CONJ – prefixed conjunction wa (and) ACC – accusative particle PRON – 1st person plural object pronoun الواو عاطفة حرف نصب من اخوات «ان» و«نا» ضمير متصل في محل نصب اسم «ان»
ظننا
ظ ن ن | ƵNN
ƵNNE
Zenennā
anladık
[we] have become certain
Zı,Nun,Nun,Elif, 900,50,50,1,
V – 1st person plural perfect verb PRON – subject pronoun فعل ماض و«نا» ضمير متصل في محل رفع فاعل
أن
|
ÊN
en
that
,Nun, ,50,
SUB – subordinating conjunction حرف مصدري
لن
|
LN
len
asla
never
Lam,Nun, 30,50,
NEG – negative particle حرف نفي
نعجز
ع ج ز | ACZ
NACZ
nuǎ'cize
aciz bırakamayacağımızı
we will cause failure
Nun,Ayn,Cim,Ze, 50,70,3,7,
V – 1st person plural (form IV) imperfect verb, subjunctive mood فعل مضارع منصوب
الله
|
ELLH
llahe
Allah'ı
(to) Allah
Elif,Lam,Lam,He, 1,30,30,5,
"PN – accusative proper noun → Allah" لفظ الجلالة منصوب
CONJ – prefixed conjunction wa (and) NEG – negative particle الواو عاطفة حرف نفي
نعجزه
ع ج ز | ACZ
NACZH
nuǎ'cizehu
O'nu aciz bırakamayacağımızı
we can escape Him
Nun,Ayn,Cim,Ze,He, 50,70,3,7,5,
V – 1st person plural (form IV) imperfect verb, subjunctive mood PRON – 3rd person masculine singular object pronoun فعل مضارع منصوب والهاء ضمير متصل في محل نصب مفعول به
هربا
ه ر ب | HRB
HRBE
heraben
kaçmakla
(by) flight.
He,Re,Be,Elif, 5,200,2,1,
N – accusative masculine indefinite noun اسم منصوب
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.
Konu Başlığı: -
Kırık Meal (Arapça) : |وَأَنَّا: biz | ظَنَنَّا: anladık | أَنْ: | لَنْ: asla | نُعْجِزَ: aciz bırakamayacağımızı | اللَّهَ: Allah'ı | فِي: | الْأَرْضِ: yeryüzünde | وَلَنْ: ve asla | نُعْجِزَهُ: O'nu aciz bırakamayacağımızı | هَرَبًا: kaçmakla |
Kırık Meal (Harekesiz) : |وأنا WÊNEbiz | ظننا ƵNNEanladık | أن ÊN | لن LNasla | نعجز NACZaciz bırakamayacağımızı | الله ELLHAllah'ı | في FY | الأرض ELÊRŽyeryüzünde | ولن WLNve asla | نعجزه NACZHO'nu aciz bırakamayacağımızı | هربا HRBEkaçmakla |
Kırık Meal (Okunuş) : |ve ennā: biz | Zenennā: anladık | en: | len: asla | nuǎ'cize: aciz bırakamayacağımızı | llahe: Allah'ı | fī: | l-erDi: yeryüzünde | velen: ve asla | nuǎ'cizehu: O'nu aciz bırakamayacağımızı | heraben: kaçmakla |
Kırık Meal (Transcript) : |VÊNE: biz | ƵNNE: anladık | ÊN: | LN: asla | NACZ: aciz bırakamayacağımızı | ELLH: Allah'ı | FY: | ELÊRŽ: yeryüzünde | VLN: ve asla | NACZH: O'nu aciz bırakamayacağımızı | HRBE: kaçmakla |
Abdulbaki Gölpınarlı : Ve gerçekten de iyice anladık ki yeryüzünde Allah'ı âciz bırakmamıza imkân yok ve kaçmakla da aslâ onu acze düşüremeyiz.
Adem Uğur : (Artık) şu gerçeği şüphesiz anladık ki, biz yeryüzünde bulunsak da Allah'ı âciz bırakamayacağız, başka yere kaçmakla da elinden kurtulamayacağız.
Ahmed Hulusi : "Biz anladık ki, arzda Allâh hükmünü geçersiz kılamayız ve kaçarak da O'nun hükmünün yerine gelmesini önleyemeyiz!"
Ahmet Tekin : 'Biz yeryüzünde Allah’ı âciz bırakamayacağımızı, koyduğu kanunların dışına çıkarak yakamızı kurtaramayacağımızı kaçarak da elinden kurtulamayacağımızı, anladık.'
Ahmet Varol : Biz, yeryüzünde Allah'ı aciz bırakamayacağımızı, (göğe) kaçmakla da O'nu aciz bırakamayacağımızı anladık.
Ali Bulaç : "Biz şüphesiz, Allah'ı yeryüzünde asla aciz bırakamıyacağımızı, kaçmak suretiyle de O'nu hiçbir şekilde aciz bırakamıyacağımızı anladık."
Ali Fikri Yavuz : Gerçekten biz anladık ki, Allah’ı yeryüzünde acze düşürmemize asla imkân yok, kaçmakla da hiç bir zaman O’nu âciz bırakamayız.
