| Ahmet Tekin Meali |
|
 O, sınırsız rahmeti ile hayat veren, yaşatan, koruyan, rahmetine, merhametine, ihsanına, hayırlara mazhar eden, Rahman olan Allah’tır.(55:1) | |
| Her şeyin açıkça içinde anlatıldığı Kur’ân’ı öğretti.(55:2) | |
| İnsanı emsalsiz güzellikte yarattı.(55:3) | |
| İnsana dili, konuşmayı, düşünmeyi ve meramını anlatmayı, Kur’âna vukufu, açıklamayı, varlıkları ayırıcı vasıflarıyla birbirinden ayırt etmeyi öğretti.(55:4) | |
| Güneş ve ay hesaplanmış bir plan içinde, yörüngelerinde hareket halindedirler.(55:5) | |
| Yıldızlar, bitkiler ve ağaçlar, rahmet sahibi Rahman olan Allah’a boyun eğerek secde ederler.(55:6) | |
| Göğü denge ve çekim kanunu işleterek Allah yükseltip tuttu. Yoğunluğunu hararetini, basıncını, çekimini düzenleyerek gökteki dengeyi O kurdu.(55:7) | |
| Allah’ın koyduğu, kurduğu dengeyi, düzeni bozmayın, ölçüyü kaçırmayın.(55:8) | |
| Alırken, satarken, ölçüyü, tartıyı adâletle uygulayın, sözlerinizde, fiillerinizde ölçülü âdil davranın. Sosyal adaleti, sosyal güvenliği temin edip, refah payını artırarak, toplumdaki dengeyi ayakta tutun. Ölçüyü noksanlaştırmayın, tartıyı eksiltmeyin, haklarına tecavüz ederek insanları mağdur etmeyin.(55:9) | |
| Allah, mahlûkat için yeryüzünü alta koydu, döşedi.(55:10) | |
| Orda meyvalar ve salkımları tomurcuklanmış hurma ağaçları var.(55:11) | |
| Başaklı, taneli, yapraklı ve hoş kokulu bitkiler var.(55:12) | |
| Ey insanlar ve cinler, bu durumda, Rabbinizin nimetlerinden hangisini, Kuran’dan hangi ilkeyi önemsemeyerek sınırsız rahmetini, kudretini yalanlayabilirsiniz?(55:13) | |
| Allah insanı, ses veren, pişmiş çamura benzeyen kuru balçıktan yarattı.(55:14) | |
| Cinleri de, hâlis, dumansız ateşten yarattı.(55:15) | |
| Allah, yaz ve kış mevsimlerinde, güneşin doğduğu ve güneşin battığı en uç iki noktanın da Rabbidir.(55:17) | |
| İki denizi salıverdi. Birbirlerine kavuşuyorlar.(55:19) | |
| Aralarında farklı yoğunluktan kaynaklanan yüzey gerilimi sebebiyle dikey bir su tabakası engeli var. Birbirlerine geçip karışmıyorlar.(55:20) | |
| İkisinden de inci, mercan çıkar.(55:22) | |
| Denizlerde, koca dağlar gibi yükselen, yüzen gemiler, filolar da O’nun, O’nun kanunlarının eseridir.(55:24) | |
| Yeryüzünde bulunan her şey fânidir.(55:26) | |
| Ancak, hayatın devamı ve işleyişi, yardımıyla gerçekleşen, muhtaç ve âciz olmayacak, saygıya lâyık görülecek kadar güçlü olan, fânî varlıklara hayat vererek lütuf ve ihsanına mazhar eden, zâtına lâyık olmayan şirkten münezzeh, kudret ve ihtişam sahibi Rabbinin zâtı bâki kalacaktır.(55:27) | |
| Göklerde ve yerde bulunan sorumlu ve akıllı varlıklar, muhtaç oldukları şeyleri, güvenliklerinin ve hayatiyetlerinin devamını ondan isterler, ona başvururlar, ondan medet umarlar. O her gün, her an, sayıya, hesaba, sığmayacak işlerin, oluşların, işleyen düzenin, sorumlulukların içindedir, ilmi ve kudretiyle tecellidedir..(55:29) | |
| Ey yeryüzünde ağırlığı, ağır sorumluluğu olan, hükümlerini yürüten insan ve cin denilen günaha batmış iki varlık, sizin de hesabınızı ele alacağız.(55:31) | |
