Kırık Meal (Arapça) Meali |
|
|الم: Elif Lâm Mîm | (31:1) | |
|تِلْكَ: şunlar | ايَاتُ: ayetleridir | الْكِتَابِ: Kitabın | الْحَكِيمِ: hikmetli | (31:2) | |
|هُدًى: yol göstericidir | وَرَحْمَةً: ve rahmettir | لِلْمُحْسِنِينَ: güzel davrananlara | (31:3) | |
|الَّذِينَ: onlar ki | يُقِيمُونَ: -doğrulurlar | الصَّلَاةَ: SaLâTe/Desteğe- | وَيُؤْتُونَ: ve verirler | الزَّكَاةَ: zekatı | وَهُمْ: ve onlar | بِالْاخِرَةِ: ahirete | هُمْ: onlar | يُوقِنُونَ: kesin olarak inanırlar | (31:4) | |
|أُولَٰئِكَ: işte onlar | عَلَىٰ: üzerindedirler | هُدًى: doğru bir yol | مِنْ: tarafından | رَبِّهِمْ: Rableri | وَأُولَٰئِكَ: ve işte | هُمُ: onlar | الْمُفْلِحُونَ: umduklarına ereceklerdir | (31:5) | |
|وَمِنَ: ve | النَّاسِ: insanlardan | مَنْ: kimi | يَشْتَرِي: satın alır | لَهْوَ: boş | الْحَدِيثِ: hadisi (sözü) | لِيُضِلَّ: saptırmak için | عَنْ: -ndan | سَبِيلِ: yolu- | اللَّهِ: Allah'ın | بِغَيْرِ: olmaksızın | عِلْمٍ: bilgisi | وَيَتَّخِذَهَا: ve onu edinmek için | هُزُوًا: alay konusu | أُولَٰئِكَ: işte | لَهُمْ: onlara vardır | عَذَابٌ: bir azab | مُهِينٌ: küçük düşürücü | (31:6) | |
|وَإِذَا: ve zaman | تُتْلَىٰ: okunduğu | عَلَيْهِ: ona | ايَاتُنَا: ayetlerimiz | وَلَّىٰ: sırtını döner | مُسْتَكْبِرًا: büyüklük taslayarak | كَأَنْ: sanki | لَمْ: | يَسْمَعْهَا: onları hiç işitmemiş | كَأَنَّ: sanki | فِي: | أُذُنَيْهِ: kulaklarında | وَقْرًا: ağırlık varmış | فَبَشِّرْهُ: ona müjdele | بِعَذَابٍ: bir azabı | أَلِيمٍ: acıklı | (31:7) | |
|إِنَّ: elbette | الَّذِينَ: kimselere | امَنُوا: inanan(lara) | وَعَمِلُوا: ve yapanlara | الصَّالِحَاتِ: iyi işler | لَهُمْ: onlara vardır | جَنَّاتُ: cennetler | النَّعِيمِ: ni'meti bol | (31:8) | |
|خَالِدِينَ: ebedi kalacaklardır | فِيهَا: orada | وَعْدَ: va'didir | اللَّهِ: Allah'ın | حَقًّا: gerçek | وَهُوَ: ve O | الْعَزِيزُ: üstündür | الْحَكِيمُ: hüküm ve hikmet sahibidir | (31:9) | |
|خَلَقَ: yarattı | السَّمَاوَاتِ: gökleri | بِغَيْرِ: olmadan | عَمَدٍ: bir direk | تَرَوْنَهَا: görebildiğiniz | وَأَلْقَىٰ: ve attı | فِي: | الْأَرْضِ: yere | رَوَاسِيَ: sağlam ve yüksek dağlar | أَنْ: diye | تَمِيدَ: sarsar | بِكُمْ: sizi | وَبَثَّ: ve yaydı | فِيهَا: orada | مِنْ: | كُلِّ: her çeşit | دَابَّةٍ: canlıyı | وَأَنْزَلْنَا: ve indirdik | مِنَ: -ten | السَّمَاءِ: gök- | مَاءً: bir su | فَأَنْبَتْنَا: ve bitirdik | فِيهَا: orada | مِنْ: -ten | كُلِّ: her | زَوْجٍ: çift- | كَرِيمٍ: güzel (bitkiler) | (31:10) | |
