» 46 / Ahkâf  16:

Kuran Sırası: 46
İniş Sırası: 66
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35

 » 46 / Ahkâf  Suresi: 16
Arapça Transcript Okunuş Türkçe
1. أُولَٰئِكَ (ÊVLÙK) = ulāike : onlar
2. الَّذِينَ (ELZ̃YN) = elleƶīne : öyle kişilerdir ki
3. نَتَقَبَّلُ (NTGBL) = neteḳabbelu : kabul ederiz
4. عَنْهُمْ (ANHM) = ǎnhum : onlardan
5. أَحْسَنَ (ÊḪSN) = eHsene : en iyisini
6. مَا (ME) = mā :
7. عَمِلُوا (AMLVE) = ǎmilū : yaptıklarının
8. وَنَتَجَاوَزُ (VNTCEVZ) = ve netecāve zu : ve geçeriz
9. عَنْ (AN) = ǎn : -nden
10. سَيِّئَاتِهِمْ (SYÙETHM) = seyyiātihim : onların kötülükleri-
11. فِي (FY) = fī : arasındadırlar
12. أَصْحَابِ (ÊṦḪEB) = eSHābi : halkı
13. الْجَنَّةِ (ELCNT) = l-cenneti : cennet
14. وَعْدَ (VAD̃) = veǎ'de : sözdür
15. الصِّدْقِ (ELṦD̃G) = S-Sidḳi : doğru
16. الَّذِي (ELZ̃Y) = lleƶī :
17. كَانُوا (KENVE) = kānū : olunan
18. يُوعَدُونَ (YVAD̃VN) = yūǎdūne : kendilerine va'd
onlar | öyle kişilerdir ki | kabul ederiz | onlardan | en iyisini | | yaptıklarının | ve geçeriz | -nden | onların kötülükleri- | arasındadırlar | halkı | cennet | sözdür | doğru | | olunan | kendilerine va'd |

[] [] [GBL] [] [ḪSN] [] [AML] [CVZ] [] [SVE] [] [ṦḪB] [CNN] [VAD̃] [ṦD̃G] [] [KVN] [VAD̃]
ÊVLÙK ELZ̃YN NTGBL ANHM ÊḪSN ME AMLVE VNTCEVZ AN SYÙETHM FY ÊṦḪEB ELCNT VAD̃ ELṦD̃G ELZ̃Y KENVE YVAD̃VN

ulāike elleƶīne neteḳabbelu ǎnhum eHsene ǎmilū ve netecāve zu ǎn seyyiātihim eSHābi l-cenneti veǎ'de S-Sidḳi lleƶī kānū yūǎdūne
أولئك الذين نتقبل عنهم أحسن ما عملوا ونتجاوز عن سيئاتهم في أصحاب الجنة وعد الصدق الذي كانوا يوعدون

 » 46 / Ahkâf  Suresi: 16
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
أولئك | ÊVLÙK ulāike onlar Those
الذين | ELZ̃YN elleƶīne öyle kişilerdir ki (are) the ones
نتقبل ق ب ل | GBL NTGBL neteḳabbelu kabul ederiz We will accept
عنهم | ANHM ǎnhum onlardan from them
أحسن ح س ن | ḪSN ÊḪSN eHsene en iyisini (the) best
ما | ME (of) what
عملوا ع م ل | AML AMLVE ǎmilū yaptıklarının they did
ونتجاوز ج و ز | CVZ VNTCEVZ ve netecāve zu ve geçeriz and We will overlook
عن | AN ǎn -nden [from]
سيئاتهم س و ا | SVE SYÙETHM seyyiātihim onların kötülükleri- their evil deeds,
في | FY arasındadırlar among
أصحاب ص ح ب | ṦḪB ÊṦḪEB eSHābi halkı (the) companions
الجنة ج ن ن | CNN ELCNT l-cenneti cennet (of) Paradise.
وعد و ع د | VAD̃ VAD̃ veǎ'de sözdür A promise
الصدق ص د ق | ṦD̃G ELṦD̃G S-Sidḳi doğru true
الذي | ELZ̃Y lleƶī which
كانوا ك و ن | KVN KENVE kānū olunan they were
يوعدون و ع د | VAD̃ YVAD̃VN yūǎdūne kendilerine va'd promised.

