» 46 / Ahkâf  Suresi:

Kuran Sırası: 46
İniş Sırası: 66

Kırık Meal (Okunuş) Meali
|Hm: Hâ Mîm | (46:1)
|tenzīlu: indirilişi | l-kitābi: Kitabın | mine: (tarafın)dandır | llahi: Allah | l-ǎzīzi: aziz | l-Hakīmi: hakim | (46:2)
|: | ḣaleḳnā: biz yaratmadık | s-semāvāti: gökleri | vel'erDe: ve yeri | ve mā: ve bulunanları | beynehumā: ikisi arasında | illā: ancak (yarattık) | bil-Haḳḳi: gerçek ile | ve ecelin: ve bir süreye göre | musemmen: belli | velleƶīne: ve kimseler | keferū: inkar eden(ler) | ǎmmā: şeyden | unƶirū: uyarıldıkları | muǎ'riDūne: yüz çevirmektedirler | (46:3)
|ḳul: de ki | eraeytum: gördünüz mü? | : şeyleri | ted'ǔne: yalvardıklarınız | min: | dūni: başka | llahi: Allah'tan | erūnī: bana gösterin | māƶā: neyi? | ḣaleḳū: yarattılar onlar | mine: -den | l-erDi: yer- | em: yoksa | lehum: onların var (mı?) | şirkun: bir ortaklığı | : | s-semāvāti: göklerde | 'tūnī: bana getirin | bikitābin: bir Kitap | min: | ḳabli: önce | hāƶā: bundan | ev: yahut | eṧāratin: bir kalıntı | min: -den | ǐlmin: bilgi- | in: eğer | kuntum: iseniz | Sādiḳīne: doğrular(dan) | (46:4)
|ve men: kim olabilir? | eDellu: daha sapık | mimmen: kimseden | yed'ǔ: yalvaran | min: | dūni: bırakıp da | llahi: Allah'ı | men: kimselere | : | yestecību: cevap veremeyecek | lehu: kendisine | ilā: kadar | yevmi: gününe | l-ḳiyāmeti: kıyamet | ve hum: oysa onlar | ǎn: -ndan | duǎāihim: bunların yalvardıkları- | ğāfilūne: habersizdirler | (46:5)
|ve iƶā: ve zaman | Huşira: toplandıkları | n-nāsu: insanlar | kānū: olurlar | lehum: onlara | eǎ'dā'en: düşman | ve kānū: ve | biǐbādetihim: onların kendilerine tapmalarını | kāfirīne: tanımazlar | (46:6)
|ve iƶā: ve zaman | tutlā: okunduğu | ǎleyhim: onlara | āyātunā: ayetlerimiz | beyyinātin: açık açık | ḳāle: dediler | elleƶīne: kimseler | keferū: inkar eden(ler) | lilHaḳḳi: hakk için | lemmā: | cā'ehum: kendilerine gelen | hāƶā: bu | siHrun: bir büyüdür | mubīnun: apaçık | (46:7)
|em: yoksa | yeḳūlūne: (-mu) diyorlar? | fterāhu: onu kendisi uydurdu- | ḳul: de ki | ini: eğer | fteraytuhu: ben onu uydurmuşsam | felā: olmaz | temlikūne: sizin hiçbir yararınız | : bana | mine: -tan | llahi: Allah- | şey'en: bir şeye (gelecek cezaya) | huve: O | eǎ'lemu: daha iyi bilir | bimā: şeyleri | tufīDūne: taşkınlık yaptığınız | fīhi: onda | kefā: yeter | bihi: O'nun | şehīden: şahid olması | beynī: benimle | ve beynekum: sizin aranızda | ve huve: ve O | l-ğafūru: bağışlayandır | r-raHīmu: esirgeyendir | (46:8)
|ḳul: de ki | : | kuntu: değilim | bid'ǎn: türedi biri | mine: (arasında) | r-rusuli: elçiler | ve mā: ve | edrī: bilmem | : ne | yuf'ǎlu: yapılacağını | : bana | ve lā: ne de | bikum: size | in: (hayır) | ettebiǔ: ben uymuyorum | illā: başkasına | : şey(den) | yūHā: vahyedilen | ileyye: bana | ve mā: ve değilim | enā: ben | illā: başka bir şey | neƶīrun: bir uyarıcıdan | mubīnun: apaçık | (46:9)
