Süleyman Ateş Meali |
|
Yoo, and içerim bu kente,(90:1) | |
Ki sen bu şehire girmekte (burada yaşamakta)sın.(90:2) | |
Ve (and içerim) doğurucuya ve doğurduğuna ki,(90:3) | |
Biz insanı zorluk arasında yarattık.(90:4) | |
İnsan, hiç kimsenin kendisine güç yetiremeyeceğini mi sanıyor?(90:5) | |
(Gösteriş ve övünme için) "Ben birçok mal telef ettim" diyor.(90:6) | |
Kimsenin kendisini görmediğini mi sanıyor?(90:7) | |
Biz ona vermedik mi: İki göz(90:8) | |
Bir dil, iki dudak?(90:9) | |
Ona iki tepeyi (anasının iki memesini emmenin veya hayır ve şerrin yolunu) gösterdik.(90:10) | |
Fakat o, sarp yokuşa atılamadı.(90:11) | |
Sarp yokuşun ne olduğunu sen nereden bileceksin?(90:12) | |
Bir boynu (kölelik zincirinden) çözmek,(90:13) | |
Yahut açlık gününde doyurmaktır:(90:14) | |
Akrabâ olan yetimi,(90:15) | |
Yahut hiçbir şeyi olmayan yoksulu.(90:16) | |
Sonra inanıp birbirlerine sabır tavsiye eden ve merhamet tavsiye edenlerden olmak.(90:17) | |
İşte onlar sağın adamlarıdır (Kitabı sağından verilen uğurlu kişilerdir).(90:18) | |
Âyetlerimizi tanımayanlar ise solun adamlarıdır (Kitabı solundan verilen uğursuz kişilerdir).(90:19) | |
Onlara (kapıları) üzerlerine kilitlenecek bir ateş vardır!(90:20) | |