» 46 / Ahkâf  3:

Kuran Sırası: 46
İniş Sırası: 66
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35

 » 46 / Ahkâf  Suresi: 3
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. مَا (ME) = mā :
2. خَلَقْنَا (ḢLGNE) = ḣaleḳnā : biz yaratmadık
3. السَّمَاوَاتِ (ELSMEVET) = s-semāvāti : gökleri
4. وَالْأَرْضَ (VELÊRŽ) = vel'erDe : ve yeri
5. وَمَا (VME) = ve mā : ve bulunanları
6. بَيْنَهُمَا (BYNHME) = beynehumā : ikisi arasında
7. إِلَّا (ÎLE) = illā : ancak (yarattık)
8. بِالْحَقِّ (BELḪG) = bil-Haḳḳi : gerçek ile
9. وَأَجَلٍ (VÊCL) = ve ecelin : ve bir süreye göre
10. مُسَمًّى (MSM) = musemmen : belli
11. وَالَّذِينَ (VELZ̃YN) = velleƶīne : ve kimseler
12. كَفَرُوا (KFRVE) = keferū : inkar eden(ler)
13. عَمَّا (AME) = ǎmmā : şeyden
14. أُنْذِرُوا (ÊNZ̃RVE) = unƶirū : uyarıldıkları
15. مُعْرِضُونَ (MARŽVN) = muǎ'riDūne : yüz çevirmektedirler
| biz yaratmadık | gökleri | ve yeri | ve bulunanları | ikisi arasında | ancak (yarattık) | gerçek ile | ve bir süreye göre | belli | ve kimseler | inkar eden(ler) | şeyden | uyarıldıkları | yüz çevirmektedirler |

[] [ḢLG] [SMV] [ERŽ] [] [BYN] [] [ḪGG] [ECL] [SMV] [] [KFR] [] [NZ̃R] [ARŽ]
ME ḢLGNE ELSMEVET VELÊRŽ VME BYNHME ÎLE BELḪG VÊCL MSM VELZ̃YN KFRVE AME ÊNZ̃RVE MARŽVN

ḣaleḳnā s-semāvāti vel'erDe ve mā beynehumā illā bil-Haḳḳi ve ecelin musemmen velleƶīne keferū ǎmmā unƶirū muǎ'riDūne
ما خلقنا السماوات والأرض وما بينهما إلا بالحق وأجل مسمى والذين كفروا عما أنذروا معرضون

 » 46 / Ahkâf  Suresi: 3
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
ما | ME Not
خلقنا خ ل ق | ḢLG ḢLGNE ḣaleḳnā biz yaratmadık We created
السماوات س م و | SMV ELSMEVET s-semāvāti gökleri the heavens
والأرض ا ر ض | ERŽ VELÊRŽ vel'erDe ve yeri and the earth
وما | VME ve mā ve bulunanları and what
بينهما ب ي ن | BYN BYNHME beynehumā ikisi arasında (is) between both of them
إلا | ÎLE illā ancak (yarattık) except
بالحق ح ق ق | ḪGG BELḪG bil-Haḳḳi gerçek ile in truth
وأجل ا ج ل | ECL VÊCL ve ecelin ve bir süreye göre and (for) a term
مسمى س م و | SMV MSM musemmen belli appointed.
والذين | VELZ̃YN velleƶīne ve kimseler But those who
كفروا ك ف ر | KFR KFRVE keferū inkar eden(ler) disbelieve,
عما | AME ǎmmā şeyden from what
أنذروا ن ذ ر | NZ̃R ÊNZ̃RVE unƶirū uyarıldıkları they are warned,
معرضون ع ر ض | ARŽ MARŽVN muǎ'riDūne yüz çevirmektedirler (are) turning away.