|هَٰذَا: işte bunlar | خَلْقُ: yarattıklarıdır | اللَّهِ: Allah'ın | فَأَرُونِي: gösterin bana | مَاذَا: ne? | خَلَقَ: yarattı | الَّذِينَ: kimseler | مِنْ: | دُونِهِ: O'ndan başka | بَلِ: doğrusu | الظَّالِمُونَ: o zalimler | فِي: içindedirler | ضَلَالٍ: bir sapıklık | مُبِينٍ: açık | (31:11) | |
|وَلَقَدْ: ve andolsun | اتَيْنَا: biz verdik | لُقْمَانَ: Lokman'a | الْحِكْمَةَ: hikmet | أَنِ: için | اشْكُرْ: şükretmesi | لِلَّهِ: Allah'a | وَمَنْ: ve kim | يَشْكُرْ: şükrederse | فَإِنَّمَا: şüphesiz | يَشْكُرُ: şükreder | لِنَفْسِهِ: kendisi için | وَمَنْ: ve kim | كَفَرَ: inkar ederse | فَإِنَّ: şüphesiz | اللَّهَ: Allah | غَنِيٌّ: zengindir | حَمِيدٌ: övülmüştür | (31:12) | |
|وَإِذْ: ve hani | قَالَ: demişti ki | لُقْمَانُ: Lokman | لِابْنِهِ: oğluna | وَهُوَ: O | يَعِظُهُ: öğüt vererek | يَا: EY/HEY/AH | بَنِي: Çocukları | لَا: asla | تُشْرِكْ: ortak koşma | بِاللَّهِ: Allah'a | إِنَّ: çünkü | الشِّرْكَ: ortak koşmak | لَظُلْمٌ: bir zulümdür | عَظِيمٌ: büyük | (31:13) | |
|وَوَصَّيْنَا: ve biz tavsiye ettik | الْإِنْسَانَ: insana | بِوَالِدَيْهِ: ana babasını | حَمَلَتْهُ: onu taşımıştır | أُمُّهُ: anası | وَهْنًا: zayıflık | عَلَىٰ: üstüne | وَهْنٍ: zayıflıkla | وَفِصَالُهُ: ve onun sütten kesilmesi | فِي: içindedir | عَامَيْنِ: iki yıl | أَنِ: ki | اشْكُرْ: şükret | لِي: bana | وَلِوَالِدَيْكَ: ve anana-babana | إِلَيَّ: banadır | الْمَصِيرُ: dönüş | (31:14) | |
|وَإِنْ: ve eğer | جَاهَدَاكَ: seni zorlarlarsa | عَلَىٰ: için | أَنْ: | تُشْرِكَ: ortak koşman | بِي: bana | مَا: bir şeyi | لَيْسَ: olmayan | لَكَ: senin | بِهِ: hakkında | عِلْمٌ: bilgin | فَلَا: asla | تُطِعْهُمَا: onlara ita'at etme | وَصَاحِبْهُمَا: ve onlarla geçin | فِي: | الدُّنْيَا: dünyada | مَعْرُوفًا: iyilikle | وَاتَّبِعْ: ve uy | سَبِيلَ: yoluna | مَنْ: kimsenin | أَنَابَ: yönelen | إِلَيَّ: bana | ثُمَّ: sonra | إِلَيَّ: banadır | مَرْجِعُكُمْ: dönüşünüz | فَأُنَبِّئُكُمْ: size haber vereceğim | بِمَا: şeyleri | كُنْتُمْ: olduklarnız | تَعْمَلُونَ: yapıyor(lar) | (31:15) | |
|يَا: EY/HEY/AH | بَنِي: Çocukları | إِنَّهَا: onlar | إِنْ: eğer | تَكُ: bir şey olsa | مِثْقَالَ: ağırlığınca | حَبَّةٍ: danesi | مِنْ: | خَرْدَلٍ: hardal | فَتَكُنْ: ve bulunsa | فِي: -nın içinde | صَخْرَةٍ: bir kaya- | أَوْ: veya | فِي: | السَّمَاوَاتِ: göklerde | أَوْ: veya | فِي: | الْأَرْضِ: yerde | يَأْتِ: mutlaka getirir | بِهَا: onu | اللَّهُ: Allah | إِنَّ: çünkü | اللَّهَ: Allah | لَطِيفٌ: latiftir | خَبِيرٌ: haber alır | (31:16) | |