46:16 için Araştırma Linkleri: |Corpus |Kuran Haritasi |Kuran'a Sor |Global Quran |Tanzil |

onlar | öyle kişilerdir ki | kabul ederiz | onlardan | en iyisini | | yaptıklarının | ve geçeriz | -nden | onların kötülükleri- | arasındadırlar | halkı | cennet | sözdür | doğru | | olunan | kendilerine va'd |

[] [] [GBL] [] [ḪSN] [] [AML] [CVZ] [] [SVE] [] [ṦḪB] [CNN] [VAD̃] [ṦD̃G] [] [KVN] [VAD̃]
ÊVLÙK ELZ̃YN NTGBL ANHM ÊḪSN ME AMLVE VNTCEVZ AN SYÙETHM FY ÊṦḪEB ELCNT VAD̃ ELṦD̃G ELZ̃Y KENVE YVAD̃VN

ulāike elleƶīne neteḳabbelu ǎnhum eHsene ǎmilū ve netecāve zu ǎn seyyiātihim eSHābi l-cenneti veǎ'de S-Sidḳi lleƶī kānū yūǎdūne
أولئك الذين نتقبل عنهم أحسن ما عملوا ونتجاوز عن سيئاتهم في أصحاب الجنة وعد الصدق الذي كانوا يوعدون

[] [] [ق ب ل] [] [ح س ن] [] [ع م ل] [ج و ز] [] [س و ا] [] [ص ح ب] [ج ن ن] [و ع د] [ص د ق] [] [ك و ن] [و ع د]

 » 46 / Ahkâf  Suresi: 16
Arapça Kök Transcript Okunuş Türkçe İngilizce
أولئك | ÊVLÙK ulāike onlar Those
,Vav,Lam,,Kef,
,6,30,,20,
DEM – plural demonstrative pronoun
اسم اشارة
الذين | ELZ̃YN elleƶīne öyle kişilerdir ki (are) the ones
Elif,Lam,Zel,Ye,Nun,
1,30,700,10,50,
REL – masculine plural relative pronoun
اسم موصول
نتقبل ق ب ل | GBL NTGBL neteḳabbelu kabul ederiz We will accept
Nun,Te,Gaf,Be,Lam,
50,400,100,2,30,
V – 1st person plural (form V) imperfect verb
فعل مضارع
عنهم | ANHM ǎnhum onlardan from them
Ayn,Nun,He,Mim,
70,50,5,40,
P – preposition
PRON – 3rd person masculine plural object pronoun
جار ومجرور
أحسن ح س ن | ḪSN ÊḪSN eHsene en iyisini (the) best
,Ha,Sin,Nun,
,8,60,50,
N – accusative masculine singular noun
اسم منصوب
ما | ME (of) what
Mim,Elif,
40,1,
REL – relative pronoun
اسم موصول
عملوا ع م ل | AML AMLVE ǎmilū yaptıklarının they did
Ayn,Mim,Lam,Vav,Elif,
70,40,30,6,1,
V – 3rd person masculine plural perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
ونتجاوز ج و ز | CVZ VNTCEVZ ve netecāve zu ve geçeriz and We will overlook
Vav,Nun,Te,Cim,Elif,Vav,Ze,
6,50,400,3,1,6,7,
CONJ – prefixed conjunction wa (and)
V – 1st person plural (form VI) imperfect verb
الواو عاطفة
فعل مضارع
عن | AN ǎn -nden [from]
Ayn,Nun,
70,50,
P – preposition
حرف جر
سيئاتهم س و ا | SVE SYÙETHM seyyiātihim onların kötülükleri- their evil deeds,
Sin,Ye,,Elif,Te,He,Mim,
60,10,,1,400,5,40,
N – genitive feminine plural noun
PRON – 3rd person masculine plural possessive pronoun
اسم مجرور و«هم» ضمير متصل في محل جر بالاضافة
في | FY arasındadırlar among
Fe,Ye,
80,10,
P – preposition
حرف جر
أصحاب ص ح ب | ṦḪB ÊṦḪEB eSHābi halkı (the) companions
,Sad,Ha,Elif,Be,
,90,8,1,2,
N – genitive masculine plural noun
اسم مجرور
الجنة ج ن ن | CNN ELCNT l-cenneti cennet (of) Paradise.
Elif,Lam,Cim,Nun,Te merbuta,
1,30,3,50,400,
"PN – genitive feminine proper noun → Paradise"
اسم علم مجرور
وعد و ع د | VAD̃ VAD̃ veǎ'de sözdür A promise
Vav,Ayn,Dal,
6,70,4,
N – accusative masculine noun
اسم منصوب
الصدق ص د ق | ṦD̃G ELṦD̃G S-Sidḳi doğru true
Elif,Lam,Sad,Dal,Gaf,
1,30,90,4,100,
N – genitive masculine noun
اسم مجرور
الذي | ELZ̃Y lleƶī which
Elif,Lam,Zel,Ye,
1,30,700,10,
REL – masculine singular relative pronoun
اسم موصول
كانوا ك و ن | KVN KENVE kānū olunan they were
Kef,Elif,Nun,Vav,Elif,
20,1,50,6,1,
V – 3rd person masculine plural perfect verb
PRON – subject pronoun
فعل ماض والواو ضمير متصل في محل رفع اسم «كان»
يوعدون و ع د | VAD̃ YVAD̃VN yūǎdūne kendilerine va'd promised.
Ye,Vav,Ayn,Dal,Vav,Nun,
10,6,70,4,6,50,
V – 3rd person masculine plural passive imperfect verb
PRON – subject pronoun
فعل مضارع مبني للمجهول والواو ضمير متصل في محل رفع نائب فاعل
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.

