Hasan Basri Çantay Meali |
|
(1-2) Kur'ânı O çok esirgeyici (Allah) öğretdi. (55:1) | |
insanı O yaratdı. (55:3) | |
Ona beyânı O ta'lîm etdi. (55:4) | |
Güneş de, ay da hisabladır. (55:5) | |
Sakı olmayan nebat da, ağaç da (Ona) secde ederler. (55:6) | |
Gök (e gelince:) Onu da (Allah) yükseltdi. Bir de mîzânı koydu, (55:7) | |
(8-9) Tartıda haksızlık etmeyin, ve teraziyi adaletle doğrultun, tartılanı eksik yapmayın diye. (55:8) | |
Yer (e gelince:) Onu da bütün mahlûkaaı (ın fâidesi) için alçaltdı. (55:10) | |
Ki onda (türlü) meyve (ler), domurcuklu hurma ağaç (lar) ı, (55:11) | |
Samanlı tane (ler), hoş kokulu nebat (lar) vardır. (55:12) | |
O halde (ey ins-ü cin) Rabbinizin hangi ni'metlerini yalan sayabilirsiniz? (55:13) | |
O, insanı bardak gibi (çınlayan) kupkuru bir balçıkdan yaratdı. (55:14) | |
Cânnı da yalın bir ateşden yaratdı. (55:15) | |
O halde Rabbinizin hangi ni'metlerini yalan sayabilirsiniz? (55:16) | |
O, hem iki doğunun Rabbi, hem iki batının Rabbidir. (55:17) | |
(Suyu acı ve tatlı) iki denizi birbirine kavuşmak üzere salıvermişdir. (55:19) | |
(Böyle iken) aralarında yekdiğerine tecâvüz etmiye mâni birperde vardır. (55:20) | |
O iki (deniz) den (büyük ve küçük) inci ve mercan çıkar. (55:22) | |
Şimdi Rabbinizin hangi ni'metlerini yalan sayabilirsiniz? (55:23) | |
Denizde uzun dağlar gibi yükselen gemiler de Onun. (55:24) | |
(yer) üzerinde bulunan her canlı fânidir. (55:26) | |
(Ancak) azamet ve ikram saahibi olan Rabbinin zâti baakıy kalacakdır. (55:27) | |
Böyle iken Rabbinizin hangi ni'metlerini yalan sayabilirsiniz? (55:28) | |
Göklerde ve yerde kim (ve ne) varsa Ondan ister, O, hergün bir işdedir. (55:29) | |
O halde Rabbinin hangi ni'metlerini yalan sayabilirsiniz? (55:30) | |
Ey ins ve cin ileride siz (in nisabınızı görmiy) e yöneleceğiz. (55:31) | |
Ey cin ve insan cemâat (ler) i, göklerin ve yerin bucaklarından geç (ib de ilâhî kazaadan selâmete er) miye gücünüz, yetiyorsa —ki (Allahın bahşedeceği) bir kudretle olmadıkça asla geçemezsiniz— haydi geçin (kurtulun)! (55:33) | |
Üzerinize ateşden (dumansız) bir yalınla (kara) bir duman salıverilecek, öyle ki birbirinizi kurtaramayacak, yardımlaşamayacaksınız. (55:35) | |
Artık gök yarılıb da kırmızı sahtiyan gibi bir gül olduğu zaman, (55:37) | |
Rabbinizin hangi ni'metlerini yalan sayabileceksiniz? (55:38) | |
İşte o gün ne insana, ne cinne günâhı sorulmayacak. (55:39) | |
Günahkârlar sîmâlariyle tanılacak da perçemlerinden ve ayaklarından tutulacak. (55:41) | |
İşte bu, o günahkârların yalan saydıkları cehennemdir. (55:43) | |
Onlar bununla kaynar su arasında (bocalayıb) dolaşacaklar. (55:44) | |
Rabbinin huzuurunda durmakdan korkan kimseler için iki cennet vardır. (55:46) | |
(Bu cennetler) çeşid çeşid ağaçlar (la doludur). (55:48) | |
Bu iki (cennet) de akar iki kaynak vardır. (55:50) | |
Bu iki (cennet) de her meyveden çifte çifte (nevi) ler vardır. (55:52) | |
Şimdi Rabbinizin hangi ni'metlerini yaları sayabilirsiniz? (55:53) | |
Hepsi de, astarları atlasdan olan döşemelere yaslanarak (nimetlenirler). Her iki cennetden devşirilen meyve (ler, ehl-i cennete) yakındır. (55:54) | |
Oralarda gözünü yalınız zevcelerine hasretmiş (öyle dilber) ler vardır ki bunlardan evvel ne bir insan, ne bir cin asla kendilerine dokunmamışdır. (55:56) | |
Sanki onlar (birer) yaakutdur, mercandır. (55:58) | |
iyiliğin mükâfatı iyilikden başka mıdır? (55:60) | |
(O) ki (cennet) den başka iki cennet daha vardır. (55:62) | |
(Bu cennetler) koyu yeşil (renkde) dirler. (55:64) | |
İçlerinde (suları) durmayıb fışkıran iki pınar vardır. (55:66) | |
İçlerinde her nev'i meyveler, hurma ve nar vardır. (55:68) | |
İçlerinde güzel huylu, güzel yüzlü kadınlar vardır. (55:70) | |
Çadırlar içinde ehl-i perde huurîler yardır. (55:72) | |
Bunlara onlardan evvel ne bir insan, ne bir cin dokunmamışdır. (55:74) | |
(Zevceleri) yeşil yasdıklara ve güzel döşemelere yaslanarak (ni'merlenirler). (55:76) | |
Azamet, saltanat ve ikram saahibi Rabbinin adı ne yücedir! (55:78) | |