Ahmed Hulusi Meali |
|
Vay hâline ölçü ve tartıyı tam yapmayanların!(83:1) | |
Onlar ki, insanlardan haklarını tam ölçüyle alırlar da;(83:2) | |
Onların (hakkını vermeye gelince) ölçtüklerinde eksiltirler!(83:3) | |
Bunlar kendilerinin (ölümü tatmanın akabinde) bâ's olunacaklarını zannetmiyor mu?(83:4) | |
Aziym bir süreç için.(83:5) | |
Rabb-ül âlemîn için insanların kıyam ettiği süreç!(83:6) | |
Hayır (asla)! Muhakkak ki füccar (Hak'tan sapanlar)'ın kayıtları elbette siccîn'dedir!(83:7) | |
Siccîn'i (ne olduğunu) sana bildiren nedir?(83:8) | |
Merkum (silinmesi {İngilizce'de; erase} sözkonusu olmayan) bir kayıttır!(83:9) | |
O süreçte (Sünnetullâh'ı) yalanlayanların vay hâline!(83:10) | |
Ki onlar, Din (yapılanların otomatik sonucunun yaşanacağı) süreçlerini yalanlarlar!(83:11) | |
Onu yaşayacağını yalnızca her haddi aşan suçlular yalanlar!(83:12) | |
Ona işaretlerimiz bildirildiğinde: "Evvelkilerin efsaneleri" dedi!(83:13) | |
Hayır (asla)! Aksine yaptıklarının getirileri onların şuurlarını (bir pas gibi) örtmüştür.(83:14) | |
Hayır! Muhakkak ki onlar, o gün, elbette Rablerinden perdelidirler!(83:15) | |
Sonra, muhakkak ki onlar ateşe gireceklerdir.(83:16) | |
Sonra: "İşte bu, yalanladığınız şeydir" denilir.(83:17) | |
Hayır. . . Muhakkak ki Ebrâr'ın kitabı, elbette İlliyyîn'dedir.(83:18) | |
İlliyyîn (-in ne olduğunu) sana bildiren nedir?(83:19) | |
Ona mukarrebûn (kurbiyet ehli - tecelli-i sıfat nasiplileri) şahit olur.(83:21) | |
Muhakkak ki Ebrâr, elbette Nimet cenneti içindedir.(83:22) | |
Koltuklar üzerinde nazar ediyor oldukları hâlde.(83:23) | |
Yüzlerinde, o nimetlerin parıltısını tanırsın.(83:24) | |
Mühürlenmiş (korunmuş) hâlis bir şaraptan içirilirler.(83:25) | |
Onun hitamı (sonu) misk'tir. . . Yarışanlar işte onda yarışsınlar!(83:26) | |
Onun karışımı Tesnîm'dendir.(83:27) | |
Mukarrebûn olarak kendisini içtiği bir kaynaktır!(83:28) | |
Muhakkak ki o suç işleyenler iman edenlere gülerlerdi.(83:29) | |
Onlara rastladıklarında, birbirlerine göz kırparlar, alay ederlerdi.(83:30) | |
Kendi ehillerine (ailelerine, yandaşlarına) döndüklerinde, keyiflenmiş mutlu dönerlerdi.(83:31) | |
Onları (iman edenleri) gördüklerinde: "Muhakkak ki bunlar, elbette sapkınlardır" derlerdi.(83:32) | |
Hâlbuki onlar (iman edenler) üzerine koruyucular olarak irsâl olunmadılar!(83:33) | |
Bu süreçte de iman edenler, o gerçeği reddeden o perdelilere gülüyorlar!(83:34) | |
Hakikati inkâr edenler yaptıklarının sonucunu yaşıyorlar mı işte böyle!(83:36) | |