o gerçekleşecek olan?(69:2) | |
O gerçekleşecek olanın ne olduğunu sen bilir misin? [1](69:3) | |
Semud ve Ad (kavimleri) o başa çarpacak (kıyamet)i yalanladılar.(69:4) | |
Bu yüzden Semud (kavmi) azgın bir (ses veya sarsıntı) ile helak edildi(69:5) | |
Ad (kavmin)e gelince; onlar da uğultulu, azgın bir fırtına ile helak edildiler.(69:6) | |
(Allah) onu yedi gece sekiz gün ardarda onların üzerlerine musallat etti. O kavmi orada, içi boş hurma kütükleri gibi yere yıkılmış bir halde görürsün.(69:7) | |
Şimdi onlardan geriye kalan bir şey görüyor musun?(69:8) | |
Firavun, ondan öncekiler ve yerle bir edilmiş şehirler(in halkları) hep suç işlediler.(69:9) | |
Öyle ki, Rablerinin peygamberine karşı geldiler. O da onları şiddeti gittikçe artan bir yakalayışla yakaladı.(69:10) | |
Su kabardığında biz sizi akıp giden gemide taşıdık.(69:11) | |
Bunu sizin için bir ibret yapalım ve kavrayan kulaklar bunu kavrasın diye.(69:12) | |
Sur'a bir üfürülüş üfürüldüğü,(69:13) | |
Yer ve dağlar kaldırılıp bir çarpışla birbirine çarpıldığı zaman,(69:14) | |
İşte o gün vakıa (kıyamet) gerçekleşmiş olur.(69:15) | |
Gök yarılmıştır. O artık o gün sarkmıştır.(69:16) | |
Melekler de (onun) kenarlarındadırlar. O gün Rabbinin Arşı'nı onların üzerinde sekiz (melek) taşır.(69:17) | |
O gün (hesab için) arzolunursunuz. Sizden hiçbir sır gizli kalmaz.(69:18) | |
Artık kimin kitabı sağından verilirse der ki: 'Alın, kitabımı okuyun.(69:19) | |
Çünkü ben hesabımla karşılaşacağımı sanmıştım (anlamıştım).'(69:20) | |
Artık o hoşnut(luk verici) bir hayat içindedir.(69:21) | |
Yüksek bir cennette.(69:22) | |
Devşirilecek meyvaları pek yakındır.(69:23) | |
Geçmiş günlerde yaptıklarınıza karşılık afiyetle yiyin ve için.(69:24) | |
Kimin de kitabı solundan verilirse o da der ki: 'Keşke bana kitabım verilmeseydi.(69:25) | |
Hesabımın da ne olduğunu bilmeseydim.(69:26) | |
Keşke o (ölüm) her şeye son verseydi.(69:27) | |
Malım bana bir yarar sağlamadı.(69:28) | |
Gücüm de yok olup gitti.'(69:29) | |
'Onu tutun ve hemen bağlayıverin.(69:30) | |
Sonra onu çılgınca yanan ateşe atın.(69:31) | |
Sonra uzunluğu yetmiş arşın olan bir zincirin içinde oraya sokun.(69:32) | |
Çünkü o, büyük olan Allah'a iman etmiyordu.(69:33) | |
Yoksula yemek vermeye teşvik etmezdi.(69:34) | |
Bugün burada onun için yakın bir dost yoktur.(69:35) | |
Kanlı irinden başka bir yiyecek de yoktur.(69:36) | |
Onu günahkarlardan başkası yemez.(69:37) | |
Hayır. Yemin ederim gördüğünüze,(69:38) | |
Ve görmediğinize ki,(69:39) | |
Muhakkak ki o (Kur'an), şerefli bir elçinin sözüdür.(69:40) | |
O, bir şairin sözü değildir. Ne kadar az inanıyorsunuz!(69:41) | |
Bir kahinin sözü de değildir. Ne kadar az düşünüyorsunuz!(69:42) | |
(O) alemlerin Rabbinden indirilmedir.(69:43) | |
Eğer o bize karşı kendiliğinden birtakım sözler uydurmuş olsaydı,(69:44) | |
Muhakkak onu kuvvetle yakalardık,(69:45) | |
Sonra da hiç şüphesiz onun can damarını keserdik.(69:46) | |
O zaman sizden hiçbir kimse buna engel olamazdı.(69:47) | |
Şüphesiz o (Kur'an) takva sahipleri için bir öğüttür.(69:48) | |
Elbette biz sizin içinizde yalanlayanlar olduğunu biliyoruz.(69:49) | |
Muhakkak o (Kur'an), inkar edenler için bir hasrettir.(69:50) | |
Şüphe yok ki o, kesin gerçektir.(69:51) | |
Öyleyse yüce Rabbinin adını tesbih et.(69:52) | |