» 57 / Hadîd  8:

Kuran Sırası: 57
İniş Sırası: 94
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29

 » 57 / Hadîd  Suresi: 8
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. وَمَا (VME) = ve mā : ve ne?
2. لَكُمْ (LKM) = lekum : oluyor size
3. لَا (LE) = lā :
4. تُؤْمِنُونَ (TÙMNVN) = tu'minūne : güvenmiyorsunuz
5. بِاللَّهِ (BELLH) = billahi : Allah'a
6. وَالرَّسُولُ (VELRSVL) = verrasūlu : ve elçi
7. يَدْعُوكُمْ (YD̃AVKM) = yed'ǔkum : sizi çağırdığı (halde)
8. لِتُؤْمِنُوا (LTÙMNVE) = litu'minū : inanmağa
9. بِرَبِّكُمْ (BRBKM) = birabbikum : Rabbinize
10. وَقَدْ (VGD̃) = ve ḳad : ve muhakkak
11. أَخَذَ (ÊḢZ̃) = eḣaƶe : aldığı (halde)
12. مِيثَاقَكُمْ (MYS̃EGKM) = mīṧāḳakum : sizin sağlam sözünüzü
13. إِنْ (ÎN) = in : eğer
14. كُنْتُمْ (KNTM) = kuntum : iseniz
15. مُؤْمِنِينَ (MÙMNYN) = mu'minīne : inananlar
ve ne? | oluyor size | | güvenmiyorsunuz | Allah'a | ve elçi | sizi çağırdığı (halde) | inanmağa | Rabbinize | ve muhakkak | aldığı (halde) | sizin sağlam sözünüzü | eğer | iseniz | inananlar |

[] [] [] [EMN] [] [RSL] [D̃AV] [EMN] [RBB] [] [EḢZ̃] [VS̃G] [] [KVN] [EMN]
VME LKM LE TÙMNVN BELLH VELRSVL YD̃AVKM LTÙMNVE BRBKM VGD̃ ÊḢZ̃ MYS̃EGKM ÎN KNTM MÙMNYN

ve mā lekum tu'minūne billahi verrasūlu yed'ǔkum litu'minū birabbikum ve ḳad eḣaƶe mīṧāḳakum in kuntum mu'minīne
وما لكم لا تؤمنون بالله والرسول يدعوكم لتؤمنوا بربكم وقد أخذ ميثاقكم إن كنتم مؤمنين

 » 57 / Hadîd  Suresi: 8
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
وما | VME ve mā ve ne? And what
لكم | LKM lekum oluyor size (is) for you
لا | LE (that) not
تؤمنون ا م ن | EMN TÙMNVN tu'minūne güvenmiyorsunuz you believe
بالله | BELLH billahi Allah'a in Allah
والرسول ر س ل | RSL VELRSVL verrasūlu ve elçi while the Messenger
يدعوكم د ع و | D̃AV YD̃AVKM yed'ǔkum sizi çağırdığı (halde) calls you
لتؤمنوا ا م ن | EMN LTÙMNVE litu'minū inanmağa that you believe
بربكم ر ب ب | RBB BRBKM birabbikum Rabbinize in your Lord,
وقد | VGD̃ ve ḳad ve muhakkak and indeed,
أخذ ا خ ذ | EḢZ̃ ÊḢZ̃ eḣaƶe aldığı (halde) He has taken
ميثاقكم و ث ق | VS̃G MYS̃EGKM mīṧāḳakum sizin sağlam sözünüzü your covenant
إن | ÎN in eğer if
كنتم ك و ن | KVN KNTM kuntum iseniz you are
مؤمنين ا م ن | EMN MÙMNYN mu'minīne inananlar believers.

