Yaşar Nuri Öztürk Meali |
|
Mülk ve yönetim elinde bulunan o Allah ne yücedir! O, her şeye Kadîr'dir.(67:1) | |
Hanginizin daha güzel iş yapacağını belirlemek için sizi imtihana çekmek üzere ölümü ve hayatı yaratan O'dur. Azîz'dir O, Gafûr'dur.(67:2) | |
Birbiriyle uyum ve ahenk içinde yedi gökleri yaratan da O'dur. O Rahman'ın yaratışında/yarattıklarında herhangi bir uyuşmazlık, aykırılık, çelişme göremezsin. Bir kez daha bak! Bir çatlaklık, bir uyuşmazlık görüyor musun?(67:3) | |
Sonra bakışı iki kez daha döndür! Umudunu kesmiş olarak döner sana göz. Utanmış, bitkin düşmüştür o.(67:4) | |
Yemin olsun ki, biz en yakın göğü kandillerle süsledik ve onları şeytanlara ateş taneleri yaptık. O şeytanlar için çılgın ateş azabını da hazırladık.(67:5) | |
Ve Rablerine karşı nankörlük edenler için cehennem azabı vardır. Ne kötü bir dönüş yeridir o!(67:6) | |
Onun içine atıldıklarında, onun derinden gelen sesini işitirler. Feveran etmektedir o.(67:7) | |
Öfkesinden çatlayacak hale gelir. İçine bir güruh atıldıkça, onun bekçileri bunlara sorarlar: "Size hiçbir uyarıcı gelmedi mi?"(67:8) | |
Derler ki: "Gelmedi olur mu? Bize uyarıcı geldi. Fakat biz yalanladık. Ve: 'Allah bir şey indirmemiştir, siz büyük bir sapıklık içindesiniz, başka değil!' şeklinde konuştuk."(67:9) | |
Ve derler ki: "Eğer söz dinleseydik yahut aklımızı çalıştırsaydık şu çılgın ateşin dostları arasında olmazdık."(67:10) | |
Günahlarını işte böyle itiraf ettiler. Çılgın ateşin halkına böyle kahır yaraşır.(67:11) | |
Görmedikleri halde Rablerinden ürperenlere gelince, onlar için bir bağışlanma ve büyük bir ödül vardır.(67:12) | |
Sözünüzü ister gizleyin ister onu açıklayın; şu bir gerçek ki O, göğüslerin özünü çok iyi bilir.(67:13) | |
Yaratmış olan bilmez mi/Allah, yarattığı kimseyi bilmez mi? Latîf'tir O, Habîr'dir.(67:14) | |
O, yeri sizin için boyun eğer yaptı. Haydi, onun omuzlarında yürüyün ve Allah'ın rızıklarından yiyin. Dönüş O'nadır.(67:15) | |
O göktekinin, sizi yere batırmayacağından emin misiniz? O zaman yer aniden çalkalanmaya başlar.(67:16) | |
O göktekinin, çakıl taşları taşıyan bir rüzgârı üzerinize salmayacağından emin misiniz? O zaman bileceksiniz nasılmış uyarım!(67:17) | |
Yemin olsun, onlardan öncekiler de yalanlamışlardı. Ama nasıl olmuştu benim azabım?!(67:18) | |
Üstlerinde, kanatlarını açıp kapayarak uçun kuşları hiç görmediler mi? Onları Rahman'dan başkası tutmuyor. Kuşkusuz O, her şeyi görmektedir.(67:19) | |
Rahman'a karşı/Rahman'dan başka size yardım edecek ordunuz kimdir? İnkârcılar bir aldanış/gurur içindeler; hepsi bu!(67:20) | |
Peki, O, rızkını tutarsa kim var sizi rızıklandıracak? Hayır, bir azgınlık ve nefret içinde inat etmekteler.(67:21) | |
Peki, yüzüstü kapanarak yürüyen mi daha düzgün gider yoksa dosdoğru yol üzerinde dik ve düzgün yürüyen mi?(67:22) | |
De ki: "Sizi oluşturan O'dur. O size, işitme gücü, gözler ve gönüller verdi. Ne kadar da az şükrediyorsunuz!"(67:23) | |
De ki: "Sizi, yeryüzünde yaratıp yayan O'dur. O'nun huzurunda haşredileceksiniz."(67:24) | |
Derler ki: "Eğer doğru sözlülerseniz, bu vaat de zaman?"(67:25) | |
De ki: "Bilgi Allah'ın katındadır. Bana gelince, ben ancak açıkça uyaran biriyim."(67:26) | |
Onu yakından gördüklerinde, inkâr edenlerin yüzleri kötüleşti. Şöyle denildi: "O habire çağırıp durduğunuz şey budur."(67:27) | |
Söyle onlara: "Diyelim ki, Allah beni ve beraberindekileri öldürdü, yahut bize acıdı. Peki, kâfirleri korkunç bir azaptan kim kurtaracak?"(67:28) | |
De ki: "Rahman'dır O, O'na inandık biz ve yalnız O'na güvendik. Yakında bileceksiniz kimmiş apaçık sapıklığın içinde."(67:29) | |
Şunu da söyle: "Bir sabah suyunuz çekiliverse, kim getirecek fışkırıp akan bir su size?"(67:30) | |