Abdulbaki Gölpınarlı Meali |
|
Andolsun bu şehre.(90:1) | |
Ki sen oturmadasın bu şehirde.(90:2) | |
Ve babaya ve oğula.(90:3) | |
Gerçekten de biz insanı sıkıntı içinde yarattık.(90:4) | |
Hiçbir kimsenin, ona gücü yetmez mi sanır?(90:5) | |
Ben, birçok mal helâk ettim der.(90:6) | |
Hiçbir kimse, onu görmez mi sanır?(90:7) | |
Onun için halketmedik mi iki göz.(90:8) | |
Ve bir dille iki dudak?(90:9) | |
Ve ona iki sarp yol gösterdik.(90:10) | |
Derken dayanmadı o yokuşa.(90:11) | |
Ve bilir misin, yokuş nedir?(90:12) | |
Bir kul azat etmek.(90:13) | |
Yahut açlık, kıtlık gününde doyurmak.(90:14) | |
Yakınlığı olan bir yetîmi.(90:15) | |
Yahut yerlere döşenmiş bir yoksulu.(90:16) | |
Sonra da inananlardan ve birbirlerine sabrı tavsiye edenlerden ve acımayı tavsiye edenlerden olmak.(90:17) | |
Onlardır işte sağ taraf ehli.(90:18) | |
Delillerimize kâfir olanlara gelince: Onlardır sol taraf ehli.(90:19) | |
Onlaradır kapıları, üstlerine örtülmüş ateş.(90:20) | |