57:8 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

ve ne? | oluyor size | | güvenmiyorsunuz | Allah'a | ve elçi | sizi çağırdığı (halde) | inanmağa | Rabbinize | ve muhakkak | aldığı (halde) | sizin sağlam sözünüzü | eğer | iseniz | inananlar |

[] [] [] [EMN] [] [RSL] [D̃AV] [EMN] [RBB] [] [EḢZ̃] [VS̃G] [] [KVN] [EMN]
VME LKM LE TÙMNVN BELLH VELRSVL YD̃AVKM LTÙMNVE BRBKM VGD̃ ÊḢZ̃ MYS̃EGKM ÎN KNTM MÙMNYN

ve mā lekum tu'minūne billahi verrasūlu yed'ǔkum litu'minū birabbikum ve ḳad eḣaƶe mīṧāḳakum in kuntum mu'minīne
وما لكم لا تؤمنون بالله والرسول يدعوكم لتؤمنوا بربكم وقد أخذ ميثاقكم إن كنتم مؤمنين

[] [] [] [ا م ن] [] [ر س ل] [د ع و] [ا م ن] [ر ب ب] [] [ا خ ذ ] [و ث ق] [] [ك و ن] [ا م ن]

 » 57 / Hadîd  Suresi: 8
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
وما | VME ve mā ve ne? And what
Vav,Mim,Elif,
6,40,1,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
INTG – interrogative noun
الواو عاطفة
اسم استفهام
لكم | LKM lekum oluyor size (is) for you
Lam,Kef,Mim,
30,20,40,
P – prefixed preposition lām
PRON – 2nd person masculine plural personal pronoun
جار ومجرور
لا | LE (that) not
Lam,Elif,
30,1,
NEG – negative particle
حرف نفي
تؤمنون ا م ن | EMN TÙMNVN tu'minūne güvenmiyorsunuz you believe
Te,,Mim,Nun,Vav,Nun,
400,,40,50,6,50,
V – 2nd person masculine plural (form IV) imperfect verb
PRON – subject pronoun
فعل مضارع والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
بالله | BELLH billahi Allah'a in Allah
Be,Elif,Lam,Lam,He,
2,1,30,30,5,
"P – prefixed preposition bi
PN – genitive proper noun → Allah"
جار ومجرور
والرسول ر س ل | RSL VELRSVL verrasūlu ve elçi while the Messenger
Vav,Elif,Lam,Re,Sin,Vav,Lam,
6,1,30,200,60,6,30,
CIRC – prefixed circumstantial particle
N – nominative masculine noun
الواو حالية
اسم مرفوع
يدعوكم د ع و | D̃AV YD̃AVKM yed'ǔkum sizi çağırdığı (halde) calls you
Ye,Dal,Ayn,Vav,Kef,Mim,
10,4,70,6,20,40,
V – 3rd person masculine singular imperfect verb
PRON – 2nd person masculine plural object pronoun
فعل مضارع والكاف ضمير متصل في محل نصب مفعول به
لتؤمنوا ا م ن | EMN LTÙMNVE litu'minū inanmağa that you believe
Lam,Te,,Mim,Nun,Vav,Elif,
30,400,,40,50,6,1,
PRP – prefixed particle of purpose lām
V – 2nd person masculine plural (form IV) imperfect verb, subjunctive mood
PRON – subject pronoun
اللام لام التعليل
فعل مضارع منصوب والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
بربكم ر ب ب | RBB BRBKM birabbikum Rabbinize in your Lord,
Be,Re,Be,Kef,Mim,
2,200,2,20,40,
P – prefixed preposition bi
N – genitive masculine noun
PRON – 2nd person masculine plural possessive pronoun
جار ومجرور والكاف ضمير متصل في محل جر بالاضافة
وقد | VGD̃ ve ḳad ve muhakkak and indeed,
Vav,Gaf,Dal,
6,100,4,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
CERT – particle of certainty
الواو عاطفة
حرف تحقيق
أخذ ا خ ذ | EḢZ̃ ÊḢZ̃ eḣaƶe aldığı (halde) He has taken
,Hı,Zel,
,600,700,
V – 3rd person masculine singular perfect verb
فعل ماض
