Yaşar Nuri Öztürk Meali |
|
Yemin ederim bu kente ki, iş onların sandığı gibi değildir!(90:1) | |
Sen bu kente mahremsin/bu kente gireceksin.(90:2) | |
Ve doğurana ve doğurduğuna da yemin olsun ki,(90:3) | |
Biz insanı gerçekten bir sıkıntı ve zorluk içinde yarattık.(90:4) | |
O sanıyor mu ki, hiç kimse ona asla güç yetiremeyecektir!(90:5) | |
"Yığınlarla mal telef ettim!" diyor.(90:6) | |
Hiç kimsenin kendisini görmediğini mi sanıyor?(90:7) | |
Biz ona vermedik mi iki göz,(90:8) | |
Bir dil, iki dudak?(90:9) | |
Kılavuzladık onu iki tepeye.(90:10) | |
Akabeye, sarp yokuşa atılamadı o.(90:11) | |
Sarp yokuşun ne olduğunu sana bildiren nedir?(90:12) | |
Özgürlüğü zincirlenenin bağını çözmektir o.(90:13) | |
Yahut da açlık ve perişanlık gününde doyurmaktır o,(90:14) | |
Yakındaki bir yetimi,(90:15) | |
Yahut ezilmiş, boynu bükük bir yoksulu.(90:16) | |
Sonra da iman eden ve birbirlerine sabrı öneren, merhameti öneren kişilerden olmaktır o.(90:17) | |
İşte böyleleridir uğur ve bereket dostları.(90:18) | |
Bizim ayetlerimizi tanımayanlara gelince bunlar; şomluk, uğursuzluk yâranıdır.(90:19) | |
Bunların üzerine, kilitlenecek bir ateş gelecektir.(90:20) | |