» 70 / Me’âric  44:

Kuran Sırası: 70
İniş Sırası: 79
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44

 » 70 / Me’âric  Suresi: 44
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. خَاشِعَةً (ḢEŞAT) = ḣāşiǎten : korkulu
2. أَبْصَارُهُمْ (ÊBṦERHM) = ebSāruhum : gözleri
3. تَرْهَقُهُمْ (TRHGHM) = terheḳuhum : onları bürümüş
4. ذِلَّةٌ (Z̃LT) = ƶilletun : alçaklık
5. ذَٰلِكَ (Z̃LK) = ƶālike : işte budur
6. الْيَوْمُ (ELYVM) = l-yevmu : gün
7. الَّذِي (ELZ̃Y) = lleƶī :
8. كَانُوا (KENVE) = kānū : olan
9. يُوعَدُونَ (YVAD̃VN) = yūǎdūne : onlara va'dedilmiş
korkulu | gözleri | onları bürümüş | alçaklık | işte budur | gün | | olan | onlara va'dedilmiş |

[ḢŞA] [BṦR] [RHG] [Z̃LL] [] [YVM] [] [KVN] [VAD̃]
ḢEŞAT ÊBṦERHM TRHGHM Z̃LT Z̃LK ELYVM ELZ̃Y KENVE YVAD̃VN

ḣāşiǎten ebSāruhum terheḳuhum ƶilletun ƶālike l-yevmu lleƶī kānū yūǎdūne
خاشعة أبصارهم ترهقهم ذلة ذلك اليوم الذي كانوا يوعدون

 » 70 / Me’âric  Suresi: 44
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
خاشعة خ ش ع | ḢŞA ḢEŞAT ḣāşiǎten korkulu Humbled
أبصارهم ب ص ر | BṦR ÊBṦERHM ebSāruhum gözleri their eyesights,
ترهقهم ر ه ق | RHG TRHGHM terheḳuhum onları bürümüş will cover them
ذلة ذ ل ل | Z̃LL Z̃LT ƶilletun alçaklık humiliation.
ذلك | Z̃LK ƶālike işte budur That
اليوم ي و م | YVM ELYVM l-yevmu gün (is) the Day
الذي | ELZ̃Y lleƶī which
كانوا ك و ن | KVN KENVE kānū olan they were
يوعدون و ع د | VAD̃ YVAD̃VN yūǎdūne onlara va'dedilmiş promised.

70:44 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

korkulu | gözleri | onları bürümüş | alçaklık | işte budur | gün | | olan | onlara va'dedilmiş |

[ḢŞA] [BṦR] [RHG] [Z̃LL] [] [YVM] [] [KVN] [VAD̃]
ḢEŞAT ÊBṦERHM TRHGHM Z̃LT Z̃LK ELYVM ELZ̃Y KENVE YVAD̃VN

ḣāşiǎten ebSāruhum terheḳuhum ƶilletun ƶālike l-yevmu lleƶī kānū yūǎdūne
خاشعة أبصارهم ترهقهم ذلة ذلك اليوم الذي كانوا يوعدون

[خ ش ع] [ب ص ر] [ر ه ق] [ذ ل ل] [] [ي و م] [] [ك و ن] [و ع د]