|ḳul: de ki | eraeytum: hiç düşündünüz mü? | in: eğer | kāne: ise | min: | ǐndi: katından | llahi: Allah | ve kefertum: ve siz inkar ettiyseniz | bihi: onu | ve şehide: ve görüp | şāhidun: bir şahid | min: -ndan | benī: oğulları- | isrāīle: İsrail | ǎlā: | miṧlihi: bunun benzerini | fe āmene: ve inandığı halde | vestekbertum: siz tenezzül etmemişseniz | inne: şüphesiz | llahe: Allah | : | yehdī: doğru yola iletmez | l-ḳavme: bir toplumu | Z-Zālimīne: zalimlerden | (46:10)
|ve ḳāle: ve dedi(ler) | elleƶīne: kimseler | keferū: inkar eden(ler) | lilleƶīne: kimseler için | āmenū: inanan(lar) | lev: şayet | kāne: olsaydı | ḣayran: iyi bir şey | : | sebeḳūnā: bizi geçemezlerdi | ileyhi: ona (inanmada) | ve iƶ: zaman ise | lem: | yehtedū: hidayete ermedikleri | bihi: onunla | feseyeḳūlūne: diyeceklerdir ki | hāƶā: bu | ifkun: bir yalandır | ḳadīmun: eski | (46:11)
|ve min: ve | ḳablihi: ondan önce | kitābu: Kitabı | mūsā: Musa'nın | imāmen: önder | ve raHmeten: ve rahmet | ve hāƶā: ve bu | kitābun: Kitaptır | muSaddiḳun: doğrulayan | lisānen: diliyle | ǎrabiyyen: Arap | liyunƶira: uyarmak için | elleƶīne: kimseleri | Zelemū: kendilerine yazık eden(leri) | ve buşrā: ve müjde (olan) | lilmuHsinīne: güzel davrananlar (için) | (46:12)
|inne: şüphesiz | elleƶīne: kimseler | ḳālū: diyen(ler) | rabbunā: Rabbimiz | llahu: Allah'tır | ṧumme: sonra | steḳāmū: doğru olanlar | felā: yoktur | ḣavfun: korku | ǎleyhim: onlara | ve lā: ve değildir | hum: onlar | yeHzenūne: üzülecek | (46:13)
|ulāike: onlar | eSHābu: halkıdır | l-cenneti: cennet | ḣālidīne: ebedi kalacaklardır | fīhā: orada | cezā'en: ceza olarak | bimā: karşılık | kānū: olduklarına | yeǎ'melūne: yapıyorlar | (46:14)
|ve veSSaynā: ve biz tavsiye ettik | l-insāne: insana | bivālideyhi: ana babasına | iHsānen: iyilik etmesini | Hamelethu: onu taşıdı | ummuhu: anası | kurhen: zahmetle | ve veDeǎthu: ve doğurdu onu | kurhen: zahmetle | ve Hamluhu: taşınması ise | ve fiSāluhu: ve sütten kesilmesi | ṧelāṧūne: otuz | şehran: aydır | Hattā: nihayet | iƶā: zaman | beleğa: erdiği | eşuddehu: güçlü çağına | ve beleğa: ve varınca | erbeǐyne: kırk | seneten: yaşına | ḳāle: dedi | rabbi: Rabbim | evziǎ'nī: beni sevk eyle | en: | eşkura: şükretmeğe | niǎ'meteke: ni'metine | lletī: | en'ǎmte: verdiğin | ǎleyye: bana | ve ǎlā: ve | velideyye: anama babama | ve en: ve | eǎ'mele: yapmağa | SāliHen: yararlı işler | terDāhu: razı olacağın | ve eSliH: ve salahı devam ettir | : benim için | : içinde | ƶurrīyetī: zürriyetim | innī: şüphesiz ben | tubtu: yüz tuttum | ileyke: sana | ve innī: ve elbette ben | mine: | l-muslimīne: teslim olanlardanım | (46:15)