ميثاقكم و ث ق | VS̃G MYS̃EGKM mīṧāḳakum sizin sağlam sözünüzü your covenant
Mim,Ye,Se,Elif,Gaf,Kef,Mim,
40,10,500,1,100,20,40,
N – accusative masculine noun
PRON – 2nd person masculine plural possessive pronoun
اسم منصوب والكاف ضمير متصل في محل جر بالاضافة
إن | ÎN in eğer if
,Nun,
,50,
COND – conditional particle
حرف شرط
كنتم ك و ن | KVN KNTM kuntum iseniz you are
Kef,Nun,Te,Mim,
20,50,400,40,
V – 2nd person masculine plural perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض والتاء ضمير متصل في محل رفع اسم «كان»
مؤمنين ا م ن | EMN MÙMNYN mu'minīne inananlar believers.
Mim,,Mim,Nun,Ye,Nun,
40,,40,50,10,50,
N – accusative masculine plural (form IV) active participle
اسم منصوب
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |وَمَا: ve ne? | لَكُمْ: oluyor size | لَا: | تُؤْمِنُونَ: güvenmiyorsunuz | بِاللَّهِ: Allah'a | وَالرَّسُولُ: ve elçi | يَدْعُوكُمْ: sizi çağırdığı (halde) | لِتُؤْمِنُوا: inanmağa | بِرَبِّكُمْ: Rabbinize | وَقَدْ: ve muhakkak | أَخَذَ: aldığı (halde) | مِيثَاقَكُمْ: sizin sağlam sözünüzü | إِنْ: eğer | كُنْتُمْ: iseniz | مُؤْمِنِينَ: inananlar |
Kırık Meal (Harekesiz) : |وما WME ve ne? | لكم LKM oluyor size | لا LE | تؤمنون TÙMNWN güvenmiyorsunuz | بالله BELLH Allah'a | والرسول WELRSWL ve elçi | يدعوكم YD̃AWKM sizi çağırdığı (halde) | لتؤمنوا LTÙMNWE inanmağa | بربكم BRBKM Rabbinize | وقد WGD̃ ve muhakkak | أخذ ÊḢZ̃ aldığı (halde) | ميثاقكم MYS̃EGKM sizin sağlam sözünüzü | إن ÎN eğer | كنتم KNTM iseniz | مؤمنين MÙMNYN inananlar |
Kırık Meal (Okunuş) : |ve mā: ve ne? | lekum: oluyor size | : | tu'minūne: güvenmiyorsunuz | billahi: Allah'a | verrasūlu: ve elçi | yed'ǔkum: sizi çağırdığı (halde) | litu'minū: inanmağa | birabbikum: Rabbinize | ve ḳad: ve muhakkak | eḣaƶe: aldığı (halde) | mīṧāḳakum: sizin sağlam sözünüzü | in: eğer | kuntum: iseniz | mu'minīne: inananlar |
Kırık Meal (Transcript) : |VME: ve ne? | LKM: oluyor size | LE: | TÙMNVN: güvenmiyorsunuz | BELLH: Allah'a | VELRSVL: ve elçi | YD̃AVKM: sizi çağırdığı (halde) | LTÙMNVE: inanmağa | BRBKM: Rabbinize | VGD̃: ve muhakkak | ÊḢZ̃: aldığı (halde) | MYS̃EGKM: sizin sağlam sözünüzü | ÎN: eğer | KNTM: iseniz | MÙMNYN: inananlar |
Abdulbaki Gölpınarlı : Ve ne oluyor size de Allah'a inanmıyorsunuz? Ve Peygamber, Rabbinize inanın diye sizi çağırmada ve andolsun ki sizden söz de almıştı, inanmışsanız.
Adem Uğur : Peygamber sizi, Rabbinize iman etmeye çağırdığı halde niçin Allah'a inanmıyorsunuz? Halbuki O, sizden kesin söz de almıştı. Eğer inanırsanız.
Ahmed Hulusi : Esmâ'sıyla hakikatiniz olan Allâh'a niçin iman etmiyorsunuz? Rasûl, Esmâ'sıyla sizi yoktan var kılan Rabbinize iman etmeniz için davet ederken ve üstelik de sizin mîsakınızı almışken! Eğer iman edenlerseniz!
Ahmet Tekin : Aklınızı, hafızanızı mı kaybettiniz, nerde kaldı, sözünüz, taahhüdünüz? Rasulullah sizi, Rabbinize iman etmeniz için davet ettiği halde Allah’a iman etmiyorsunuz? Oysa Allah, kulluk sözleşmesinde, kutsal kitaplarınızda sizden, kesinkes iman edeceğinize, kulluk ve sorumluluklarınızı yerine getireceğinize dair söz almıştı. Kulluk sözleşmesindeki iman taahhüdünüzün bilincinde iseniz eğer niçin Muhammed’in İslâm’a davetine koşmuyorsunuz?
