EMPH – emphatic prefix lām PRON – 2nd person masculine plural personal pronoun اللام لام التوكيد ضمير منفصل
أشد
ش د د | ŞD̃D̃
ÊŞD̃
eşeddu
fazladır
(are) more intense
,Şın,Dal, ,300,4,
N – nominative masculine singular noun اسم مرفوع
رهبة
ر ه ب | RHB
RHBT
rahbeten
korkunuz
(in) fear
Re,He,Be,Te merbuta, 200,5,2,400,
N – accusative feminine indefinite noun اسم منصوب
في
|
FY
fī
in
Fe,Ye, 80,10,
P – preposition حرف جر
صدورهم
ص د ر | ṦD̃R
ṦD̃VRHM
Sudūrihim
onların kalblerinde
their breasts
Sad,Dal,Vav,Re,He,Mim, 90,4,6,200,5,40,
N – genitive masculine plural noun PRON – 3rd person masculine plural possessive pronoun اسم مجرور و«هم» ضمير متصل في محل جر بالاضافة
من
|
MN
mine
-ınkinden
than
Mim,Nun, 40,50,
P – preposition حرف جر
الله
|
ELLH
llahi
Allah-
Allah.
Elif,Lam,Lam,He, 1,30,30,5,
"PN – genitive proper noun → Allah" لفظ الجلالة مجرور
ذلك
|
Z̃LK
ƶālike
böyledir
That
Zel,Lam,Kef, 700,30,20,
DEM – masculine singular demonstrative pronoun اسم اشارة
بأنهم
|
BÊNHM
biennehum
çünkü onlar
(is) because they
Be,,Nun,He,Mim, 2,,50,5,40,
P – prefixed preposition bi ACC – accusative particle PRON – 3rd person masculine plural object pronoun حرف جر حرف نصب من اخوات «ان» و«هم» ضمير متصل في محل نصب اسم «ان»
قوم
ق و م | GVM
GVM
ḳavmun
bir topluluktur
(are) a people
Gaf,Vav,Mim, 100,6,40,
N – nominative masculine indefinite noun اسم مرفوع
لا
|
LE
lā
(who do) not
Lam,Elif, 30,1,
NEG – negative particle حرف نفي
يفقهون
ف ق ه | FGH
YFGHVN
yefḳahūne
anlamaz
understand.
Ye,Fe,Gaf,He,Vav,Nun, 10,80,100,5,6,50,
V – 3rd person masculine plural imperfect verb PRON – subject pronoun فعل مضارع والواو ضمير متصل في محل رفع فاعل
: Dikkat İşareti, Kuran Sözlüğü Projesi kapsamında güncellenmiş ifadelere işaret etmektedir.
Konu Başlığı: -
Kırık Meal (Arapça) : |لَأَنْتُمْ: elbette sizin | أَشَدُّ: fazladır | رَهْبَةً: korkunuz | فِي: | صُدُورِهِمْ: onların kalblerinde | مِنَ: -ınkinden | اللَّهِ: Allah- | ذَٰلِكَ: böyledir | بِأَنَّهُمْ: çünkü onlar | قَوْمٌ: bir topluluktur | لَا: | يَفْقَهُونَ: anlamaz |
Kırık Meal (Harekesiz) : |لأنتم LÊNTMelbette sizin | أشد ÊŞD̃fazladır | رهبة RHBTkorkunuz | في FY | صدورهم ṦD̃WRHMonların kalblerinde | من MN-ınkinden | الله ELLHAllah- | ذلك Z̃LKböyledir | بأنهم BÊNHMçünkü onlar | قوم GWMbir topluluktur | لا LE | يفقهون YFGHWNanlamaz |
Kırık Meal (Okunuş) : |leentum: elbette sizin | eşeddu: fazladır | rahbeten: korkunuz | fī: | Sudūrihim: onların kalblerinde | mine: -ınkinden | llahi: Allah- | ƶālike: böyledir | biennehum: çünkü onlar | ḳavmun: bir topluluktur | lā: | yefḳahūne: anlamaz |
Kırık Meal (Transcript) : |LÊNTM: elbette sizin | ÊŞD̃: fazladır | RHBT: korkunuz | FY: | ṦD̃VRHM: onların kalblerinde | MN: -ınkinden | ELLH: Allah- | Z̃LK: böyledir | BÊNHM: çünkü onlar | GVM: bir topluluktur | LE: | YFGHVN: anlamaz |
Abdulbaki Gölpınarlı : Mutlaka gönüllerinde, Allah'tan ziyâde sizin korkunuz vardır, bu da, şüphe yok ki anlamayan bir topluluk olmalarındandır.
Adem Uğur : Onların içlerinde size karşı duydukları korku, Allah'a olan korkularından daha şiddetlidir. Böyledir, çünkü onlar anlamayan bir topluluktur.
Ahmed Hulusi : Muhakkak ki sizden korkuları, Allâh'tan daha şiddetlidir! Bu onların anlayışı kıt bir toplum olmalarındandır!
Ahmet Tekin : Sizin, münâfıkların ve yahudilerin yüreklerinde meydana getirdiğiniz dehşet, korku, Allahtan korkularından daha fazladır. Bu, onların anlayışı kıt bir toplum olması sebebiyledir.
Ahmet Varol : Onların kalplerinde sizin saldığınız korku Allah'ınkinden daha şiddetlidir. Bu onların anlamayan bir topluluk olmalarından dolayıdır.
Ali Bulaç : Herhalde içlerinde 'dehşet ve yılgınlık uyandırma bakımından' siz, Allah'tan daha çetinsiniz. Bu, şüphesiz onların 'derin bir kavrayışa sahip olmamaları' dolayısıyla böyledir.