|ulāike: onlar | elleƶīne: öyle kişilerdir ki | neteḳabbelu: kabul ederiz | ǎnhum: onlardan | eHsene: en iyisini | : | ǎmilū: yaptıklarının | ve netecāve zu: ve geçeriz | ǎn: -nden | seyyiātihim: onların kötülükleri- | : arasındadırlar | eSHābi: halkı | l-cenneti: cennet | veǎ'de: sözdür | S-Sidḳi: doğru | lleƶī: | kānū: olunan | yūǎdūne: kendilerine va'd | (46:16)
|velleƶī: ve o kimse | ḳāle: dedi | livālideyhi: anasına babasına | uffin: öf | lekumā: size | eteǐdāninī: siz bana va'd mı ediyorsunuz? | en: | uḣrace: benim çıkarılacağımı | ve ḳad: gelip geçmiş iken | ḣaleti: gelip geçmiş iken | l-ḳurūnu: nice nesiller | min: | ḳablī: benden önce | ve humā: onlar ise | yesteğīṧāni: sığınarak | llahe: Allah'a | veyleke: yazık sana (dediler) | āmin: iman et! | inne: şüphesiz | veǎ'de: sözü | llahi: Allah'ın | Haḳḳun: gerçektir | feyeḳūlu: derken o der ki | : değildir | hāƶā: bu | illā: başka bir şey | esāTīru: masallarından | l-evvelīne: eskilerin | (46:17)
|ulāike: işte onlar | elleƶīne: kimselerdir | Haḳḳa: hak olan | ǎleyhimu: kendilerine | l-ḳavlu: (azab) söz(ü) | : arasında | umemin: toplulukları | ḳad: gelip geçen | ḣalet: gelip geçen | min: | ḳablihim: kendilerinden önce | mine: -den | l-cinni: cin(ler)- | vel'insi: ve insan(lardan) | innehum: gerçekten onlar | kānū: | ḣāsirīne: ziyana uğrayanlardır | (46:18)
|velikullin: her birinin vardır | deracātun: dereceleri | mimmā: işlerden | ǎmilū: yaptıkları | veliyuveffiyehum: ve onlara tam verir | eǎ'mālehum: yaptıklarının karşılığını | ve hum: ve onlara | : asla | yuZlemūne: haksızlık edilmez | (46:19)
|ve yevme: ve gün | yuǎ'raDu: sunulacakları | elleƶīne: kimseler | keferū: inkar eden(ler) | ǎlā: | n-nāri: ateşe | eƶhebtum: zayi ettiniz | Tayyibātikum: bütün güzelliklerinizi | : | Hayātikumu: hayatınızda | d-dunyā: dünya | vestemteǎ'tum: ve sefa sürdünüz | bihā: bunlarla | felyevme: bugün | tuczevne: cezalandırılacaksınız | ǎƶābe: bir azab ile | l-hūni: alçaltıcı | bimā: ötürü | kuntum: | testekbirūne: büyüklük taslamanızdan | : | l-erDi: yeryüzünde | biğayri: haksız yere | l-Haḳḳi: haksız yere | ve bimā: ötürü | kuntum: | tefsuḳūne: ve yoldan çıkmanızdan | (46:20)
|veƶkur: ve an | eḣā: kardeşini (Hud'u) | ǎādin: Ad'ın | : hani | enƶera: uyarmıştı | ḳavmehu: kavmini | bil-eHḳāfi: Ahkaf'taki | ve ḳad: gelip geçti | ḣaleti: gelip geçti | n-nuƶuru: nice uyarıcılar | min: | beyni: onun önünden | yedeyhi: | ve min: ve | ḣalfihi: ardından | ellā: | teǎ'budū: kulluk etmeyin | illā: başkasına | llahe: Allah'tan | innī: elbette ben | eḣāfu: korkuyorum | ǎleykum: sizin | ǎƶābe: azabına uğramanızdan | yevmin: bir günün | ǎZīmin: büyük | (46:21)
