Abdulbaki Gölpınarlı Meali |
|
Andolsun ağaran sabaha.(89:1) | |
Ve on geceye.(89:2) | |
Ve çifte ve teke.(89:3) | |
Ve ışırken geceye.(89:4) | |
Bu antta büyük bir şey yok mu aklı başında olana?(89:5) | |
Görmedin mi Rabbin neler yaptı Âd'a?(89:6) | |
Direklerle dolu İrem'e.(89:7) | |
Öylesine bir şehirdi ki yaratılmamıştı eşi şehirler arasında.(89:8) | |
Ve vâdileri oyan, kayaları kesen Semûd'a.(89:9) | |
Ve direk gibi sağlam kumandanları olan Firavun'a?(89:10) | |
Öylesine ki azdılar şehirlerde.(89:11) | |
Derken bozgunculuğu çoğalttılar oralarda.(89:12) | |
Derken Rabbin de onlara bir azap kamçısıdır, yağdırdı.(89:13) | |
Şüphe yok ki Rabbin kullarının yollarında, pusudadır, onları görüp gözetir.(89:14) | |
İnsan, öyle bir mahlûktur ki Rabbi, onu sınadı da büyüttü ve nîmetler verdi mi, Rabbim der, lâyıktım da büyüttün beni.(89:15) | |
Ve fakat sınadı da rızkını daralttı mı, Rabbim der, alçalttı beni.(89:16) | |
İş öyle değil, hayır; siz, ne yetîmi ağırlıyorsunuz.(89:17) | |
Ve ne birbirinizi, yoksulu doyurmaya teşvik ediyorsunuz.(89:18) | |
Ve mîrâsı, habbesine dek yiyorsunuz.(89:19) | |
Ve malı, alabildiğine seviyorsunuz.(89:20) | |
İş öyle değil, hayır, yer bir kere paramparça olup dümdüz bir hâle geldi mi.(89:21) | |
Ve Rabbinin emri gelip çattı da melekler, saf saf oldu mu.(89:22) | |
Ve o gün cehennem, ortaya çıktı mı, insan, öğüt alır, anlar ama öğütün, anlayışın artık ne faydası var ona?(89:23) | |
Keşke der, önceden, daha sağken iyilik etseydim.(89:24) | |
Derken o gün öylesine bir azaplandırır onu ki kimsecikler, o çeşit azâb edemez.(89:25) | |
Ve öylesine bağlar onu ki kimsecikler, o çeşit bağlayamaz.(89:26) | |
Ey iyiden iyiye inanmış, şüpheden kurtulmuş can.(89:27) | |
Dön Rabbine, ondan râzı olarak ve rızâsını kazanmış bulunarak.(89:28) | |
Artık katıl kullarımın arasına.(89:29) | |
Ve gir cennetime.(89:30) | |