46:3 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

| biz yaratmadık | gökleri | ve yeri | ve bulunanları | ikisi arasında | ancak (yarattık) | gerçek ile | ve bir süreye göre | belli | ve kimseler | inkar eden(ler) | şeyden | uyarıldıkları | yüz çevirmektedirler |

[] [ḢLG] [SMV] [ERŽ] [] [BYN] [] [ḪGG] [ECL] [SMV] [] [KFR] [] [NZ̃R] [ARŽ]
ME ḢLGNE ELSMEVET VELÊRŽ VME BYNHME ÎLE BELḪG VÊCL MSM VELZ̃YN KFRVE AME ÊNZ̃RVE MARŽVN

ḣaleḳnā s-semāvāti vel'erDe ve mā beynehumā illā bil-Haḳḳi ve ecelin musemmen velleƶīne keferū ǎmmā unƶirū muǎ'riDūne
ما خلقنا السماوات والأرض وما بينهما إلا بالحق وأجل مسمى والذين كفروا عما أنذروا معرضون

[] [خ ل ق] [س م و] [ا ر ض] [] [ب ي ن] [] [ح ق ق] [ا ج ل] [س م و] [] [ك ف ر] [] [ن ذ ر] [ع ر ض]

 » 46 / Ahkâf  Suresi: 3
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
ما | ME Not
Mim,Elif,
40,1,
NEG – negative particle
حرف نفي
خلقنا خ ل ق | ḢLG ḢLGNE ḣaleḳnā biz yaratmadık We created
Hı,Lam,Gaf,Nun,Elif,
600,30,100,50,1,
V – 1st person plural perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض و«نا» ضمير متصل في محل رفع فاعل
السماوات س م و | SMV ELSMEVET s-semāvāti gökleri the heavens
Elif,Lam,Sin,Mim,Elif,Vav,Elif,Te,
1,30,60,40,1,6,1,400,
N – genitive feminine plural noun
اسم مجرور
والأرض ا ر ض | ERŽ VELÊRŽ vel'erDe ve yeri and the earth
Vav,Elif,Lam,,Re,Dad,
6,1,30,,200,800,
"CONJ – prefixed conjunction wa (and)
N – accusative feminine noun → Earth"
الواو عاطفة
اسم منصوب
وما | VME ve mā ve bulunanları and what
Vav,Mim,Elif,
6,40,1,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
REL – relative pronoun
الواو عاطفة
اسم موصول
بينهما ب ي ن | BYN BYNHME beynehumā ikisi arasında (is) between both of them
Be,Ye,Nun,He,Mim,Elif,
2,10,50,5,40,1,
LOC – accusative location adverb
PRON – 3rd person dual possessive pronoun
ظرف مكان منصوب والهاء ضمير متصل في محل جر بالاضافة
إلا | ÎLE illā ancak (yarattık) except
,Lam,Elif,
,30,1,
RES – restriction particle
أداة حصر
بالحق ح ق ق | ḪGG BELḪG bil-Haḳḳi gerçek ile in truth
Be,Elif,Lam,Ha,Gaf,
2,1,30,8,100,
P – prefixed preposition bi
N – genitive masculine noun
جار ومجرور
وأجل ا ج ل | ECL VÊCL ve ecelin ve bir süreye göre and (for) a term
Vav,,Cim,Lam,
6,,3,30,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
N – genitive masculine indefinite noun
الواو عاطفة
اسم مجرور
مسمى س م و | SMV MSM musemmen belli appointed.
Mim,Sin,Mim,,
40,60,40,,
N – genitive masculine indefinite (form II) passive participle
اسم مجرور
والذين | VELZ̃YN velleƶīne ve kimseler But those who
Vav,Elif,Lam,Zel,Ye,Nun,
6,1,30,700,10,50,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
REL – masculine plural relative pronoun
الواو عاطفة
اسم موصول
كفروا ك ف ر | KFR KFRVE keferū inkar eden(ler) disbelieve,
Kef,Fe,Re,Vav,Elif,
20,80,200,6,1,
V – 3rd person masculine plural perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
عما | AME ǎmmā şeyden from what