|يَا: EY/HEY/AH | بَنِي: Çocuğum | أَقِمِ: -doğrul | الصَّلَاةَ: SaLâTe/Desteğe- | وَأْمُرْ: ve emret | بِالْمَعْرُوفِ: iyilikle | وَانْهَ: ve vazgeçir | عَنِ: -ten | الْمُنْكَرِ: kötülük- | وَاصْبِرْ: ve sabret | عَلَىٰ: başına | مَا: ne | أَصَابَكَ: geldiyse | إِنَّ: çünkü | ذَٰلِكَ: bunlar | مِنْ: | عَزْمِ: yapılması gereken | الْأُمُورِ: işlerdendir | (31:17) | |
|وَلَا: asla | تُصَعِّرْ: çevirne | خَدَّكَ: yüzünü | لِلنَّاسِ: insanlardan | وَلَا: ve | تَمْشِ: yürüme | فِي: | الْأَرْضِ: yeryüzünde | مَرَحًا: böbürlenerek | إِنَّ: zira | اللَّهَ: Allah | لَا: | يُحِبُّ: sevmez | كُلَّ: hepsini | مُخْتَالٍ: kendini beğenenleri | فَخُورٍ: övünenleri | (31:18) | |
|وَاقْصِدْ: ve tutumlu ol | فِي: | مَشْيِكَ: yürüyüşünde | وَاغْضُضْ: ve kıs | مِنْ: | صَوْتِكَ: sesini | إِنَّ: çünkü | أَنْكَرَ: en çirkini | الْأَصْوَاتِ: seslerin | لَصَوْتُ: sesidir | الْحَمِيرِ: eşeklerin | (31:19) | |
|أَلَمْ: | تَرَوْا: görmediniz mi? | أَنَّ: elbette | اللَّهَ: Allah | سَخَّرَ: boyun eğdirdi | لَكُمْ: size | مَا: bulunanları | فِي: | السَّمَاوَاتِ: göklerde | وَمَا: ve bulunanları | فِي: | الْأَرْضِ: ve yerde | وَأَسْبَغَ: ve bol bol verdi | عَلَيْكُمْ: size | نِعَمَهُ: ni'metlerini | ظَاهِرَةً: görünür | وَبَاطِنَةً: ve gizli | وَمِنَ: ve | النَّاسِ: insanlardan | مَنْ: kimi var ki | يُجَادِلُ: tartışır (durur) | فِي: hakkında | اللَّهِ: Allah | بِغَيْرِ: olmadan | عِلْمٍ: bilgisi | وَلَا: ve olmadan | هُدًى: yol göstereni | وَلَا: ve olmadan | كِتَابٍ: bir Kitabı | مُنِيرٍ: aydınlatıcı | (31:20) | |
|وَإِذَا: ne zaman ki | قِيلَ: dense | لَهُمُ: onlara | اتَّبِعُوا: uyun | مَا: | أَنْزَلَ: indirdiğine | اللَّهُ: Allah'ın | قَالُوا: derler | بَلْ: hayır | نَتَّبِعُ: biz uyarız | مَا: şeye | وَجَدْنَا: bulduğumuz | عَلَيْهِ: üzerinde | ابَاءَنَا: babalarımızı | أَوَلَوْ: şayet | كَانَ: olsa da mı? | الشَّيْطَانُ: şeytan | يَدْعُوهُمْ: onları çağırmış | إِلَىٰ: | عَذَابِ: azabına | السَّعِيرِ: alevli ateşin | (31:21) | |
|وَمَنْ: ve kim | يُسْلِمْ: teslim ederse | وَجْهَهُ: yüzünü | إِلَى: | اللَّهِ: Allah'a | وَهُوَ: ve o | مُحْسِنٌ: güzel davranarak | فَقَدِ: elbette | اسْتَمْسَكَ: o yapışmıştır | بِالْعُرْوَةِ: kulpa | الْوُثْقَىٰ: en sağlam | وَإِلَى: ve döner | اللَّهِ: Allah'a | عَاقِبَةُ: sonu | الْأُمُورِ: işlerin | (31:22) | |