Konu Başlığı: -

Kırık Meal (Arapça) : |أُولَٰئِكَ: onlar | الَّذِينَ: öyle kişilerdir ki | نَتَقَبَّلُ: kabul ederiz | عَنْهُمْ: onlardan | أَحْسَنَ: en iyisini | مَا: | عَمِلُوا: yaptıklarının | وَنَتَجَاوَزُ: ve geçeriz | عَنْ: -nden | سَيِّئَاتِهِمْ: onların kötülükleri- | فِي: arasındadırlar | أَصْحَابِ: halkı | الْجَنَّةِ: cennet | وَعْدَ: sözdür | الصِّدْقِ: doğru | الَّذِي: | كَانُوا: olunan | يُوعَدُونَ: kendilerine va'd |
Kırık Meal (Harekesiz) : |أولئك ÊWLÙK onlar | الذين ELZ̃YN öyle kişilerdir ki | نتقبل NTGBL kabul ederiz | عنهم ANHM onlardan | أحسن ÊḪSN en iyisini | ما ME | عملوا AMLWE yaptıklarının | ونتجاوز WNTCEWZ ve geçeriz | عن AN -nden | سيئاتهم SYÙETHM onların kötülükleri- | في FY arasındadırlar | أصحاب ÊṦḪEB halkı | الجنة ELCNT cennet | وعد WAD̃ sözdür | الصدق ELṦD̃G doğru | الذي ELZ̃Y | كانوا KENWE olunan | يوعدون YWAD̃WN kendilerine va'd |
Kırık Meal (Okunuş) : |ulāike: onlar | elleƶīne: öyle kişilerdir ki | neteḳabbelu: kabul ederiz | ǎnhum: onlardan | eHsene: en iyisini | : | ǎmilū: yaptıklarının | ve netecāve zu: ve geçeriz | ǎn: -nden | seyyiātihim: onların kötülükleri- | : arasındadırlar | eSHābi: halkı | l-cenneti: cennet | veǎ'de: sözdür | S-Sidḳi: doğru | lleƶī: | kānū: olunan | yūǎdūne: kendilerine va'd |
Kırık Meal (Transcript) : |ÊVLÙK: onlar | ELZ̃YN: öyle kişilerdir ki | NTGBL: kabul ederiz | ANHM: onlardan | ÊḪSN: en iyisini | ME: | AMLVE: yaptıklarının | VNTCEVZ: ve geçeriz | AN: -nden | SYÙETHM: onların kötülükleri- | FY: arasındadırlar | ÊṦḪEB: halkı | ELCNT: cennet | VAD̃: sözdür | ELṦD̃G: doğru | ELZ̃Y: | KENVE: olunan | YVAD̃VN: kendilerine va'd |
Abdulbaki Gölpınarlı : Öyle kişilerdir onlar ki yaptıklarının en güzelini kabûl ederiz ve kötülüklerinden geçeriz, cennet ehlinin içindedir bunlar; dosdoğru bir vaittir ki vaadedilmiştir onlara.
Adem Uğur : İşte, yaptıklarının iyisini kabul edeceğimiz ve günahlarını bağışlayacağımız bu kimseler cennetlikler arasındadırlar. Bu, kendilerine verilen doğru bir sözdür.
Ahmed Hulusi : İşte bunlar, cennet ehli içinde şu kimselerdir ki, onlardan yaptıklarının güzellerini geçerli kılar; kötülüklerinden vazgeçeriz. . . (Bu) vadedilmiş oldukları, sıdkın karşılığıdır!
Ahmet Tekin : İşte onlar, işlemeye devam ettikleri amaçla örtüşen niyete dayalı, bilinçli amellerin en güzelini, en değerlisini ölçü alarak mükâfatlandıracağımız, günahlarını bağışlayacağımız Cennet ehli arasında olan kimselerdir. Bu kendilerine va’dedilen doğru bir sözdür.
Ahmet Varol : İşte bunlar, yaptıklarının en güzelini kabul edeceğimiz ve kötülüklerinden de geçeceğimiz, cennet halkı içinde yer alan kimselerdir. Bu kendilerine vaad olunan doğru vaaddir.
Ali Bulaç : İşte bunlar; yaptıklarının en güzelini kabul ederiz ve kötülüklerinden geçeriz; (bunlar) cennet halkı içindedirler. (İşte bu,) Onlara va'dolunan doğru bir vaaddir.
