Abdulbaki Gölpınarlı Meali |
|
Andolsun burçları bulunan göğe.(85:1) | |
Ve vaadedilen güne.(85:2) | |
Ve tanığa ve görünene.(85:3) | |
Kahrolsun yerde hendekler kazıp ateşler yakanlar.(85:4) | |
Öylesine ateş ki odunları var.(85:5) | |
O sırada kendileri de kıyısında oturmuşlar.(85:6) | |
İnananlara yaptıklarını seyrediyor onlar.(85:7) | |
Ve ancak üstün ve hamde lâyık Allah'a inandıkları için onları azaplandırmadalar.(85:8) | |
O mâbut ki onundur saltanatı ve tedbîri göklerin ve yeryüzünün ve Allah her şeye tanıktır.(85:9) | |
Kadın ve erkek, inananları azaplandıranlar, sonra da tövbe etmeyenler yok mu, onlaradır cehennem azâbı ve onlaradır yakıp kavuran azap.(85:10) | |
İnananlara ve iyi işlerde bulunanlara gelince: Onlaradır kıyılarından ırmaklar akan cennetler ve buysa pek büyük bir kurtuluştur, bu kutluluk ve murâda eriş.(85:11) | |
Şüphe yok ki Rabbinin, tutup helâk edişi, pek çetindir.(85:12) | |
Şüphe yok ki o, ilk defa var eder ve ölümden sonra gene de yaratır.(85:13) | |
Ve odur suçları örten ve çok çok seven.(85:14) | |
Şerefli arşın sâhibi.(85:15) | |
Dilediğini işler durur.(85:16) | |
Sana, ordulara âit olan söz gelmedi mi.(85:17) | |
Firavun'a ve Semûd'a âid olan?(85:18) | |
Kâfir olanlar, zâten de yalanlamaya dalmışlardır.(85:19) | |
Ve Allah'sa yaptıkları işin ardından onları kavramış, kuşatmıştır.(85:20) | |
Hayır, o şerefli Kur'ân'dır.(85:21) | |
Korunmuş levhada.(85:22) | |