|وَمَنْ: ve kim | كَفَرَ: inkar ederse | فَلَا: | يَحْزُنْكَ: seni üzmesin | كُفْرُهُ: onun inkarı | إِلَيْنَا: sonunda bizedir | مَرْجِعُهُمْ: onların dönüşleri | فَنُنَبِّئُهُمْ: ve kendilerine haber veririz | بِمَا: şeyleri | عَمِلُوا: yaptıkları | إِنَّ: şüphesiz | اللَّهَ: Allah | عَلِيمٌ: bilir | بِذَاتِ: özünü | الصُّدُورِ: göğüslerin | (31:23) | |
|نُمَتِّعُهُمْ: onları yaşatırız | قَلِيلًا: biraz | ثُمَّ: sonra | نَضْطَرُّهُمْ: süreriz | إِلَىٰ: | عَذَابٍ: bir azaba | غَلِيظٍ: kaba | (31:24) | |
|وَلَئِنْ: ve andolsun | سَأَلْتَهُمْ: onlara sorsan | مَنْ: kim? | خَلَقَ: yarattı | السَّمَاوَاتِ: gökleri | وَالْأَرْضَ: ve yeri | لَيَقُولُنَّ: mutlaka derler | اللَّهُ: Allah | قُلِ: de ki | الْحَمْدُ: hamd | لِلَّهِ: Allah'a layıktır | بَلْ: hayır | أَكْثَرُهُمْ: çokları | لَا: | يَعْلَمُونَ: bilmezler | (31:25) | |
|لِلَّهِ: Allah'ındır | مَا: ne varsa | فِي: | السَّمَاوَاتِ: göklerde | وَالْأَرْضِ: ve yerde | إِنَّ: şüphesiz | اللَّهَ: Allah | هُوَ: işte O'dur | الْغَنِيُّ: zengin | الْحَمِيدُ: övülen | (31:26) | |
|وَلَوْ: şayet olsa | أَنَّمَا: her ne | فِي: bulunan | الْأَرْضِ: yeryüzünde | مِنْ: | شَجَرَةٍ: ağaçlar | أَقْلَامٌ: kalem | وَالْبَحْرُ: ve deniz (mürekkep) | يَمُدُّهُ: ona katılsa | مِنْ: | بَعْدِهِ: arkasından | سَبْعَةُ: yedi | أَبْحُرٍ: deniz (daha) | مَا: | نَفِدَتْ: yine tükenmez | كَلِمَاتُ: kelimeleri | اللَّهِ: Allah'ın | إِنَّ: şüphesiz | اللَّهَ: Allah | عَزِيزٌ: üstündür | حَكِيمٌ: hikmet sahibidir | (31:27) | |
|مَا: değildir | خَلْقُكُمْ: sizin yaratılmanız | وَلَا: ve değildir | بَعْثُكُمْ: diriltilmeniz | إِلَّا: başka bir şey | كَنَفْسٍ: kişi(nin yaratılmasından) | وَاحِدَةٍ: bir tek | إِنَّ: şüphesiz | اللَّهَ: Allah | سَمِيعٌ: işitendir | بَصِيرٌ: görendir | (31:28) | |
|أَلَمْ: | تَرَ: görmedin mi | أَنَّ: şüphesiz | اللَّهَ: Allah | يُولِجُ: sokuyor | اللَّيْلَ: geceyi | فِي: içine | النَّهَارِ: gündüzün | وَيُولِجُ: ve sokuyor | النَّهَارَ: gündüzü | فِي: içine | اللَّيْلِ: gecenin | وَسَخَّرَ: ve emrine boyun eğdirmiştir | الشَّمْسَ: güneşi | وَالْقَمَرَ: ve ayı | كُلٌّ: her biri | يَجْرِي: akıp gider | إِلَىٰ: kadar | أَجَلٍ: bir süreye | مُسَمًّى: belli | وَأَنَّ: ve elbette | اللَّهَ: Allah | بِمَا: | تَعْمَلُونَ: yaptıklarınızı | خَبِيرٌ: haber almaktadır | (31:29) | |