Ali Fikri Yavuz : İşte bu sözü söyliyenler, cennetliklerle beraber (cennette) o seçkinlerdir ki, kendilerinden işledikleri güzel ameli kabul edeceğiz ve günahlarını bağışlayacağız. Bu, onların vaad edilmiş bulundukları gerçek bir vaaddir.
Bekir Sadak : Iste, islediklerini en guzel sekilde kabul ettigimiz ve kotuluklerini gectigimiz bu kimseler, cennetlikler icindedirler. Bu, verilen dogru bir sozdur.
Celal Yıldırım : İşte bunların yapageldiklerinin en güzelini kabul eder; işledikleri kötülüklerinden vazgeçeriz (cezalandırmayız). Bunlar Cennet ehli arasındadırlar. Bu, va'dolundukları doğru sözdür (ki mutlaka yerini bulacaktır).
Diyanet İşleri : İşte, yaptıklarının iyisini kabul edeceğimiz ve günahlarını bağışlayacağımız bu kimseler cennetlikler arasındadırlar. Bu, onlara öteden beri yapılagelen doğru bir va’ddir.
Diyanet İşleri (eski) : İşte, işlediklerini en güzel şekilde kabul ettiğimiz ve kötülüklerini geçtiğimiz bu kimseler, cennetlikler içindedirler. Bu, verilen doğru bir sözdür.
Diyanet Vakfi : İşte, yaptıklarının iyisini kabul edeceğimiz ve günahlarını bağışlayacağımız bu kimseler cennetlikler arasındadırlar. Bu, kendilerine verilen doğru bir sözdür.
Edip Yüksel : İşlediklerinin en iyisini kabul ettiğimiz ve kötülüklerini geçtiğimiz bu kimseler cennet halkı arasındadırlar. Bu, kendilerine verilen doğru sözdür.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : İşte yaptıklarının en güzelini kendilerinden kabul edeceğimiz ve günahlarını bağışlayacağımız bu kimseler cennetlikler arasındadırlar. Bu onlara vaad edilmiş olan dosdoğru bir sözdür.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : İşte kendilerinden yaptıklannın en güzelini kabul buyuracağımız ve günahlarını sileceğimiz bu kimseler, cennetlikler arasında seçkin kişilerdir. Bu, va'dolunmakta oldukları şaşmaz doğru va'd iledir.
Elmalılı Hamdi Yazır : İşte bunlar Eshabı Cennet içinde o mumtazlardır ki kendilerinden yaptıkları amellerin en güzelini kabullanacağız ve günahlarından geçeceğiz, bu şaşmaz doğru va'd iledir ki va'd olunmakta bulunuyorlar
Fizilal-il Kuran : Onlar öyle kişilerdir ki, yaptıklarının en iyisini onlardan kabul ederiz ve onların günahlarını bağışlarız, cennet halkı arasındadırlar. Bu dünyada kendilerine söylenen doğru sözün gerçekleşmesidir.
Gültekin Onan : İşte bunlar; yaptıklarının en güzelini kabul ederiz ve kötülüklerinden geçeriz; (bunlar) cennet halkı içindedirler. (İşte bu,) Onlara vaadolunan doğru bir vaaddir.
Hakkı Yılmaz : İşte bilgeleşmiş, bilinçlenmiş bu kimseler, vaat olunup durdukları doğru bir vaat olarak ve kendileri haksızlığa uğratılmadan, Allah'ın onlara amellerini tam olarak ödemesi için kendilerinden, yaptıklarının en güzelini kabul edeceğimiz ve cennet ashâbı içinde kötülüklerden koruyacağımız kimselerdir.