|ḳālū: dediler ki | eci'tenā: sen geldin mi? | lite'fikenā: bizi çevirmek için | ǎn: -dan | ālihetinā: tanrılarımız- | fe'tinā: o halde bize getir | bimā: şeyi | teǐdunā: bizi tehdidettiğin | in: eğer | kunte: isen | mine: -dan | S-Sādiḳīne: doğrular- | (46:22)
|ḳāle: dedi | innemā: sadece | l-ǐlmu: bilgi | ǐnde: katındadır | llahi: Allah | ve ubelliğukum: ve ben size tebliğ ediyorum | : şeyi (mesajı) | ursiltu: gönderildiğim | bihi: onunla | velākinnī: fakat ben | erākum: sizi görüyorum | ḳavmen: bir kavim | techelūne: cahillik eden | (46:23)
|felemmā: nihayet | raevhu: onu görünce | ǎāriDan: geniş bir bulut halinde | musteḳbile: yönelerek geldiğini | evdiyetihim: vadilerine | ḳālū: dediler | hāƶā: bu | ǎāriDun: bir buluttur | mumTirunā: bize yağmur yağdıracak | bel: hayır | huve: o | : şey | steǎ'celtum: sizin acele gelmesini istediğinizdir | bihi: onun | rīHun: bir rüzgardır | fīhā: içinde bulunan | ǎƶābun: azab | elīmun: acıklı | (46:24)
|tudemmiru: yıkar mahveder | kulle: her | şey'in: şeyi | biemri: emriyle | rabbihā: Rabbinin | feeSbeHū: onlar o hale geldiler ki | : | yurā: görülmez oldu | illā: başka bir şey | mesākinuhum: konutlarından | keƶālike: işte böyle | neczī: biz cezalandırırız | l-ḳavme: toplumu | l-mucrimīne: suç işleyen | (46:25)
|veleḳad: ve andolsun | mekkennāhum: onlara imkan vermiştik | fīmā: şeyi | in: | mekkennākum: size vermediğimiz | fīhi: onu | ve ceǎlnā: ve yaratmıştık | lehum: onlara | sem'ǎn: kulaklar | ve ebSāran: ve gözler | ve ef'ideten: ve gönüller | femā: fakat | eğnā: sağlamadı | ǎnhum: kendilerine | sem'ǔhum: kulakları | ve lā: ne de | ebSāruhum: gözleri | ve lā: ne de | ef'idetuhum: gönülleri | min: bir | şey'in: şey (yarar) | : zira | kānū: | yecHadūne: bile bile inkar ediyorlardı | biāyāti: ayetlerini | llahi: Allah'ın | ve Hāḳa: ve kuşatıverdi | bihim: kendilerini | : şey | kānū: oldukları | bihi: onunla | yestehziūne: alay edip duruyor(lar) | (46:26)
|veleḳad: ave ndolsun | ehleknā: biz yok ettik | : | Havlekum: çevrenizdeki | mine: | l-ḳurā: kentleri | ve Sarrafnā: ve tekrar tekrar açıkladık | l-āyāti: ayetleri | leǎllehum: belki de | yerciǔne: (küfürlerinden) dönerler | (46:27)
|felevlā: olmaz mıydı? | neSarahumu: kendilerine yardım etselerdi | elleƶīne: şeyler | tteḣaƶū: edindikleri | min: -tan | dūni: başka | llahi: Allah- | ḳurbānen: yakınlık sağlamak için | āliheten: tanrı | bel: hayır | Dellū: kaybolup gittiler | ǎnhum: onlardan | ve ƶālike: işte budur | ifkuhum: onların yalanları | ve mā: ve şeyler | kānū: oldukları | yefterūne: uydurmuş | (46:28)