| Ey cin ve insan toplulukları, göklerin ve yerin bazı bölgelerinden çıkıp ötelerine geçmeye, irtibatlar kurmaya gücünüz yetiyorsa, süratle gidin, nüfuz alanları kurun. Büyük gücünüz, gelişmiş güçlü teknolojiniz, kudretli bir devletiniz olmadan nüfuz edemezsiniz, irtibatlar, nüfuz alanları kuramazsınız.(55:33) | |
| Üzerinize yüksek hararet, güçlü ışınlar (radyasyon) yağdırılır. Kendinizi koruyamazsınız, yardım ve kurtarma da mümkün değildir.(55:35) | |
| Gök yarılıp da, erimiş yağ gibi kıpkırmızı bir gül haline geldiği zaman, sual sorulmaya gerek kalmaz.(55:37) | |
| O gün, insanlara ve cinlere günahlarından sual sorulmaya gerek kalmaz.(55:39) | |
| İslâm’a planlı cephe alarak, müslümanlığı, müslüman nesilleri yozlaştırma, yok etme suçu işleyen güç ve iktidar sahibi âsiler, suçlular, günahkârlar simalarından tanınır. Perçemlerinden ve ayaklarından tortop edilerek yakalanır.(55:41) | |
| İşte bu, İslâm’a planlı cephe alarak, müslümanlığı, müslüman nesilleri yozlaştırma, yok etme suçu işleyen güç ve iktidar sahibi âsilerin, suçluların, günahkârların yalanladığı Cehennem’dir.(55:43) | |
| Onlar ateş ile kaynar su arasında dolaşır dururlar.(55:44) | |
| Rabbinin, işlediği ameller, hak ettiği mükâfatlar ve cezalar üzerindeki hükümranlığının, her şeyi ortaya koyarak, hükmünü icra edeceğinin endişesini duyan, azamet ve celâlinden korkanlar için iki Cennet vardır.(55:46) | |
| İki Cennet de çeşit çeşit ağaçlarla doludur.(55:48) | |
| İkisinde de, akıp giden iki pınar vardır.(55:50) | |
| İkisinde de, her türlü meyvalardan, taze ve kurutulmuş olarak çifter çifter var.(55:52) | |
| Cennet konaklarındakiler, astarları atlastan döşeklere yaslanırlar. İki Cennet’in de meyvalarının toplanması yakındır.(55:54) | |
| Orada süzgün bakışlı, alımlı, hasretlik çekmiş gibi, gözlerini yalnız eşlerine çevirmiş, çılgınca seven güzeller var ki, eşlerinden önce, onlara insan ve cin eli değmemiştir.(55:56) | |
| Sanki o güzeller yâkut ve mercandırlar.(55:58) | |
| İyiliği, iyi niyetleri, dinin, ahlâkın ve kamu vicdanının emirlerini, devamlı davranışlarına, ilişkilerine, görevlerine, hayatlarına yansıtan, samimiyetle ibadet eden, aktif olarak iyiliğe, iyi uygulamaya, iyileştirmeye örnek olan, işlerinde mükemmellik, dürüstlük ve başarı için dikkat harcayan, hayırlı icraatlar, kalıcı hizmetler yapan müslüman idareci, askerî erkân, inanan müslüman olmanın mükâfatı ihsandan başka bir şey olabilir mi?(55:60) | |
| Bu iki Cennet’in dışında iki Cennet daha var.(55:62) | |
| Bu Cennetler, yemyeşildir.(55:64) | |
| İkisinde de kaynayan, çağlayarak akan iki kaynak var.(55:66) | |
| İkisinde de her türlü meyvalar, hurmalar ve narlar var.(55:68) | |
| İçlerinde, güzel huylu, güzel yüzlü kadınlar var.(55:70) | |
| Ahşap konaklar, çadırlar içerisinde, süzgün bakışlı, alımlı, hasretlik çekmiş gibi, gözlerini yalnız eşlerine çevirmiş, örtülü, evlerine bağlı, mutluluğu evlerinde arayan hûriler var.(55:72) | |
| Eşlerinden önce, onlara, insan ve cin eli değmemiştir.(55:74) | |
| Yeşil yastıklara ve harikulâde güzel işlemeli döşeklere yaslanırlar.(55:76) | |
| Hayatın devamı ve işleyişi, yardımıyla gerçekleşen, muhtaç ve âciz olmayacak, saygıya lâyık görülecek kadar güçlü olan, fânî varlıklara hayat vererek lütuf ve ihsanına mazhar eden, zâtına lâyık olmayan şirkten münezzeh, kudret ve ihtişam sahibi Rabbinin adı yücelerden yücedir.(55:78) | |