Ahmet Varol : Size ne oluyor ki, Peygamber sizi Rabbinize iman etmeniz için çağırırken Allah'a iman etmiyorsunuz? Oysa (Allah) sizden kesin söz almıştı. Eğer iman edecekseniz.
Ali Bulaç : Size ne oluyor ki, elçi sizi Rabbinize iman etmeye çağırıp dururken Allah'a iman etmiyorsunuz? Oysa O, sizden kesin bir söz almıştı. Eğer mü'min iseniz (inanıp sözünüzü gerçekleştirin).
Ali Fikri Yavuz : Peygamber, sizi, Rabbinize iman edesiniz diye davet edib dururken, size ne oluyor ki, Allah’a iman etmiyorsunuz? Halbuki (bundan önce iman etmeyi gerektiren deliller ortaya koymak suretiyle) Peygamber, sizden kesin söz de almıştı. (Veya Allah, ezelde hepinizden, Allah’ın varlığını tasdikinize dair söz almıştı). Eğer sözünüzde sadık kimselerseniz, (hemen iman etmeniz gerekir)...
Bekir Sadak : Peygamber sizi, Rabbinize inanmaya cagirdigi halde, Allah'a nicin inanmazsiniz? Hem O, sizden soz almisti, inanmislar iseniz; bu cagriya kosun.
Celal Yıldırım : Size ne oluyor ki, Peygamber, Rabbınıza imân etmeniz için sizi davet ettiği halde Allah'a imân etmiyorsunuz ? Kaldı ki, O, sizden kesin söz almıştı. Eğer cidden mü'min olmak istiyorsanız (bu davete olumlu cevap verin).
Diyanet İşleri : Peygamber, sizi, Rabbinize iman etmeniz için davet edip dururken size ne oluyor da Allah’a iman etmiyorsunuz? Hâlbuki (Allah ezelde) sizden sağlam bir söz de almıştı. Eğer inanacak kimselerseniz (bu çağrıya uyun).
Diyanet İşleri (eski) : Peygamber sizi, Rabbinize inanmaya çağırdığı halde, Allah'a niçin inanmazsınız? Hem O, sizden söz almıştı, inanmışlar iseniz; bu çağrıya koşun.
Diyanet Vakfi : Peygamber sizi, Rabbinize iman etmeye çağırdığı halde niçin Allah'a inanmıyorsunuz? Halbuki O, sizden kesin söz de almıştı. Eğer inanırsanız.
Edip Yüksel : Rabbinize inanmanız için elçi sizi çağırdığı halde size ne oluyor ki hâlâ ALLAH'a inanmıyorsunuz? Hem O, sizden söz almıştı, eğer inanıyor iseniz.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Size ne oldu ki, Resul sizi Rabbinize inanmanız için davet ettiği halde Allah'a inanmıyorsunuz? Oysa O, sizden kesin söz almıştı. Eğer inanacaksanız.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Ne diye Allah'a iman etmiyorsunuz ki, peygamber sizi Rabbinize iman edesiniz diye davet edip duruyor?! Oysa sizden kesin söz de almıştı; eğer gerçek müminler olacaksanız.
Elmalılı Hamdi Yazır : Hem neye iyman etmiyesiniz Allaha ki Peygamber sizi Rabbınıza iyman edesiniz diye da'vet edip duruyor, hal bu ise mîsakınızı da aldı? Gerçek mü'min olacaksanız?
Fizilal-il Kuran : Peygamber sizi Allah'a inanmaya çağırdığı halde niçin O'na inanmıyorsunuz? Oysa o bu konuda sizden söz almıştı. Eğer inanacaksanız ne duruyorsunuz?