Ayn,Mim,Elif,
70,40,1,
P – preposition
REL – relative pronoun
حرف جر
اسم موصول
أنذروا ن ذ ر | NZ̃R ÊNZ̃RVE unƶirū uyarıldıkları they are warned,
,Nun,Zel,Re,Vav,Elif,
,50,700,200,6,1,
V – 3rd person masculine plural (form IV) passive perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض مبني للمجهول والواو ضمير متصل في محل رفع نائب فاعل
معرضون ع ر ض | ARŽ MARŽVN muǎ'riDūne yüz çevirmektedirler (are) turning away.
Mim,Ayn,Re,Dad,Vav,Nun,
40,70,200,800,6,50,
N – nominative masculine plural (form IV) active participle
اسم مرفوع
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |مَا: | خَلَقْنَا: biz yaratmadık | السَّمَاوَاتِ: gökleri | وَالْأَرْضَ: ve yeri | وَمَا: ve bulunanları | بَيْنَهُمَا: ikisi arasında | إِلَّا: ancak (yarattık) | بِالْحَقِّ: gerçek ile | وَأَجَلٍ: ve bir süreye göre | مُسَمًّى: belli | وَالَّذِينَ: ve kimseler | كَفَرُوا: inkar eden(ler) | عَمَّا: şeyden | أُنْذِرُوا: uyarıldıkları | مُعْرِضُونَ: yüz çevirmektedirler |
Kırık Meal (Harekesiz) : |ما ME | خلقنا ḢLGNE biz yaratmadık | السماوات ELSMEWET gökleri | والأرض WELÊRŽ ve yeri | وما WME ve bulunanları | بينهما BYNHME ikisi arasında | إلا ÎLE ancak (yarattık) | بالحق BELḪG gerçek ile | وأجل WÊCL ve bir süreye göre | مسمى MSM belli | والذين WELZ̃YN ve kimseler | كفروا KFRWE inkar eden(ler) | عما AME şeyden | أنذروا ÊNZ̃RWE uyarıldıkları | معرضون MARŽWN yüz çevirmektedirler |
Kırık Meal (Okunuş) : |: | ḣaleḳnā: biz yaratmadık | s-semāvāti: gökleri | vel'erDe: ve yeri | ve mā: ve bulunanları | beynehumā: ikisi arasında | illā: ancak (yarattık) | bil-Haḳḳi: gerçek ile | ve ecelin: ve bir süreye göre | musemmen: belli | velleƶīne: ve kimseler | keferū: inkar eden(ler) | ǎmmā: şeyden | unƶirū: uyarıldıkları | muǎ'riDūne: yüz çevirmektedirler |
Kırık Meal (Transcript) : |ME: | ḢLGNE: biz yaratmadık | ELSMEVET: gökleri | VELÊRŽ: ve yeri | VME: ve bulunanları | BYNHME: ikisi arasında | ÎLE: ancak (yarattık) | BELḪG: gerçek ile | VÊCL: ve bir süreye göre | MSM: belli | VELZ̃YN: ve kimseler | KFRVE: inkar eden(ler) | AME: şeyden | ÊNZ̃RVE: uyarıldıkları | MARŽVN: yüz çevirmektedirler |
Abdulbaki Gölpınarlı : Gökleri ve yeryüzünü ancak gerçek olarak ve muayyen bir zaman için yarattık ve kâfir olanlarsa korkutuldukları şeylerden yüz çevirirler.
Adem Uğur : Gökleri, yeri ve ikisi arasında bulunanları biz, şüphesiz yerli yerince ve belli bir süre için yarattık. İnkâr edenler, uyarıldıkları şeylerden yüz çevirmektedirler.
Ahmed Hulusi : Biz semâları, arzı ve ikisi arasındakileri yalnızca Hak olarak ve bir süreç için yarattık. . . Hakikat bilgisini inkâr edenler ise uyarıldıkları şeyden (hakikatten) yüz çevirmektedirler.