Bekir Sadak : «Yeryuzunde kalsak da Allah'i aciz birakamiyacagimiz, baska yere kacsak da, O'nu aciz kilamayacagimiz gercegini suphesiz anladik.»
Celal Yıldırım : Ve biz elbette Allah'ı yeryüzünde de, başka bir yere kaçsak da âciz bırakamıyacağımızı kesinlikle anladık..
Diyanet İşleri : “Muhakkak ki biz Allah’ı yeryüzünde âciz bırakamayacağımızı, kaçarak da onu âciz bırakamayacağımızı anladık.”
Diyanet İşleri (eski) : 'Yeryüzünde kalsak da Allah'ı aciz bırakamayacağımız, başka yere kaçsak da, O'nu aciz kılamayacağımız gerçeğini şüphesiz anladık.'
Diyanet Vakfi : (Artık) şu gerçeği şüphesiz anladık ki, biz yeryüzünde bulunsak da Allah'ı âciz bırakamayacağız, başka yere kaçmakla da elinden kurtulamayacağız.
Edip Yüksel : 'Biz, yeryüzünde ALLAH'ı aciz bırakamıyacağımızı, kaçmakla da O'nu atlatamıyacağımızı anladık.'
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : «Doğrusu biz anladık ki, Allah'ı yerde acze düşürmemize imkân yok. Kaçmakla da O'nu asla âciz bırakamayacağız.»
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Doğrusu biz anladık ki, Allah'ı yeryüzünde aciz bırakmamıza ihtimal yok, kaçmakla da O'nu asla aciz bırakamayız.
Elmalılı Hamdi Yazır : Ve doğrusu biz anladık ki Allahı Arzda acze düşürmemize ihtimal yok, kaçmakla da onu asla âciz bırakamayız
Fizilal-il Kuran : Yeryüzünde Allah ile baş edemeyeceğimizi ve O'ndan kaçıp kurtulamayacağımızı kesinlikle anladık.
Gültekin Onan : "Biz şüphesiz, Tanrı'yı yeryüzünde asla aciz bırakamayacağımızı, kaçmak suretiyle de O'nu hiçbir şekilde aciz bırakamayacağımızı anladık."
Hakkı Yılmaz : Ve kesinlikle, Allah'ı yeryüzünde asla âciz bırakamayacağımızı, kaçmakla da O'nu asla âciz bırakamayacağımızı iyice anladık.
Hasan Basri Çantay : «Şu hakıykatı da şübhesiz anladık ki: Yer (yüzün) de (bulunsak) da Allâhı asla aaciz bırakamayız, (göğe) kaçmakla da Onu asla aaciz kılamayız».
İbni Kesir : Doğrusu biz, yeryüzünde kalsak da Allah'ı aciz bırakamayacağımızı, kaçsak da O'nu asla aciz bırakamayacağımızı anladık.
İskender Evrenosoğlu : Ve gerçekten biz, yeryüzünde Allah'ı asla aciz bırakamayacağımızı anladık ve (O'ndan) kaçarak da O'nu asla aciz bırakamayız.
Muhammed Esed : Ve sonunda anladık ki yeryüzünde (hayat sürerken) Allah'a asla üstün gelemeyiz ve (yine anladık ki) (hayattan) kaçarak da O'nun hükmünden kurtulamayız.
Ömer Nasuhi Bilmen : «Ve muhakkak anladık ki, Allah'ı yerde acze düşüremeyiz ve kaçmakla da onu aciz bırakamayız.»
Ömer Öngüt : "Gerçekten biz anladık ki, Allah'ı yeryüzünde acze düşürmemize aslâ imkân yok. Başka yere kaçmakla da hiçbir zaman onu âciz bırakamayız. "
Şaban Piriş : İyice anladık ki yeryüzünde Allah’tan kaçamayız. Kaçarak ondan kurtulamayız.
Suat Yıldırım : Şunu da anladık ki, biz yerde Allah’ın iradesine karşı koyamayacağımız gibi, kaçmaya teşebbüs etmekle de O’nun elinden yakamızı kurtaramayız.
Süleyman Ateş : Biz yeryüzünde Allâh'ı âciz bırakamayacağımızı (yerden) kaçmakla da O'nu âciz bırak(ıp O'ndan kurtul)amayacağımızı anladık.
Tefhim-ul Kuran : «Biz şüphesiz, Allah'ı yeryüzünde asla aciz bırakamıyacağımızı, kaçmak suretiyle de onu hiçbir şekilde aciz bırakamıyacağımızı anladık.»
Ümit Şimşek : 'Şunu da anlamış bulunuyoruz ki, biz ne dünyada Allah'ı âciz bırakabiliriz, ne de Ondan kaçıp kurtulabiliriz.
Yaşar Nuri Öztürk : "Ve biz şunu sezdik: "Biz yeryüzünde Allah'ı asla âciz bırakamayız; kaçarak da onu âciz bırakamayız."
Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için
TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen
dikkatli olunuz.]