|ذَٰلِكَ: böyledir | بِأَنَّ: çünkü | اللَّهَ: Allah | هُوَ: O | الْحَقُّ: haktır | وَأَنَّ: ve elbette | مَا: | يَدْعُونَ: yalvardıkları | مِنْ: | دُونِهِ: O'ndan başka | الْبَاطِلُ: batıldır | وَأَنَّ: ve gerçekten | اللَّهَ: Allah'tır | هُوَ: O | الْعَلِيُّ: ulu | الْكَبِيرُ: ve büyük | (31:30) | |
|أَلَمْ: | تَرَ: görmedin mi? | أَنَّ: ki | الْفُلْكَ: gemiler | تَجْرِي: gidiyor | فِي: | الْبَحْرِ: denizde | بِنِعْمَتِ: ni'metiyle | اللَّهِ: Allah'ın | لِيُرِيَكُمْ: size göstersin diye | مِنْ: bir kısım | ايَاتِهِ: ayetlerini | إِنَّ: şüphesiz | فِي: vardır | ذَٰلِكَ: bunda | لَايَاتٍ: ibretler | لِكُلِّ: herkes için | صَبَّارٍ: sabreden | شَكُورٍ: şükreden | (31:31) | |
|وَإِذَا: ve zaman | غَشِيَهُمْ: onları sardığı | مَوْجٌ: dalga(lar) | كَالظُّلَلِ: gölgeler gibi | دَعَوُا: yalvarırlar | اللَّهَ: Allah'a | مُخْلِصِينَ: yalnız has kılarak | لَهُ: O'na | الدِّينَ: dini | فَلَمَّا: fakat o zaman | نَجَّاهُمْ: onları kurtarınca | إِلَى: | الْبَرِّ: karaya çıkarıp | فَمِنْهُمْ: içlerinden bir kısmı | مُقْتَصِدٌ: orta yolu tutar | وَمَا: zaten | يَجْحَدُ: inkar etmez | بِايَاتِنَا: bizim ayetlerimizi | إِلَّا: başkası | كُلُّ: her | خَتَّارٍ: gaddarlardan | كَفُورٍ: inkarcıdan | (31:32) | |
|يَا : EY/HEY/AH | أَيُّهَا: SİZ! | النَّاسُ: insanlar | اتَّقُوا: korkun | رَبَّكُمْ: Rabbinizden | وَاخْشَوْا: ve çekinin | يَوْمًا: günden (ki) | لَا: | يَجْزِي: ödeyemez | وَالِدٌ: baba | عَنْ: | وَلَدِهِ: çocuğunun | وَلَا: değildir | مَوْلُودٌ: çocuk da | هُوَ: o | جَازٍ: ödeyecek | عَنْ: için | وَالِدِهِ: babası | شَيْئًا: bir şey | إِنَّ: şüphesiz | وَعْدَ: va'di | اللَّهِ: Allah'ın | حَقٌّ: gerçektir | فَلَا: asla | تَغُرَّنَّكُمُ: sizi aldatmasın | الْحَيَاةُ: hayatı | الدُّنْيَا: dünya | وَلَا: ve asla | يَغُرَّنَّكُمْ: sizi aldatmasın | بِاللَّهِ: Allah hakkında | الْغَرُورُ: aldatıcı (şeytan) | (31:33) | |
|إِنَّ: şüphesiz | اللَّهَ: Allah | عِنْدَهُ: O'nun yanındadır | عِلْمُ: bilgisi | السَّاعَةِ: sa'atin | وَيُنَزِّلُ: ve O yağdırır | الْغَيْثَ: yağmuru | وَيَعْلَمُ: ve bilir | مَا: olanı | فِي: | الْأَرْحَامِ: rahimlerde | وَمَا: ve | تَدْرِي: bilmez | نَفْسٌ: hiç kimse | مَاذَا: ne | تَكْسِبُ: kazanacağını | غَدًا: yarın | وَمَا: ve | تَدْرِي: bilmez | نَفْسٌ: hiç kimse | بِأَيِّ: hangi | أَرْضٍ: yerde | تَمُوتُ: öleceğini | إِنَّ: şüphesiz yalnız | اللَّهَ: Allah | عَلِيمٌ: bilendir | خَبِيرٌ: haberi olandır | (31:34) | |