Ahmet Tekin : Gökleri, yeri ve ikisinin arasındaki varlıkları ve imkânları, haklı bir gerekçe ile, hikmete dayalı olarak, hesaplı bir düzen içinde belirlenmiş bir vakte kadar işlevini korumak üzere yarattık. Kulluk sözleşmesindeki ortak taahhütlerini, Allah’a iman, kulluk ve sorumluluk bilincini şuur altına iterek örtbas edip inkârda ısrar edenler, küfre saplananlar, uyarıldıkları konulara aldırmıyorlar, İslâm’ı tebliğe, İslâmî faaliyetlere engel tedbirler alarak yüz çeviriyorlar.
Ahmet Varol : Gökleri, yeri ve ikisi arasındakileri ancak hak üzere ve belli bir süreye göre yarattık. İnkar edenler ise uyarıldıkları şeyden yüz çevirmektedirler.
Ali Bulaç : Biz gökleri, yeri ve ikisi arasında bulunanları ancak hak ve adı konulmuş bir ecel (belli bir süre) olarak yarattık. İnkâr edenler ise, uyarıldıkları şeyden yüz çeviren (kimseler)dir.
Ali Fikri Yavuz : Biz göklerle yeri ve aralarındakileri, ancak adaletle ve (sona erecekleri) muayyen bir müddet ile yarattık. Kâfir olanlar ise, korkutuldukları şeylerden yüz çevirmektedirler.
Bekir Sadak : Biz, gokleri, yeri ve ikisinin arasinda bulunanlari, ancak gercek uzere ve belirli bir sure icin yarattik; inkar edenler, uyarildiklari seylerden yuz cevirmektedirler.
Celal Yıldırım : Biz, gökleri, yeri ve ikisi arasındaki şeyleri ancak hakk ile ve belli bir süreye kadar yarattık. İnkâr edenlere gelince: Uyarıldıkları şeylerden yüzçevirirler.
Diyanet İşleri : Biz, gökleri, yeri ve ikisi arasında bulunanları hak ve hikmete uygun olarak ve belirli bir süre için yarattık. İnkâr edenler ise, uyarıldıkları şeylerden yüz çevirmektedirler.
Diyanet İşleri (eski) : Biz, gökleri, yeri ve ikisinin arasında bulunanları, ancak gerçek üzere ve belirli bir süre için yarattık; inkar edenler, uyarıldıkları şeylerden yüz çevirmektedirler.
Diyanet Vakfi : Gökleri, yeri ve ikisi arasında bulunanları biz, şüphesiz yerli yerince ve belli bir süre için yarattık. İnkâr edenler, uyarıldıkları şeylerden yüz çevirmektedirler.
Edip Yüksel : Biz gökleri, yeri ve aralarındakileri ancak belli bir amaca göre ve belli bir süre için yarattık. İnkar edenler uyarıya aldırış etmemektedirler.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Biz gökleri, yeri ve ikisi arasındakileri ancak hak ile ve belirli bir süre için yarattık. İnkâr edenler uyarıldıkları şeyden yüz çeviriyorlar.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Biz, gökleri, yeri ve aralarındakileri ancak hak ile ve belirli bir süre için yarattık. Küfredenler ise uyarıldıkları şeylerden alındırmıyorlar (yüz çeviriyorlar).
Elmalılı Hamdi Yazır : Biz o Gökleri ve Yeri ancak hakk ile ve müsemmâ bir ecel ile yarattık, küfredenler ise inzar edildikleri şeylerden alındırmıyorlar
Fizilal-il Kuran : Biz, gökleri, yeri ve ikisinin arasında bulunanları, ancak gerçek üzere ve belirli bir süre için yarattık; inkar edenler, uyarıldıkları şeylerden yüz çevirmektedirler.
Gültekin Onan : Biz gökleri, yeri ve ikisi arasında bulunanları ancak hak ve adı konulmuş bir ecel ile yarattık. Küfredenler ise, uyarıldıkları şeyden yüz çeviren (kimseler)dir.