Gültekin Onan : Size ne oluyor ki, elçi sizi rabbinize inanmaya çağırıp dururken Tanrı'ya inanmıyorsunuz? Oysa O, sizden kesin bir söz almıştı. Eğer inançlı iseniz (inanıp sözünüzü gerçekleştirin).
Hakkı Yılmaz : Size ne oldu da, Elçi sizi Rabbinize inanmanız için davet ettiği hâlde Allah'a inanmıyorsunuz? Oysa O, –eğer siz inananlar iseniz– sizden inanacağınıza ‘kesin söz’ almıştı.
Hasan Basri Çantay : Peygamber, Rabbinize îman etmeniz için sizi da'vet edib dururken, size ne oluyor ki Allaha îman etmiyorsunuz? Halbuki O, sizden kat'î te'mînat da almışdı. Eğer Ona îman edeceklerseniz (hemen buna koşun).
Hayrat Neşriyat : Peygamber sizi Rabbinize îmân etmeniz için da'vet ettiği hâlde, size ne oluyor ki Allah’a îmân etmiyorsunuz? Hâlbuki (Allah, ruhlar âleminde sizden) sağlam sözünüzü almıştı; eğer (gerçek) mü’minler oldu iseniz (ahdinize uyun ve samîmâne îmân edin)!
İbni Kesir : Peygamber; sizi Rabbınıza iman etmeye çağırdığı halde, niçin Allah'a inanmıyorsunuz? Halbuki O, sizden kesin söz almıştı. Eğer inanacaklardan iseniz.
İskender Evrenosoğlu : Ve size ne oluyor ki, Allah'a inanmıyorsunuz. Ve resûl, sizi Rabbinize îmân etmeniz için çağırıyor. Eğer siz inananlarsanız Allah, sizin (daha önce Rabbinizi tasdik etmiş olduğunuz) misakinizi almıştı.
Muhammed Esed : Elçi, sizi Rabbiniz (olan Allah)a inanmaya çağırdığı ve O sizden bir taahhüt almış bulunduğu halde neden Allah'a inanmazsınız? (Herhangi bir şeye) inanabildiğiniz halde (O'na neden inanmıyorsunuz)?
Ömer Nasuhi Bilmen : Ve sizin için ne var ki, Allah'a imân etmeyesiniz? Halbuki, Peygamber Rabbinize imân etmeniz için dâvet ediyor ve muhakkak ki, (Allah Teâlâ) sizden misak da almıştır, eğer mü'minler oldunuz iseniz?
Ömer Öngüt : Peygamber sizi Rabbinize iman etmeye çağırdığı halde ne diye Allah'a iman etmiyorsunuz? Oysa O, sizden kesin söz almıştı. Eğer mümin iseniz!
Şaban Piriş : Ne diye Allah’a ve peygamberine inanmıyorsunuz? O, sizi Rabbinize inanmaya çağırıyor. Eğer, iman ettiyseniz, o sizden kesin söz almıştı.
Suat Yıldırım : Size ne oluyor ki, Resulullah da sizi Rabbinize iman etmeye çağırdığı halde, Allah’a inanmıyorsunuz. Oysa Allah sizden bu hususta kesin söz almıştı, eğer imana gelecekseniz bu yeter.
Süleyman Ateş : Elçi sizi Rabbinize inanmağa (güvenmeğe) çağırdığı ve (bu konuda) sizden sağlam söz almış olduğu halde inananlar iseniz neden Allah'a güvenmiyorsunuz?
Tefhim-ul Kuran : Size ne oluyor ki, Rasul sizi Rabbinize iman etmeye çağırıp dururken Allah'a iman etmiyorsunuz? Oysa O, sizden kesin bir söz almıştı. Eğer mü'min iseniz (inanıp sözünüzü gerçekleştirin).
Ümit Şimşek : Peygamber sizi Rabbinize iman etmek için çağırıp dururken size ne oluyor ki Allah'a inanmayacakmışsınız? Üstelik O sizden ahit de almıştı. İman edecekseniz ne duruyorsunuz?
Yaşar Nuri Öztürk : İman sahipleri iseniz size ne oluyor da Allah'a güvenmiyorsunuz? Oysaki Resul sizi Rabbinize inanmaya çağırıyor, sizden kuvvetli bir söz de almıştır.


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}