Ahmed Hulusi Meali |
|
Sorgulayan, gerçekleşecek azabını sordu!(70:1) | |
Hakikat bilgisini inkâr edenler içindir (azap olan ölüm)! Onu savacak yoktur.(70:2) | |
Zül Mearic (pek çok urûc edeni olan) Allâh'tandır!(70:3) | |
Melekler ve ruh, miktarı (size) elli bin sene gibi olan bir süreç içinde urûc ederler (hakikatlerindeki Allâh'a ermek için yöneliş süreci) O'na.(70:4) | |
O hâlde güzel bir sabır ile sabret.(70:5) | |
Muhakkak ki onlar onu (azap günü olan ölümü) uzak görüyorlar!(70:6) | |
Biz ise onu yakın görüyoruz!(70:7) | |
O gün semâ, erimiş maden gibi olur.(70:8) | |
Dağlar renkli yün gibi olur.(70:9) | |
Dostların birbirini arayacak hâli kalmaz!(70:10) | |
Birbirlerine gösterilirken insanlar. . . Suçlular, o sürecin azabından kendini kurtarmak için oğullarını fidye olarak (ateşe) vermeyi düşünür. . .(70:11) | |
Karısını, kardeşini;(70:12) | |
Aralarında yaşadığı tüm yakınlarını;(70:13) | |
Yeryüzünde yaşamış olanların tümünü (fidye verse) de kendini kurtarsa!(70:14) | |
Hayır, asla! Muhakkak ki o Leza'dır (dumansız alev).(70:15) | |
Derilerini kavurup soyan!(70:16) | |
(O Leza) çağırır (hakikatine davet olunduğunda) arkasını dönüp, yüz çevirip gideni!(70:17) | |
Toplayıp da servet yığanı!(70:18) | |
Muhakkak ki insanın yaratılışında hırs ve doyumsuzluk mevcuttur!(70:19) | |
Ona hoşlanmadığı şeyle karşılaştığında feryat edip bağırandır (tahammülsüz)!(70:20) | |
Ona hayır ulaştığında ise pinti, bencildir!(70:21) | |
Sadece musallîn (bilfiil salât yaşayanlar) müstesna!(70:22) | |
Onlar ki sürekli salâttadırlar (sürekli Allâh'a yönelişlerini muhafaza ederler)!(70:23) | |
Onlar ki, onların mallarında bilinen bir hak vardır;(70:24) | |
Yardım talep eden ve mahrum için.(70:25) | |
Onlar ki, din (ceza - yapılanların sonucunun yaşanacağı) süreçlerini tasdik ederler!(70:26) | |
Onlar ki, Rablerinin azabından endişe duyanlardır.(70:27) | |
Muhakkak ki Rablerinin azabına karşı güvenceleri yoktur!(70:28) | |
Onlar ki, cinsel organlarını aşırılıktan korurlar.(70:29) | |
Eşleri veyahut tasarrufları altındakiler müstesna! Çünkü onlar (bundan dolayı) kınanmazlar!(70:30) | |
Artık kim bundan ötesini isterse, işte onlar sınırı aşanların ta kendileridirler!(70:31) | |
Onlar ki (insanın yüklendiği) emanetlerine ve (Allâh'a) ahdlerine riayet edicilerdir!(70:32) | |
Onlar ki, şehâdetlerinde kaîmlerdir ("ŞehidAllâhu ennehu. . . "Âl-u İmran: 18. âyetine atıf. A. H. )!(70:33) | |
Onlar ki salâtlarını muhafaza ederler (Allâh'a yöneliş hâllerini sürekli korurlar).(70:34) | |
İşte bunlar cennetlerde ikram olunanlardır.(70:35) | |
O hakikat bilgisini inkâr edenlere ne oluyor ki sana şaşkın düşkün geliyorlar?(70:36) | |
Sağdan ve soldan bölük bölük!(70:37) | |
Onlardan her bir kişi, nimet cennetine dâhil olunacağını mı umuyor?(70:38) | |
Hayır, asla! Muhakkak ki biz onları bildikleri şeyden (spermden) yarattık!(70:39) | |
Doğuların ve batıların Rabbi olarak kasem ederim ki, gerçekten biz her şeye gücü yetenleriz!(70:40) | |
Onların yerine onlardan daha hayırlısını getirmeye. . . Biz önüne geçilmeyen gücüz!(70:41) | |
Bırak onları, vadolundukları süreçlerine kavuşuncaya kadar (dünyalarına) dalsınlar ve oynasınlar!(70:42) | |
O gün kabirleri olan bedenlerden hızla fırlarlar! Sanki onlar dikilmiş putlara hızlıca koşuyorlar.(70:43) | |
Gözleri dehşetten önlerine eğik, kendilerini de bir zillet kaplamış oldukları hâlde. . . İşte bu, vadolundukları o süreçtir!(70:44) | |