Hasan Basri Çantay : İşte bunlar —ki cennet yârânı içindedirler— işlediklerinin en güzel (ler) ini kabul edeceğimiz, günâhlarından geçeceğimiz kimselerdir. (Bu), onların va'd olunageldikleri dosdoğru bir söz vermedir.
Hayrat Neşriyat : İşte onlar, kendilerinden yaptıklarının en güzelini kabûl edeceğimiz (mükâfatlarını buna göre vereceğimiz) ve kötülüklerinden vazgeçeceğimiz, Cennet ehli arasında bulunan kimselerdir. (Bu, dünyada iken) söz verilmekte oldukları sâdık va'ddir.
İbni Kesir : İşte bunlar, cennetliklerdendirler. Yaptıklarının en iyisini kabul edeceğimiz ve kötülüklerinden vazgeçeceğimiz kimselerdir. Bu; onlara vaadolunan dosdoğru bir vaaddir.
İskender Evrenosoğlu : İşte onlar ki, onlardan yaptıklarını en güzel şekilde kabul ederiz (1'e 700'e kadar derece veririz). Ve onların günahlarına cevaz vermeyiz (örteriz, sevaba çeviririz). Onlar cennet ehli arasındadırlar. Onların vaadolundukları şey gerçek bir vaaddir.
Muhammed Esed : Onlar (öyle) kişilerdir ki, Biz yaptıklarının iyilerini kabul ederiz ve kötü fiillerini de görmezden geliriz; (onlar,) kendilerine (bu dünyada) verilen doğru sözün tutulmasıyla cennet sakinleri arasına katılacaklardır.
Ömer Nasuhi Bilmen : İşte onlar, o kimselerdir ki, onlardan işlediklerinin en güzelini kabul ederiz ve onların günahlarından geçeriz, cennet ashâbı arasındadırlar. (Bu) Bir sâdık vaad iledir ki, onlar vaadolunmuş bulunmaktadırlar.
Ömer Öngüt : İşlediklerini en güzel şekilde kabul ettiğimiz ve kötülüklerini geçtiğimiz kimseler, cennet halkı arasındadırlar. Bu onlara vaad olunan dosdoğru bir vaaddir.
Şaban Piriş : İşte onlar, yaptıklarını en iyi şekilde kabul ettiğimiz, günahlarını geçtiğimiz, cennet halkı içinde olanlardır. Kendilerine yapılan vaad, dosdoğru bir vaaddir.
Suat Yıldırım : İşte Biz, onların yaptıkları en güzel işlerini, taatlerini kabul edip, günahlarını affedeceğiz. Bunlar cennetlikler arasındadırlar. Bu, onlara söz verilen gerçek bir vaaddir.
Süleyman Ateş : Onlar öyle kişilerdir ki, yaptıklarının en iyisini onlardan kabul ederiz ve onların kötülüklerinden geçeriz, cennet halkı arasındadırlar. Bu, (dünyâda) kendilerine söylenen doğru söz(ün gerçekleşmesi)dir.
Tefhim-ul Kuran : İşte bunlar; yapmakta olduklarının en güzelini kabul ederiz ve kötülüklerinden geçeriz; (bunlar) cennet halkı içindedirler. (İşte bu,) Onlara va'dolunan dosdoğru bir vaaddir.
Ümit Şimşek : Onlar, Cennet ehli içinde olan ve yaptıklarının en güzelini kabul edip günahlarını bağışladığımız kimselerdir. Bu, kendilerine verilmiş olan dosdoğru bir sözdür.
Yaşar Nuri Öztürk : Bunlar, cennet halkı arasında o kimselerdir ki, yaptıklarının en güzelini kabul ederiz, çirkinliklerini görmezlikten geliriz. Bu onlara verilmiş olan şaşmaz vaattir.


Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen dikkatli olunuz.]

{ayet_meali.php}