 » 70 / Me’âric  Suresi: 44
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
خاشعة خ ش ع | ḢŞA ḢEŞAT ḣāşiǎten korkulu Humbled
Hı,Elif,Şın,Ayn,Te merbuta,
600,1,300,70,400,
N – accusative feminine singular indefinite active participle
اسم منصوب
أبصارهم ب ص ر | BṦR ÊBṦERHM ebSāruhum gözleri their eyesights,
,Be,Sad,Elif,Re,He,Mim,
,2,90,1,200,5,40,
N – nominative masculine plural noun
PRON – 3rd person masculine plural possessive pronoun
اسم مرفوع و«هم» ضمير متصل في محل جر بالاضافة
ترهقهم ر ه ق | RHG TRHGHM terheḳuhum onları bürümüş will cover them
Te,Re,He,Gaf,He,Mim,
400,200,5,100,5,40,
V – 3rd person feminine singular imperfect verb
PRON – 3rd person masculine plural object pronoun
فعل مضارع و«هم» ضمير متصل في محل نصب مفعول به
ذلة ذ ل ل | Z̃LL Z̃LT ƶilletun alçaklık humiliation.
Zel,Lam,Te merbuta,
700,30,400,
N – nominative feminine indefinite noun
اسم مرفوع
ذلك | Z̃LK ƶālike işte budur That
Zel,Lam,Kef,
700,30,20,
DEM – masculine singular demonstrative pronoun
اسم اشارة
اليوم ي و م | YVM ELYVM l-yevmu gün (is) the Day
Elif,Lam,Ye,Vav,Mim,
1,30,10,6,40,
N – nominative masculine noun
اسم مرفوع
الذي | ELZ̃Y lleƶī which
Elif,Lam,Zel,Ye,
1,30,700,10,
REL – masculine singular relative pronoun
اسم موصول
كانوا ك و ن | KVN KENVE kānū olan they were
Kef,Elif,Nun,Vav,Elif,
20,1,50,6,1,
V – 3rd person masculine plural perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع اسم «كان»
يوعدون و ع د | VAD̃ YVAD̃VN yūǎdūne onlara va'dedilmiş promised.
Ye,Vav,Ayn,Dal,Vav,Nun,
10,6,70,4,6,50,
V – 3rd person masculine plural passive imperfect verb
PRON – subject pronoun
فعل مضارع مبني للمجهول والواو ضمير متصل في محل رفع نائب فاعل
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |خَاشِعَةً: korkulu | أَبْصَارُهُمْ: gözleri | تَرْهَقُهُمْ: onları bürümüş | ذِلَّةٌ: alçaklık | ذَٰلِكَ: işte budur | الْيَوْمُ: gün | الَّذِي: | كَانُوا: olan | يُوعَدُونَ: onlara va'dedilmiş |
Kırık Meal (Harekesiz) : |خاشعة ḢEŞAT korkulu | أبصارهم ÊBṦERHM gözleri | ترهقهم TRHGHM onları bürümüş | ذلة Z̃LT alçaklık | ذلك Z̃LK işte budur | اليوم ELYWM gün | الذي ELZ̃Y | كانوا KENWE olan | يوعدون YWAD̃WN onlara va'dedilmiş |
Kırık Meal (Okunuş) : |ḣāşiǎten: korkulu | ebSāruhum: gözleri | terheḳuhum: onları bürümüş | ƶilletun: alçaklık | ƶālike: işte budur | l-yevmu: gün | lleƶī: | kānū: olan | yūǎdūne: onlara va'dedilmiş |
Kırık Meal (Transcript) : |ḢEŞAT: korkulu | ÊBṦERHM: gözleri | TRHGHM: onları bürümüş | Z̃LT: alçaklık | Z̃LK: işte budur | ELYVM: gün | ELZ̃Y: | KENVE: olan | YVAD̃VN: onlara va'dedilmiş |
Abdulbaki Gölpınarlı : Gözleri yerde, üstlerine aşağılık çökmüş; işte onlara vaadedilen gün, bugündür.
Adem Uğur : Gözleri horluktan aşağı düşmüş ve kendileri zillete bürünmüş bir halde. İşte bu, onların tehdit edilegeldikleri gündür!
Ahmed Hulusi : Gözleri dehşetten önlerine eğik, kendilerini de bir zillet kaplamış oldukları hâlde. . . İşte bu, vadolundukları o süreçtir!
Ahmet Tekin : Gözleri korku ve saygıyla dolu, işarete bile güçleri yetmiyecek bir durumda, düşkün haldeyken, kendilerini bir zillet saracak. İşte onların devamlı tehdit edildiği gün, o gündür.
Ahmet Varol : Gözleri düşkün bir halde. Kendilerini de zillet bürür. İşte bu, onlara vaadedilen gündür.
Ali Bulaç : Gözleri 'korkudan ve dehşetten düşük' yüzlerini de bir zillet kaplamış; işte bu, kendilerine vadedilmekte olan (kıyamet ve azab) günüdür.
Ali Fikri Yavuz : Gözleri (zillet içinde) düşkün bir halde, kendilerini bir horluk kaplayacak. İşte bugün, o (azabla) vaad edildikleri kıyamet günüdür.