Ali Fikri Yavuz : Her halde onların (münafıklarla Yahûdi’lerin) yüreklerinden sizden olan korku, Allah’ınkinden ziyadedir. Bu, onların anlayışsız bir kavim olmalarındandır.
Bekir Sadak : Ey inananlar! Onlarin yureklerine korku salan, Allah'tan cok sizlersiniz; cunku onlar, anlamayan kimselerdir.
Celal Yıldırım : And olsun ki, onların yüreklerine Allah'tan çok siz korku ve yılgınlık vermektesiniz.) Bu böyledir. Çünkü onlar anlayışsız (dinî bilgilerden uzak) bir topluluktur.
Diyanet İşleri : Onların kalplerinde size karşı duydukları korku, Allah’a karşı duydukları korkudan daha baskındır. Bu, onların anlamaz bir toplum olmaları sebebiyledir.
Diyanet İşleri (eski) : Ey inananlar! Onların yüreklerine korku salan, Allah'tan çok sizlersiniz; çünkü onlar, anlamayan kimselerdir.
Diyanet Vakfi : Onların içlerinde size karşı duydukları korku, Allah'a olan korkularından daha şiddetlidir. Böyledir, çünkü onlar anlamayan bir topluluktur.
Edip Yüksel : Kalplerine, ALLAH'tan daha çok siz korku salıyorsunuz. Zira onlar anlayışsız bir topluluktur.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Onların kalblerinde sizin korkunuz, Allah'ın korkusundan fazladır. Böyledir, çünkü onlar anlamayan bir topluluktur.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Kesinlikle onların yüreklerinde sizin korkunuz Allah'ın korkusundan daha fazladır. Bu, onların anlayışsız bir topluluk olmalarındandır.
Elmalılı Hamdi Yazır : Her halde onların yüreklerinde sizin korkunuz Allahınkinden ziyade, bu onların fıkıhsız bir kavm olmalarındandır.
Fizilal-il Kuran : Ey inananlar! Onların yüreklerine korku salan, Allah'tan çok sizlersiniz; çünkü onlar anlamayan bir topluluktur.
Gültekin Onan : Herhalde içlerinde 'dehşet ve yılgınlık uyandırma bakımından' siz Tanrı'dan daha çetinsiniz. Bu şüphesiz böyledir (çünkü) onlar kavrayamayan (la yefkahun) bir kavimdir.
Hakkı Yılmaz : Kesinlikle siz, onların kalplerinde korku yönünden, Allah'tan daha çetinsiniz. Onların, Allah'tan çok sizden korkmaları, şüphesiz bunların iyi anlamayan bir toplum olmasındandır.
Hasan Basri Çantay : Her halde sizin, onların yüreklerinde (yaşayan) korkunuz Allahdan (korkularından) daha şiddetlidir. Bunun sebebi şudur: Çünkü onlar ince anlamazlar güruhudur.
Hayrat Neşriyat : Gerçekten siz, onların sînelerinde korku cihetiyle, Allah’dan (korktuklarından) daha şiddetlisinizdir. Bu, şübhesiz onların (Allah korkusunun ne demek olduğunu) iyice anlamayan bir topluluk olmaları yüzündendir.
İbni Kesir : Doğrusu onların kalbine korku salan; Allah'tan çok, sizlersiniz. Çünkü onlar anlamazlar güruhudur.
İskender Evrenosoğlu : Siz, gerçekten, onların yüreklerinde korku bakımından daha şiddetlisiniz (Allah'tan çok sizden korkuyorlar). Bu, onların (Allah'ın azametini, kudretini) fıkıh edemeyen bir kavim olmaları sebebiyledir.
Muhammed Esed : Evet, (ey müminler,) siz onların kalplerine Allah (korkusun)dan da daha şiddetli bir korku salarsınız, çünkü onlar hakikati kavramaktan aciz bir topluluktur.
Ömer Nasuhi Bilmen : Elbette siz onların yüreklerinde korkuca Allah'tan daha şiddetlisiniz. Bunun sebebi ise, çünkü onlar şüphe yok ki anlamaz bir kavimdirler.
Ömer Öngüt : Onların kalplerinde sizin korkunuz Allah'ın korkusundan fazladır. Böyledir, çünkü onlar anlamayan bir topluluktur.
Şaban Piriş : Onların kalbine Allah’tan çok siz korku salıyorsunuz. Bu da onların anlayışsız bir topluluk olmalarındandır.
Suat Yıldırım : Onların kalplerinde sizden duydukları korku, Allah’tan korkmalarından daha ileridir. Bu böyledir, çünkü onlar, gerçeği bilip anlamayan kimselerdir.
Süleyman Ateş : Onların kalblerinde sizin korkunuz, Allâh'ınkinden fazladır. (Allah'tan çok sizden korkarlar). Böyledir, çünkü onlar anlamaz bir topluluktur.
Tefhim-ul Kuran : Herhalde onların içlerinde 'dehşet ve yılgınlık bakımından' siz, Allah'tan (O'na karşı duydukları dehşetten) daha çetinsiniz. Bu, gerçekten onların 'derin bir kavrayışa sahip olmamaları' dolayısıyla böyledir.
Ümit Şimşek : Onların gönüllerinde sizin korkunuz, Allah korkusundan daha şiddetlidir. Çünkü onlar anlayıştan yoksun bir topluluktur.
Yaşar Nuri Öztürk : Onların gönüllerinde, korku bakımından siz, Allah'tan daha zorlusunuz. Bu böyledir, çünkü onlar anlamayan bir topluluktur.
Kuran Mealleri Veritabanı ve Site Dosyalarını indirmek için
TIKLAYINIZ.
[Sitemiz kurulum ve geliştirme aşamasındadır. Hatalar, eksikler bulunmaktadır! Lütfen
dikkatli olunuz.]