|ve iƶ: bir zaman | Sarafnā: yöneltmiştik | ileyke: sana | neferan: bir topluluğu | mine: -den | l-cinni: cinler- | yestemiǔne: dinlemek üzere | l-ḳurāne: Kur'an | fe lemmā: zaman | HaDerūhu: ona geldikleri | ḳālū: dediler | enSitū: susun (dinleyin) | fe lemmā: zaman da | ḳuDiye: bitirildiği | vellev: döndüler | ilā: | ḳavmihim: kavimlerine | munƶirīne: uyarıcılar olarak | (46:29)
|ḳālū: dediler | : EY/HEY/AH | ḳavmenā: kavmimiz | innā: elbette biz | semiǎ'nā: dinledik | kitāben: bir Kitap | unzile: indirilen | min: | beǎ'di: sonra | mūsā: Musa'dan | muSaddiḳan: doğrulayan | limā: | beyne: kendinden öncekini | yedeyhi: kendinden öncekini | yehdī: götüren | ilā: | l-Haḳḳi: gerçeğe | ve ilā: ve | Tarīḳin: yola | musteḳīmin: doğru | (46:30)
|: EY/HEY/AH | ḳavmenā: kavmimiz | ecībū: uyun | dāǐye: da'vetçisine | llahi: Allah'ın | ve āminū: ve inanın | bihi: O'na | yeğfir: bağışlasın | lekum: sizi | min: -dan bir kısmını | ƶunūbikum: günahlarınız- | ve yucirkum: ve sizi korusun | min: -dan | ǎƶābin: azab- | elīmin: acıklı | (46:31)
|ve men: ve kim | : | yucib: uymazsa | dāǐye: da'vetçisine | llahi: Allah'ın | feleyse: değildir | bimuǎ'cizin: aciz bırakacak | : | l-erDi: yeryüzünde | veleyse: ve olmaz | lehu: kendisinin | min: | dūnihi: O'ndan başka | evliyā'u: velileri | ulāike: onlar | : içindedirler | Delālin: bir sapıklık | mubīnin: apaçık | (46:32)
|evelem: | yerav: görmediler mi? | enne: gerçekten | llahe: Allah'ın | lleƶī: | ḣaleḳa: yaratan | s-semāvāti: gökleri | vel'erDe: ve yeri | velem: ve | yeǎ'ye: yorulmayan | biḣalḳihinne: bunları yaratmakla | biḳādirin: kadir olduğunu | ǎlā: | en: | yuHyiye: diriltmeğe | l-mevtā: ölüleri | belā: evet | innehu: şüphesiz O | ǎlā: üzerine | kulli: her | şey'in: şey | ḳadīrun: kadirdir | (46:33)
|ve yevme: ve gün | yuǎ'raDu: sunulacakları | elleƶīne: kimseler | keferū: inkar eden(ler) | ǎlā: karşı | n-nāri: ateşe | eleyse: değil miymiş? | hāƶā: bu | bil-Haḳḳi: gerçek | ḳālū: derler | belā: evet | verabbinā: Rabbimiz hakkı için | ḳāle: der | feƶūḳū: öyleyse tadın | l-ǎƶābe: azabı | bimā: dolayı | kuntum: olmanızdan | tekfurūne: inkar ediyor(lar) | (46:34)
|feSbir: o halde sabret | kemā: gibi | Sabera: sabrettikleri | ūlū: sahibi | l-ǎzmi: azim (ve irade) | mine: | r-rusuli: elçilerin | ve lā: ve asla | testeǎ'cil: acele etme | lehum: onlar için | keennehum: onlar gibi olurlar | yevme: gün | yeravne: gördükleri | : şeyi (azabı) | yūǎdūne: tehdit edildikleri | lem: | yelbeṧū: (sanki) yaşamamışlar | illā: dışında | sāǎten: bir sa'at | min: -den | nehārin: gündüz- | belāğun: (bu) bir duyurudur | fehel: | yuhleku: helak mı edilecektir? | illā: başkası | l-ḳavmu: topluluktan | l-fāsiḳūne: yoldan çıkmış | (46:35)


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{sure_meali.php}