Bekir Sadak : (43-44) Kabirlerden cabuk cabuk cikacaklari gun, gozleri donmus, yuzlerini zillet burumus olarak sanki dikili taslara dogru kosarlar. Iste bu, onlara soz verilmis olan gundur. *
Celal Yıldırım : Gözleri korkudan alçalıp düşük bir haldedir, zillet kendilerini saracak ; işte bu, Va'dolundukları gündür.
Diyanet İşleri : (43-44) Dikili putlara akın akın gidercesine, gözleri inmiş, kendilerini zillet kaplamış bir hâlde mezarlarından süratle çıkacakları o günü hatırla! İşte o, uyarıldıkları gündür.
Diyanet İşleri (eski) : (43-44) Kabirlerden çabuk çabuk çıkacakları gün, gözleri dönmüş, yüzlerini zillet bürümüş olarak sanki dikili taşlara doğru koşarlar. İşte bu, onlara söz verilmiş olan gündür.
Diyanet Vakfi : (43-44) O gün onlar, sanki dikili bir şeye koşuyorlar gibi, gözleri horluktan aşağı düşmüş ve kendileri zillete bürünmüş bir halde kabirlerinden fırlaya fırlaya çıkarlar. İşte bu, onların tehdit edilegeldikleri gündür!
Edip Yüksel : Gözleri dönmüş, kendilerini utanç sarmış olarak. İşte bu, onlara söz verilmiş olan gündür.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Gözleri düşük, kendilerini bir alçaklık saracak da saracak. İşte onlara vaad edilen gün, o gündür.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Gözleri düşkün, kendilerini bir zillet saracak da saracak. Odur işte onların vadolunup durdukları gün!
Elmalılı Hamdi Yazır : Gözleri düşgün, kendilerini bir zillet saracak da saracak, o işte onların va'dolunup durdukları gün
Fizilal-il Kuran : Gözleri düşük, yüzlerini alçaklık bürümüş bir durumda. İşte onlara vaadedilen gün, bugündür.
Gültekin Onan : Gözleri 'korkudan ve dehşetten düşük', yüzlerini de bir zillet kaplamış; işte bu, kendilerine vadedilmekte olan (kıyamet ve azab) günüdür.
Hakkı Yılmaz : Gözleri horluktan aşağı düşmüş ve kendileri aşağılığa bürünmüş bir hâlde. İşte bu, onların tehdit edilegeldikleri gündür!
Hasan Basri Çantay : gözleri horlukla aşağıda, kendilerini bir zillet (ve hakaaret) kaplamış olarak. İşte bu, onların tehdîd edilegeldikleri gündür.
Hayrat Neşriyat : Gözleri öne düşmüş bir hâlde kendilerini bir zillet kaplar. İşte bu, tehdîd olunup durdukları gündür!
İbni Kesir : Gözleri dönmüş, yüzlerini zillet bürümüş olarak. İşte bu; onlara vaad olunan gündür.
İskender Evrenosoğlu : Onların bakışları korkulu bir haldedir, onları bir zillet kaplar. İşte bu, onların vaadolundukları gündür.
Muhammed Esed : gözleri düşmüş, zillete duçar bir vaziyette; işte onlara defalarca haber verilen Gün...
Ömer Nasuhi Bilmen : Gözleri düşkün olduğu halde kendilerini bir zillet kaplayacaktır, işte o, onların tehdid olunmuş oldukları gündür.
Ömer Öngüt : Gözleri dönmüş, yüzlerini zillet bürümüş olarak. İşte bu, onlara vaad olunan gündür.
Şaban Piriş : Gözleri yere yıkılmış, (yüzlerini) zillet bürümüş. İşte bu, onlara söz verilen gündür!
Suat Yıldırım : Gözleri yerde, kendilerini baştan aşağı bir zillet kaplamış durumdadır. İşte kendilerine vâd edilen gün, bugündür.
Süleyman Ateş : Gözleri düşük, yüzlerini alçaklık bürümüş bir durumda. İşte onlara va'dedilen gün, bugündür.
Tefhim-ul Kuran : Gözleri 'korkudan ve dehşetten düşük,' yüzlerini de bir zillet sarıp kaplamış; işte bu, kendilerine vadedilmekte olan (kıyamet ve azab) günüdür.
Ümit Şimşek : Gözleri baygın düşmüş, kendilerini zillet kaplamıştır. İşte onlara vaad edilen gün budur.
Yaşar Nuri Öztürk : Gözleri yere eğik; bir zillet kuşatmıştır onları. İşte bu gündür onlara vaat edilmiş olan.


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}