Hakkı Yılmaz : "Biz gökleri, yeryüzünü ve ikisi arasındakileri ancak “hak” ile ve “adı konmuş bir süre sonu” ile oluşturduk. Şu kâfirler; Allah'ın ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddeden kimseler ise uyarıldıkları şeylerden/ uyarılmaktan yüz çevirenlerdir. "
Hasan Basri Çantay : Biz gökleri, yeri ve ikisi arasında bulunan şeyleri (başka değil) ancak hakkın ikaamesine sebeb olarak ve muayyen bir va'de için yaratdık. Küfredenler, korkutuldukları şeyden yüz çeviricilerdir.
Hayrat Neşriyat : (Biz) gökleri ve yeri ve ikisi arasında bulunanları, ancak hak ile (yerli yerinde) ve belirli bir ecel ile yarattık. İnkâr edenler ise, korkutuldukları şeyden (kıyâmetten) yüz çeviricidirler.
İbni Kesir : Biz; gköleri, yeri ve ikisinin arasında bulunanları ancak hak üzere ve belirli bir süre için yarattık. Küfredenler ise korkutuldukları şeylerden yüz çevirmektedirler.
İskender Evrenosoğlu : Gökleri ve yeri ve ikisinin arasındakileri ancak hak ile yarattık. Ve bilinen (tespit edilen) bir zamana kadar. Ve onlar ki, uyarıldıkları şeylerden yüz çeviren kâfirlerdir.
Muhammed Esed : Biz, gökleri, yeri ve onlar arasındaki her şeyi ancak (deruni bir) anlam ve amaç üzere ve (Bizim tarafımızdan) konulmuş bir süre için yarattık ama hakikati inkara şartlanmış olanlar, kendilerine tebliğ edilen uyarıdan yüz çevirirler.
Ömer Nasuhi Bilmen : O gökleri ve yeri ve o ikisinin arasındakileri yaratmadık, ancak hak ile ve bir tayin edilmiş müddetle (yarattık). Kâfir olanlar ise korkutulmuş oldukları şeyden yüz çeviricilerdir.
Ömer Öngüt : Biz gökleri, yeri ve ikisinin arasında bulunanları ancak hak ile ve belli bir süre için yarattık. Kâfirler ise uyarıldıkları şeylerden yüz çevirmektedirler.
Şaban Piriş : Gökleri, yeri ve ikisi arasında bulunanları ancak hak ve adı konmuş bir süre ile yarattık. Nankörler ise uyarıldıkları şeyden yüz çeviriyorlar.
Suat Yıldırım : Biz gökleri, yeri ve bunların arasındaki varlıkları ancak gerçek bir maksatla, adalet ve hikmetle, bir de belli bir süre için yarattık. Ama kâfirler uyarıldıkları kıyamet gününden yüz çevirirler.
Süleyman Ateş : Biz gökleri, yeri ve ikisi arasında bulunanları (boş yere değil), ancak gerçek ile ve belli bir süreye göre yarattık. İnkâr edenler, uyarıldıkları şeyden yüz çevirmektedirler.
Tefhim-ul Kuran : Biz gökleri, yeri ve ikisi arasında bulunanları ancak hak ve adı konulmuş bir ecel (belli bir süre) olarak yarattık. Küfredenler ise, uyarılıp korkutuldukları şeyden yüz çevirmekte olanlardır.
Ümit Şimşek : Biz gökleri, yeri ve ikisinin arasındakileri hak ile ve belirlenmiş bir süre için yarattık. İnkâr edenler ise, uyarıldıkları şeye sırtlarını dönüyorlar.
Yaşar Nuri Öztürk : Gökleri ve yeri ve ikisi arasındakileri hak olarak ve belirlenmiş bir süre için yarattık biz. Küfre batanlarsa uyarılmış oldukları şeyden yüz çevirmektedirler.


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}