Ali Fikri Yavuz Meali |
|
Bütün mülk ve saltanat, kudret elinde olan Allah, her türlü noksanlıktan tenezzüh edib yücelmiştir. O, her şeye kadîr’dir.(67:1) | |
Amelce hanginiz daha güzeldir diye, sizi imtihan etmek için hem ölümü, hem hayatı icad eden O’dur. O, Azîz’dir= her şeye gâlibdir, Gafûr’dur= çok bağışlayandır.(67:2) | |
Yedi göğü, kat kat yaratan O’dur. O Rahmân’ın yarattığında hiç bir düzensizlik göremezsin. Haydi çevir gözü (semaya), görebilir misin bir çatlak?(67:3) | |
Sonra gözü, tekrar tekrar (semaya) çevir; nihayet o göz, zelîl ve hakîr olarak sana döner; artık O, âciz kalmıştır.(67:4) | |
Celâlim hakkı için, biz en aşağı semayi, (kandil gibi ışık veren) yıldızlarla donattık. Bir de onları, şeytanlara, (Şihab= akan yıldız gibi) taş atmalar kıldık. O şeytanlara (Ahirette) çılgın ateş azabı hazırladık.(67:5) | |
Rablerini inkâr edenlere de cehennem azabı vardır. O, ne fena dönüş yeridir!...(67:6) | |
İçine atıldıkları zaman, cehennemin korkunç sesini işitirler ki, (kendilerini) kaynatıyordur.(67:7) | |
Nerde ise (kâfirlere) öfkesinden çatlayacak olur. (Kâfirlerden) bir topluluk, onun içine her atıldıkça, cehennem bekçileri o kâfirlere sorarlar: “- Size, azab ile korkutan bir peygamber gelmedi mi?”(67:8) | |
Onlar derler ki: “- Evet, doğrusu bize, azab ile korkutan bir peygamber geldi de, biz, O’nu yalanladık ve : Allah hiç bir şey indirmemiştir; siz muhakkak büyük bir sapıklık içindesiniz, dedik.”(67:9) | |
Bir de şöyle derler: “- Biz işitir veya akıl eder olsaydık, şu azgın ateşe atılanlar arasında bulunmazdık.”(67:10) | |
Böylece günahlarını itiraf ederler. O halde kahrolsun cehennemlikler!...(67:11) | |
Doğrusu, (Allah’ın azabını henüz görmedikleri halde) gıyaben Rablerinden korkanlar (var ya), onlar için bir mağfiret ve büyük mükâfat (cennet) var.(67:12) | |
(Ey müşrikler) sözünüzü ister gizli tutun, ister açığa vurun; (bu ikisi müsavidir). Çünkü O (Allah), bütün kalblerin künhünü bilir.(67:13) | |
Bilmez mi, O (bütün varlıkları) yaratan? (Şübhesiz gizliyi de bilir, aşikârı da...) O Lâtif’dir, Habîr’dir= her şeyden haberdardır.(67:14) | |
O Allah’dır ki, sizin (istifadeniz) için arzı uysal kıldı. O halde, O arzın sırtlarında (dağlarında, tepelerinde, ovalarında) yürüyün de Allah’ın rızkından yeyin. Fakat sonunda dönüş O’nadır. (İhsan ettiği nimetlerin şükründen size sorar).(67:15) | |
Göklerde olan (ve âlemin idaresine memur bulunan) meleklerin, sizi yerin dibine geçirmesinden emin mi oldunuz? (Ey Mekke’liler!) O vakit bir de bakarsınız, arz çalkalanıp duruyor.(67:16) | |
Yoksa (hüküm ve tasarrufu) göklerde olan Allah’ın üzerinize taş yağdıran bir rüzgâr göndermesinden emin mi oldunuz? O zaman anlarsınız, korkutmam nasılmış?(67:17) | |
(Ey Rasûlüm), doğrusu onlardan (senin kavminden) evvelkiler de (peygamberlerini) yalanlamışlardı. (Bunun için sen üzülme). Fakat beni inkâr etmeleri nasıl oldu, (azabımı bir gerçek olarak bulmadılar mı)!...(67:18) | |
O kâfirler, üstlerinde kanatlarını açarak ve kanat çırpıb kayarak uçan kuşlara bakmazlar mı? Rahmân’dır ancak onları tutan. Muhakkak ki O, her şeyi görendir= Basîr’dir.(67:19) | |
Rahmân’ın azabından sizi kurtaracak kimdir? Yoksa şu ordunuz mu? (Sizi kurtaracak! Ben size azab dilersem, sizi benden kim kurtarabilir?) Kâfirler, ancak bir aldanma içindedirler.(67:20) | |
Allah rızkını keserse, kimdir sizlere rızık verecek? Hayır, onlar bir ürküntü ve azgınlık içinde, inada devam ediyorlar, (artık imana gelmezler).(67:21) | |
Şimdi (küfürden dolayı) yüzü üstü sürünen mi daha doğru, yoksa dosdoğru bir yol üzerinde düpedüz yürüyen (peygamber) mi?(67:22) | |
(Ey Rasûlüm), de ki: “- Sizi yaratan, size işitecek kulak, görecek gözler ve duyacak kalbler veren O’dur. Siz, pek az şükrediyorsunuz.”(67:23) | |
De ki: “- Yeryüzünde sizi yaratıb öteye beriye dağıtan O’dur. Nihayet (hesab için ahirette) hep O’na toparlanıb götürüleceksiniz.”(67:24) | |
(Ey Rasûlüm, Mekke kâfirleri sana) diyorlar ki: “- Eğer doğru söylüyorsanız, (azabın vukuuna dair bize haber verdiğin) bu vaad ne zaman (gerçekleşmiş olacak)?”(67:25) | |
(Onlara) de ki: “- O (azaba dair) ilim, ancak Allah katındadır. Ben, sadece açık anlatan (azabla korkutucu) bir peygamberim.”(67:26) | |
Nihayet vakti gelip de o (vaad olunan) azabı yakından gördüklerinde o kâfir olanların yüzleri kötüleşivermiştir ve onlara şöyle denilmiş olacaktır: “- İşte sizin istediğiniz (ve vuku bulmaz dediğiniz) azap budur!...(67:27) | |
(Ey Rasûlüm, o Mekke müşriklerine) de ki: “- Bana söyleyin: Allah beni ve beraberimdekileri helâk etse, yahut bize merhamet buyursa, kâfirleri acıklı bir azabdan kurtaracak kimdir? (İster biz ölelim, ister geri kalalım, kâfirleri hiç kimse azabdan kurtarmıyacaktır.)”(67:28) | |
(Ey Rasûlüm, onlara) de ki: “- (Bizi kurtaracak ve bize merhamet edecek) O Rahmân’dır; biz O’na iman ettik ve O’na tevekkül etmekteyiz. Artık yakında siz de bileceksiniz ki, apaçık bir sapıklık içinde olan kimmiş?(67:29) | |
(Yine onlara) de ki: “- Bana söyleyin: Eğer suyunuz, yerin dibine batar giderse, size bir akar su kim getirir? (Bunu getirebilecek Allah’dan başka bir kuvvet var mı? O halde, O’na nasıl eder de ortak koşarsınız, hükümlerini dinlemezsiniz?)”.(67:30) | |